Kuran bize cennetin hayallerimizin çok ötesinde sonsuz güzellikte bir yer olduğunu haber vermektedir. Buna göre ihtişamın, zenginliğin, güzelliğin, teknolojinin, sağlığın ve daha birçok nimetin en fazlası ve sonsuz olanı Allah’ın izniyle cennette olacaktır. Ayette ifade edildiği gibi “... eni göklerle yer kadar olan..” (Al-i İmran Suresi, 133) cennet dünyadakine benzer, yeri, göğü hatta hadislerde ifade edildiği gibi sokakları, çarşı, pazarları ve normal bir hayat akışı olan, ama dünyadan farklı olarak en kusursuz şekilde yaratılmış bir yerdir. (Doğrusunu Allah bilir.)
İnsanlar var olmasını istedikleri, fakat dünya şartlarında mümkün olmayan şeyleri kimi zaman filmlere, romanlara konu yaparlar. Bu tür fikirleri fantastik, ütopik gibi sıfatlarla nitelendirerek gerçekdışı olduklarını vurgularlar. Çoğu insan bu hayal ürünü mükemmelliklerin gerçek olmasını ister, bunlara özenir. Ancak dünya şartlarında bunların gerçekleşmesinin olanaksız olduğunu bilmek ve bu güzellikleri sadece hayal etmek onların ruhunda derin bir zevk oluşturmaz. Aksine yaşadıkları ortamdaki eksikliklerin biraz daha farkına vararak dünyanın gerçek yüzünü görmelerine, bu da kendi deyimleriyle “keyiflerinin kaçmasına” sebep olur. Elbette ki tarif ettiğimiz bu ruh hali iman etmeyen kişiler için söz konusudur.
Ahiretin varlığına kesin bir bilgiyle iman eden müminler ise, hayal gücünün sınırlarını zorlayan tüm ihtimallerin Allah’ın “Ol” demesiyle gerçekleşebileceğini, ahirette cennet nimeti olarak karşılarına çıkabileceğini bilirler. O halde insan, dünyada “olsa ne güzel olur” diye düşündüğü her güzellik ve nimete cennette kavuşabilmeyi umabilir. Bu umut içindeki insan, istediği herşeye kavuşabileceği cenneti hak edebilmek için ciddi bir çaba göstermeye başlar.
Bir hadiste Peygamberimiz (s.a.v.), Allah’ın salih kulları için ahirette “hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir beşerin kalbine gelmeyen birtakım nimetler” olacağından bahsetmiştir. [Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 306/497]
Allah cenneti tarif edip tanıttığı ayetlerle insanlara dünyadakilerle kıyaslanmayacak bir nimet ufku açmaktadır. “Orada diledikleri herşey onlarındır; Katımızda daha fazlası da var.” (Kaf Suresi, 35) ayetiyle cennetteki bu nimet genişliği haber verilmektedir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadisinde müminlere, kendilerini bekleyen cennet nimetleri hakkında şu ayeti hatırlatmıştır:
Artık hiçbir nefis, yaptıklarına karşılık olmak üzere kendileri için gözler aydınlığı olarak nelerin (sayısız nimetlerin) saklandığını bilmez. (Secde Suresi, 17) [Tezkireti’l Kurtubi, s. 306/498]
Allah’ın Cennette Sunacağı Nimetler Düşünülürken Unutulmaması Gereken Önemli Bir Nokta İnsan Aklının Çok Sınırlı Olduğudur
Bazı kişiler cennette kendilerine vaat edilen nimetlerin bolluğunu, çeşitliliğini, benzersiz güzelliklerini zihinlerinde tam olarak canlandıramayabilirler. Kuran’da ve hadislerde bildirilen nimetler, yapılan cennet tasvirleri açıklayıcı olması bakımından, dünyadaki güzelliklerin yer aldığı benzetmelerle tarif edilmektedir. Ancak elbette ki bunlar cennette çok daha mükemmel halleriyle olacaklardır. Çünkü Allah, sonsuz aklının bir tecellisi olarak cenneti tüm kusurlardan arındırılmış mükemmel bir mekan olarak yaratmıştır.
