23 Aralık 2005 günü, BBC internet sitesinde “Evolution takes science honors" (Evrim, bilim ödülü aldı) başlıklı bir haber yayınlandı. Haberde, ABD’de yayınlanan ünlü bilim dergisi Science’ın, 2005 yılı için evrime bilim ödülü verdiği duyuruluyordu. Yazıda sözde evrimin nasıl çalıştığına dair bazı araştırmaların 2005’in en önemli bilimsel gelişmesi olarak isimlendirildiği yazılıyor, bazı evrimci bilim adamlarından aktarılan yorumlarda evrimin modern biyolojinin temelini oluşturduğu iddia ediliyordu.
BBC’nin, bilim dergisinin prestijine dayanarak yaptığı bu propaganda geçersizdir. Söz konusu araştırmalar, tüm yaşam formlarının tek bir hücreden türediği iddiasını hiçbir şekilde desteklememektedir. Ayrıca evrim teorisinin modern biyoloji bilimlerinin temeli olduğu iddiası da, ideolojik olarak desteklenen teoriyi bilimsel bir görünüme sokma çabasından ibarettir ve iddiadan öteye gidememektedir.
BBC haberinde, evrimle ilgili bilimsel atılımlar arasında, 1918 yılında yayılmış bir virüsün labarotuvarda yeniden üretilmesi ve şempanze genomunun deşifre edilmesi gibi örnekler sıralanmaktadır. Ancak söz konusu çalışmaların evrim teorisi için hiçbir destek oluşturmadığı açıktır. Hayali evrim, canlının DNAsı"na yeni genetik bilgi eklenmesi yoluyla yeni protein, organ ve sistemlerin ortaya çıkışını gerektirir. Oysa zaten var olan bir virüsün “yeniden üretilmesi” işlemi bu aşamaların tamından yoksundur. Bu bir evrimleşme değil, adı üzerinde yeniden üretimdir. Bir başka örnek: Bilim adamları, soyu tükenmiş bir tür olan Tanzanya kurdunun DNA örneklerinden yola çıkarak, bu canlıyı klonlama yoluyla, canlılar alemine yeniden kazandırmanın yolları üzerinde düşünmektedirler. Eğer böyle bir şeyi başarır ve Tanzanya kurdunu yeniden üretebilirlerse, bu çalışma da bir evrim teorisi için bir destek oluşturmayacaktır. Çünkü yeni bir genetik bilgi oluşmamakta, canlıda yeni proteinler, sistemler ve organlar, hayali evrim yoluyla yoktan var olmamaktadır. Canlının, "zaten var olan" genetik bilgisi üzerinde çalışma yapılmakta ve bu, tesadüfen yeni genetik bilgi oluştuğuna dair hiçbir bilgi ve delil sağlamamaktadır.
Şempanze genomunun deşifre edilmesi çalışmasının evrim teorisiyle bağdaştırılan bir bilimsel atılım olarak belirtilmesi de aynı derecede anlamsızdır. Hatta bu çalışma evrim teorisini desteklemediği gibi, evrimciler adına problemli sonuçlar ortaya koymuştur. Söz konusu genom çalışması insan ve şempanze arasında daha önce evrimcilerce öne sürülen genetik benzerlik oranlarının gerçekleri yansıtmadığını göstermiş, evrimciler önceki değerlerin üzüntü verici derecede yanlış olduğunu itiraf etmek zorunda kalmışlardır.
