Dünya’da, 10 milyondan fazla canlı türü tanımlanmıştır. Bu farklı türlerdeki bütün canlılarıntemel yapı birimi hücredir. Hücreler, temelde aynı organellerden oluşsalar da işlevleri, türlerarasında ve aynı tür içerisinde çok farklıdır. Örneğin insan vücudunda, 200’ün üzerinde farklıçeşitte, yaklaşık 100 trilyon hücre vardır.
Canlı türlerinin birbirlerinden farklılığını belirleyen veya aynı bedendeki hücrelerin farklıfonksiyonlar göstermesini sağlayan bilgi, hücre çekirdeğindeki DNA (Deoksiribonükleik asit)molekülüne yerleştirilmiştir. Allah, her canlıyı, yaşadığı ortamda ihtiyacı olacağı DNA ileyaratmıştır. DNA, Microsoft’un kurucusu Bill Gates’in de belirttiği gibi, “bir bilgisayar yazılımına”çok benzer ama fonksiyon bakımından daha kompleks ve sonuçları bakımından daha üstündür.Bilgisayar yazılımları, temelde, 0 ve 1’ler ile kodlanarak çalışır. DNA’da ise A (Adenin), T (Timin),G (Guanin), C (Sitozin) olmak üzere 4 farklı molekülden yani 4 harften oluşan bir kodlamamodeli vardır. Tek bir hücremizdeki DNA molekülleri 3,2 milyar harften oluşur. Bu molekülleryanyana eklenseydi 2 metre uzunluğa sahip olurlardı. Vücudumuzdaki tüm hücrelerimiz ve buhücrelerin oluşturduğu organlarımız, DNA’daki yazılıma göre çalışır. Bu yazılım o kadar hassasdengeler üzerine kuruludur ki, bir harf bile rastgele değişse ölümcül sonuçlara sebep olabilir.DNA molekülü, olağanüstü bir sarmal yapıyla, 1 milimetrenin 200’de 1’i büyüklüğünde olanhücre çekirdeğinin içine yerleşmiştir. Bu durum, oran olarak, 40 kilometre uzunluğundaki biripliğin, tenis topunun içine sığması gibidir!
Peki DNA, bu şekilde, hücre çekirdeğine nasıl sığmaktadır? Bu, DNA’nın çok sıkı bir şekildepaketlenmiş olmasıyla mümkündür. Bir ipliğin makaraya sarılması gibi, DNA da, histon isimliproteinlere sarılıdır. Bu sarılı yapıya kromatin denir ve kromatin katlanarak, DNA’nın, hücreçekirdeğine sığmasını sağlar. Katlanan kromatin yapıları da, canlıların üremesinin temel birparçası olan kromozomları oluşturur.
DNA’daki bilgi kullanılarak bir protein üretileceği zaman, katlanan kromatin çözülerek, bilgininkopyalanması sağlanır. Benzer bir şekilde, hücre bölünmesinde yani DNA tamamenkopyalanacağı zaman, histonlar çözülür ve DNA gevşetilir. Bu işlemlerden sonra DNA tekrar eskihaline döner.
DNA’yı, tüm detaylarıyla yaratan Rabbimiz, 1400 yıl önce vahyettiği Kuran-ı Kerim’de, İnsan Suresi’nin 28. ayetinde şöyle bildirmektedir:
“Onları (insanları) Biz yarattık ve sımsıkı bağladık. Dilediğimiz zaman da benzerleriyle değiştiririz.”
Ayetteki “esrahum” kelimesi “bir şeyi bağlamak” anlamındadır. Ayetteki “şededna” kelimesi ise “sağlam düğüm” anlamındadır. Ayrıca ayette, Allah’ın dilemesiyle, insanların, benzerleriyle değiştirileceği bildirilmiştir. İnsanları birbirlerinden farklı kılan ise, yüzlerinin ve tüm özelliklerinin kodlanmış olduğu, “sımsıkı bağlanmış” olan DNA’dır.
DNA ile ilgili, son yıllarda öğrendiğimiz bu bilgilerin, 1400 yıl önce insanlar tarafından bilinmesi mümkün değildir. Kuran’ın, Allah’ın vahyi olduğu açıktır. DNA’nın bu kompleks yapısının, tesadüfen oluşması, harflerin zaman içinde yavaş yavaş eklenerek birikmesi, o canlının neye ihtiyacı olduğunun “doğa” tarafından bilinmesi imkansızdır. DNA’yı detaylı inceleyen, sağduyu sahibi her insan, bu gerçekleri görür ve DNA’nın muhteşem yapısına ve tüm evreni yaratan Yüce Rabbimiz Allah’ın mükemmel yaratma Sanatına şahid olur.
“Sen Yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten Sen, herşeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın.” (Bakara Suresi, 32)