Gaflet, insanların, Rabbimiz'in varlığını unutup, ölümü ve ahiret gerçeğini görmezlikten gelmeleri, dünyevi istek ve tutkularına uyup bunlarla uğraşmaları sonucunda Allah (cc)'ın yüce emirlerini uygulamamaları anlamına gelir. Allah (cc)'ın "Onlar, dünya hayatından (yalnızca) dışta olanı bilirler. Ahiretten ise gafil olanlardır." (Rum Suresi, 7) ayetinde bildirdiği gibi olayları sadece dıştan görünen yönleriyle değerlendirmekle yetinen; Allah (cc)'ın bu olaylar üzerindeki mutlak hakimiyetini düşünmeden yüzeysel bir bakış açısıyla yaşamayı kendileri için bir hayat şekli haline getiren kişilerin bu durumda olmalarında inanç eksikliklerinin önemli bir etkisi vardır. Yaratıcımız olan Yüce Allah (cc)'ın büyüklüğünü; gücünün ve hakimiyetinin sınırsızlığını gerektiği gibi kavrayamamış olmaları, onların, bu yaşamlarını, zararlarını hiç düşünmeden yaşamalarına neden olur.
Bir insan Allah (cc)'ın her an kendisini gördüğünü, yaptıklarından, tüm düşüncelerinden haberdar olduğunu ve bunların kendi adına Allah (cc) Katında saklandığını kavrıyorsa, sahip olduğu Allah (cc) korkusu onu Kuran ahlakını yaşamaya yöneltir. Ona, hem davranışlarından hem de düşünce şeklinden rahatça fark edilebilecek özel bir derinlik, üstün bir ahlak kazandırır. Bu, her türlü bozulmadan uzak, doğal, yalnızca Kuran ahlakını ölçü edinmiş, peygamberlerde görülen haysiyeti, sabrı, samimiyeti ve vicdan anlayışını örnek alan bir ahlaktır. Bu ahlakta keskin bir şuur açıklığı vardır ve kişiyi her an Allah (cc)'ın ve ahiretin varlığından haberdar olmaya, yaptığı her işte Allah (cc)'ın rızasını gözetmeye yönlendirir. Her davranışında, ağzından çıkan her sözde Allah (cc)'ın huzurunda olduğunu bilerek bu düşünceyi aklından hiç çıkarmadan yaşamasını sağlar. Bu şuurdaki bir insanın Kuran ahlakından uzak, cahiliye anlayışına dair tavırlar sergilemesi söz konusu olmaz. Aksine böyle bir insan seçtiği her konunun, yüzündeki her mimiğin, gözünde oluşan anlamın, sesindeki tonun Müslümana yakışır bir güzellikte olmasına her an itina eder.
Ancak bu bilince sahip olmayan ve gafil tanımına uyan bir insan, günlük yaşamı içinde Allah (cc)'ın ve ahiretin varlığını çoğunlukla unutur. Çok fazla insanla muhatap olması, meydana gelen olayların çeşitliliği ve benzersizliği, karşılaştığı sayısız detay, onu adeta hipnotize eder. Tüm bunları Allah (cc)'ın insanları imtihan etmek için özel olarak yarattığını, Allah (cc) için bu detayları yaratmanın çok kolay olduğunu aklına getirmez. Aksine Allah (cc)'ı unutarak tüm dikkatini bunlara yöneltir. Karşılaştığı her detayı hayatın akışı içinde tesadüflere bağlı olarak ve kontrolsüz bir şekilde oluşan olaylar olarak değerlendirir. Bu gafil düşüncelerin bir sonucu olarak insanların da mutlak varlıklar olduklarını düşünür. Onların tepkilerinin de aynı şekilde müstakil olarak oluştuğunu zanneder. Bunun sonucunda özellikle insanlar ile olan ilişkilerinde tüm mimiklerini, tepkilerini, hayat şeklini ve geleceğe ait planlarını onlara göre ayarlar.
Allah (cc)'ın varlığını ve sonsuz gücünü unutan ya da doğrusunu bildiği halde cahiliye ahlakını yaşamakta mahsur görmeyen bir insan, Allah (cc)'tan gerektiği gibi korkup sakınamaz. Bunun sonucu olarak da ahiretteki asıl hayatı için hazırlık yapmaya gerek duymaz.
Yüce Rabbimiz insanları gafletin bu tehlikesine karşı uyarmış ve gafletin dünyada ve ahirette neden olduğu yıkımdan kurtulmanın tek yolunun Allah (cc)'a sığınmak, Allah (cc)'ın takdir ettiği hayatı yaşamak olduğunu bildirmiştir:
"Rabbini, sabah akşam, yüksek olmayan bir sesle, kendi kendine, ürpertiyle, yalvara yalvara ve için için zikret. Gaflete kapılanlardan olma." (Araf Suresi, 205)