Nature dergisinin haber servisince yayınlanan ve University of Washington School of Medicine’dan Evan Eichlerin yorumlarına da yer verilen bir yazıda bu konuda şu ifadelere yer verilmiştir:
"İnsan ve şempanze, önceden zannedilen yakın kuzenler değiller. DNAmız üzerinde geçmişte yapılan yüzeysel karşılaştırmalar dizilimlerimizin %98.5 ila %99 aynı olduğunu gösteriyordu. Sayıca 35 milyon olan ve toplam genomun %1.2sine denk gelen tek harf değişimleri tek başlarına ele alındıklarında bu çıkabiliyor. Ama başka farklılıklar da var, diyor Eichler. Ayrı bir yazıda, duplike olmuş parçaların iki canlıya ait dizilimlerde farklı biçimlerde yayıldığını yazıyor. Bu bölgeler çeteleye %2.7lik farklılık daha ilave ediyor. Dolayısıyla, %1.2 oranı üzüntü verici bir şekilde hatalı diyor Eichler." (Michael Hopkin, "Chimpanzee joins the genome club", news@nature.com, 31 August 2005, http://npg.nature.com/news/2005/050829/full/050829-9.html )
(Daha fazla bilgi için bkz. http://www.netcevap.org/nature0510.html )
Evrimciler teorilerini gerçekten destekleyen bir bulgu olarak öne sürmek istiyorlarsa, iddia ettikleri gibi rastgele mutasyon ve doğal seleksiyon mekanizmalarıyla bir canlının DNA’sına yeni genetik bilgi eklendiğini ve bu yolla evrimleştiğini belgelemeleri gerekmektedir. Ancak bu iki mekanizmanın evrim meydana getirmediği –çok sayıda deney ve gözlemden sonra- artık katı bir gerçek olarak bilinmektedir. Moleküler biyologların bu yönde getirebilecekleri tek bir örnek dahi bulunmamaktadır. Örneğin, Massachussettes Üniversitesi’nde görevli biyoloji profesörü Lynn Margulis, günümüzün önde gelen evrim araştırmacılarındandır. Margulis, gerçekleştirdiği çok sayıda konferanslardan birinin sonunda izleyiciler arasında yer alan moleküler biyologlardan, mutasyonların birikimi yoluyla oluşmuş yeni bir türe dair belirsiz olmayan tek bir örnek vermelerini istemiştir. Margulis’in bu meydan okuyuşu cevapsız kalmıştır. (Michael J. Behe, Darwin"s Black Box: Biochemical Challenge to Evolution, Free Press, 1996, sf. 26)
Evrim teorisinin biyoloji bilimlerinin temeli olduğu iddiası da sadece önyargılara dayalı, gerçekçi olmayan bir yorumdur. Pennsylvannia Eyalet Üniversitesi’nden kimya profesörü Phillip Skell’in, üniversitesindeki biyologlar arasında yaptığı bir anket buna dair iyi bir örnek oluşturmaktadır. Üniversitenin Evan Hugh Profesörlüğü unvanı vermiş olduğu Skell, karbon kimyası alanında dünyaca ünlü bir uzman ve aynı zamanda Amerikan Bilimler Akademisi’nin bir üyesidir. Skell, tarihsel konularla ilgili olmayan biyoloji araştırmaları yürüten Darwinist bilim adamlarına "Eğer Darwin’in teorisinin yanlış olduğuna inanmış olsaydınız şu anda yapmakta olduğunuz işi daha farklı bir şekilde yapar mıydınız?" sorusunu yöneltmiş ve büyük çoğunluktan "Benim yaptığım işte fark etmezdi" cevabını almıştır. (Jerry Bergman, "Does Nothing in Biology Make Sense Except in the Light of Evolution?" http://www.rae.org/nothing.html)
Evrim teorisi gerçekte evrimcilerce bir inanç olarak desteklenmektedir. Araştırmacılar Ehrlich ve Birch, Nature’da yayınlanan makalelerinde, teorinin bilimsellikten uzak yönlerini dile getirdikten sonra teorinin bilim adamları arasındaki yaygınlığın, eğitimlerinden kaynaklandığını yazmışlardır:
"Evrim teorimiz... herhangi mümkün bir gözlemle çürütülemez [yanlışlanamaz] hale gelmiştir. Akla gelebilen her gözlem buna uygun hale sokulabilir... Bu yüzden, mutlaka yanlış olmayabilirse de, ampirik bilimin alanının dışındadır... Hiç kimse teoriyi test etmenin yollarını bulabilmiş değildir. Fikirler, temelsiz oldukları veya aşırı derecede basite indirgenmiş sistemlerde yürütülen birkaç laboratuvar deneyine dayandıkları halde, geçerliliklerinin çok ötesinde bir yaygınlık kazanmışlardır. Çoğumuz bu teoriyi eğitimimizin bir parçası olarak kabul etmiş bulunuyoruz." (L.C. Birch and P. Ehrlich, Nature, 22 Nisan 1967)
Sonuç:
Yukarıda görüldüğü gibi, evrim teorisi, aslında biyoloji alanındaki çalışmalara hiçbir özel katkı sağlamayan, hatta kendisinin bilimselliği hakkında bizzat evrimcilerin şüpheler dile getirdiği bir teoridir. Kısacası BBC haberinde yer verilen gelişme, bilimsel sebeplere dayanmamaktadır. Dolayısıyla bu ödülün, tıpkı evrim teorisinin kendisi gisi, ideolojik sebeplere dayalı olarak verilmiş olduğu bilinmelidir. BBC’ye, Allah’ın varlığına karşı geliştirilmiş ve yalan ve aldatmacalarla ayakta tutulmaya çalışılan bu teoriyi bilimsel görünümde sürdürmeye çalışma çabasından vazgeçmesini tavsiye ediyoruz.