MASONİK HEDEF: HÜMANİST BİR DÜNYA KURMAK
Bu bölüme kadar incelediğimiz gibi, masonlar hümanist felsefeye büyük önem vermektedirler. Bu felsefe gereğince, Allah'a imanı reddetmekte, Allah yerine insana ve "insanlık" kavramına tapınmaktadırlar. Ancak burada önemli bir soru gündeme gelir: Masonlar acaba bu inancı sadece kendilerine mi saklamaktadırlar, yoksa bu inancı diğer insanlara da benimsetmeyi mi istemektedirler?
Masonik kaynaklara baktığımızda cevabı açıkça görebiliriz: Örgüt, hümanist felsefeyi tüm dünyaya yaymak ve sonuçta İlahi dinleri (İslam, Hıristiyanlık ve hatta Yahudiliği) tamamen ortadan kaldırmak hedefindedir.
Örneğin Mimar Sinan dergisinde, Moiz Berker imzalı bir makalede, "masonluk, kötülük, adalet, dürüstlük düşüncelerinin kökenini fizikötesinde aramaz, insanların bağlı bulundukları sosyal yasalardan ve karşılıklı sosyal ilişkilerden, yaşam uğraşından doğduğuna inanır" denirken hemen ilave edilmektedir: "Masonluk bu tezi dünyanın her yanına yaymaya çalışmaktadır"
Türk masonlarının en büyüklerinden Selami Işındağ ise, Masonluktan Esinlenmeler adlı kitabında şöyle yazar:
"Masonluğa göre, doğa dışı ilahi temellere dayanmış bir ahlaktan insanları kurtararak, insani ahlakı, yani insaniyet aşkına dayanan, göreli (izafi) olmaktan çıkmış ahlakı kurmak gereklidir. Töresel (ahlaki) ilkelerinde; insan organizmasının eğilimlerini, gereksinmelerini, tatminlerini, toplumsal yaşamın yasalarını, düzenlerini, bilinç (vicdan), düşünme ve söz özgürlüklerini, nihayet doğanın bütün oluşumlarını göz önüne aldığı için Masonluk, bütün topumlarda insani ahlakı kurup geliştirmeyi amaç edinmiştir. "
Üstad mason Işındağ'ın "İlahi temellere dayanmış bir ahlaktan insanları kurtarmak" ifadesiyle kast ettiği hedefin daha açık tanımı, "tüm insanları dinsizleştirmek"tir. Işındağ, aynı kitabında bu hedefi, "ileri bir uygarlığın kurulması için ilkeler" olarak şöyle açıklar:
"Masonluğun olumlu ilkeleri, ileri bir uygarlığın kurulması için gerekli ve yeterli etkenlerdir. Şöyle ki:
- İnsan niteliği olmayan Tanrı (Evrenin Ulu Mimarı)nın evrim oluşunun benimsenmesi .
- Vahiy inancı, gizli anlamlar bilimi ve boş inançlarla dogmaların kabul edilmemesi.
- Rasyonel hümanizmin ve çalışmanın yüceliği."
Üstteki üç maddenin ilki, Allah'ın varlığının inkar edilmesini kast etmektedir. (Masonlar Allah'a değil "Evrenin Ulu Mimarı"na inanmaktadırlar ve üstteki alıntıda ifade edildiği gibi bundan kasıt "evrim"dir.) İkinci madde, Allah'tan gelen vahyin ve buna dayalı tüm dini bilgilerin inkar edilmesidir. (Işındağ bunu kendince "boş inanç" olarak tanımlamaktadır.) Üçüncü madde ise, hümanizmin ve hümanist anlamda "emek" kavramının (aynı komünizmde olduğu gibi) yüceltilmesidir.
Bu özelliklerin günümüz dünyasında ne kadar yerleşik olduğunu düşünürsek, masonluğun dünya üzerindeki etkisini de anlayabiliriz.
Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli nokta, masonluğun üstlenmiş olduğu bu din karşıtı misyonu hangi araçlarla yürüttüğüdür. Masonik kaynakları incelediğimizde, dini özellikle fikri düzeyde, kitle telkini yoluyla yıkmak istediklerini görürüz. Üstad mason Selami Işındağ'ın kitabındaki şu pasaj, bu konuda oldukça aydınlatıcıdır:
"...Aşırı özgürlüksüz rejimler bile, din kuruluşunu kaldırma çabalarında başarı sağlayamamışlardır. Hatta bu siyasal yöntemlerin, dinsel boş inançlardan ve dogmalardan insanları kurtararak, toplumu aydınlığa kavuşturmak eyleminde aşırılığa, zor kullanmaya kalkmalarının bir tepkisi olarak kapatmak istedikleri ibadet yerlerinin bugün daha çok dolduğu ve yasaklandığı için dinsel inançlar ve dogmaların daha çok yandaş bulduğu saptanmıştır (tesbit). Böyle bir gönül ve duygu işinde yasaklamalar ve zor kullanmaların bir sonuç vermediğini, bir başka konuşmamızda belirtmiştik. İnsanları karanlıktan aydınlığa götürecek tek yol, olumlu bilim, akıl ve bilgelik prensipleridir. İnsanlar bu yoldan eğitilirse, dinlerin hümanist ve olumlu yanlarına saygı duyar, ama boş inançlarından ve dogmalarından kendilerini kurtarırlar. "
Burada ne kast edildiğini iyi analiz etmek gerekir. Işındağ, dine karşı baskı uygulamanın dindarları daha fazla motive edeceğini ve sonuçta dini güçlendireceğini ve bu nedenle, yani dini bu şekilde güçlendirmemek için, masonların dini fikri düzeyde yok etmeleri gerektiğini anlatmaktadır. Işındağ'ın "olumlu bilim, akıl ve bilgelik prensipleri" derken kast ettiği kavramlar ise, gerçekte bilim, akıl ve bilgelik değildir. Sadece, bu sözcüklerle kamufle edilmiş olan hümanist ve materyalist felsefedir, evrim teorisidir. Işındağ, bunların topluma yayılması durumunda, "dinlerin sadece hümanist yanlarına saygı duyulacağını", yani İlahi dinlerin sadece hümanist felseye uygun görülen kısımlarının kalacağını anlatmaktadır. Buna karşılık İlahi dinlerin temeli olan gerçeklerin (ki Işındağ bunları kendince "boş inanç ve dogma" olarak ifade etmektedir) reddedileceğini savunmaktadır ki, bunlar insanın Allah'ın kulu olduğunu ortaya koyan temel iman esaslarıdır.
