Didem Ürer: Sayın Davudoğlu bugünkü konuşmasında “Hiç kimse ile savaşmadan, hiç kimseyi düşman ilan etmeden, hiçbir sınıra saygısızlık etmeden tekrar Saraybosna’yı Şam’a, Bingazi’yi Erzurum’a, Batum’a bağlayacağız. Bizim gücümüzün kaynağı bu. Şimdi size apayrı ülkeler gibi gelebilir. Bundan 110 yıl önce Yemen’le Üsküp aynı ülkelerin parçalarıydı” dedi maşallah.
Adnan Oktar: Allah Allah! Tam Mehdi meşrepli, ağzın güzelliğine bak, sözün güzelliğine bak. Sözün güzelliğine bak, çok ihtiyaç var buna. Dışişleri Bakanı’nın ellerinden öpüyorum. Bütün İslam Alemi eriyor bu sözlere. Çok ihtiyaç var, sık sık duyalım. Çok ihtişamlı, çok güzel açıklamış. Tam böyle Osmanlı ruhuyla açıklamış, bir daha oku.
Didem Ürer: Tabi, “Hiç kimse ile savaşmadan, hiç kimseyi düşman ilan etmeden, hiçbir sınıra saygısızlık etmeden, tekrar Saraybosna’yı Şam’a, Bingazi’yi Erzurum’a, Batum’a, bağlayacağız. Bizim gücümüzün kaynağı bu. Şimdi size apayrı ülkeler gibi gelebilir. Bundan 110 yıl önce Yemen’le Üsküp aynı ülkelerin parçalarıydı.”
Adnan Oktar: Dışişleri Bakanı Sayın Davudoğlu evliya üslubu kullanmış. Bak Mehdi üslubunu görüyor musun? Ne diyor? “Sevgiyle, şefkatle, kimseyi ezmeden, kimseyi korkutmadan, büyüklük hissine kapılmadan, büyüklük iddiası olmadan, tevazuyla, hizmet ruhuyla, hadimlik ruhuyla”, değil mi? “Baş olarak değil, toprak olarak hizmete talibiz” diyor. “Silahımız sevgi” diyor, “muhabbet, dostluk, akıl, fikir, ilim”. Mehdi üslubu. Gayet güzel, şahane olmuş. Hiç çekinmeden söylesin...
... Başbakan’ın da yanındayız, destekliyoruz. Ben vatandaş olarak destekliyorum. Milletimiz de destekliyor. Daha ne desin. Çıkıyor gürül gürül, “Tek bayrak, tek devlet, tek millet, tek dil” diyor...
“AK Parti tüm İslam alemini birleştirecek, hem de demokrat olarak, bağnazlıktan uzak olarak...”
Dışişleri Bakanımız’dan Allah razı olsun, ihya etti. Yıkmış ortalığı MaşaAllah. Ne güzel konuşma. Hiç çekinmesin, Hızır yanında. Mehdiyet’in, İsa Mesih’in ve Mehdi’nin desteğini alan bir hareket mutlaka başarılı olur inşaAllah. Allah yanlarında. Allah özel olarak iktidara getirdi AK Parti’yi. İttihad-ı İslam’ı getirsin diye. Bütün İslam alemini birleştirecek, hem de demokrat olarak, bağnazlıktan uzak olarak. Yobazlığı da yıkacak AK Parti inşaAllah. Helal olsun, çok güzel maşaAllah.
“Sayın Davudoğlu’nun bahsettiği, “Eski Osmanlı modeli” değil, aksine ona hiç benzemeyecek. Bu model harikulade güzel, çünkü Mehdiyet modeli bu...”
Didem Ürer: Sayın Davudoğlu konuşmasının devamında şunları söyledi. “Bunu dediğimizde bize Yeni Osmanlıcı” diyorlar.
Desinler güzel. Doğru, doğru çünkü apayrı bir yorum bu. Apayrı bir yorum. Osmanlı ile dev farklılıklar var arada. Ne diyor? “Sevgiyle, merhametle, şefkatle”. “Askeri güçle” demiyor. “Hadimlikle” de demiyor, “büyüklük hissiyle” de demiyor. “Biz büyüklük değil, toprak olacağız” diyor ve “herkesi kucaklayacağız” diyor. “Hristiyan’ı da, Yahudi’yi de, Müslümanı da, hepsini birinci sınıf vatandaş olarak bağrımıza basacağız, kollayacağız” diyor. Osmanlı ile büyük farklılık var. Kardeşim “Yeni Osmanlı” diyorsun, tamam güzel. Bak “sınırlarına saygılıyız” diyor. “İçişlerine karışmayız” diyor, “Dışişlerine karışmayız” diyor. “Sevgiyle muhabbetle bağrımıza basacağız, terörü, anarşiyi engelleyeceğiz, savaşları durduracağız” diyor. “Ekonomik bağ güçlenecek, sanatta, bilimde, estetikte, güzellikte, yepyeni bir altın çağ açacağız” diyor. İşte bu kadar.
“Yeni Osmanlı” diyorsun tamam. Eski arabalar var, yeni arabalar var. Eski arabalar fayton, yeni arabalar var, Mercedes. Yahut Jaguar diyelim. Aynı olmaz, faytonla Mercedes farklıdır. Bilim, teknoloji gelişir, zaman gelişir, olaylar gelişir.
Osmanlı güzeldi, çok güzeldi ama bu model harikulade güzel çünkü bu Mehdiyet modeli. Osmanlı’nın modeli apayrı bir şey. “Yeni Osmanlı” diyorsun, “Eski Osmanlı” demiyorsun ki, “Yeni Osmanlı”. “Eski Osmanlı” desen tamam, ama “Yeni Osmanlı” dediğine göre, ne alaka.
İsim bulunamadığından “Yeni Osmanlı” deniyor ayrıca. Benziyor çünkü hakikaten, Türklerin önderliğinde olacağı için. Ama burada hadimlik iddiası var ve silah sadece sevgi. O zaman bitti. O zaman her türlü iddiayı yapan havada kalır. Dışişleri Bakanımız çok rahat olsun.
Hiç çekinmesin eğilen ağızlar, o nurlu ağızını kapamasın. Güzel olmuş sık sık duyalım. Milletin manevi gıdası olsun. Bağıra bağıra geliyoruz. Tekbirlerle geliyoruz. inşaAllah... (Adnan Oktar, 3 Mart 2013, A9 TV)