Geçtiğimiz yüzyıl boyunca Darwinist pagan dininin yıkıcı etkisi; iki korkunç dünya savaşının yaşanmasına, ülkelerin birbirlerini sömürgeleştirmelerine, soykırımlara, cinayetlere, katliamlara ve tüm bunlar sonucunda da 350 milyondan fazla insanın katledilmesine ve şehit edilmesine yol açmıştır. Bu sapkın sistem, milyonlarca insanın aç kalmasına, yurtlarından çıkarılmalarına, savaş, korku ve zulüm içinde yaşamalarına sebep olmuştur. 20. yüzyılın Darwinist, komünist, faşist liderlerinin, kan dökücü diktatörlerinin fikri dayanağı Darwinizm olmuştur. Darwinizm, içinde bulunduğumuz ahir zamanın en sapkın ve tehlikeli deccali sistemidir.
O karanlık dönemde pek çok ülke gibi Çin de, sahtekarca ortaya atılan ve şaşırtıcı şekilde kitlelere dayatma yoluyla kabul ettirilen Darwinist sistemin en fazla etkilediği ülkelerden biri olmuştur. Komünist sistemin ülkeye hakim olmasının ardından zulüm sistemi başlamış, insanlar insan olarak görülmez olmuş, insani değerlerin çok büyük bir bölümü yok olmuştur.
Allah inancını kendi toplumları için bir tehlike gibi gören (Allah’ı tenzih ederiz) ülkelerin çok büyük bir kısmı, hatalarını görüp bu ürkütücü sistemden vazgeçerken, Çin, bu batıl sistemi ısrarla devam ettiren milletlerden biri olmuş ve bunun acısını yıllarca en şiddetli şekilde hissetmiştir. Çin’in günümüze kadar yaşadığı ve yaşattığı zulmün tek kaynağı, son iki yüzyılın deccali sistemi olan Darwinizm’e gösterilen körü körüne bağlılıktır.
Çin Hükümeti’nin Doğu Türkistan halkına yönelik yeni girişimleri sevindiricidir
Darwinizm’in getirdiği büyük zulmün altında yıllarca ezilen Çin, umarız ki bu dehşet verici belanın olumsuz etkilerini görmeye başlamıştır. Yakın zamanda Doğu Türkistan’daki değerli ve mazlum kardeşlerimize yapılan acımasız katliamların, büyük zulmün delilleri çeşitli görüntüler ve belgelerle sitemizde yer almıştı. Hemen arkasından söz konusu görüntülerle birlikte Doğu Türkistan’daki zulmün durdurulması gerektiğine dair dilekçelerimiz Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler de dahil olmak üzere dünyada 1000’E YAKIN KURUM VE KURULUŞA ulaştırıldı. Sayın Adnan Oktar’ı ve çeşitli BAV üyelerini Çin Halk Cumhuriyeti’ne davet eden ÇİN ELÇİLİĞİNE TARAFIMIZDAN GÖNDERİLEN BİR MEKTUP ile de, kendileri tarafından yapılan davete icabet edilebileceği belirtilmiş, fakat bu ziyaret sırasında DOĞU TÜRKİSTAN HALKININ YAŞADIKLARI YERLERİN, DOĞU TÜRKİSTAN SOKAKLARININ, KARAKOLLARIN VE HAPİSHANELERİN ALT KATLARININ GÖSTERİLMESİ VE BİR HEYET DAHİLİNDE BURALARIN TETKİK EDİLMESİ isteminde bulunulmuştu.
Bütün bu gelişmelerin ardından ÇİN HÜKÜMETİ, DOĞU TÜRKİSTAN HALKINA YÖNELİK CİDDİ BİR TAVIR DEĞİŞİKLİĞİNE YÖNELMİŞTİR. Birkaç ay içinde CADDELER YENİDEN YAPILANDIRILMAYA, SOKAKLAR YENİLENMEYE, ÇİN POLİSİ UYGURLU VATANDAŞLARIMIZA ÇOK İYİ DAVRANMAYA başlamıştır. YENİ BİNALARIN YAPIMINA BAŞLANMIŞ VE UYGURLU VATANDAŞLARIMIZA ÜCRETSİZ DAİRELER TAHSİS EDİLMİŞTİR. Bütün bunlar yalnızca BİRKAÇ AYLIK KISA BİR SÜRE İÇİNDE gerçekleşmiştir. Bunlar gerçekten çok sevindirici gelişmelerdir. Çin hükümetinin bu konuda duyarlı davranması, taleplerimize kulak vermesi ve mazlum ve güzel ahlaklı Uygurlu vatandaşlarımızı koruma altına alması gerçekten de takdir edilecek bir duyarlılıktır.
