Her anlarını Kuran ahlakına göre yaşamak için çaba gösteren müminler, dünya hayatında geçirdikleri her saniyenin hesabını Allah Katında vereceklerini bilirler. Bu nedenle yaşamları boyunca bu sorumluluğun verdiği bilinçle hareket ederler ve Allah`ın rızasını kazanabilmek için zamanlarını en iyi şekilde değerlendirirler. ``Şu halde boş kaldığın zaman, durmaksızın (dua ve ibadetle) yorulmaya-devam et.`` (İnşirah Suresi, 7) ayetinin hükmü gereği, yaşadıkları her anı salih bir amelde bulunabilmek için kullanırlar.
Bazı kimselerin Kuran ahlakını yaşama konusunda en çok yanıldığı noktalardan biri, hayatlarını ``ibadet zamanları`` ve ``diğer zamanlar`` olarak iki bölüme ayırmalarıdır. Söz konusu kişiler, büyük bir yanlışlık olarak, bu dünyanın geçici olduğunu ve ahiret hayatının varlığını, yalnızca belirli ibadet zamanlarında hatırlarlar. Bu belirli zamanların dışında ise, dünya işlerinin sözde karmaşasına kapılarak sahip oldukları ``zaman``ı ahiret açısından önemli olmayan faydasız işler ve düşüncelerle geçirebilmektedirler. Oysa, uykuda geçirilen saatler çıkarıldığında, Yüce Allah kullarına her gün yaklaşık olarak 16-17 saatlik büyük bir zaman dilimini, O`nun rızasını kazanabilmeleri için ihsan etmektedir.
Boş Düşüncelerle Kaybedilen Vakitler
Pek çok insanın zamanını harcadığı konuların başında, genellikle bir sonuca ulaşmayan, ancak gün boyunca onları meşgul edebilen boş düşünceler gelebilmektedir. Örneğin; kendi aleyhine olacağını düşündüğü bir durum karşısında muhtemel planlar ve savunmalar hazırlamak veya çevresinde yapılan konuşmalardan ve esprilerden kariyerine bir zarar gelip gelmediğini ince ince hesaplamak, bu konulardan sadece birkaç tanesidir. Bu örnekler, insanların bulundukları ortama ve duruma göre çoğaltılabilir; ancak hepsinden çıkan sonuç aynıdır. Bunların hiçbiri insanlara fayda sağlamamakta, aksine vakit kaybettirmektedir.
Bunun yanı sıra -ders çıkarma amacı olmadan- geçmişte yaşanmış olayları tekrar tekrar düşünmek de vaktin boşa harcanmasına neden olur. Artık sadece hafızada kalan birer bilgi olan anıları sürekli düşünmek ve zamanı bu şekilde harcamak çok büyük bir gaflet halidir.
İnsan, Allah`ın yarattığı kader üzere, dünyada belli bir süre kalacaktır. Kaybedilen bu süre, dünyada kalınacak hayattan alınmış ve geri gelmesi mümkün olmayan bir vakittir. En önemlisi de, ``Allah`ın rızasını kazanmak`` gibi hikmetli ve hayırlı düşüncelerle zamanı en iyi şekilde değerlendirmek yerine, geçmişte yaşanan olayları anmak ya da anılarda yaşamak böyle bir imkanı engelleyecektir. Ancak burada belirtilmesi gereken bir nokta vardır: Tabii ki mümin de geçmişinde yaşadığı bir olayı hatırlayabilir. Fakat hatırladığı olaylardan ahiretini hayırlı şekilde etkileyecek dersler çıkarmaya çalışarak, gaflete kapılmadan Allah yolunda çaba harcamaya devam eder.
Her şeyin Yüce Allah`ın kontrolünde olduğunu tam olarak kavrayamamış olan kişiler, yaşadıkları olaylarda hoşlarına gitmeyen bir durum olduğunda, kaderin mükemmelliğini gözardı ederek pişmanlık dolu düşüncelerle saatlerce mücadele edebilirler. Oysa insanın başına gelen her olay, ilim bakımından her şeyi kuşatan Allah`ın belirlediği kader dahilinde yaşanmaktadır. Ancak şeytan insanların hayırlı işlerle ilgilenmelerini engellemek ve onları oyalamak için onları bunun gibi boş düşüncelere daldırmaktadır. Şeytanın bu amacı Kuran`da şöyle bildirilmiştir:
Dedi ki: ``Madem öyle, beni azdırdığından dolayı onlar(ı insanları saptırmak) için mutlaka Senin dosdoğru yolunda (pusu kurup) oturacağım. Sonra muhakkak önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Onların çoğunu şükredici bulmayacaksın.`` (Araf Suresi, 16-17)
Gün içinde şeytanın sürekli olarak telkin ettiği boş düşüncelerden arınmak ise yalnızca Kuran ahlakını yaşamada gösterilen titizlik ile mümkündür. Kuran ahlakını yaşamak, Allah`ın dilemesiyle, insana geniş bir bakış açısı, üstün bir akıl, doğruyu yanlıştan ayırt etme yeteneği ve olayları derinlemesine düşünebilme özelliği kazandırır.
