Dünya'nın atmosferi, yaşam için gerekli son derece özel şartların biraraya gelmesiyle tasarlanmış olağanüstü bir karışımdır. Dünya atmosferi, % 77 azot, % 21 oksijen ve % 1 oranında karbondioksit ve argon gibi diğer gazların karışımından oluşur.
Bu gazların en önemlisi olan oksijendir, çünkü insanların ve hayvanların enerji elde etmek için kullandıkları çoğu kimyasal reaksiyon oksijen sayesinde gerçekleşir. Soluduğumuz havadaki oksijen oranının, son derece hassas dengelere dayalı olması çok ilginçtir. Dünyaca ünlü bilim adamı Michael Denton, bu konuya şöyle dikkat çekmektedir:
"Atmosferimiz daha fazla oksijen içerebilir ve buna rağmen hayatı destekleyebilir miydi? Hayır! Oksijen çok reaktif bir elementtir. Şu anda atmosferde bulunan oksijenin oranı, yani yüzde 21, yaşamın güvenliği için aşılmaması gereken sınırların tam ideal noktasındadır. Yüzde 21'in üzerine artan her yüzde birlik oksijen oranı, bir yıldırımın orman yangını başlatma olasılığını % 70 artıracaktır."
İngiliz biyokimyacı James Lovelock ise bu kritik dengeyi şu şekilde ifade etmektedir:
"Yüzde 25'lik bir oksijen oranının daha yukarısında, şu anda besin olarak kullandığımız bitki türlerinin çoğu, tüm tropik ormanları ve arktik tundraları yok edecek olan dev yangınlarda yok olurdu... Atmosferin şu anki oksijen oranı, tehlikenin ve yararın çok iyi bir biçimde dengelendiği bir rakamdadır."
Atmosferdeki oksijen oranının dengede kalması da, mükemmel bir "geri dönüşüm" sistemi sayesinde gerçekleşir. İnsanlar ve hayvanlar devamlı olarak oksijen tüketirler ve kendileri için zehirli olan karbondioksiti üretirler. Bitkiler ise bu işlemin tam tersini gerçekleştirir ve karbondioksiti hayat verici oksijene çevirerek canlılığın devamını sağlarlar. Her gün bitkiler tarafından milyarlarca ton oksijen bu şekilde üretilerek atmosfere salınır. (www.evreninyaratilisi.com)
Bitkiler, insanlar ve hayvanlar, eğer aynı reaksiyonu gerçekleştirselerdi, dünya çok kısa sürede yaşanılmaz bir gezegene dönüşürdü. Örneğin tüm canlılar oksijen üretselerdi, atmosfer kısa sürede "yanıcı" bir özellik kazanacak ve en ufak bir kıvılcım dev yangınlar çıkaracaktı. Sonunda da dünya dev bir "tüp patlaması" gibi bir patlamayla yanarak kavrulacaktı. Öte yandan, tüm canlılar karbondioksit üretseydi, bu kez atmosferdeki oksijen hızla tükenecek ve bir süre sonra canlılar nefes almalarına rağmen "boğularak" toplu halde ölmeye başlayacaktı.
Allah canlılığın dengesini öylesine kusursuz bir sistemle kurmuştur ki, atmosferdeki oksijen oranı bu sayede canlılık için en ideal olan oranda durmaktadır.
Ancak Allah canlılığın dengesini son derece kusursuz bir sistemle kurmuştur. İşte bu sayede atmosferdeki hassas oksijen oranı, canlılık için en ideal olan oranda durmaktadır. Bu oran, ünlü bilimadamı Lovelock'ın ifadesiyle "tehlikenin ve yararın çok iyi bir biçimde dengelendiği bir rakam"dır.
Karbondioksit Güneş'ten gelen ışınlardan bir kısmının yeryüzünden yansıyıp uzaya kaçmalarına engel olur ve böylece Dünya'nın sıcaklığının korunmasını sağlar.
Atmosferdeki gazların karışımı, yaşayan canlılar için çok hassas bir dengededir; her bir gaz doğru oranda ve doğru miktarda bulunur. Örneğin solunum sırasında bizler için zararlı olan karbondioksit bile aslında çok çok önemlidir. Zira bu gaz Güneş'ten gelen ışınlardan bir kısmının yeryüzünden yansıyıp uzaya kaçmalarına engel olur ve böylece Dünya'nın sıcaklığının korunmasını sağlar. Atmosferi oluşturan bu gazların oranları Dünya'da meydana gelen biyolojik ve tektonik işlemler sayesinde devamlı olarak dengede tutulur. Bu dengenin binlerce yıldır korunması ve canlıların ihtiyaç duyduğu şekilde muhafaza edilmesi de yine bir düzeni ve dolayısıyla bu düzeni kusursuzca var eden Allah'ın varlığını göstermektedir. Allah Kuran'da şöyle buyurmuştur:
"O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir." ( Haşr Suresi,24)