Gizli cinayetlerin, kayıpların ve Darwinist zihniyetten kaynaklanan zulmün de tamamen sona ermesi gerekmektedir
Bütün bu gelişmelere rağmen Doğu Türkistan topraklarında yaşanan zulmün tamamen bitmemiş olduğu da bir gerçektir. Uygur halkı, devamlı şekilde KAYBOLAN VATANDAŞLARININ AKIBETİNİ HALA BİLEMEMEKTEDİR. Uzun zamandır bir kısım Çin fanatikleri, Uygurlu vatandaşlarımızı evlerinden alıp götürmekte ve sonrasında bu insanlarımızın AKIBETLERİ BELLİ OLMAMAKTA, KENDİLERİNDEN HABER ALINAMAMAKTADIR. Vatandaşlarımız konu ile ilgili hiçbir merciye şikayette bulunamamakta, bir sonuç alamamaktadırlar. Çin’de eskiden beri bilinen bu yöntem, henüz tümüyle terk edilmiş değildir. Çin hükümetinin ülkede her türlü zulmü durdurması, bu kirli yöntemlerin de terk edilmesi çok önemli bir gerekliliktir. İnsanlarımızın o topraklarda kayıplara karışmaları, sessizce ortadan yok olmaları henüz tam anlamıyla dinmediği anlaşılan bu büyük zulmün bir parçasıdır. Derhal bu konuda gerekli tedbirlerin alınması ve bu konuya en elzem şekilde çözüm bulunması gerekmektedir.
Çin halkının da bolluk, bereket, mutluluk ve neşe içinde olması bizim de isteğimizdir
Doğu Türkistan’da yaşanan sevindirici gelişmeler, Çin’in Darwinizm batağından yavaş yavaş uzaklaşmaya başladığının, yenilik ve değişim isteği içinde olduğunun önemli bir göstergesidir. Fakat halen devam eden zulüm haberleri, orada halen Darwinist zihniyeti ayakta tutmaya çalışan birtakım kişilerin olduğunu göstermektedir. İşte bu sebeple Çin hükümetinin ve Çin halkının, üzerlerindeki Darwinizm ve komünizm belasından kurtulmaya çabalamaları şarttır.
Doğu Türkistan vatandaşları gibi, Çin’in kendi halkı da yıllar boyunca zulüm çekmiştir. Dikta yoluyla esaret altında yaşamanın yorgunluğu ve sıkıntısı devam etmektedir. Fikir ve bilgi yoluyla değil de, diktatörlük idaresi altında zorbaca ikna edilmeye çalışılmış, bu sebeple bazıları nefret ve kin duyguları geliştirmiş, büyük bir kısmı da yaşama amacını bilmeden hayatına devam etmiştir. Çin halkının büyük bir çoğunluğu işte bu yüzden neşesini, sevgisini, üreticiliğini, sanat zevkini, sevecenliğini kaybetmiş insanlardan oluşmaktadır. Esareti kabul etmemekte, fakat Darwinist-komünist sistem içinde buna mecbur olmaktadırlar. Asık suratlı ve mutsuz yaşamakta, tüm yaşam amaçlarını terk etmiş olarak hayatlarını sürdürmektedirler.
Çin hükümeti zaman zaman kendi halkının moralini düzeltebilmek, neşelerini yerine getirebilmek, mutsuzluklarını giderebilmek için girişimlerde ve etkinliklerde bulunmaktadır. Hükümet, halkın bu çaba sonucunda yıllardır köklenmiş mutsuzluktan sıyrılıp yüzü güler hale geleceğini ummaktadır. Oysa ÇİN HALKINI MUTSUZ EDEN ŞEY, DİNSİZLİKTİR, ATEİZM BELASIDIR, DARWİNİST VEBASININ BATAĞINDA OLMALARIDIR.
