Darwinizm, insanların bilimsel konulardaki bilgi eksikliğini kullanır ve bilgisiz kitleler üzerinde bir önkabul oluşturmaya çalışır. Bunun için kullanılan yöntem, bol tekrar ile kitle hipnozu yapmak ve büyü etkisi oluşturabilmektir.
Bugün kitle hipnozunun bu etkisi bütün dünyayı sarmıştır. Öyle ki insanların büyük bir kısmı, aslında hakkında hiçbir şey bilmedikleri “evrimin” ateşli birer savunucusu haline dönüştürülmüşlerdir. Aslında pek çoğu, neyi savunduğunun bilincinde dahi değildir. Onlar yalnızca, günlük gazetelerde gördükleri gitgide dikleşen hayali maymun-insan resimlerinin veya “atamız solucanmış” gibi haberlerin etkisinde kalmışlardır. Bu gibi telkinlerle kitle hipnozu başarıya ulaştırılmıştır. Bu sahte başarı nedeniyle kimse “delil var mı?” diye sormayı düşünmemiştir.
Ancak tarihin en büyük kitle aldatmacası olan Darwinizm’in 150 yıllık başarısı son yıllarda Sayın Adnan Oktar vesilesiyle son bulmuştur. Sayın Adnan Oktar’ın yayınladığı çok sayıda kitap ve dünyada deprem etkisi yapan Yaratılış Atlası, evrim sahtekarlığını açıkça ortaya koyan fosil sergileri, dünya çapında yapılan konferanslar ve yayınlanan belgeseller ile Darwinistlerin sahtekarlığı tamamen deşifre edilmiş, Darwinistlerin insanları nasıl göz göre göre aldattıkları açıkça gözler önüne serilmiştir.
350 milyondan fazla fosilin evrimi reddettiğinin açık delillerle gösterilmesi, tek bir proteinin dahi tesadüfen oluşamayacağının bütün dünyaya ilan edilmesi şu günlerde evrimciler üzerinde büyük bir panik oluşturmuştur. Bu panik, evrim teorisini inkar edenlere karşı yıllardır sürdürülen yıldırma politikasının son günlerde şiddetinin artmasıyla daha da açığa çıkmıştır.
Evrim teorisi zorbalıkla, dayatmayla, sahtekarlıkla ayakta tutulur. Evrim teorisinin yıllardır gündemde olmasının tek sebebi tüm dünyaya hakim bir sistem olan Darwinist diktatörlüktür. Darwinizm, bu dikta rejimi neticesinde insanlara dayatılmış, zorla kabul ettirilmiştir. Darwinist hipnoz, insanların hiç farkına varmadığı şekillerde yaygınlaştırılmış, büyük bir kitle bu hipnozun etkisi altında kalmıştır. Bu kirli diktatörlüğün sinsi yöntemleri sonucunda, evrim teorisi dünya çapında adeta reddedilemez, itiraz edilemez konuma getirilmiştir.
Evrim teorisinin reddi engellenmektedir, çünkü aksi takdirde batıl Darwinizm dininin savunucularının hiçbir dayanağı olmayan bu teoriyi canlı tutabilmek için bir yolu kalmamış olacaktır. Bir yalan açıkça yüksek sesle söylenmekte ve bunun yalan olduğunu göstermek ise suç sayılmaktadır. Bilimsellik iddiasıyla ortaya atılan teori, bilimden tam anlamıyla uzak, resmen ve açıkça reddedilmesi engellenen, batıl, dogmatik bir inanç sistemi haline getirilmiştir. Asıl dikkat çekici olan ise, bunun göz göre göre, hiç çekinmeden yapılmasıdır.
Evrimcilerin, aslında psikolojik bir sıkıntı ve gerilim içinde oldukları yaratılış delillerini gördüklerinde gösterdikleri reaksiyonlardan, kontrolsüz ve sıkıntılı hareketlerinden ve tepkilerinden anlaşılabilmektedir. Darwinistler genellikle bu yenilgiyi ve ezikliği bilerek Yaratılışı savunanların karşısına çıkarlar. Bu nedenle hakkı ve doğruyu savunmanın getirdiği bir rahatlık ve huzur yerine, üstlerinde bir yalanı savunuyor olmanın yükü ve sıkıntısı vardır. Kendi ideolojileri gereği, hiçbir delili olmayan bir teoriyi sanki gerçekmiş ve bilimsel delilleri varmış gibi savunmak zorundadırlar. Evrim teorisinin geçersizliğine dair gösterilen hayati bilimsel delillere bir cevap vermek zorundadırlar. İnsanların gerçek bilimsel delillere inanacağını ve bundan ikna olacaklarını bile bile sanki gerçek bir şeyi savunuyor izlenimi vermeye çalışacaklardır. Bir yalanı savunmak zorunda olmak, özellikle de gerçeklerin farkında olan bir insan için büyük bir sıkıntıdır. Fosil sergileri, kitaplar ve karşılıklı tartışma programları işte bu sebeple evrimcilerin kızdığı, sinirlendiği, sıkıldığı, garip el kol hareketleri ile karşı koymak istediği, öfkeden gerildiği, saldırganlaştığı, bıkkın tavırlar sergilediği ortamlardır.
