Geçmiş asırların ilkel teknolojisi ve kısıtlı bilimsel verileriyle ortaya atılmış pek çok varsayım, bugünün gelişen ve ilerleyen bilimi sayesinde artık tamamen çökmüştür. Darwin`in köhne teorisi de bunlardan biridir.
Darwin dönemi, her türlü teknik araç ve gereçten mahrum bulunulan, bugün kullandığımız en basit teknolojik aletlerin bile var olmadığı ve ilkel şartların hakim olduğu bir dönemdir. Darwin`in teorisini ortaya attığı yıllarda (1859) o zamanın bilim adamlarının çalışma ortamları ilkel birer atölye seviyesinde idi. Araştırmacılar; pergel, pusula, termometre benzeri basit araçlar kullanarak doğada olup biteni anlamaya çalışıyorlardı. Elektron mikroskobu henüz icat edilmemişti. Hatta değil elektron mikroskobu, insanlık henüz buzdolabı (1938), telefon (1876), daktilo (1867) ve hatta tükenmez kalemle (1863) bile tanışmamıştı. Teknolojiden böylesine yoksun bir ortamda çalışan bilim adamları, hayatın hücre seviyesindeki kompleksliği hakkında hiçbir şey bilmiyorlardı. Darwinizm döneminde, bilimsel olanaklar o kadar geri, bilgisizlik o kadar yaygındı ki;
Darwinizm`in ortaya çıktığı bu ilkel bilim ortamı, özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren hızlanan bilimsel bulgularla son buldu. Elektron mikroskobunun ve ışınlı tarama cihazlarının geliştirilmesiyle birlikte, bilim adamları yaşamı çok yakından inceleme imkanı buldular. Hücrenin kompleks yapısının, sahip olduğu hücre zarı, mitokondri gibi sistemlerin tesadüflerle oluşamayacağı anlaşıldı. Yaşamın yüklü miktarda genetik bilgiye ve indirgenemez komplekslikte moleküler mekanizmalara dayandığı ortaya konuldu. Bilim adamları, yaşamın temelinde DNA isimli molekülün bulunduğunu keşfettiler. Bu molekül, dünyanın en gelişmiş veri saklama sistemlerinden daha mükemmel özelliklere sahipti. Hem bedenin yapısına ait bilgiyi saklayabiliyor, hem de bu bilgiyi bir "bilgisayar" gibi işleyebiliyordu. İnsanın tek bir hücresindeki DNA molekülünde, tam bir milyon ansiklopedi sayfasını veya başka bir deyişle yaklaşık 1000 kitabı dolduracak miktarda bilgi bulunduğu hesaplandı.
Günümüzde, modern bilimin deney ve gözlemleri sonucunda Darwinizm`in iddialarının gerçek dışı olduğu anlaşılmıştır. Ancak halen bazı kimseler tüm bu gelişmeleri göz ardı ederek, Darwinizm`i körü körüne savunmaya ve Darwinizm`e adeta bir din gibi tapınmaya devam etmektedirler. Üstelik bu sapkın anlayışın yıkılmaması için son derece akıl dışı iddialar öne sürebilmektedirler. Temel iddiaları ise, -Darwinistlerin açıklayamadıkları her durumda sarıldıkları- canlılığın tesadüfen meydana geldiği iddiasıdır. Teorinin temelini oluşturan akıl dışı tesadüf açıklaması kısaca şu bozuk mantığa sahiptir:
Büyükçe bir kabı, çeşitli minerallerden oluşan bir toprak parçası ile doldurun, üzerine su ekleyin ve beklemeye başlayın... Çok uzun bir süre geçtikten sonra;
Tabi ki, değil bunların hepsinin gerçekleşmesi ve bir canlının meydana gelmesi, sözkonusu canlının tek bir hücresinin bile bu şekilde oluşması imkansızdır.
Şuursuz, kendi varlığından bile haberi olmayan atomlar, tesadüflerle, müzikten zevk alan, türlü türlü yiyeceklerin lezzetlerini bilen, dokunan, hisseden, düşünen, plan yapan, hatıralarını zihninde canlandıran, gülmekten, eğlenmekten, neşeli ortamlardan zevk alan, daha sayılabilecek yüzlerce özelliğe sahip olan insanlara ve biraraya gelerek kendi yapısını inceleyip-araştıran bilim adamlarına dönüşemez.
Darwinizm`in iddia ettiği gibi, tesadüfler sonucu hiçbir atom, en güzel şekilde adeta paketlenmiş meyveleri, çeşit çeşit renk ve kokularıyla, yeryüzünde yaşamın var olabilmesi için çeşitli özelliklere sahip bitki ve hayvanları, bu canlıların birbirinden farklı vücut sistemlerini oluşturamaz. İlkokul seviyesindeki bir çocuğa dahi anlatılsa inandırıcı olmayacak, tamamen kör tesadüflere dayalı böyle bir teoriye dünyanın dört bir yanındaki ``yetişkin`` insanların, bilim adamlarının, hatta profesörlerin inanması çok etkili bir ``büyü`` olarak adlandırılabilir. Bu büyü, insanların Allah`a iman etmesini engellemek için var gücüyle çaba harcayan şeytanın, yaşamakta olduğumuz ahir zamanda evrim teorisini kullanarak kitlesel anlamda insanlıkla alay etmesi olarak değerlendirilebilir.
Günümüzde, modern bilimin deney ve gözlemleri sonucunda Darwinizm`in iddialarının gerçek dışı olduğu anlaşılmıştır. Ancak halen bazı kimseler tüm bu gelişmeleri göz ardı ederek, Darwinizm`i körü körüne savunmaya ve Darwinizm`e adeta bir din gibi tapınmaya devam etmektedirler. Bu çabalar nafiledir. Evrendeki mükemmel düzeni, canlı ve cansız tüm varlıkları Allah yaratmıştır, Allah üstün olandır, bilendir.