Boş Konuşarak Kaybedilen Vakitler…
İsraf edilen zamanların önemli bir bölümü boş konuşmalarla geçmektedir. Örneğin dedikodu ve alaycılık gibi kötü ahlak özellikleri, Allah tarafından yasaklanmış davranışlar olmasının yanı sıra kişilerin vakitlerini de boş ve yararsız konuşmalarla geçirmelerine, ahiret hayatlarını unutmalarına neden olmaktadır.
Yüce Allah`ın ``…Allah`ı zikretmek ise muhakkak en büyük (ibadet)tür…`` (Ankebut Suresi, 45) ayetiyle bildirdiği üzere, insanın ahireti için yapacağı en hayırlı konuşma Allah`ı anmasıdır. Allah`ın rızasını, rahmetini ve cennetini kazanmak amacı dışında yapılan tüm konuşmalar, hikmetsiz ve boş konuşmalar olacak ve dolayısıyla kişilerin zamanı israf etmelerine neden olacaktır.
Yüce Allah`ın ``Orada, ne ‘saçma ve boş bir söz` işitirler, ne günaha sokma.`` (Vakıa Suresi, 25) ayetiyle bildirdiği üzere, Rabbimiz`in müjdelediği cennetin özelliklerinden biri, orada boş konuşmaların olmamasıdır. Cennete olan özlemleri ve dünya hayatında en güzel ahlaka sahip olmak istemeleri nedeniyle müminler, hiçbir zaman boş konuşmalara dalmamaya çalışır, böyle bir ortamda kalmamaya özen gösterir ve ayette bildirildiği üzere, ``‘Boş ve yararsız olan sözü` işittikleri zaman ondan yüz çevirirler…`` (Kasas Suresi, 55)
Boş ve Yararsız Şeylerden Yüz Çevirmek
Boş ve yararsız şeylerden yüz çevirmek, insanın sadece Allah`ın rızasını kazanacağı davranışlarda bulunmasıyla mümkün olur. Bu nedenle bir mümin her yaptığı işle ahirete yönelik bir hayır kazanmaya çalışır. Elbette her insan gibi konuşur, güzel vakit geçirir, yemek yer, güler, düşünür ve çalışır. Fakat bunları yaparken aklında hep din ahlakına ve insanlara menfaat sağlayacak hayırlı düşünceler vardır.
Ayrıca iman eden bir kimsenin yaptığı her hareket bir amaç üzerinedir. Daima kendisine Allah`ın hoşnutluğunu en fazla kazandıracağını umduğu bir işe yönelir. Dünyayla ilgili her konuda iyi bir ayrım yaparak zamanını çok iyi değerlendirir. Neyin boş iş, neyin faydalı iş olduğunu vicdanını ve aklını kullanarak belirler ve bu konuda taviz vermez. Kuran`da tavsiye edilen bu üstün ahlakın örnek alınması, her insan için büyük ferahlıktır. Aynı zamanda Allah`ın hoşnut olacağı güzel bir davranıştır. Kuran`da müminlerin bu üstün ahlakı şöyle bildirilmiştir:
Ki onlar, yalan şahidlikte bulunmayanlar, boş ve yararsız sözle karşılaştıkları zaman onurlu olarak geçenlerdir. (Furkan Suresi, 72)
Kuran ahlakının gerektirdiği tüm özelliklere sahip olan müminler, Peygamber Efendimiz (sav)`in ``Dünyanızı ıslah ediniz. Yarın ölecekmiş gibi de ahiret için çalışınız.`` hadis-i şerifinde belirttiği üzere, her işlerinde Allah`a yönelir ve O`nun hoşnutluğunu amaç edinirler. Bu üstün ahlakları da, Allah`ın izniyle, onları tüm boş işlerden ve boş konuşmalardan uzak tutar.