Hristiyanlar Ortadoğu’da Hep Var Olacaklar
ucgen

Hristiyanlar Ortadoğu’da Hep Var Olacaklar

7856

Ortadoğu bugün olduğu gibi tarihte önemli bir merkezdi. Peygamberler vahiylerini bu kadim topraklarda aldılar.  Allah, Hz. Musa’ya Sina’daki Tur Dağı’nda tecelli etti. Hz. İbrahim Kenan diyarında yaşadı. Hz. İsa ve havarileri, İncil’i ilk önce Ortadoğu halklarına tebliğ ettiler. Hristiyanlık tıpkı Musevilik ve Müslümanlık gibi Ortadoğu kökenli bir din. Hz. İsa, Kudüs’ün hemen güneyindeki Beytülahim’de dünyaya gelmiştir. İlk Hristiyanlar ise bugünkü Suriye’ye yerleşmiş ve İslam dini doğana kadar da yaklaşık 600 yıl boyunca Ortadoğu’nun önemli bir bölümünde nüfusun çoğunluğunu oluşturmuşlardır. Günümüzde Ortadoğu’da Hristiyan nüfusu çok azalmış olsa da MS 722 yılında bugünkü Suriye topraklarında yaşayan 4 milyon nüfusun 3,8 milyonu  Hristiyandı.Kudüs, Şam, Halep, Mardin, Beyrut, İstanbul, Bağdat gibi kentler tarihte Hristiyanlığın merkez bölgeleriydi.

Ortadoğu’da Arap baharı ile gelen büyük değişim bölgedeki Hristiyanların hayatlarını da doğrudan etkiledi. Modernliğe, küreselleşmeye, çok kültürlülüğe karşı olan ve kendi dininden hatta kendi mezhebinden olmayanlara karşı anlayışsız davranan bağnazlar, Hristiyanlara karşı da yıllardır dışlayıcı ve saldırgan bir tutum içerisindeler. Bu tutum nedeniyle bir çoğu göçe zorlanmış, kiliseleri yıkılmış, evleri işaretlenmiş hatta yakılmıştır. Bu nedenle bir çok Hristiyan kimliklerini gizlemek zorunda kalmıştır.

Ortadoğu’daki azınlık Hristiyanlara günümüzde de hala gerçek anlamda din özgürlüğü verilmiyor, dinlerini yayma, anlatma hakkı engelleniyor. Örneğin, Suudi Arabistan’da tek bir kilise bile yok. Hıristiyan din adamları yetişmiyor, Hristiyanlığın sembollerini kullanmak yasak ve ülkeye dini kıyafetler ile girilemiyorSuudi Hristiyanlar ancak evlerinde ibadetlerini yapabiliyorlar. Mısır’da diğer ülkelere nispeten daha büyük bir Hristiyan nüfusu olmasına rağmen, onların da üzerlerinde ciddi bir baskı vardır.

Irak’ta ise Hıristiyanlara yönelik baskı çok daha önce başlamıştı. Saddam rejiminin çöküşü sonrasında 300 bin Hıristiyan Irak’ı terk etmek durumunda kaldı. Diktatörlüğe karşı bir müdahale olarak başlatılan Irak Savaşı, sonrasında tam bir felakete dönüştü. Etnik köken, mezhep, din farklılıkları körüklendi ve bu fitne Irak’ta halen can almaya devam ediyor. Elbette Hıristiyanlar da bu durumdan etkilendi ve Amerika’nın Irak’ı 2003’te işgal etmesinden sonra ülkedeki Hristiyanların sayısı üçte iki oranında azaldı.