İnsanın sınırlı düşünme ufkunu şöyle bir örnekle anlatabiliriz. İnsan, görme duyusuna sahip olmasa sadece tat alma, koklama, işitme ve dokunma duyularıyla yaratılmış olsa; göze hitap eden nimetler kendisine ne kadar tarif edilip anlatılsa da bunları kavraması mümkün olmazdı. Renkten, aydınlıktan, estetikten, simetriden, ihtişamdan bahsedildiğinde bu kişi tüm bunları anlayamayabilirdi. İşte aynı şekilde şu anda bizim bilmediğimiz ama Allah’ın cennette var edeceği ve bize yepyeni ufuklar kazandıracak başka duyular olabilir. Dolayısıyla sadece beş duyumuzla sınırlı olduğumuz bu dünyada ne tür nimetlerden habersiz olduğumuzu tam olarak kavramamız da mümkün olmayabilir.
Görüş, düşünce ve hayal ufkumuzdaki sınırlılığı, penceresiz bir evin içinden hiç dışarı çıkmadığını varsaydığımız bir kimsenin durumuna da benzetebiliriz. Evin dışındaki güzelliklerden -dağların, nehirlerin, ağaçların görünümünden, birbirinden estetik çiçeklerden, sevimli hayvanlardan, berrak bir gökyüzünden, gün ışığının aydınlığından...- habersiz olan bu kişi, nasıl bir nimet eksikliği içerisinde olduğunun da farkında olmaz. Kaldı ki bu kıyas dünyadaki güzellikler üzerinden yaptığımız bir kıyastır.
Dünyanın Nimet ve Güzellikleri Cennet Nimetlerinin Yanında Son Derece Eksik ve Kusurludur
İman eden bir kişi cenneti de sahip olduğu sınırlı bilgiler dâhilinde, dar bir görüşle değerlendirmekten kaçınmalı, bu yanılgıya düşmemelidir. Çünkü insan, Rabbimiz’in bildirdikleri dışında cennetle ilgili ayrıntıların, cennet ehli için hazırlanmış sürprizlerin neler olabileceği hakkında fikir sahibi bile değildir.
Kuran’da bu duruma dikkat çekilen ayetlerden birinde Allah “Orada diledikleri herşey onlarındır; Katımız’da daha fazlası da var.” (Kaf Suresi, 35) buyurmaktadır.
Bir rivayete göre ise Peygamberimiz (s.a.v.) cennet nimetlerini şöyle tarif etmiştir:
Cennete koşan yok mu? Çünkü cennette akla hayale gelmeyen nimet vardır. [Tezkireti’l Kurtubi, s. 306-307/499]
Allah Dünyayı Müslümanların Cennete Özlem Duyacakları Şekilde Yaratmıştır
Allah’ın ve ahiretin varlığına iman eden herkes, dünyada var olan nimet ve güzellikler karşısında hep cenneti hatırlayacak, bu nimetlerin geçici olduğunu bilerek cennetteki asıllarını isteyecektir. Nitekim böyle bir kimsenin cennete kavuşma isteği ve bundan duyduğu heyecan, tavırlarından, konuşmalarından, din ahlakını yaşama konusundaki samimi çabasından hissedilecektir.
Müminler cennete kavuşma umudu taşımalarından ve en önemlisi Allah’ı razı edebilecek olmaktan dolayı sürekli bir heyecan içindedirler. Heyecan ve şevklerinin yanı sıra Rabbimiz’in benzersiz nimetlerine mirasçı kılacağı kişilere vaat edilen cennetle sevinç ve neşe içindedirler.
