Özellikle son yılları, teorilerinin çöküşü nedeniyle büyük bir hüsran içinde geçiren Darwinistler acaba neden kendilerini ısrarla küçük düşürüyorlar? Tüm oyunları deşifre edilmiş, propaganda ve demagoji ile aldatma yöntemleri insanlara ilan edilmiş, tek bir ara fosil bile olmadığı delilleriyle açıklanmış, 300 milyon fosilin teoriyi ortadan kaldırdığı ispatlanmış ve en önemlisi tek bir proteinin oluşumunu bile açıklayamadıkları açıkça ortaya konulmuş olmasına rağmen, aynı iddiaları neye dayanarak yeniden gündeme getirebiliyorlar?
Australopithecus sediba hakkındaki iddialara cevaplar
Özellikle son yılları, teorilerinin çöküşü nedeniyle büyük bir hüsran içinde geçiren Darwinistler acaba neden kendilerini ısrarla küçük düşürüyorlar? Tüm oyunları deşifre edilmiş, propaganda ve demagoji ile aldatma yöntemleri insanlara ilan edilmiş, tek bir ara fosil bile olmadığı delilleriyle açıklanmış, 300 milyon fosilin teoriyi ortadan kaldırdığı ispatlanmış ve en önemlisi tek bir proteinin oluşumunu bile açıklayamadıkları açıkça ortaya konulmuş olmasına rağmen, aynı iddiaları neye dayanarak yeniden gündeme getirebiliyorlar? Acaba Darwinistler insanların artık bu gibi iddialara gülüp geçtiklerinin, kendilerinin ise küçük düştüklerinin farkında mı değiller? Öğrencilerin okullarda evrim teorisini alaya aldıklarını, öğretmenleriyle bu konuda tartışmalara girdiklerini ve üstün geldiklerini görmezden mi geliyorlar? Acaba gerçekten evrimin yerle bir olduğunu bütün açıklığıyla öğrenmiş olan insanları bu yöntemlerle hala aldatabileceklerini mi umuyorlar? Acaba son derece aciz olan bu yöntemlerle “hala yenilmedik” mesajı mı vermeye çalışıyorlar?
Yenilmediklerine Kendilerini İnandırmak İçin Uğraşan Darwinistlere çağrı
Darwinistler aslında başlarına gelenin tam olarak farkındalar. Kapsamlı ve kesin bir yenilgiyle yenildiklerini çok iyi biliyorlar. Ancak onlar şu anda yalnızca “bir şey olmadı ki” felsefesinin temsilciliğini yapıyorlar. Aslında yenilmediklerine kendilerini inandırmak istiyorlar ve üstelik başka insanların da buna inanacaklarını umuyorlar.
Fakat yanılıyorlar. Hedefleri ne olursa olsun Darwinistler, sahte teorileri adına ortaya çıktıkça sürekli olarak küçük düşüyorlar. Son günlerde ise ülkemizdeki birkaç mutat takipçisi ile birlikte Darwinist yayınlar, Australopithecus sedibaalarak “elimizde homo habilis fosili var” diye gündem oluşturmaya çalışıyorlar. İşin ilginci eskiden yayınlarında, bulunan fosil iskeletini (veya buldukları küçük bir kemiği) yayınlayıp, aslında mükemmel bir canlıyı temsil eden ve hiçbir ara form özelliği göstermeyen bu fosili aldatıcı ifadelerle bir ara form gibi göstermeye çalışan Darwinistler, bu defa bir fosil göstermeye bile ihtiyaç duymamışlar. Dahası, adı geçen Darwinist yayınlarda fosili bulan bilim adamlarının sessizliklerini korudukları ve fosil hakkında detay vermedikleri açıkça belirtiliyor. Fakat buna rağmen adı geçen Darwinist yayınlarda tüm detaylarıyla bir maymun adam çizilmiş bile. Darwinistlerin tek bir domuz dişinden veya bir serçe parmak fosilinden hayali maymun adam figürünü ailesiyle resmetmesi zaten yeterince hayret vericiyken bu defa elde hiçbir fosil yokken ortaya maymun adam çıkarmaları gerçekten de şok edici. G. Afrika’da bulunduğu iddia edilen bu hayali fosil üzerinden yapılan spekülasyon ise 150 yıldır Darwinistler tarafından sürdürülen sonuçsuz, sahtekarca ve artık sıkıcı olmaya başlayan politikayı tekrar gözler önüne seriyor. Propaganda yine aynı sahte terimlerle süslenmiş haber başlıklarıyla sürüyor: Hayali fosil sözde “evrime ışık tutuyor”, hayali fosil “uzun zamandır aranan kayıp halka”, hayali fosil “insanlığın beşiği”, hayali fosil “insanlık tarihini yeniden yazacak”... adını verdikleri hayali bir fosili
