Uzaktan kendisine doğru gelen bir kişiyi gören ve bu kişinin tanıdık biri olduğunu anlayan kişinin vücudunda bu anda birçok işlem gerçekleşir. Kişi, tanıdık insanlara karşı vermesi gereken tepkiyi, saniyenin binde biri kadarlık bir süre içinde hafıza hücrelerinden bulup çıkaracaktır. Örneğin gülümsemesi ve "merhaba" demesi gerektiğini belirleyecektir. Bunun üzerine, yüz kaslarını kontrol eden beyin hücreleri devreye girecek ve bu kaslara bizim "gülümseme" olarak bildiğimiz hareketi yapmaları için emir verecektir. Bu emir yine nöronlarla aktarılacak ve kaslarda son derece kompleks işlemler başlayacaktır.
Aynı anda bir dizi emir de boğazdaki ses tellerine, dile ve çene kaslarına gidecek ve "merhaba" sesinin çıkarılması için gerekli kas hareketlerini başlatacaktır.
"Merhaba" Sesini Nasıl Duyarız?
"Merhaba" sesi çıktığı anda, hava molekülleri bir araya toplanıp uzaklaşmaya ve kendisine selam yollanan arkadaşın kulağına doğru gitmeye başlar. Bu ses dalgaları kulak kepçesi tarafından toplanır. Ses, yolculuğu sırasında saniyenin ellide birinde 6 m yol kat eder.
Söz konusu kişinin iki kulağının içinde titreşen hava, hızla orta kulağa kadar olan mesafeyi kat eder. 7.6 mm çapında olan kulak zarı titremeye başlar. Bu titreme hareketi üç küçük kemiğe iletilir. Ses titreşimleri böylece mekanik titreşimlere dönüşür. Daha sonra ise bu kemiklerdeki titreşimler iç kulağa iletilir ve buradaki salyangoza benzeyen koklea isimli yapının içinde bulunan özel sıvıyı hareketlendirir.
Kokleanın içerisinde farklı ses tonları birbirinden ayrıştırılır. Kokleanın içinde, tıpkı bir müzik aleti olan harpteki teller gibi, değişik kalınlıklarda ince teller uzanmaktadır. "Merhaba"yı duyan kişinin arkadaşının sesi şimdi bu telleri adeta çalmaktadır.
"Merhaba" sesi, başlangıçta düşük perdeden başlamış sona doğru yükselmiştir. Önce kalın teller titreşir sonra bunu inceleri takip eder. Sonunda iç kulaktaki on binlerce çubuk şekilli cisimcik, kendi titreşmelerini işitme sinirlerine aktarır.
Artık "merhaba" sesi sadece bir elektrik sinyalidir. Bu sinyal, işitme sinirleri içinde beyne doğru hızla ilerler. Sinirlerdeki bu yolculuk, sinyaller beyindeki duyma merkezine ulaşıncaya kadar devam eder. En sonunda kişinin beynindeki trilyonlarca nöronun büyük bir kısmı, elde edilen görme ve işitme bilgilerini değerlendirmekle meşguldür. Sesi duyan kişi arkadaşını algılamış ve onun merhabasını almıştır. Şimdi duyduğu merhabaya cevap verecektir.
Konuşma Eylemi Nasıl Gerçekleşir?
Konuşma eylemi, yüzlerce kasın, saniyenin çok minik bölümlerinde mükemmel bir eş güdümle çalışması sonucunda gerçekleşir. Beyinde cevap vermek üzere tasarlanan düşünce, önce konuşulan dile göre formüle edilir. Beyindeki Broca Bölgesi denen ve beynin konuşma merkezlerini içeren bölge, harekette rol alacak tüm kaslara gerekli emirleri gönderir. (Harun Yahya, Doğadaki Tasarım)
İlk önce, akciğer "sıcak hava" sağlar. Sıcak hava, konuşmanın hammaddesidir. Bu mekanizmanın ilk evresi, atmosferdeki oksijen yüklü havanın içeri çekilmesidir. Hava kişinin burnundan girer, burun boşluğu, boğaz, nefes borusundan bronş tüplerine, oradan da akciğerlere geçer. Havadaki oksijen akciğerlerde kana karışır. Kanın artık maddesi olan karbondioksit de dışarı verilir. Artık hava ciğerlerden çıkarak dışarı çıkmaya hazırdır.
Ciğerlerden geri dönen hava, boğazdan geçerken, ses telleri denen iki doku kıvrımı arasından geçer. Bu teller, bir tür perdeye benzer. Bağlı oldukları küçük kıkırdakların etkisine göre hareket eder. Kişi konuşmadan önce teller açık vaziyettedir. Konuşma sırasında bir araya getirilir ve soluk verirken çıkan hava ile titreştirilir. Bu sesin perdesini de belirler. Teller gerildikçe perde yükselir.
Hava ses tellerinden geçmek suretiyle seslendirilmiştir. Seslendirilmiş hava, boğazın kontrolü altında burun ve ağız aracılığıyla yüzeye ulaştırılır. Kişinin ağız ve burun yapısı, sesinin kendine özgü bireysel niteliklerini verir. Dil damağa belirli miktarda yaklaşıp uzaklaşmakta, dudaklar da büzülüp yayılmaktadır. Bu işlemlerde birçok kas, büyük bir hızla hareket eder.
Söz konusu kişinin arkadaşı, duyduğu sesi, hafızasındaki eski ses kayıtları ile anında karşılaştırır. Bu karşılaştırma sayesinde sesin "tanıdık" bir ses olduğunu hemen anlar. Artık iki taraf da birbirini tanımış ve merhabalaşmıştır.
Tüm bu anlattıklarımız, yalnızca iki arkadaşın birbirlerini görüp karşılıklı selam verebilmeleri için gerçekleşmiştir. Tüm bu olağanüstü işlemler, akıl almaz bir hız içinde ve kusursuzca gerçekleşir. Bizim ise bunlardan haberimiz bile olmaz. Sanki çok kolay ve basit bir iş yaparmışcasına, görür, duyar ve konuşuruz. Oysa bunların gerçekleşmesi için kurulmuş olan sistemler ve gerçekleşen işlemler, hayal bile edemeyeceğimiz kadar komplekstir.
Allah insan vücudunda mükemmel sistemler yaratmıştır ve bu sistemler her insanda aynı şekilde vardır. Bu sistemlerin şimdiye kadar yaşamış olan her insanda var olması tümünü yaratan üstün güç sahibi Rabbimiz'in gücünün sınırsızlığının delillerindendir. Allah'ın verdiği tüm nimetlere karşılık insana düşen ise Allah'a her an, gereği gibi şükretmek ve O'nun hoşnut olacağı umulan davranışlarda bulunmaktır. Ayetlerde şöyle buyrulmaktadır:
Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin ki sakınasınız. O, sizin için yeryüzünü bir döşek, gökyüzünü bir bina kıldı. Ve gökten yağmur indirerek bununla sizin için (çeşitli) ürünlerden rızık çıkardı. Öyleyse (bütün bunları) bile bile Allah'a eşler koşmayın.(Bakara Suresi, 21-22)