Biyomimikri veya canlıların biyolojik özelliklerini ilham alarak gerçekleştirilen biyomimetik mimari, sürdürülebilir ve verimli yapılar oluşturmak için doğadan ilham alan yenilikçi bir yaklaşımdır. Mimarlar, dünyada doğal olarak bulunan formları taklit ederek, estetik açıdan hoş görünmesinin yanı sıra çevre dostu binalar tasarlamaya başladılar. Örümcek ağlarının yapısal gücü, termitlerin yuvalarındaki hava sirkülasyonuna dayalı pasif soğutma sistemlerinin oluşturduğu enerji tasarrufu, nilüfer yapraklarının kendi kendini temizlemeleri veya bitkilerin güneş ışığını enerjiye dönüştürme şeklini taklit eden güneş panelleri bu konudaki birkaç örnektir. Yüce Allah’ın canlılara bahşettiği bunlara benzer biyolojik özelliklerden ilham alınarak, binaların performansını ve sürdürülebilirliğini artırabilecek yeni malzemeler, inşaat teknikleri ve tasarım ilkeleri geliştirilmektedir.
Biyomimetik mimari, çevresel faydalarının yanı sıra estetik açıdan doğayı taklit eder. Allah’ın Sani isminin tecellisi olan büyüleyici desenlerden, renklerden ve dokulardan ilham alan mimarlar, görsel olarak çarpıcı binalar yaratabilir. Yaprakların karmaşık fraktal desenlerinden esinlenen bir bina cephesi ve bir kuşun kanatlarını taklit eden çatı tasarımı bu örneklerden birkaçıdır. Son dönemde bu mimari tasarımlara yeni bir yaratılış harikası daha eklendi: Hayalet balığının gözleri….
Kahverengi Burunlu Hayalet Balığının Aşağı ve Yukarıyı Aynı Anda Gören Gözleri
Kahverengi Burunlu Hayalet Balığı’nın (Dolichopteryx longipes) gözleri gerçek bir yaratılış harikasıdır. Derin okyanusta 1000 metrenin altındaki karanlık sularda yaşayan bu balık derinliklere çok az nüfuz eden güneş ışığından yararlanmak için mükemmel bir görme sistemine sahip olarak yaratılmıştır. Dört göze sahipmiş gibi görünen gerçekte bir çift olan gözün yapısı oldukça ilginçtir. Aşağı ve yukarı bakan birbiriyle bağlantılı bu bir çift gözden üstte olanlar bir teleskop gibi yukarıya bakarken, aşağıya bakanlar okyanusun derinliklerini izler. Yukarıdan gelen ışık bir lens tarafından, aşağıdan gelen ışık ise bir ayna tarafından odaklanır. Görmek için lens kullanan canlılarının gözlerinin aksine Hayalet Balığının aşağı bakan gözlerinde aynaya gelen ışık kırılma yerine yansıma prensibinden yararlanan bir sistem vardır.
Balığın balon şeklinde keseciklere benzeyen aşağı bakan gözlerinde (resim 1) ışık, kristal yığınlarından geçerek bir aynaya çarpar. Ayna, muhtemelen guanin kristallerinden oluşan ve çok katmanlı bir yığın halinde düzenlenmiş küçük plakaları kullanır. Kristaller kabaca birbirine paraleldir, fakat açıları aynanın yüzeyi üzerinde değişir ve ona genel bir içbükey şekil verir. Birçok hayvan grubunda, görüntünün oluşması için yansıtıcı yüzeyler vardır. Bunlar genellikle retinanın arkasındadır ve içinden geçen ışığı yansıtır. Bu katman- tapetum - gözü daha hassas hale getirir ve birçok hayvanın gözünün karanlıkta parlamasına neden olur. Ancak hayalet balığının gözünde ayna retinanın önündedir. Görevi duyarlı olmak değil, odaklanmaktır. Balığa özel bir durum yükleyen bu gözler en loş ve kısıtlı ışıkta bile avını tespit etme avantajı sağlar, ayrıca onu okyanusun karanlıklarından gelen tehlikeden korur.
Hayalet balığın gözlerinin yapısı, mimarlara, binaların doğal ışıkla aydınlatılması fikrini vermiştir. Ofiste lamba kullanmadan aydınlanma hayali, Exploration Architects’in Zürih'teki Biyomimetik Ofis Binasına ilham kaynağı olmuştur. Bu tasarım, balığın retinasının önündeki ayna vasıtasıyla ışığın yansıtılması gibi, bir ayna kullanılarak gün ışığından yararlanma ve binayı en alt katlarına kadar lamba kullanmadan aydınlatma prensibine dayanır. Bu amaçla binanın şekli ve yapısının gün ışığını en fazla seviyede kullanması için, ışığın erişim ve dolaşım analizleri yapılmıştır. Kümülatif bir kubbe oluşturulmuş, ışığın verimli kullanılması için güneş enerjisini kullanan fotovoltaik panellerin aralıkları, ışığın en iyi şekilde geleceği açıya göre yerleştirilmiş, zemine gelen ışığın her kata ulaşması ve dolaşması için çok detaylı hesaplar yapılmıştır.
Görüldüğü gibi doğada var olan bir tasarımın taklit edilebilmesi ve mimari yapılarda uygulanabilir hale gelmesi için yüksek derecede mühendislik bilgisi ve ince hesaplar yapılması gerekmektedir. Oysa doğadaki canlılar yapı statiği, mimari tasarım, matematik ve fizik bilgisine sahip değildirler. Bu canlılar varlıklarını sürdürmek için özel bir eğitim de almamıştır. Çünkü tüm canlılar Allah'ın kendilerine ilham ettiği şekilde hareket ederler. Allah bir ayette tüm canlıların Yüce Zatı’nın kontrolü altında olduğunu şöyle bildirir:
... O'nun, alnından yakalayıp-denetlemediği hiçbir canlı yoktur ... (Hud Suresi, 56)
Resim 1: Hayalet balığın gözlerinin yarısı, 1.000 metre yukarıdaki deniz yüzeyinden hafif ışık parıltılarını yakalamak için yukarıya bakar. Balığın kafasının yan tarafında bir yumru gibi görünen ve aşağıya bakan gözlerinin diğer yarısı ise bu derinliklerde, diğer canlılardan gelen biyolüminesans ışığın parıltılarına odaklanır. (https://creation.com/four-eyed-spookfish-mirror-eyes)
Resim 2: Aşağıdan bakıldığında kırmızı görünen aynalı gözler derinliklerden gelen ışığa odaklanır. (http://news.bbc.co.uk/2/hi/7815540.stm;)
Kaynaklar:
https://www.learnbiomimicry.com/blog/top-10-biomimicry-examples-architecture
https://www.nationalgeographic.com/science/article/spookfish-eye-uses-mirrors-instead-of-a-lens
https://creation.com/four-eyed-spookfish-mirror-eyes
https://www.gennarosenatore.com/projects/biomimetic_office.html