Nature dergisinin 8 Mayıs 2003 sayısında Darwinizm’in biyokompleksliği açıklamada ne büyük bir çıkmazda olduğunu gösteren bir araştırma yayınlandı.1 Bugüne kadar doğada, fosil kayıtlarında veya laboratuvarda canlılardaki kompleks özelliklerin aşama aşama kazanılmış olduğu iddiasını ispatlayabilecek hiçbir bilimsel kanıt gösterememiş olan Darwinistler, teselliyi sanal alemde arıyorlardı.
Araştırmacılar, geliştirdikleri ‘Avida’ isimli yazılım platformunda, birbirleriyle rekabet halindeki dijital organizmaların mutasyona uğrayarak evrimleştiklerini ve (hızlandırılmış) binlerce nesil sonunda kompleks özelliklere sahip olduklarını yazıyor; elde ettikleri sonuçların canlı organizmalardaki kompleks işlevlerin, doğal seleksiyon ve rastgele mutasyonla ortaya çıkabileceğini gösterdiğini iddia ediyorlardı.
Ancak in silico (bilgisayar ortamında) yapılan bu deneyin Darwinizm’e kanıt olarak sunulması yanlıştır, çünkü deneyde elde edilen komplekslik önceden ‘programlanmış’ bir bilgisayar programında, yani bilinçli müdaheleyle ortaya çıkmaktadır. Bilgisayarda gerçekleşen tüm simülasyonlar, birer evrimci olan programcıların belirledikleri parametrelere göre gerçekleşmektedir.
Simülasyonda gerçekleşen olaylar her ne kadar rastgele gerçekleşiyor gibi görünseler de bu durum aldatıcıdır. Temelinde evrime destek sağlama amacı yattığı apaçık ortada olan bu araştırmada baz alınan parametrelerin evrimci önyargılara göre şekillendiği bellidir. Buna rağmen bazı haber kaynaklarının bunu bilimsel bir çalışma gibi aktardığı görülmektedir. Örneğin söz konusu araştırma, space.com’da "Darwin’in Haklı Olduğu Ortaya Çıktı" 2 başlığıyla verilmektedir. Oysa bu yorum kesin olarak yanlıştır. Çünkü araştırma rastgele değil, yönlendirilen bir sürece dayanmaktadır.
Örneğin bu deneydeki dijital organizmalar, matematiksel yeteneklerine göre ‘ödüllendirilen’ küçük bilgisayar programlarıdır. Başarılı işlemler yapan bir dijital organizmanın çoğalarak daha fazla başarı elde edebileceği bilgisayar zamanı kazanmasına izin verilmektedir. Space.com ise bunun kontrollü bir süreç olduğunu gözardı edip durumu evrimci önyargılara göre değerlendirmekte ve şu ifadelere yer vermektedir:
"Önemle, deney, kompleks mantıksal yeteneğin[matematik işlemi yapma yeteneğinin]daha basit yetenekler -altyapısal mutasyonlar- ödüllendirilmedikçe asla evrimleşmediğini ortaya koydu.
Açıktır ki burada neyin ödül alacak bir değişim olduğu konusu tamamen programcının insiyatifindedir. Programcı önce ödül alacak değişimi belirlemekte, sonra bu değişime uğrayan dijital organizmanın alacağı ödülü, yani hangi aşamaya geçeceğini yine kendisi şekillendirmektedir. Gerçekte doğada neyin ödül neyin ceza olduğunu bilen ve organizmaları buna göre seçen bilinçli bir sistem yoktur. Evrimcilerin dayandığı doğal seleksiyon tamamen kör bir mekanizma olarak ortaya atılmış, herhangi bilinçten yoksun ve dolayısıyla iyi-kötü; faydalı-zararlı; olumlu-olumsuz ayrımı yapması mümkün olmayan bir süreçtir. Kısacası doğal seleksiyon, bu simülasyonda belirgin şekilde desteklenen bir şeyden mahrumdur: Amaç.
Space.com’da araştırmacılardan Richard Lenski çalışma hakkında şu yorumu ortaya koymaktadır:
"Çalışmamız kompleks işlevlerin daha basit ve daha da basit işlevlerden nasıl yapılacağını görmemizi sağladı"
Sonuçları önceden belli olan, hatta bizzat programcının kendisi tarafından belirlenmiş bir çalışma için ‘görmemizi sağladı’ demek tutarsızdır. Lenski’nin bu ifadeleri, belli saatte çalması için kurulan bir çalar saat çaldığında ‘çalışmamız, çalar saatin belli saatlerde çalacağını görmemizi sağladı’ demek kadar mantık dışıdır.
Space.com’daki yazıda Lenski daha sonra "Mutasyonların, gerçekleştikleri zaman kötü olaylar gibi göründüklerini, ama popülasyonun uzun süreli evrimi üzerinde çok önemli olduklarını gördük" demektedir. Yani Lenski, zararlı mutasyonların bir popülasyon üzerinde uzun vadede faydalı olacağını öne sürmektedir.
