Üç ilahi dinin doğduğu Ortadoğu dünyanın en önemli bölgelerinden biridir. Bu bölgede yer alan devletlerin her birinin kendine has din sistemi mevcuttur. İçlerinde farklı kültürleri bünyesinde barındıran ülkeler olsa da, bazı azınlıklar baskı altında ve içlerine kapalı bir hayat sürmekte, yaşadıkları yerlerde hakettikleri sevgi ve merhameti görememektedirler. Özellikle de Ortadoğu bölgesinin nüfusunun yüzde 4’ünü oluşturan Hristiyanlar çok çeşitli baskılara maruz kalmaktadırlar.
Yaşadıkları baskının gün be gün dozu arttığından son on yılda gittikçe daha çok Hristiyan -tıpkı Birinci Dünya Savaşı sonrasında olduğu gibi- bölgeden kaçmak zorunda kalmıştır. Hristiyanların yaşadığı baskıyı 1950’lerden beri denetleyen bir insan hakları organizasyonuna göre 2015 yılı Hristiyanların en çok zulüm gördüğü yıldır. Yayınladıkları son istatistiklere göre 2015 yılında 7000’den fazla Hristiyan öldürülmüş, 2400’den fazla kilise hasar görmüştür. 1
Geçen yüzyılda Ortadoğu’da dindar nüfusun yüzde 20’sini oluşturan Hristiyanların sayısı maruz kaldıkları baskı yüzünden ciddi şekilde azalmıştır.2 Kilise saldırıları, hayatlarına kast edilmesi ve kutsal değerlerine küfür edilmesi gibi çeşitli baskı ve zorluklarla karşılaşan Hristiyanlardan bazıları da bu eylemlere maruz kalmadıkları halde korkudan yaşadıkları bölgeleri terk etmektedirler. Türkiye’de 1920 yılında 2 milyon Hristiyan yaşarken bugün ise sayıları 200,000’i geçmemektedir.
Suriye’de devam eden savaş yüzünden bu ülkedeki Hristiyan nüfusu da hızla azalmış ve son olarak yaklaşık 900,000 olmuştur. Çevre ülkelere kaçmak zorunda kalan mültecilerin içinde Hristiyanlar da bulunmaktadır. 1952 devriminden bu yana Mısır’daki Hristiyanların sayılarında da önemli ölçüde azalma meydana gelmiştir. Aynı şekilde Irak’ta da 10 yıl önce 1,5 milyon Hristiyan yaşarken şimdi sayıları 500,000’e düşmüştür.3 Ortadoğu’da 1910 yılından itibaren yüzde 14’ten bugün yüzde 4’e düşen Hristiyan nüfusu, bazı dini liderlere göre 2000 yıl önce doğduğu bu topraklarda tamamen yok olma riski altındadır. 4
Kendilerine yönelik saldırılardan, karşılaştıkları iftira ve suçlamalardan dolayı Hristiyanların vatanlarını terk ettiklerini görmek endişe vericidir. 2000 yıldır, Hz. İsa (as)’a gönülden bağlı olan bu insanların böylesine sıkıntılı bir hayat sürmelerine sebep olmak çok büyük günahtır. Diğer taraftan, öldürülen, şehit edilen, dövülen ve sövülen Hristiyan toplumu inançlarına bağlı olduklarından, maruz kaldıkları olayların Hz. İsa’nın İncil’de kendilerine bildirdiğini bilirler.
"O zaman sizi sıkıntıya sokacak, öldürecekler. Benim adımdan ötürü bütün uluslar sizden nefret edecek.” (Matta 24:9)
Allah’ın varlığına ve ahirete inanan dindar Hristiyanların Müslümanlarca merhamet ve saygıyla karşılanmaları gerekirken, vicdan yoksunu bazı kişiler her iki dinin mensupları arasında düşmanlığı kışkırtmak için yersiz bir çaba içindedirler. Bu sebeple de Hristiyanlara yönelik nefret politikasını yaygınlaştırmak adına fırsat kollamaktadırlar. Gerçekte, Müslümanların büyük çoğunluğu kabul etmese de, bu nefret politikalarını güya İslam adına güdenler radikal eğilimli Müslümanlardan başkası değildirler. Aslında bu kişiler İslam dininin ilkelerini açıkça ihlal eden bir tavır içindedirler. Kuran’da Allah Hristiyanları bizlere şöyle tanıtır: “…Onlardan, iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da: "Hristiyanlarız" diyenleri bulursun.” (Maide Suresi: 82)
Son derece hatalı bir bakış açısına sahip sözde Müslüman radikaller Hristiyanlara baskı yapmak, bombayla canlarına kastetmek, kiliselerine zarar vermek ve bulundukları topraklardan sürmek için uğraşırlar. Oysa bunlar Allah Katında büyük günah olan, utanç verici, çirkin eylemlerdir. Söz konusu kişilerin Hristiyanlara düşmanlık göstererek Allah’ın gazabını üzerlerine çektikleri bu eylemler son derece tehlikelidir.
Allah, Kuran’da Müslümanların Hristiyanlara şefkatle yaklaşması gerektiğini şöyle buyurur; “… Kitap Ehliyle en güzel olan bir tarzın dışında mücadele etmeyin.” (Ankebut Suresi, 46). Bir başka deyişle, Allah bize Hristiyanlarla saygılı bir üslup içinde diyalog kurmayı emreder. Müslümanlar olarak Hristiyanların haklarını savunmalı ve radikal eğilimli kişilerin onlara zarar vermesine engel olmalıyız. Bu saldırıları düzenleyenler din adına bu eylemleri düzenlediklerini iddia ederken, Kuran’da Hac Suresinin 40. ayetinde bahsedilen, “Kiliselerin Allah’ın koruması altında olduğu” gerçeğini dikkate almamaktadırlar.
