Bu ayette Yüce Allah, Allah korkusu ve rızası üzerine kurulu olmayan bir yaşamın boş ve çürük bir temele dayandığını, yıkımla bitmeye mahkum olduğunu, okuyan kişide büyük etki uyandıracak bir benzetmeyle haber vermiştir. Aynı zamanda binasının temelini baştan sağlam kuran insanların var olduğunu bildirmiştir. Allah'ın rızasını, rahmetini ve cennetini kazanmak isteyen kişi en başından itibaren binasını sağlam bir temel üzerine kurmalıdır. Nitekim bir kişi kendisine Kuran ayetlerini rehber edindiğinde ve Peygamberimiz (sav)’in ahlakını örnek aldığında, doğru olan yola uymuş olur.
Kuşkusuz din ahlakı Allah korkusu ve rızası üzerine kurulmuştur. Ancak Allah'tan gereği gibi korkanlar ve yalnızca Allah’ın rızasını arayanlar, din ahlakını samimi olarak yaşayabilirler. Çünkü Kuran ayetleri incelendiğinde samimiyetin, Allah'tan içi titreyerek korku duyan, Allah’ı seven sadece Allah'ın hoşnut olacağı umulan tavra yönelen kişinin tutumu olduğu görülmektedir. Allah’ın izniyle hiçbir koşul ya da olay samimi bir mümini gerçek amacından saptıramaz; din günü hesabını veremeyeceği bir şeye asla yöneltmez. İşte Allah korkusu, bir insan için hem imanının çok keskin bir göstergesi hem de onun ebedi hayatını belirleyecek çok önemli bir özelliktir. Çünkü insan, ancak gereği gibi Allah'tan korkup sakınırsa ahiret günü cehennem azabından kurtulup sonsuz cennet hayatına kavuşmayı umabilir.