Hristiyanlar Arap Baharı ile beraber bölgede tek tek çöken otokrat rejimler sonrasında tamamen belirsizlik ve güvensizlik ortamı içinde kaldılar. Bu sürecin ilk günlerinden beri Hristiyanlar Ortadoğu’daki büyük dönüşümlerin parçası olamadılar. 2000 yıldır bu coğrafyada yaşayan Hristiyan toplumunun nüfusu bugün 10 milyon civarına kadar gerilemiş durumda. Hristiyanlar 20’nci yüzyılın başında bile Ortadoğu nüfusunun yüzde 20’sinden fazlasını oluşturmaktaydı. Ancak, bugün bu oran yüzde 5’in altına düşmüş durumda. Azalma bugünkü hızıyla devam ederse 2020 yılında bütün Ortadoğu’daki Hristiyan nüfusunun 6 milyonun altına düşmesi bekleniyor. Irak’taki Hristiyan nüfusu 10 yıl önce 1,5 milyon iken bugün 500 binin altına geriledi. On yıl önce Suriye’de 1.1 milyon Hristiyan varken öldürülen ve ülkeden kaçanlarla beraber bu sayı bugün 500 bin civarında. Yine on yıl önce Gazze Şeridi’nde 3 bin Filistinli Hristiyan varken bugün sayıları binin altına kadar indi.    

Bu duruma sebep olanlar her ne kadar bunu İslam adına yaptıklarını iddia etseler de Hristiyan kardeşlerimize yaşatılan bu zulmün Müslümanlıkta yeri yoktur. İslam kelime anlamı itibariyle barışa ve güvenliğe çağıran bir dindir. Kişinin kendisine benzeyeni de benzemeyeni de şefkatle kucaklamasını söyleyen, vicdana göre hareket edilmesini öğütleyen bir sevgi dinidir. Dolayısıyla son yıllarda Ortadoğu’da endişe verici şekilde artan Hristiyanlara yönelik düşmanca yaklaşımın İslam dininden kaynaklandığını söylemek, çok büyük ve ciddi bir yanılgıdır. Aksine, söz konusu öfke, gerçek İslam’ın terk edilmesinin neticesinde ortaya çıkmıştır. Aşırıcılığı doğuran bu gerçek dışı dinin temeli, İslam dininin kaynağı olan Kuran değil, Kuran’la mutabık olmayan uydurma hadisler ve hurafelerdir. İşte bu nedenledir ki bu sahte dinin ortadan kaldırılması yalnızca Kuran ile mümkündür. Peygamberimizin (sav) Hristiyan hanımlarla evlenmiş, onların evlerinde yemek yemiş, hastalarını ziyaret etmiş, onlara ikramlarda bulunmuştur. Necran Hristiyanları kendisini ziyarete geldiğinde ise kendi cübbesini onlar için sermiş ve onun üzerine oturmalarını istemiştir. Peygamberimiz ilk hicret eden Müslümanları, orada güvenlik içinde olacaklarını bilerek bir Hristiyan ülkesi olan Habeşistan’a göndermiştir.  Nitekim Habeş Kralı Necaşi, Müslümanları çok güzel karşılamış ve onları ülkesinde güvenlik içinde yaşatmıştır. Peygamberimiz, Necaşi vefat ettiğinde Medine'de gıyabi olarak cenaze namazını kıldırmıştır.

Hıristiyanlar Allah’ı seven, Hz. İsa’ya aşık dindar insanlardır. Dolayısıyla değil Hristiyanlara zulüm yapmak şefkatin ve sevginin en derinini göstermek gereklidir. Bir kısım bağnazların Hıristiyan karşıtlığını sürekli körüklemesi, nefret propagandası yapması ve bunu din adına yaptıklarını iddia etmeleri Kuran’a asla uygun değildir. Hristiyanların dinlerini özgürce yaşayamamaları, Hristiyan olduklarını dile getirmekten korkmaları, alay edilmeleri, kutsal değerlerine saygıda kusur edilmesi, göç etmeye zorlanmaları, darp edilmeleri ve öldürülmeleri çok büyük zulümdür. Onlara yönelik bu zulmün durdurulması için yapılması gereken tüm Müslümanların Allah’ın sözü olan Kuran’a ve Peygamberimizin uygulamalarına göre hareket etmeleridir.

Adnan Oktar'ın American Herald Tribune & News Rescue'da yayınlanan makalesi:

http://ahtribune.com/religion/968-christians.html

http://newsrescue.com/christians-will-always-exist-in-the-middle-east/

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo