Cumhuriyet Bilim Teknik dergisinin 7 Ocak 2006 tarihli sayısında “En Önemli 10 Bilim Olayı” başlıklı bir haber yayınlandı. Yazıda Amerikan bilim dergisi Science’da yılın en önemli bilim olayları olarak gösterilen gelişmeler sıralanıyordu. CBT, yazısının spotunda “popülasyonların yeni türleri oluşturmak için nasıl farklılaştığını anlama yolunda çok önemli bulgulara ulaşıldığı” ifadesine yer veriyor, evrim teorisiyle ilgili olan bölümü “Evrimin mekanizması bulundu” başlığıyla veriyordu.
CBT’nin bu yorumları tamamen gerçekdışıdır. Nitekim başlığın altında yer alan metne bakıldığında bu yönde hiçbir somut bilgi verilmediği, başlıkta ortaya konan iddianın tümüyle dayanaksız olduğu açıkça görülmektedir.
Haber, bu yönüyle evrimcilerin içinde bulunduğu çaresizliğin iyi bir de göstergesini oluşturmaktadır. Çünkü CBT, genom verilerinin canlıların moleküler değişimlerini gösterdiğini öne sürmektedir ki bu tümüyle dogmatik bir inancın kanıt yerine getirilmeye çalışılması anlamına gelmektedir. Açıktır ki, genom verileri ancak canlılar arasındaki genetik benzerlik ve farklılıkları belgelendirebilir. Bunların “evrimsel değişiklik” olduğu iddiası ise evrimcilerin önyargıları doğrultusunda verilere kattıkları yorumlarıdır. Bunların birbirlerinden nasıl evrimleştiğine dair hiçbir kanıt yoktur. Zaten tek bir genin bir başka canlıda işlev gören farklı bir gene değişmesi, matematiksel olarak imkansızdır. Evrimciler, hiçbir delile dayanmayan yorumlarını yılın evrimle ilgili en önmeli bilimsel gelişmeleri olarak göstermeye çalışmaktadırlar!
CBT yazısında “Türler nasıl ayrıldı?” başlığı altında da aynı dogmatik tutumu sergilenmektedir. Bu bölümde şu ifadelere yer verilmektedir:
2005 ayrıca, yeni türlerin nasıl ortaya çıktığı konusunda da bazı bilinmeyenlerin su yüzüne çıktığı bir yıl oldu. Yeni türler, var olan bir türe ait popülasyonun, farklı koşullara uyum sağlamaya başlamasıyla ve aralarındaki çiftleşmeye son vermesiyle ortaya çıkar. Bu oluşumu okyanusların iki yakasında veya dağlarla ayrılmış bölgelerde görmek normaldir. Ancak bazen, tek, bitişik popülasyonlar da ikiye bölünür. Evrim kuramına göre bu bölünme popülasyondaki bazı üyelerin diğerleriyle çiftleşmeye son vermesiyle başlar. Ancak deneysel kanıtlar bu konuda çok az. Bu yıl saha çalışmaları yapan biyologlar, bu sürece ilişkin örnekleri kaydettiler.
CBT’de bu yazılanlara bakıldığında evrimcilerin, türleşme iddialarıyla ilgili olarak önemli bilgilere sahip olduğu, sadece ufak tefek noktaların karanlıkta durduğu gibi bir izlenim ortaya çıkmaktadır. Halbuki evrimciler tarafında bu konuda hiçbir bilgi yoktur. Örneğin evrimciler bu konuda, henüz 2003 yılında, New Scientist dergisinde şu itirafta bulunmuşlardır:
Çok değil yakın zaman önce, türlerin nasıl oluştuğunu bildiğimizi sanıyorduk. İşlemin hemen her zaman popülasyonların tamamen izole olmalarıyla başladığına inanıyorduk. Genellikle popülasyonun ciddi bir "genetik darboğaz"dan geçmesinden sonra meydana geliyordu; (örneğin) hamile bir dişinin uzak bir adaya sürüklenmesinden ve onun yavrularının birbirleri ile çiftleşmesinden sonra olabileceği gibi. Bu "kurucu etki"nin güzelliği, laboratuvarda test edilebilir olmasıydı. Gerçekte, açıkçası tutmadı. Biyologların tüm çabalarına rağmen, hiç kimse, kurucu bir popülasyondan yeni bir tür yaratmanın yanına bile yaklaşamadı. Dahası, bildiğimiz kadarıyla, insanların az sayılarda organizmayı yabancı ortamlara salmaları sonucunda hiçbir yeni tür oluşmadı. (George Turner, "How Are New Species Formed?", New Scientist, June 14, 2003, s.36)
CBT yazısında yazılanlar evrimciler tarafındaki bu çaresizliği yine çaresizce gidermeme amacı taşıyan yanıltıcı hikayelerdir. CBT’deki şu cümleye daha yakından bakalım:
“Yeni türler, var olan bir türe ait popülasyonun, farklı koşullara uyum sağlamaya başlamasıyla ve aralarındaki çiftleşmeye son vermesiyle ortaya çıkar”
Dikkat edilirse evrimciler çiftleşme davranışının kesintiye uğramasını “yeni türler oluştu” havasında vermeye çalışmaktadırlar. Halbuki bu, tamamen aldatıcıdır. Çiftleşme davranışının gerçekleşmemesi, bir canlının evrim teorisine göre başka bir canlıya dönüşebilceği iddiasına hiçbir şey kazandırmamaktadır. Böyle bir evrimi ispatlayıcı hiçbir delil yoktur. Zaten CBT de bu konuda spekülasyonların ötesinde bir açıklamada bulanamamakta, herhangi bir bilimsel delil sunamamaktadır. Örneğin aşağıda görülen köpek cinsleri de birbirleriyle çiftleşmemektedir. Ancak elbette bu durum, her ikisinin de köpek olduğu ve başka canlılara evrimleşmemiş oldukları gerçeğini değiştirmemektedir.
|
Bu yüzden CBT’de yazılanlar, bilindik evrimci demagojilerin bir tekrarı olmaktan öteye gidememektedir. CBT, evrim teorisinin hayali iddialarına “Türler nasıl ayrıldı?”, “evrimin mekanizması bulundu” gibi başlıklar atmakla konuyu çarpıtmakta, okurlarını yanıltmaktadır. Dergi yönetimine, bu tutumlarına son vermeleri çağrısında bulunuyoruz.