Kibirlenen birine tevazu göstermek, onu onore etmek, haksızca öfkelenen birini sakinleştirmek ve alttan almak, tartışmak isteyen birine güzel söz söylemek... Kuran ahlakı, bu ahlakı yaşamayan toplumların kavramakta zorlanacağı bunlar gibi pek çok yüksek ahlaki değere sahiptir. ``Kötülüğe iyilikle karşılık vermek`` olarak genelleyebileceğimiz bu güzel üslup, Kuran`da bildirilen bir hikmeti de içermektedir. Bu hikmet, iyilikle karşılık verilen kişinin, düşman dahi olsa yumuşayarak sıcak bir dost haline gelmesidir:
İyilikle kötülük eşit olmaz. Sen, en güzel olan bir tarzda (kötülüğü) uzaklaştır; o zaman, (görürsün ki) seninle onun arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost(un) oluvermiştir. (Fussilet Suresi, 34)
Bunun yanı sıra Kuran ahlakında, daima en güzel davranış tercih edilir. Örneğin konuşurken, Allah`ın ``Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle…`` (İsra Suresi, 53) ayetinin hükmü gereği sözün en güzeli kullanılır. Yüce Allah, kötülüğe iyilikle karşılık vermeyi, güzelliğe ise daha güzeliyle karşılık vermeyi güzel ahlak özelliği olarak bildirmiştir. Örneğin Kuran`da bir selama öncelikle daha güzeliyle ya da aynıyla karşılık verilmesi gerektiği şöyle bildirilmiştir:
Bir selamla selamlandığınızda, siz ondan daha güzeliyle selam verin ya da aynıyla karşılık verin... (Nisa Suresi, 86)
Tüm insanları güzel ahlaka çağırarak, din ahlakını anlatan, iyiliği emreden ve kötülükten sakındıran müminler, çevrelerindeki insanlara karşı kesinlikle dışlayıcı davranışlar sergilemezler. Hiçbir durumda hoşgörü ve tevazularından ödün vermezler. Bu, onların Allah korkuları ve güzel ahlaklarının önemli bir göstergesidir.
Bütün bunların yanısıra müminler kendileriyle mücadele etmeyenleri güzel sözle doğru yola davet ederler. Hoşgörü ve adaletle hükmederler, sert üsluptan kaçınırlar. Sadece Allah rızası için yaşamlarını sürdüren müminler, bu tip bir davranıştan Allah`ın hoşnut olmayacağını bilirler.