150 yıldır insanlar evrim teorisi ile aldatılırken onlara söylenen hep şu yalan olmuştur: “evrim bilimseldir”(!). Oysa evrim bilimsel değildir. Bilimsel olan her şey evrimi reddetmiştir. Bilimin her dalı, evrime meydan okumaktadır. Paleontoloji, evrimcilere en büyük hüsranı yaşatmıştır, evrimi kanıtlayan tek bir ara fosil yoktur. Genetik bilimi, hücrenin basit olmadığını göstermiştir. Biyoloji, mikrobiyoloji, antropoloji, paleoantropoloji ve tüm diğer bilimler evrimi hep zora sokmuş, her geçen gün, hemen her bilimsel gelişme sonrasında evrimin gerçekleşmesinin imkansızlığını bir kez daha gözler önüne sermiştir.
150 yıldır insanlar evrim teorisi ile aldatılırken onlara söylenen hep şu yalan olmuştur: “evrim bilimseldir”(!). Oysa evrim bilimsel değildir. Bilimsel olan her şey evrimi reddetmiştir. Bilimin her dalı, evrime meydan okumaktadır. Paleontoloji, evrimcilere en büyük hüsranı yaşatmıştır, evrimi kanıtlayan tek bir ara fosil yoktur. Genetik bilimi, hücrenin basit olmadığını göstermiştir. Biyoloji, mikrobiyoloji, antropoloji, paleoantropoloji ve tüm diğer bilimler evrimi hep zora sokmuş, her geçen gün, hemen her bilimsel gelişme sonrasında evrimin gerçekleşmesinin imkansızlığını bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Evrimcilerin, evrim propagandası yaparken işte bu nedenle ellerinde tek bir tane bile bilimsel delil yoktur. Onlar insanları yalnızca söz ile ikna etmeye çalışırlar. Yalnızca demagoji yaparlar. Yalnızca olmasını istedikleri şeyleri anlatırlar. “Ara fosil var mı?” deyince cevap veremez, bol söz ile geçiştirmeye çalışırlar. “Protein üretilebildi mi?” sorusuna alakasız cevaplar verirler. Evrim adına neden sahtekarlık yapıldığını açıklayamazlar. Paleontologların bulduğu milyonlarca fosili neden sakladıklarını açıklayamazlar. Soruları cevapsız bırakır ama demagojiye devam ederler. Çünkü 150 yıldır insanları demagoji ile aldatmışlardır. Zihinlerindeki hikayeyi süsleyerek, bilimsel kelimelerle bezeyerek, bunların okullarda okutulmasını kanunlaştırarak ayakta kalmışlardır. Çünkü başka türlü ayakta kalamazlar.
Bu çarpık Darwinist metod, 21. yüzyıl ile birlikte bir anda bozguna uğramıştır. Çünkü 21. yüzyıl ile birlikte, evrimi reddeden milyonlarca fosil tüm dünyaya gösterilmiştir. Sayın Harun Yahya’nın Yaratılış Atlası isimli eserinde binlerce fosilin sergilenmesi, bu fosillerin tümünün eksiksiz ve mükemmel görünümleriyle ve yaşayan fosil olmalarıyla evrimi kesin olarak reddetmeleri, Darwinist çevrede büyük bir şok yaratmıştır. Bu büyük şokun ardından evrimciler bir bakmışlardır ki, yıllardır süregelen sahtekarlık artık bir sonuç vermiyor, insanlar demagoji ile ikna olmuyorlar. Bilimsel delillerle bilim ile cevap veremediklerinden ve artık demagoji de fayda etmediğinden, başka göz boyama taktiklerine başvurmuşlardır. Bu aciz ve sonuçsuz taktiklerden biri, son günlerde Darwinistler tarafından ısrarla gündemde tutulmaya çalışılan bir bilgisayar oyunudur: Spore.
Gerçek doğada gerçekleşmemiş olan hayali canlı evrimini bir animasyon içinde gerçekleştirmeye çalışan Darwinistler, tek bir hücrenin değişimlere ve dönüşümlere uğrayarak medeniyetleri meydana getiren canlılara dönüştüğünü kurgulamışlardır. Üstelik oyunda, Darwinistlerin hayali doğa tarihinde farzettikleri tesadüfi, başıboş ve şuursuz olayların yerine bu defa olayları yönlendirdiği varsayılan bilinçli insanlar vardır. Ciddi mantık hezimetleri içinde Darwinistler yine de bilinci, sıradan bir oyuna dahi dahil etmek zorunda kalmışlardır. Çaresiz kalan Darwinistler, insanların kafasına evrim fikrini bu şekilde sokacaklarına inanmaktadırlar.
Aslında bu oyun, Darwinistlerin acizliğini ve mantık hezimetini açıkça ortaya çıkaran önemli deliller sunmuştur. Bu sıradan video oyununda yalnızca bir hücrenin animasyonunu yapabilmek için binlerce sanatçı çalışmış, sayısız teknik adam devreye sokulmuş, binlerce çalışan görev yapmıştır. Hücrenin sadece görüntüsünü elde edebilmek için animatörler günlerce uğraşmışlardır. Yalnızca görüntüsünü meydana getirmek için...
Bu, şunu gösterir: Hücrenin tesadüfen meydana geldiğini iddia eden Darwinistler, daha hücrenin görüntüsünü dahi tesadüfen meydana getirememektEDirler. Bir çizim için bile en yetenekli en akıllı teknik elamanlarını, en gelişmiş teknolojik stüdyoları ve teknik cihazları kullanmakta, bunun için de aylarını yıllarını harcamaktadırlar. Ekrandaki bir görüntü için bu kadar uğraşan insanların, olağanüstü komplekslikteki bir hücrenin tesadüfen ortaya çıktığı iddiasıyla ne kadar zavallı bir duruma düştüğü ortadadır.