İmanın kazandırdığı akıl ve vicdanla, cenneti gereği gibi düşünebilen bir kimse, manevi derinliği ölçüsünde de bu nimetin farkında olarak yaşayacaktır. Cennetin önemine, hiçbir şeyle kıyas olmayacak değerine dikkat çekilen bazı hadisler şöyledir:
Cennetten bir kamçılık yer dünya ve içindekilerden hayırlıdır. [Ramuz el-Ehadis-1, s. 132/9]
Cennette, yay kadar bir yer, Güneş’in üzerine doğduğu veya battığı şeyden (dünyadan) daha hayırlıdır. [(Buhari, Müslim, Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s. 429/2]
Sayın Adnan Oktar Cennetin İnsanlardaki En Büyük Özlem Olduğunu Anlatıyor
Allah cennete sürekli içimizde özlem meydana getiriyor. Öyle bir susamışlık oluyor ki, insan ömrü ortalama 60-70-80 sene, normalde 120 ama tabii bu asrın özelliği olarak Allah öyle bir tecelli meydana getiriyor. Artık son zamanlara doğru insanlarda acayip bir susamışlık oluyor cennete karşı. Çünkü müzik hakikaten çok büyük bir nimet ama her zaman daha iyi bir müzik düşüncesi insanın kafasında var, bir türlü bulamıyor insan. Cennetten kaynaklanıyor yani hazır bilgi olarak kafamızda var. Mesela bir saraya gidiyoruz, en güzel saraya, diyoruz ki “Bundan daha güzel mutlaka vardır”, daha rahat, daha etkileyici olanı. Bilinçaltımızda onu biliyoruz ama bulamıyoruz. Mesela elma, yiyoruz elmayı ama daha güzel bir elma olduğunu biliyoruz, daha güzel portakal olduğunu biliyoruz, daha güzel üzüm olduğunu biliyoruz, insanın daha güzelinin olduğunu biliyoruz, daha rahat edeceğimiz bir ortam olduğunu biliyoruz. Allah böyle iyice susattıktan sonra cennetine alıyor. O zamanda da insanda hafıza silinmiyor, hiç unutmuyor dünyadaki olayları, sürekli şükrediyor. Cennette bir insanın gidip koltuğa oturmasının bir açıklaması yok ama cennet koltuğuna gidip oturuyor, yorgunluk olmadığı halde. Cennet köşkünde uzanıyor ihtiyacı olmadığı halde. Cennet kadınları çok nurlu, çok akıllıdır, çok imanlıdır, kusursuz ahlaka sahip olur ve tertemizdir. Dünya kiri de cennette olmaz, dünyada kir özel yaratılıyor, mucize olarak yaratılır.
Herşeyi Yoktan Yaratan Rabbimiz Cenneti de Eksiksiz Yaratma Gücüne Sahiptir
Dünyada herşeyi sebep sonuç ilişkisi içinde yaratması Allah’ın bir sanatıdır. Ancak Rabbimiz’in tecellileri sonsuzdur. Allah herşeyi istediği anda, istediği şekilde yaratabilir veya dilediği her şekle çevirebilir. Evreni yoktan var eden Allah, dilediği zaman da dünyada kavramaya çalıştığımız kanunları ve sebepleri kaldıracaktır.
Salih Müslümanlar cennette akıllarına gelen, hoşlarına giden herşeyi isteyebilecek, istemeleriyle birlikte Allah’ın izniyle bunlara anında sahip olacaklardır. Gerek kendileri, gerekse çevreleri istedikleri şekil ve surette olacak, her istediklerini yapıp, en zevk alacakları nimetler içinde yaşayacaklardır. Üstelik bunların hiçbiri bir ihtiyacı karşılamak, bir eksikliği gidermek, bir kusuru örtmek amacıyla da olmayacak, sadece Yüce Allah’tan bir nimet ve güzellik olarak cennet ehlinin zevk almaları için olacaktır. (Doğrusunu Allah bilir.)