Ellerine geçen her fırsatta demokrasi, hak, özgürlük, düşünce hürriyeti gibi kavramların ardına sığınan evrimciler, iddialarının geçersizliği ispatlandığında bir anda bağnaz ve saldırgan hale gelirler. Devamlı ardına sığındıkları düşünce özgürlüğü, söz hakkı, demokrasi, fikir hürriyeti gibi kavramları bir anda yok sayarlar. Yaratılış gerçeğini kanıtlayan deliller ortaya konulduğunda hemen tahammülsüzleşir hatta saldırganlaşırlar. Aslında iddiaları konusunda en sabit fikirli, en fanatik, en bağnaz ve en saplantılı olanlar evrimcilerin kendileridir. Çünkü Darwinizm, bilimin getirdiği bir sonuç değil, aksine bilimin yalanladığı sahte ve sapkın bir inançtır. Sadece ideolojiye ve batıl bir inanç sistemine dayandığı için ancak holigan yöntemleriyle ayakta tutulmaya çalışılmaktadır.
Bugün Darwinizm dünya çapında devlet kurumlarına hakimse, bunun tek sebebi söz konusu zorbaca ve saldırgan sindirme politikasıdır. Eğer Darwinistler;
Darwinist propagandanın temelinde, bir yalanın sürekli olarak tekrarı vardır. Yalan sürekli ve belli tekrarlarla söylendikçe, bilim adamları, dünyaca tanınmış dergiler ve gazeteler bu yalana ortak çıktıkça bir kısım bilgisiz insanlar buna inanmaya başlamıştır. İşte Darwinizm’in üreyip genişlediği ortam böyle bir ortamdır.
Evrimciler, tekellerine aldıkları bazı basın yayın araçları yoluyla ilk başta oldukça tepki çeken evrim fikrini derinden ve sessizce yaymışlar, bir kitle hipnozu meydana getirmişlerdir.
Evrimcilerin tekelindeki dergiler, gazeteler, televizyonlar ve diğer yayın organları vasıtasıyla, evrimin bir gerçek olduğuna dair aldatıcı telkinler verilmiştir. Bu telkin halen devam etmektedir.
İnsanlar üzerinde büyü etkisi oluşturabilmek için sahte resimler, rekonstrüksiyonlar, sahte fosiller, sahte çizimler oluşturup görsel telkin metodları geliştirmişlerdir.
Tarihin en büyük sahtekarlığı olmasına rağmen evrimi, okul müfredatlarına bir bilimmiş gibi dahil etmişlerdir.
Darwinist diktatörlük bütün dünyada evrimi koruması altına almış, bazı devlet yönetimleri bu koruyuculuğu bizzat üstlenmiştir. Evrime karşı gelmek adeta bir milli suç sayılmış, insanlar, okullar, idareler bu sebeple mahkemeye verilmiştir.
Bilim, tümüyle evrimi reddetmiş olmasına rağmen, Darwinistler evrime inananları bilimsel, inanmayanları bilim dışı ilan etmişler ve bu telkin sonucunda evrimi reddedenlerin toplumdan dışlanmasını amaç edinmişlerdir.
Tek bir proteinin varlığı evrimi yıkmıştır. Darwinistler istedikleri kadar içi formüllerle dolu aldatıcı kitaplar yazsınlar, istedikleri kadar sahte fosiller oluştursunlar, Yaratılışa dair bilimsel delillere istedikleri kadar demagojik saldırılarda bulunsunlar, istedikleri kadar her tarafa hayali çizimlerle doldurdukları kartondan afişler yapıştırıp bunu evrim sergisi diye tanıtıp dursunlar, gülünç duruma düşmekten kurtulamamaktadırlar. Çünkü Darwinistler daha TEK BİR PROTEİNİN NASIL MEYDANA GELDİĞİNİ BİLE AÇIKLAYAMAMAKTADIRLAR.