Canlı hücresi, başlıbaşına bir mükemmellikler bütünüdür. Kompleks her türlü yapıyı içinde barındırır. İndirgenemez kompleksliğe sahiptir: Yani sahip olduğu tek parça işlevini yitirdiğinde, hücrenin tamamı işlevsiz kalır. Hücrenin içindeki bu görünmez fakat kompleks yapıları bir şehir merkezine benzetmek mümkündür. 100 trilyon hücrenin her biri, etrafı duvarla çevrelenmiş bir şehir gibi kendisine ve insan bedenine ait tüm ihtiyaçları karşılar, enerji üretir, haberleşme, içinde nakliye ve güvenlik birimleri barındırır. Santral birimleri hücrenin enerjisini, fabrikalar proteinleri ve hayati önem taşıyan kimyasalları üretirler. Kompleks nakliye sistemleri ise bu kimyasalları hücrenin içerisinde bir noktadan diğer bir noktaya ve gerektiğinde hücrenin ötesine taşırlar. Barikatlardaki nöbetçiler de muhtemel tehlike işaretlerini almak için dış dünyayı gözlerler. Disiplinli biyolojik ordular istilacılarla savaşabilmek için hazır bir durumda beklerken, içeride kusursuz bir düzen hakimdir.
Bir hücrenin muhteşem DNA’sı vardır. Hüre çekirdeği, ribozom, endoplazmik retikulum, kendine ait bir DNA’sı olan ve hücre içinde başlıbaşına apayrı bir şehir olan mitokondri, enerji depoları ATP’ler ve daha sayısız organel bu muhteşem sistemi bütünlerler. Önemle belirtilmesi gereken nokta ise şudur: Değil hücre, bu saydığımız parçalardan tek bir tanesi bile tesadüfen oluşamaz. Asıl belirtilmesi gereken çok daha önemli nokta ise, hücreyi ve bu organellerin tümünü oluşturan hücre içindeki sayısız proteinDen TEK BİR TANESİ BİLE tesadüfen oluşamaz. Darwinistler, “hücrenin çamurlu suda tesadüfen oluştuğu” yalanını ortaya attıkları ilk yıllardan bu yana, toplam 1.5 asırdır, hücrenin tek bir proteinini LABORATUVARDA BİLE meydana getirememişlerdir.
- Tek bir proteinin oluşması için DNA gerekir
- Protein olmadan DNA oluşamaz
- DNA olmadan protein oluşamaz
- Protein olmadan protein oluşamaz
- Tek bir proteinin oluşması için 60 ayrı protein gerekir
- Bu proteinlerin bir tanesi bile eksik olsa protein var olamaz
- Ribozom olmadan protein oluşmaz
- RNA olmadan da protein oluşmaz
- ATP olmadan protein oluşmaz
- ATP’yi üretecek mitokondri olmadan da protein oluşmaz.
- Hücre çekirdeği olmadan protein oluşmaz
- Sitoplazma olmadan da protein oluşmaz
- Hücredeki organellerden bir tanesi eksik olsa protein oluşamaz
- Hücredeki bütün organellerin var olması ve çalışması için de proteinler gereklidir
- Bu organeller olmadan da hiçbir şekilde protein olmaz.
Bu sistem, bir arada çalışmak zorunda olan iç içe bir sistemdir. Biri olmadan diğeri olamaz. Tek bir parçası var olsa bile, sistemin diğer parçaları olmadan bu parça hiçbir işe yaramaz.
Kısacası,
BİR PROTEİNİN VAR OLMASI İÇİN HÜCRENİN TAMAMI GEREKİR.Hücre, bugün incelediğimiz ve çok az bir kısmını anlayabildiğimiz mükemmel kompleks yapısı ile var olmadığı sürece, TEK BİR TANE BİLE PROTEİN MEYDANA GELEMEZ.
Darwinistler, tesadüf iddiasıyla hiçbir zaman bir yere varamamış, bunun bilimsel bir açıklamasını yapamamışlardır. Şu anda ise, evrimi ayakta tutmak adına geliştirdikleri bir oyun, tesadüf iddiasını yıkmaktadır. Sıradan bir çizimi bile tesadüfen meydana getiremeyen evrimcilerin bir türlü itiraf edemedikleri gerçek şudur: Yeryüzünde varolan hiçbir canlı tesadüfen meydana gelmemiştir.
Spore oyununun ortaya sunmuş olduğu oldukça belirgin gerçekler vardır. Birincisi, Darwinistlerin yenilgiyi kabul etmiş olmalarıdır. 100 milyondan fazla yaşayan fosilin tüm dünyaya evrimi çürüten en büyük delillerden biri olarak sunulmasının ve insanların bunları görerek evrimi sorgulamaya başlamalarının ardından artık demagojinin bir fayda etmediğini anlamış olmalarıdır. İkincisi, tesadüf iddialarının geçersiz olduğunu insanlara kendileri göstermişlerdir. Üçüncüsü ise, artık Darwinistler için hiçbir çözüm kalmamış olmasıdır. Evrim teorisi, dünya çapında yıkılmış ve çökmüş durumdadır. Allah, bu batıl dini yerle bir etmiş, yok etmiştir.
De ki: "Benimle sizin aranızda şahid olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olanı bilir. Batıla inanan ve Allah"ı inkar edenler ise, işte onlar hüsrana uğrayanlardır." (Ankebut Suresi, 52)