Çok iyi bilinen bir yerin, bir kişinin adının ya da bir tarihin ilk anda akla gelmemesi hemen her insanın karşılaştığı bir durumdur. Bazen ne kadar düşünseniz de, hiçbir şekilde unuttuğunuz isim aklınıza gelmez, başka şeylerle uğraşmaya başlarsınız ve birden sorunuzun cevabı aklınıza gelir. Unutulan birşeyin aniden hatırlanması, sanki uzun süredir kayıp olan bir görüntünün geri gelmesi için arşivciden talepte bulunmaya benzer.
Bilim, insan zihninin sırlarını keşfettikçe, insan hafızasının ne kadar geniş bir kapasiteye sahip olduğu da daha iyi anlaşılıyor. Her algının bir ömür boyu saklandığını düşünecek olursak insan hafızasının depolama kapasitesinin ne denli büyük olduğu da açığa çıkacaktır. Bilim adamları bu mucizevi sistemleri -kısmen de olsa- keşfetmeye başlamışlardır.
Siz uykudayken, zihniniz gün içindeki görüntüleri kalıcı depoya yığmakla meşguldür. Bu yüzden, bilim adamlarının da belirttiği gibi uyku, zaman kaybı değil önemli bir süreçtir.
Dünyanın önde gelen bilimsel yayınlarından biri olan Science News dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre, iyi bir uykunun ardından birçok bilgi daha iyi hatırlanıyor. Buna göre; siz uyurken, hafıza adeta uyumadan önce öğrenilen bilgileri depolamakla meşgul oluyor. Hafızanın sırlarının yavaş yavaş aydınlandığı günümüzde, uykunun pasif bir dinlenme olmadığı, vücut içinde gerçekleşen yalnızca onarım ve yenilenme aktiviteleriyle değil yoğun zihinsel aktivitelerin varlığı ile de kanıtlanıyor.
Uyku hakkındaki bu kısa bilgi dahi uykunun insanlar için ne kadar büyük bir nimet olduğunun delilidir. Nitekim, Yüce Allah Kuran'da bu durumu şu şekilde bildirmektedir:
"O, geceyi sizin için bir elbise, uykuyu bir dinlenme ve gündüzü de yayılıp-çalışma (zamanı) kılandır." (Furkan Suresi, 47)
Hafızanın Saklanmasında Uykunun Önemi
McNill Üniversitesi nörobiyologları tarafından öğrenciler üzerinde yapılan deneylerde, yeni bir konu öğrenildikten hemen sonra uyuyan grubun daha iyi performans gösterdiği ispatlanmıştır. Nature dergisinde bu konuda bir makalesi yer alan Karim Nader`e göre hafıza statik değildir ve tekrar tekrar saklanabilir (Karim Nader, ``Neuroscience: Re-recording human memories,`` Nature 425, 571 - 572 (09 October 2003); doi:10.1038/425571a.)
Nader makalesinde sözlerine bir alıntıyla şöyle devam ediyor:
``Eğitimin hemen ardından yapılan tanımlama performansta önemli bir gelişmeye işaret etmektedir, ama elde edilen bu ilerleme gün içinde azalmakta, uykunun ardından ise eski haline gelmektedir. Yani uyku gün içinde herhangi bir zamanda iyi bir şekilde öğrenilen bilgilerin akılda kalmasına yardımcı oluyor. Performansın düzelmesi bize genel bilgilerle birlikte verilen sunum ve haritalandırmanın da uyku sırasında arıtılıp sağlamlaştırıldığını göstermektedir.`` (Fenn et al., ``Consolidation during sleep of perceptual learning of spoken language,`` Nature 425, 614 - 616 (09 October 2003); doi:10.1038/nature01951)
Benzer Prensip Bilgisayar Ağlarında da Kullanılıyor
İnsan hafızası ve uyku arasındaki ilişkiyi inceleyen bir bilim adamı bu konuyla ilgili olarak şu değerlendirmeyi yapmıştır:
``Uyuyarak yeniden harekete geçmek daha önceden pekiştirilen hafızayı tekrardan pekiştirmek gereken bir duruma sokabilir.`` (Walker et al., ``Dissociable stages of human memory consolidation and reconsolidation,`` Nature 425, 616 - 620 (09 October 2003); doi:10.1038/nature01930)
Günümüzde bilgisayar ağlarında da insan zihnindekine benzer bir prensip kullanılıyor. Gelişmiş bilgisayar ağları artık bilgileri tek yerde yedeklemiyorlar. Bunun yerine biraraya getirilmiş kaynak disk ve teyplerinden oluşturulmuş saklama alanı ağlarını (SAN -Storage Area Network) kullanıyorlar. Bunlar aktif olarak görüntüyü yedekleyen akıllı yazılımlar tarafından yapılıyor. Bir görüntü hemen yedeklenebiliyor ama kalıcı saklama yerine sonradan gönderiliyor; mesela gece bilgisayarlar uyurken.
Bilgisayar ağlarının kompleks yapılarını düşünürsek, insan hafızasının ne derece mükemmel yaratıldığını daha iyi anlayabiliriz. Kaldı ki, bilgisayar teknolojilerinde ulaşılan noktaya, insan beyninin işlevlerinin çok küçük bir bölümünden yola çıkılarak gelinmiştir. Sadece bu bilgi bile, Yüce Allah'ın yaratışındaki üstünlüğü gösteren nice delilden bir tanesini oluşturmaktadır.