Bundan sonra, Kuran’a bağlı Müslümanlar, Hristiyanlara merhamet ve saygı duygularıyla yaklaşıp, onlara yaşatılan tüm bu zorlukları telafi etmeye çalışmalıdırlar. Kuran’ı hatalı yorumlayarak Hristiyanların nefret edilmesi gereken varlıklar olduklarını savunanlar geçmişte Hazreti Muhammed (sav)’in gayri-müslimlerle olan ilişkilerini gözden geçirmelidirler.
Sevgili Peygamberimiz (sav)’in ve sahabelerinin Necranlı Hristiyanlara sevgiyle yaklaşmaları hafızalarda tutulması gereken önemli bir örnektir. Necranlı Hristiyanlar kendisini ziyarete geldiklerinde Hazreti Muhammed (sav) cübbesini yere sererek üzerine oturmaları için davet etmiş, onları büyük bir sevgiyle kucaklamıştır. Ayrıca Peygamberimiz Hz.Muhammed (sav)’in Necranlı Hristiyanlar ile yaptığı sözleşmenin maddelerinden biri şöyledir; “Necranlıların ve mahiyetindekilerin canları, malları, dinleri, varları ve yokları, aileleri, kiliseleri ve sahip oldukları her şey Allah’ın ve Allah’ın Peygamberinin güvencesi (himayesi) altına alınacaktır.”5 Bu sözleşme sevgili Peygamberimiz (sav)’in adalet anlayışının en güzel örneklerinden biridir.
Peygamberimiz (sav) döneminde Müslümanların Hristiyanlar ile ilişkilerine güzel bir örnek daha verebiliriz. O dönemde Suriye'nin fethinden sonra Şam'daki Aziz John Kilisesi'nde, Müslümanlar Cuma namazlarını kılıyordu, Hristiyanlar da Pazar günleri kendi dini ibadetlerini özgürce yerine getiriyorlardı. İki dinin mensupları, aynı mescidi barış içinde kullanıyorlardı.
Bizler de sevgili Peygamberimizin (sav) zamanında olduğu gibi günümüzde de Hristiyanlarla uyum içinde yaşamayı umuyoruz. Müslüman toplumları zehirleyen ve geçmişte Müslümanların Hristiyanlara sevgi ve saygıyla yaklaştığını unutan radikal kafa yapısına sahip insanların uydurma hadislere itibar etmemelerini bir kere daha hatırlatıyoruz.
Bu sözde Müslümanlardan bazıları daha da ileriye giderek Allah’ın Kuran’da Hristiyanları övdüğü ayetleri inkar ediyorlar. Oysa İslam’da Kuran ayetlerini inkar etmek aslında dini inkar etmek demektir. Bu beladan kurtulmak için bu kanserli bakış açısını bertaraf etmek üzere ilgili Kuran ayetleri mutlaka vurgulanmalı ve düşmanlık yayan uydurma hadisler asla dikkate alınmamalıdır. İslam ülkeleri, Hristiyanlara yönelik bu baskı politikasının varlığını görmeli, Batı’yı suçlayarak vakit kaybetmek yerine kendi içlerinde bu hastalığı giderecek ilacı üretmenin yolunu bulmalıdırlar. Siyasi liderler bu nefret politikasını geçersiz hale getirmek için Hristiyanları sevgiyle karşıladıklarını ifade eden teskin edici konuşmalar yapmalıdırlar. Bu konuşmalarda Hristiyanların ülkedeki diğer vatandaşlardan hiçbir farkının olmadığı iyice açıklanmalı, onlara sevgi ve merhametle yaklaşılması gerektiği öğütlenmelidir.
Elbette bu konuda sivil toplum kuruluşlarına ve gençlere de önemli görevler düşüyor. Hristiyanlara sevgi ve saygıyla yaklaşılmasını öğütleyen konferanslar düzenlenmesi, broşürler bastırılıp dağıttırılması, çeşitli medya organizasyonlarında makaleler yayınlanması ve sosyal medya aracılığıyla Hristiyanlara yönelik sevgi, saygı ve merhamet mesajları verilmesi kesinlikle gönülleri fethedecektir.
Ne Türkiye’de ne de Ortadoğu’daki İslam ülkelerinde zarar gören tek bir Hristiyan kalmayana kadar bu konunun halledildiğine kanaat getiremeyiz. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’in zamanındaki gibi Hristiyan toplulukların güven içinde yaşamalarını sağlamalı ve bizlerden ayrılmalarına razı olmamalıyız.
Son olarak Paskalya’nın kutlandığı Pazar günü Pakistan’da gerçekleşen bombalı saldırıyı şiddetle kınıyor, sevdiklerini kaybedenlere taziyelerimi sunuyorum.
1- http://www.raymondibrahim.com/2016/03/15/how-u-s-foreign-policy-made-2015-the-worst-year-in-modern-history-for-christian-persecution/
2- www.gatestoneinstitute.org/3641/muslim-persecution-of-christians-january-2013
3- http://edition.cnn.com/2015/12/25/world/isis-refugees-christmas/
4- http://www.economist.com/news/middle-east-and-africa/21684795-fed-up-and-fearful-christians-are-leaving-middle-east-and-then-there-were?fsrc=scn/tw/te/pe/ed/andthentherewerenone
5- Majid Khoduri, İslam'da Savaş ve Barış, Fener Yayınları, İstanbul, 1998, s. 209-210
Adnan Oktar'ın Pravda & News Rescue'da yayınlanan makalesi:
http://www.pravdareport.com/opinion/columnists/31-03-2016/134009-christians_middle_east-0/