Lenski’nin mutasyonları dijital organizmalar üzerinde tahrip edici olmamış hatta daha kompleks dijital organizmaların ortaya çıkmasına yarayacak kadar faydalı olabilirler. Ancak Lenski’nin dijital organizmalarında meydana gelen mutasyonlarla gerçek organizmalarda meydana gelen mutasyonlar, etki açısından çok farklıdır. Bu da Lenski’nin in silico mutasyonlar hakkındaki yorumlarının in silico alemle sınırlı kalması gerektiğini gösterir.
Nature dergisinin 9 Ocak 2003 tarihli sayısında kimyacı Steven A. Benner tarafından yayınlanan bir makalede ‘sentetik biyoloji’yle ilgili bazı yorumlar yapılmış ve simülasyonlardaki mutasyonların gerçeğe uzaklığını açığa çıkaran şu ifadelere yer verilmiştir:
"Replikasyonu ve evrimi in silico olarak simüle eden bilgisayar modelleri nispeten daha kolaycıdır. Bir bilgisayar programı mutasyona uğrayabilir ama çalışmaya devam edebilir. Ancak gerçek moleküller, yapılarında çok küçük bir değişiklik olsa bile, genellikle dramatik ölçüde değişime uğrarlar. Kimyacılar kendi sentezlerinde kalıp olarak çalışabilen çok az kimyasal sisteme sahiplerdir. Ancak mutasyona uğradığı halde yine de ‘çocuk’ sahibi olanların bulunmasının çok daha zor olduğu ortaya çıkmaktadır."
Rastgele mutasyonların, canlılar üzerinde etkili oldukları zaman daima zararlı oldukları görülmüştür. Örneğin bir sineğin gözünden kafa çıkmış veya bir bebek yüzünün merkezinde tek bir gözle doğmuştur. Bu mutasyonların canlının DNA’sına bilgi ekleyerek onu daha kompleks bir canlı haline dönüştürdüğü tek bir örnek dahi bilinmemektedir. Yani Lenski’nin simülasyonunda mutasyona uğrayan bir dijital organizmanın ‘hayatta kalarak’ daha kompleks canlılara dönüşmesi, gerçek dünyada görülen mutasyonların etkisini taklit etmesinden değil, önyargılara göre düzenlenmiş bilgisayar parametrelerinden kaynaklanmaktadır.
Bu araştırmanın bir başka tutarsız yönü, kullanılan dijital organizmaların herhangi bir canlı organizmayı taklit eden gerçekçi simülasyonlar olmayışıdır. Christoph Adami, space.com’a bunların dünyadaki yaşamla hiçbir ilgisi olmayan ancak hakiki organizmalar olduğunu söyleyerek bu tutarsızlığı gözler önüne sermektedir. Dünyadaki canlılığın kökenine dair bulgular ortaya koyduğu iddia edilen bir simülasyonda yeryüzünde yaşayan hiçbir canlıya benzemeyen organizmalar kullanılmaktadır.
Aslında hiçbir in silico çalışma canlılığın kompleks yapısını gerçekçi olarak simüle edemez. Örneğin bir bakteri içinde gerçekleşen biyokimyasal olaylar binlerce karmaşık moleküle dayanır. Tek bir proteinin paketlenmesini simüle etmek bir bilgisayar için son derece zahmetlidir. 2002 yılında böyle bir çalışma yayınlayan Stanford Üniversitesi fizik kimyageri Vijay Pande bu konuda şunları söylemektedir:
"Proteinlerin saniyenin milyonda biri gibi zaman dilimlerinde katlandığı bilinmektedir, ancak ortalama bir bilgisayarın saniyenin milyarda biri kadar sürecek bir protein katlanması simülasyonunu tamamlaması bir tam gününü alır". 4
Bu yüzden in silico organizmalar üzerinde yapılan deneylerin sonuçları gerçek hayatta bir anlam ifade etmemekte, dijital organizmalara dayalı bu deney de bir bilgisayar oyunu olmaktan öte gidememektedir.
Görüldüğü gibi Nature dergisinde yayınlanan bu simülasyon deneyi canlılardaki kompleksliğin evrimle ortaya çıktığını gösterebilecek bir kanıt değildir. bu tür sanal girişimler aşamalara dayalı evrim teorisinin canlılarda çoğu zaman indirgenemez yapıda olan kompleksliği bir türlü açıklayamamış olmasından kaynaklanmaktadır. İndirgenemez kompleksliğin tek açıklaması ise dayandığı parçaların kusursuz olarak bir anda bulunmaları yani yaratılmış olmaları gerektiğidir. Nature dergisine bilimsel çalışmalarda sanal dünyada sözde ispatlanan hayalleri değil, gerçek dünyanın gerçeklerini temel almasını öneriyoruz.
1. "The evolutionary origin of complex features", RICHARD E. LENSKI, CHARLES OFRIA, ROBERT T. PENNOCK & CHRISTOPH ADAMI, Nature 423, 139 - 144 (8 Mayıs 2003)
2. "Darwin Proved Right by Experiment with "Alien" Life", Robert Roy Britt, 7 Mayıs 2003: http://www.space.com/scienceastronomy/artificial_life_030507.html
3. "Synthetic biology: Act natural", STEVEN A. BENNER, Nature 421, 118 (9 Ocak 2003)
4. "30.000 Bilgisayarın Erişemediği Mucize" http://www.harunyahya.net/index.php?gelen=download&eserid=836