Güneydoğu’da Marksist bir devlet oluşmasını, Türkiye’nin parçalanmasını istemiyoruz. Marksist federasyon da istemiyoruz. Marksizm’e karşı, Darwinizme, materyalizme karşı devletimizin milli seferberlik ilan etmesini istiyoruz.
PKK’nın bir ideolojisi var, bizim de ideolojimiz olması lazım. PKK’nın bir ülküsü var, bizim de ülkümüz olması lazım. PKK birbirine düşkün, biz de millet olarak birbirimize düşkün olalım. PKK birbirini koruyup kolluyor, biz de birbirimizi koruyup kollayalım. PKK dünya çapında birbirini destekliyor, biz de millet olarak birbirimizi destekleyelim. Bu olmazsa, organize bir güce karşı 700 milyon bile olmuş olsak, gücümüz yetmez, Allah esirgesin. Yani organize olmuş bir güce karşı, organize olmamış güçle karşı çıkarsak, manen organize olmamış bir güçle ortaya çıkarsak, ideali olmamış bir güçle ortaya çıkarsak, mağlup oluruz. Adama soruyoruz, “idealin ne senin?” “idealim ekmek parası” diyor. O neyse o? “İdealim yaşamak” diyor. “İdealim okulumu bitirmek. İdealim iş adamı olmak” diyor.
PKK’ya soruyoruz: “Güneydoğu’da bağımsız bir Kürdistan kurmak benim idealim” diyor. “Nesin?” diyorsun. “Mühendisim ben” diyor. Doktoruna soruyoruz diyoruz ki, “senin idealin nedir?" “Güneydoğu’da Marksist bir devlet kurmak, bağımsız bir devlet kurmak istiyoruz” diyor. Öğrenciye soruyoruz küçük öğrenciye “senin amacın ne?” diyoruz, “Abdullah Öcalan’ın etrafında toparlanıp, Güneydoğu’da ayrı bir devlet kurmak, milli bir devlet kurmak istiyoruz” diyor. Çoluk çocuk. Yaşlı kadına soruyoruz “senin amacın nedir?” diyoruz, “Güneydoğu’da Abdullah Öcalan’ın etrafında toplanıp bağımsız bir devlet kurmak istiyoruz” diyor.
Bazı kardeşlerimize Türkiye’de soruyoruz. Türkiye’nin her yerinde Anadolu’nun soruyoruz, amacın ne? “Okulumu bitirip, iyi bir insan olmak istiyorum” diyor. Öbürüne soruyoruz, “Evlenmek istiyorum, çoluk çocuğa karışmak istiyorum” diyor. Öbürüne soruyoruz, “Yurt dışına gidip eğitim yapıp, iyi bir iş adamı olmak istiyorum, amacım bu benim” diyor. Tek amacın bu mu? diyoruz? “Evet tek amacım bu” diyor. “Başka bir amacım yok” diyor. Böyle olursa adam galip gelir, karşı taraf galip gelir, Allah esirgesin.
Senin idealin yok, ülkün yok, amacın yok. Sen diyeceksin ki, “Benim ülküm idealim İttihad-ı İslam’ı oluşturmak, Türk-İslam Birliği’ni oluşturmak, bütün Türklük alemini birleştirmek, bütün İslam alemini birleştirmek ve dünyaya sevgiyle, kardeşlikle barışı sağlamak. Allah için yaşamak, Allah için ölmek” benim idealim bu diyeceksin. “Kuran ahlâkının dünyaya hakim olması benim idealim” diyeceksin.
Sen bunu demezsen çok az bir güç bütün Türkiye’ye hakim olur. Adam zannediyor ki sadece Güneydoğu gidecek. Sırf Güneydoğu gitmez bütün Türkiye’yi alır adam. Senin oraya karşı direnciniz yoksa, gücün yetmiyorsa bakar sen çok acizsin, gücün yetmiyor. İdealin yok ülkün yok, orası hallolduysa şimdi burayı alalım der adam. Marksizm adına hemen alır. Orada Kürtçülüğü kullanmasına gerek yok ki. “Burada ezilen sınıf var, halk var, proletarya sınıfı var biz bunların hakimi olmasını istiyoruz arkadaş” der. “Proletaryanın, işçi sınıfının, köylünün burada hakim olmasını istiyoruz” der. İşçiye, köylüye sorsan “hayır” diyecek. Silahla onları da ikna eder adam. Büyük bölümünü ikna edebilir. Mesela bir fabrikaya gelir, bütün işçileri olmasa da yüzde doksanını komünist hale getirebilir. Daha önce öyle olmuyor muydu 1980’de? Her mahalleye hakim oluyorlardı. Mahalleye hakim olunca soruyorlardı, “Sen necisin?” “Komünistim” diyordu gençler. Komünist hakim oldu mu, insanların iradesiz olması, memleketin elden tamamen gitmesine sebep olur. Ülküsüz, idealsiz gençlik olmaz, çok tehlikeli bu.
Adam zannediyor ki verip kurtuluyoruz Güneydoğu’yu, konu biter zannediyor. Kimi otonomi diyor, kimi federasyon diyor, adını kibarlaştırıyorlar, kimi eyalet sistemi diyor. Eyalet sistemi, ne yapacaksın oraya sen, bir Başbakan tayin edecekler orada değil mi, PKK tayin edecek, askeri gücü kendinden olacak, polisi kendinden. Devlet işte gitti. Devlet oldu gitti. Sen bir daha oraya giremezsin. Diyor ki: “Ben” mesela “Saadet Partisi olarak orada faaliyet yaparım” diyor. Sana oradan öyle bir imkan sağlanmaz. Kapısından dahi giremezsin. Veya diyor ki mesela “Ak Parti olarak faaliyet yaparım” diyor, yapamazsın. “CHP olarak faaliyet yaparım” diyor, yapamazsın. Sadece orada komünist partiler, sosyal demokrat partiler, Kürt partiler onlar devreye girebilir. Seni sokmazlar bir daha. Türk bayrağını esamesi okunmaz orada, hiçbir şekilde Türk bayrağını oraya sokmazlar. Yaklaştırmazlar yani çok vahim olur.
Yenilmenin adını kibarlaştırmaya gerek yok. Bir kısım insanlar, yenildiğini düşünüyor. Biz yenilmedik, millet olarak yenilmeyiz, böyle bir özelliğimiz yok. Sen aciz olabilirsin, korkak olabilirsin, yenildiğini düşünebilirsin. Biz yenildiğimizi düşünmüyoruz. Biz yenmeye alışmış bir milletiz. Biz, İttihad-ı İslam’ı oluşturduğumuzu ve oluşturacağımızı düşünüyoruz, müthiş bir ülküye sahip olduğumuzu düşünüyoruz, Allah’ın bizden yana olduğunu düşünüyoruz ve galip olacağımızı düşünüyoruz.
Mağlup olan kafada olanlar varsa, onlar kendi derdine baksın. Onun için MHP olsun, CHP olsun, AK Parti olsun, hepsi birlikte hareket ederek, net kesin tavır koyarak, gerekirse bu uğurda ikinci bir kurtuluş savaşı vereceğimizi söyleyerek, tavırlarını açık açık bütün dünyaya beyan etmeleri; ve Darwinizme, materyalizme karşı dünya çapında muazzam bir faaliyete başlamamız. Bu iki husus çok hayati. (Adnan Oktar, 1 Nisan 2013, A9 TV)