Canlıların en temel yapıtaşı olan proteinin tek başına ortaya çıkma ihtimali SIFIRDIR. Çünkü bir proteinin oluşması için 100 KADAR PROTEİNİN o sırada o bölgede zaten hazır bulunması ŞARTTIR. Bu olağanüstü komplekslikteki yapının muhteşem detaylarına girmeye bile gerek yoktur. Başka proteinler olmadan bir proteinin oluşmayacağı gerçeği –tek başına- DARWİNİZM’İ EN TEMELİNDEN YERLE BİR ETMEKTEDİR. Evrimcilerin tek bir protein karşısındaki hezimeti bununla bitmez.
Ayrıca,
Kısacası,
Görüldüğü gibi evrim teorisi, daha başlangıç aşamasında muazzam bir çöküş ile çökmüş durumdadır. Bir protein karşısında çaresiz kalan Darwinistlerin yeryüzündeki canlı çeşitliliği konusunda insanları aldatmaya çalışmaları, evrim sahtekarlığının ne kadar ciddi boyutlarda olduğunun açık göstergesidir.
Evrim teorisini yerle bir eden ikinci delil fosillerdir. Evrimciler fosiller konusunda da sahtekarlık yapmaktadırlar. Sürekli olarak insanları, kendi ürettikleri sahte ara formlarla aldatmakta, uydurma çizimler, sahte maketler ve rekonstrüksiyonlarla göz boyamaktadırlar. Bunları kullanıp kendilerince telkin metodlarını yaygınlaştırmaktadırlar. Oysa şimdiye kadar tek bir evrimcinin bir tane fosili alıp “biz evrime ispat getirdik” diye bunu gösterebildiği görülmemiştir. Çünkü bu mümkün değildir. TEK BİR TANE BİLE ARA FOSİL YOKTUR.
Bu, yıllardır evrimcilerin aldatıcı telkinini almış olanlar için şok edici bir gerçektir. Çünkü tüm Darwinist yayınlarda, evrimi ispat eden ara formlardan bahsedilip durulmaktadır. Oysa evrimi ispat eden tek bir ara form bulunmamaktadır. Bu, Darwinistlerin uydurduğu en büyük yalanlardan biridir.
Şimdiye kadar 350 milyondan fazla fosil bulunmuştur. Bunlardan TEK BİR TANESİ BİLE ARA FOSİL DEĞİLDİR. Evrimcilerin ara form diyerek manşet manşet yayınladıkları fosillerin de her birinin sahtekarlık olduğu ortaya çıkmıştır. 350 milyondan fazla fosilin çok büyük bir kısmı günümüzde yaşayan canlıların milyonlarca yıl önceki örnekleridir. Yani bunlar yaşayan fosillerdir. Bu fosillerin gösterdiğine göre, milyonlarca yıl boyunca canlılar hiçbir değişim geçirmemişlerdir. Bulunan fosillerin bir kısmı ise, geçmişte yaşamış ve soyu tükenmiş canlılara aittir. Fosiller, bu canlıların yüz milyonlarca yıl önce çok kapsamlı ve hayranlık uyandıran bir kompleksliğe sahip olduğunu kanıtlamıştır. Bu durum, evrimin, çok kapsamlı ve bilimsel olarak çöküşünün delilidir.
Fosillerin evrimi reddedişi Darwinizm’e vurulan ikinci büyük darbedir. Evrimin yıkılışını bilimin her dalı ispat etmektedir. Her bir bilimsel keşif, her defasında, yeni delillerle evrimi çürütmektedir. Fakat üzerinde durduğumuz bu iki delil -evrimin proteinler ve fosiller karşısında yenilişi- evrimi yıkmaya yeterli olduğu için, evrimi çürüten diğer detaylara girmeye ihtiyaç yoktur. Bu dev darbe, Darwinistlere yetmiştir.
Darwinizm’in bilim ile hiçbir ilgisi yoktur. Bilim Darwinizm’in düşmanıdır. Bilim, ateizmin karşısındadır. Bilim anti-komünisttir, anti-Marksistir. Bilim; Marksist, ateist ve Darwinist düşünceyi paramparça eden bir yapıdır. Bilimin her dalı evrimi reddetmiştir. Bilim ile Darwinist aldatmaca yıkılmıştır. Bilim, evrimi tam olarak geçersiz kılmıştır. Mikrobiyoloji, genetik, moleküler biyoloji, zooloji, paleontoloji, kısacası bütün bilim dalları, evrimin geçersizliğini ispat etmiştir. Darwinistler bilim karşısında en büyük yenilgilerini almışlardır. Dolayısıyla evrimin bilimsel bir teoriymiş gibi okutulması ve telkin edilmesi büyük bir aldatmacadır. Bilim, Allah’a iman edenler içindir; samimi dindarlara fayda getirir.