Darwinist yayınlar, daha henüz fosil kalıntılarını dahi görmedikleri hayali canlıyı işte böyle resmettiler. Bu resim, başlıbaşına, Darwinist propagandanın ne kadar aldatıcı boyutlara ulaşabildiğinin oldukça önemli bir kanıtıdır. |
Hatırlanacağı gibi bu ifadeler yıllar önce,
- Şok edici bir bilim sahtekarlığı olarak tarihe geçen Piltdown adamı, - Tam anlamıyla bir insan hatta yalnızca küçük bir çocuk olduğu anlaşılan Turkana çocuğu, - Bir maymundan başka bir şey olmadığı Darwinist yayınlar tarafından bile açıkça itiraf edilen Lucy, - Mikrosefali hastalığı geçirdiği için küçük beyin hacmine sahip bir insan olduğu kesin bilimsel kanıtlarla ispat edilen Homo florensis (hobbit), - Açık ve aleni bir şekilde lemur olmasına rağmen insanın en önemli atası olarak utanmazca lanse edilen ve Darwinistler tarafından özür dilenilerek hakkındaki tüm spekülasyonlar geri çekilen Ida ve, - Son olarak da dik yürüyen bilgisayarlı animasyonu her yerde yayınlandıktan sonra “pardon yanılmışız, maymunmuş” diye alelacele geri alınan Ardi için de kullanılmıştı.
Daha doğrusu, Darwinistlerin böyle büyük yaygaralarla gündemde tutmaya çalıştıkları – burada sayılan veya sayılmayan – her fosil, onlara daima büyük bir hüsran getirdi. İnsanlara ise Darwinist sahtekarlıkların nasıl kolay, ısrarla, umursuzca ve fütursuzca dayatılabildiğini gösterdi.
Darwinistlerin hala aynı yöntemlerle kendilerini küçük düşürmeye çalışmaları gerçekten şaşırtıcıdır. Fakat elbette bu, daha önce de pek çok yazımızda belirttiğimiz gibi, Darwinist cephedeki büyük paniğin, ciddi endişenin, kapsamlı bir acizlik duygusunun, yenilmişliğin ve çaresizliğin ifadesidir. Darwinistlerin, son bir çırpınış olarak böyle aciz yöntemlere başvurmaları beklenen bir şeydir. Bilimsel delilin olmadığı yerde eğer bir sahtekarlık savunuluyorsa, ortaya küçük düşürücü ve demagojik izahlardan başka bir şeyin çıkması mümkün değildir.
Tek Bir Tane Bile Ara Fosil Olmaması Darwinizmin Sonudur
Günümüzde 300 milyonu aşkın fosil bulunmaktadır. Bu fosillerin bir tanesi bile ara form değildir. Darwinistlere göre milyarlarca, hatta triyonlarca bulunması gereken hayali ara formlardan eser yoktur. Tekrarlamak gerekirse BİR TANE BİLE ARA FOSİL YOKTUR. Şu an Ida gibi, Ardi gibi, hakkında spekülasyon yapılan diğer fosiller gibi bu fosil de Darwinistlerin şu sıralar tek dayanak noktası olan yaygara yöntemine alet edilmiştir. Fosil hakkında detay verilememesinin tek sebebi böyle bir fosilin ya hiç olmaması, ya da yalnızca bir maymundan ibaret olmasıdır. Zaten bu hayali fosil hakkında herhangi bir bilgi verildiği takdirde, sahte iddialara mutlaka Allah’ın izniyle her zamanki gibi bilimsel cevaplar verilecektir. Sahtekarlığın ortaya çıkarılması ve buna karşı bilimin gösterdiği delillerin ortaya konulması daima çok kolay olmuştur. Evrim hiç yaşanmadığı için yapılacak tek şey bu mükemmel fosil üzerinde yapılan sahtekarca spekülasyonların deşifre edilmesi ve fosil hakkındaki bilimsel gerçeklerin ortaya konulmasıdır. Şimdiye kadar Harun Yahya eserlerinin Darwinizm’i geçersiz kılması, Darwinistleri bütün dünya çapında çarpıcı ve dehşetli bir yenilgiye uğratması, Allah’ın izniyle bu kesin, net ve tartışılmaz bilimsel deliller vesilesiyle gerçekleşmiştir. İki milyon yıllık olduğu iddia edilen söz konusu fosil ile ilgili detay verilmediğinden ve fosilin bir homo habilis’e ait olduğu iddia edildiğinden, homo habilis sahtekarlığının üzerinde durmak ve bu canlıların soyu tükenmiş maymunlardan başka bir şey olmadığını hatırlatmak yerinde olacaktır. Daha önceki homo habilis iddialarını çürüten oldukça kapsamlı yazılarımız mevcuttur. Söz konusu yazılarımızdan bazılarına buradan ve buradan ulaşabilirsiniz.