Çin halkının mutlu ve ümitvar olması, yaşam sevinci ile dolması, asık yüzlerinin canlanıp parlaması ancak Allah inancı ile mümkün olabilir
Çin halkını mutlu edebilecek, onların morallerini düzeltecek, onlara yaşama sevinci, rahatlık ve umut getirecek olan tek şey ALLAH İNANCIDIR. Çin hükümeti şimdiye dek, özellikle 2. Dünya savaşındaki komünist yöneticilerin lideri konumundaki Karl Marx’ın fikirleriyle hareket etmiştir (Allah’ı ve İslam dinini tenzih ederiz). Oysa 2. Dünya Savaşına zemin hazırlayan bu sapkın fikirler, dünyayı bozguna götürmek ve helake uğratmak isteyen söz konusu Darwinist zihniyetin bir hezeyanıdır. Bu mantıkla hareket eden toplumların tamamı, gerçekten de büyük zorluklar yaşamış, yıllar boyunca mutsuz olmuş ve zulüm görmüşlerdir.
Allah inancı toplumların mutluluğu, umudu, neşesi, güvencesi, rahatlığı ve huzurunun kaynağıdır. Allah inancı dışında hiçbir şey toplumlara gerçek neşeyi ve mutluluğu sağlayamaz. Allah inancı dışında hiçbir şey gerçek sanatı, sevgiyi, dostluğu, merhameti, vefayı, huzuru ve sevinci gerçek anlamda oluşturamaz. Dolayısıyla Çin hükümetinin okullarda ateist eğitim verip kendi toplumundan huzur ve mutluluk beklemesi, zahiri yöntemlerle onların morallerini düzeltmeye çalışması boşuna bir çabadır. Çin hükümeti Karl Marx döneminden kalma köhne mantıkları bir kenara bırakmalı ve Allah inancının toplumlara hakim olmasından korkmamalıdır. Allah inancı, Çin’in zannettiğinin aksine toplumları bölen veya bağnazlığa sürükleyen değil, tam tersine toplumları bir araya getiren, onların daha fazla güçlenmelerini, büyümelerini, maddi manevi huzur ve güvenlik içinde yaşamalarını, daha köklü bir millet olmalarını sağlayan en büyük gerekliliktir.
Çin’in Türk İslam Birliğinin koruması altında güçlü bir devlet olarak yaşaması herkes için büyük bir nimet olur
Doğu Türkistan halkı da, Çin halkı da birlikte neşe ve sevinç içinde son derece dostane bir yaşam sürebilirler. Ancak bu, yalnızca Çin’in Darwinist zihniyeti terk etmesi ile mümkün olabilir. Kirli Darwinist zihniyeti terk etmiş bir Çin’in büyümesi, gelişmesi bizim için iftihar vesilesidir. Oradaki yüzleri asık insanların neşelenmeleri, huzura kavuşmaları, sanat eserleri meydana getiren, bolluk bereket içinde, ümitvar ve sevecen bir Çin toplumunun oluşması çok güzel olacaktır.
ÇİN, SAPKIN DARWİNİST MANTIĞIN GETİRDİĞİ YÜZYILLARDIR SÜREN ASILSIZ KORKULARI BİR YANA BIRAKMALIDIR. Çin’i bölmeye, parçalamaya kimsenin niyeti yoktur. Amaç onları da, gelecekte Allah’ın izniyle kurulacak olan Türk İslam Birliği’nin kanatları altına almak ve oradaki halkın rahatlık ve huzur içinde yaşamasını sağlamaktır. Fakat bütün bunların olması için ÇİN’İN ÖNCELİKLE, DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ ZULMÜ TAM ANLAMIYLA ORTADAN KALDIRMASI GEREKMEKTEDİR. Bununla birlikte, Darwinist zihniyetin hakimiyetine ve Darwinist eğitime son vermesi ve YARATILIŞ GERÇEĞİNİN ANLATILARAK, İNSANLARININ ALLAH İNANCINI TANIYIP, ANLAMALARINI SAĞLAMASI GEREKMEKTEDİR. Çin, yıllardır beklediği ve istediği huzuru ve rahatlığı, maddi manevi güç ve bereketi ancak bu şekilde kazanabilecektir.