Bütün bu gerçeklere rağmen, Darwinistlerin en büyük aldatma konusu bilim olduğu için, bu telkini ellerinden bırakmak istemezler. Bunun için Darwinist bilim dergilerinde yayınladıkları aldatıcı haberlere bolca bilimsel terim ve formül ekleyerek okuyucular üzerinde çok önemli, anlaşılmaz ve karmaşık bir bilgi veriyorlarmış izlenimi oluşturmaya çalışırlar.
Darwinizm'in yıkım içinde oluşu ve ancak zorbalıkla ayakta tutulabilmesi, Darwinistler arasında olağanüstü bir panik başlatmıştır. Ancak artık hiçbir zorbaca hareket, Darwinistlerin sahte dinini ayakta tutamayacaktır. Bu Allah'ın adetullahıdır. Her şeyden haberdar olan Rabbimiz Allah bir ayetinde iman edenlerin her zaman üstün geleceğini şöyle bildirmektedir.
"Hayır, Biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder. Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir. (Allah'a karşı) Nitelendiregeldiklerinizden dolayı eyvahlar size." (Enbiya Suresi, 18)
Sayın Adnan Oktar’ın, tek bir proteinin bile tesadüfen meydana gelemeyeceği gerçeğini dünyaya yayması ve Yaratılış Atlası isimli eseriyle milyonlarca canlının değişmediğini ispat etmesi, bugün dünyada evrimi bitiren en etkili çalışmadır. Dünyada dindar Müslümanlar da, dindar Hristiyanlar da ve dindar Museviler de, bu üstün başarı sonucunda rahat hareket edebilir hale gelmişler, kendilerine güvenlerini kazanmışlardır. Daha öncesinde Darwinistlere karşı son derece ezik olan ve adeta hiçbir faaliyetlerini yapamayan bir kısım dindarlar, bu önemli çalışmaların ardından güçlenmeye başlamışlardır. Sayın Adnan Oktar’ın evrimi yıkan, değerli ve azimli çalışmalarının ardından AMERİKAN ASKERİ ÜSLERİNDE EVRİM SAHTEKARLIĞINI ANLATAN VE ALLAH’IN BİRLİĞİNE ÇAĞIRAN KONFERANSLAR YAPILABİLMİŞ; İNGİLTERE’DE ŞEHİR İÇİ OTOBÜSLERİ, ÜZERLERİNDE “ALLAH VAR” YAZISI İLE LONDRA SOKAKLARINDA DOLAŞABİLMİŞTİR.
Bu önemli çalışmaların ardından Kanada’da, Amerika’da, İsviçre’de, Belçika’da, Almanya’da, Avustralya ve Yeni Zelanda’da, Fransa’da, Danimarka ve İsveç’te, Endonezya ve Malezya’da, Singapur ve Dubai’de ve daha pek çok ülkede binlerce kişinin katıldığı YARATILIŞ KONFERANSLARI gerçekleştirilmiş, tüm dünyada televizyonlar ve yazılı basın bu üstün çalışmalardan bahseder olmuştur.
Bilimin çökerttiği Darwinizm, şimdi propaganda yöntemlerinin de deşifre edilmesiyle yepyeni bir çöküş daha yaşamaktadır. 21. yüzyıl, Darwinistlerin ellerindeki tüm kaynaklara, maddi desteğe, basına ve propaganda yöntemlerine rağmen, evrimin dehşetli şekilde çöküşe uğradığı ve yerle bir olduğu bir yüzyıl olacaktır. Allah'ın izniyle 21. yüzyıl, tüm batıl pagan dinlerinin yok olup gittiği, Yüce Rabbimiz'in Hadi (Hidayet veren) isminin tecelli ettiği bir yüzyıl olacaktır. Yüce Allah ayetlerinde bu gerçeği şöyle bildirir:
"Ve insanların Allah'ın dinine dalga dalga girdiklerini gördüğünde, Hemen Rabbini hamd ile tesbih et ve O'ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir." Nasr Suresi, 2-3