Kısacası, masonlar, dinin özünü oluşturan iman esaslarını ortadan kaldırmak (yani Allah'ın varlığını, birliğini, her şeyi O'nun yarattığını, insanın da Allah'a karşı sorumlu olduğunu reddettirmek) hedefindedirler. Dini, sadece bazı genel ahlaki konularda fikir veren bir "kültürel öge" haline getirmek istemektedirler. Bunu yapmanın yolu ise, masonlara göre, "olumlu bilim ve akıl" kisvesi altında topluma ateizmi empoze etmektir. Nihai hedefleri ise, dini bu "kültürel öge" konumundan da çıkarmak ve tamamen dinsiz bir dünya kurmaktır.
Yine Işındağ'ın bu kez Mason Dergisi'nde yayınlanan "Olumlu Bilim-Aklın Engelleri ve Masonluk" adlı bir makalesinde aynı masonik ideal şöyle açıklanır:
"Sonuç olarak şunları söylemek istiyorum: Hepimize düşen en büyük insancıl ve masonik görev, olumlu bilim ve akıldan ayrılmamak, bunun Evrimde en iyi ve tek yol olduğunu benimseyerek bu inancımızı insanlar arasında yaymak, halkı olumlu bilimlerle yetiştirmektir.
Ernest Renan'ın şu sözleri çok önemlidir: 'Ancak halk olumlu bilim ve akıl ile eğitilirse, aydınlatılırsa, dinlerin boş inançları kendi kendine yıkılır'. "
İşte masonluğun nihai hedefi budur: Dinleri tamamen yok ederek, "insan" kavramının kutsallaştırıldığı hümanist bir dünya kurmak. Yani insanların, kendilerini yaratmış olan Allah'ı inkar edip, kendilerini "ilah" zannettikleri yeni bir "cahiliye" düzeni oluşturmak... Bu hedef, masonluğun var oluş sebebidir. Ayna adlı masonik dergide, bunun bir "Ülkü Mabedi" olduğu şöyle anlatılır:
"Günümüz masonluğu eski masonluğun somut Mabed inşa amacını kendi deyimleriyle "Ülkü Mabedi" inşa etme şekline dönüştürmüştür. Ülkü Mabedi inşası, masonik ilke ve erdemlerin yayılıp yerleşmesi sonucu biraraya gelen yetkin insanların yeryüzünde çoğalmasıyla olanaklıdır. "
Masonluk bu amaç için dünyanın pek çok ülkesinde var gücüyle çalışır. Üniversitelerde, diğer eğitim kurumlarında, medyada, sanat ve fikir dünyasında etkin olan masonik örgütlenme, topluma sürekli olarak hümanist felsefeyi yaymaya, dinin temeli olan imani gerçekleri reddettirmeye çalışır. Evrim teorisi, ileride daha ayrıntılı inceleyeceğimiz gibi, masonların bir numaralı propaganda malzemeleridir. Bunun yanında, Allah'tan ve dinden hiç bahsedilmeyen, sadece insan zevklerine, hırs ve isteklerine dayanan bir kültür inşa etmek için uğraşırlar. Bu, Kuran'da sözü edilen Medyen kavmi gibi "Allah'ı arkalarında unutuvermiş" insanların kültürüdür.(Hud Suresi, 92) Bu cahiliye kültürü içinde Allah korkusu, Allah sevgisi, Allah rızası, ibadet, ahiret gibi kavramlara yer yoktur. Dahası bu kavramlar sanki "eski kafalı" veya "eğitimsiz" insanlara aitmiş gibi gösterilir. Filmlerde, karikatürlerde, romanlarda hep bu mesaj verilir.
Bu büyük aldatmaca içinde masonlar her zaman lider rolü oynar. Ancak onlarla aynı safta olan daha pek çok farklı grup ve birey vardır. Masonlar bunları da bir anlamda "fahri mason" kabul eder ve kendileriyle müttefik sayarlar. Çünkü aynı hümanist felsefe üzerinde birleşmektedirler. Selami Işındağ bu konuda şu yorumu yapar:
"(Masonluk) şu gerçeği de benimser: Dış evrende öyle bilge insanlar vardır ki, Mason olmadıkları halde, Mason ideolojisini çok iyi benimsemişlerdir. Çünkü bu ideoloji, bütün anlamıyla insan ve insanlık ideolojisidir. "
Ve, dine karşı yürütülen bu uzun savaşın iki temel dayanağı vardır: Materyalist felsefe ve Darwin'in evrim teorisi.
Bir sonraki bölümde bu iki dayanağı, kökenlerini ve masonlukla olan ilişkisini inceleyeceğiz. O zaman, 19. yüzyıldan bu yana dünyayı saran ve "akıl ve bilim" kisvesi altında insanlara empoze edilen fikirlerin içyüzünü daha iyi anlayabiliriz.