Adnan Oktar'ın 22 Ocak 2011 Kahramanmaraş Aksu Tv ve Gaziantep Olay Tv'deki Canlı Sohbetinden
ADNAN OKTAR: En’am Suresi’nden biraz okuyayım. Şeytandan Allah’a sığınırım. “O, karanın ve denizin karanlıklarından yolunuzu bulmanız için size yıldızları var edendir. Bilen bir topluluk için Biz ayetleri birer birer (bölüm bölüm) açıkladık.” “Yolunuzu bulmanız için,” geçen gün arabada gidiyorduk, cebinden telefonu çıkardı, telefon gibi bir şey, gideceğimiz yer görünüyor. Arabanın gitmesi de görünüyor üzerinde, navigasyon... Bir uydu kanalıyla yapılıyormuş. Hatta birkaç uydu kanalıyla yapılıyormuş. Araba nereye gitse gösteriyor caddeyi, gideceğimiz nokta da belli, o da görünüyor. Elimizle koymuş gibi aradığımız adresleri bulduk. Ne diyor bak ayette? “O, karanın ve denizin karanlıklarından yolunuzu bulmanız için size yıldızları var edendir.” Yıldız, gökyüzünde parlayan cisimlerdir. Uydu da mesela, havada duran uydu baktığımızda, sabit uydu pırıl pırıl parlıyor. Hatta yıldızlardan daha fazla parlıyor. Parıl parıl parlıyor, Kuran’ın bir işareti bu işte. Çünkü net yol bulmayı sağlayan bir sistem. “O, gökten su indirendir.” Şeytandan Allah’a sığınırım. “Bununla her şeyin bitkisini bitirdik, ondan bir yeşillik çıkardık, ondan birbiri üstüne bindirilmiş taneler türetiyoruz.” Yeşillik, klorofilin rengi yeşil, klorofil kanalıyla bitkiye gıda sağlanıyor. O gıdaları da insanlar yiyorlar. Ve tanelerinin oluşmasında da yine klorofil kullanılıyor. Ona işaret var. “Meyvesine, ürün verdiğinde ve olgunluğa eriştiğinde bakın” diyor Allah. “Meyveleri inceleyin” diyor. Bitkileri ve meyveleri. Hem de hepsini. “Bütün meyveleri inceleyin” diyor Allah. “Şüphesiz inanacak bir topluluk için bunda gerçekten ayetler vardır.” Biz zaman zaman meyveleri gösteriyoruz, resim olarak gösteriyoruz. Bak, “şüphesiz inanacak bir topluluk için bunda gerçekten ayetler vardır.” Mesela bak, Allah “bunlarda ibret vardır, dikkatlice bakın, inceleyin” diyor. Her birinin kokusu, tadı, rengi, biçimi… Göze de çok hoş geliyor, kokusu da çok güzel, tadı çok güzel. Mineral, vitamin yönünden çok zengin, protein de var içinde, maşaAllah. Hurmaya çok şaşırıyorum ben, bal gibi bir şey böyle. Çölde öyle bir bitkinin yetişmesi çok acayip, böyle bir meyvenin oluşması, değil mi? Kurutulmuş bal kabağı tatlısı gibi, hani fırında kurutuluyor. Acayip güzel. Allah, “meyveleri düşünün” diyor. Alıp, böyle adam haşur huşur maymun gibi yiyor. Öyle değil, Allah onu düşünmemizi istiyor. O’na şükretmemizi, Allah’ın yarattığı o güzelliği tefekkür etmemizi istiyor. Çünkü kabuğu vernikli gibi pırıl pırıl parlıyor. İçi çok güzel, kokusu çok güzel, asitliği çok mükemmel, şeker oranı çok mükemmel. İçinde yağ oluyor, protein de var, karbonhidrat da var. Hemen hemen bütün vitamin çeşitleri var, bütün mineral çeşitleri var, ihtiyaç olan ve içindeki su da nefis, tertemiz ve müthiş güzel bir kıvamı var. Aroması şahane zaten. Allah bunları insanlara sunuyor. Adamlar diyor ki; “tesadüfen oldu” diyor. Bu işte vicdansızlık olur. O zaman Allah, o nimetleri onlardan alacak ahirette. Madem tesadüf olduğuna inanıyor. Tesadüfe benzediğine kanaat getirdiği meyveleri yiyecek, onlardan da pek hoşlanmayacaklar. Pek değil, hiç hoşlanmayacaklar, inşaAllah.