Darwinizm’i Yıkmak İçin Tek Bir Protein Yeterlidir. Tek Bir Proteinin Oluşumunu Bile Açıklayamayan Darwinistleri Tekrar Düşünmeye Davet Ediyoruz
Bilindiği gibi Darwinist spekülasyonlar sürekli olarak bu satırlarda geçersiz kılınmaktadır. Fakat uzun zamandır tekrarlardığımız ve Darwinizm’i temelinden, özünden çökertip yok eden asıl gerçeği burada tekrar hatırlatmak şarttır. O da, DARWİNİSTLERİN TEK BİR PROTEİNİN OLUŞUMUNU BİLE AÇIKLAYAMAMALARIDIR. Darwinistlerin yaptıkları veya yapacakları tüm spekülasyonlara her zaman oldukça kapsamlı cevaplar verilecektir, verilmektedir de. Fakat böyle aldatmacalara yönelmeden önce Darwinistlerden beklenen YALNIZCA TEK BİR PROTEİNE AÇIKLAMA GETİRMELERİDİR. Bu satırlarda bu çağrı hemen her yazımızda defalarca kere yapılmıştır. Fakat Darwinist cephede her zaman olduğu gibi bir sessizlik hakimdir. Darwinistler, daha hayatın başlangıcını açıklayamazken, sayısız protein barındıran bir canlının fosili üzerinden spekülasyon yapmayı bırakmalıdırlar. Öncelikle hakkında hikayeler ürettikleri bu hayali homo habilisin bir proteinini açıklamalıdırlar. Çaresizlikten artık “proteinleri uzaylılar yaptı” diyecek kadar ileri giden Darwinistler, eğer bu sapkın ve aldatıcı teoriyi savunmaya devam edeceklerse, sahtekarlıkları bir kenara bırakmalı, tek bir proteinin kendi teorilerine göre nasıl meydana geldiğini, gerçek, bilimsel, mantıklı ve doğru delillerle açıklamalı ve bunu göstermelidirler. Darwinistler eğer hala tesadüflerden medet umuyor, hala olağanüstü komplekslikteki yaşamın, olağanüstü komplekslikteki en küçük parçası karşısında bile suskun ve çaresiz kalıyorlarsa; şu durumda bazı insanların, hayali “homo habilis”, “insanın atası”, “kayıp halka” aldatmacalarına inanmaları, bu hikayeleri ciddiye alıp bunda mantık aramaları ciddi bir yanılgı olacaktır.
Şunu tekrar hatırlatmak gerekir ki, bugüne kadar proteinin varlığını açıklayamayan Darwinistler için bundan sonra her şey çok daha zordur. Proteinin en küçük parçasında keşfedilen komplekslik, proteinin detayları incelendikçe daha da artmaktadır ve en önemlisi TEK BİR PROTEİNİN VAR OLABİLMESİ İÇİN MUTLAKA BİR PROTEİNİN VARLIĞI GEREKLİDİR. Dahası, hücre içindeki daha büyük yapılar, proteinden çok daha komplekstir ve hepsi proteinlerin varlığını gerektirir. İşte tüm bunlar, DARWİNİZM’İ TEMELİNDEN ÇÜRÜTÜP YOK ETMEKTEDİR. Dolayısıyla herkesin, Darwinist yayınlarda sahtekarca spekülasyonlarla karşılaştıklarında, bu aldatmacayı bu yönüyle değerlendirmeleri gerekmektedir.