İnsan vücudu tam anlamıyla kusursuz bir sisteme sahip olarak yaratılmıştır. Bu sistem düşünebilen ve öğüt alabilen insanlar için çok önemli delillerle doludur. Bu delillerin yaratılış amacı ise insanı düşünmeye teşvik etmektir. Çünkü her insana dünyada yaşaması için belli bir süre verilmiştir. Bu sürenin ne zaman biteceği ve ne zaman ölümün geleceği ise herkes için bir bilinmezdir. Allah tarafından herkes için ayrı ayrı belirlenmiş olan bu kısa süre içinde pek çok detayla karşılaşan insan çoğu zaman Allah'ın özel olarak yarattığı bu delilleri düşünmeden üzerinden geçer. Oysa insana düşen kendisine tanınmış olan sınırlı süre içinde gördüğü herşeyden öğüt alıp düşünmektir. Çünkü ancak bu düşünmenin sonucunda, insan Allah'ın benzersiz yaratışını görebilir ve Allah'ın gökten yere herşey üzerindeki hakimiyetini takdir edebilir. Allah
insanın kendi yaratılışını düşünmesi gerektiğine bir ayetinde şöyle dikkat çekmektedir:
İnsan, önceden hiçbir şey değilken, gerçekten bizim onu yaratmış bulunduğumuzu düşünmüyor mu? (Meryem Suresi, 67)
İnsanın günlük yaşamında hiç düşünmeden yaptığı pek çok hareket vardır. Bunları yaparken ne bir ayarlama yapar, ne de nasıl yapacağını düşünür. Örneğin bir bardağı almak için uzandığımızda hiç düşünmeden elimizi uzatırız ve bardağı yakalarız. Yemek yerken çatalı hiç düşünmeden ağzımıza götürebiliriz. Kitap okurken sayfaları kolayca kavrar ve kağıdı yırtmadan çevirebiliriz. Giyinirken, araba kullanırken gerekli olan çabukluğu göstermekte hiç zorlanmayız. Çalışma hayatımızda hiç sıkıntı çekmeyiz. Kısacası yaşamımızın her anında ellerimizi hiç düşünmeden istediğimiz gibi kullanırız. Bunlar günlük yaşamda ellerimizi kullanarak yaptığımız hareketlerden sadece bir kaç tanesidir. Hiç düşünmeden, herhangi bir ayarlama yapmadan yaptığımız bu işlemler sırasında gerçekte elimizde son derece kusursuz bir sistem işlemektedir. Bu öylesine benzersiz bir sistemdir ki, işlediğini hissetmeyiz bile.
Bu durumda akla, "ele kusursuz işleme yeteneğini veren nedir?" sorusu gelecektir. Elimize üstün hareket kabiliyetini veren eldeki çok iyi yerleştirilmiş kaslardır. Birbirleriyle tam bir uyum içinde hareket eden pek çok kas ele çok fonksiyonlu olma özelliğini verir.
Birbirinden çok farklı kullanım alanlarında olabilecek en fazla verimle elimizi kullanabiliriz. Bir cismi çok kuvvetli ya da tam tersine çok hassas kavramak gerektiğinde kolaylıkla bu hareketleri yapabiliriz. Örneğin, elimizi yumruk haline getirmeden belirlediğimiz herhangi bir hedefe 45 kilogram ağırlığına eşdeğer bir güçle darbe indirebiliriz. Bu güce rağmen başparmak ve işaret parmağımızın arasına aldığımız, milimetrenin onda biri inceliğinde bir cismi örneğin bir kağıt parçasını da kolaylıkla hissedebiliriz.
Görüldüğü gibi bu iki işlem de birbirinden tamamen farklı işlemlerdir. Biri çok ince bir ayar gerektirirken, diğeri tam tersine büyük bir güç gerektirmektedir. Biz her iki işlemi yaparken de bir an bile düşünmeyiz. Ağır cisme daha fazla güç, hafif cisme daha az güç harcamamız gerektiği aklımıza bile gelmez. Çünkü ellerimiz bu işlemlerin tümünü yapabilecek kadar kapsamlı özelliklere sahip olarak yaratılmıştır.
Bu mükemmelliğin en önemli delillerinden biri parmakların uzunluklarıdır. Eldeki bütün parmaklar, işlevlerine göre en uygun uzunluklara sahiptirler. Bundan başka bulundukları yerler olabilecek en uygun yerlerdir. Parmakların birbirleriyle olan oranları da son derece önemlidir. Bu önemi şöyle bir örnekle de açıklayabiliriz. Başparmak, uzunluğu nedeniyle diğer parmakların üzerine kolaylıkla kıvrılabilir. Bu, başparmağın diğer parmakları desteklemesini ve kol gücünün artmasını sağlar. Bu nedenle normal bir başparmağa sahip bir elin attığı yumruğun gücü, normalden daha kısa bir başparmağı olan elin attığı yumruğun gücünden daha fazladır.
Elinize bakın ve tırnaklarınızı inceleyin. Kimi zaman gereksiz bir detay olarak düşünülen tırnakların gerçekte son derece önemli görevleri vardır. Yere düşmüş küçük bir cismi tırnaklarımız olmadan almaya çalıştığımızı düşünelim. Bu tip durumlarda kavrama işleminde parmaklar kadar tırnaklar da önemli bir göreve sahiptirler. Parmaklar cisimleri tutarken son derece hassas bir basınç uygularlar. Tırnakların görevi işte bu basıncın ayarlanmasıdır. Bundan başka elimizdeki parmak izlerini oluşturan pürüzler ve tırnaklar da küçük cisimleri daha rahat kavramamızı sağlarlar.
Buraya kadar anlatılanlarda da görüldüğü gibi elde son derece detaylı ve kusursuz bir yaratılış söz konusudur. Dokunma hassasiyeti, manevra kabiliyeti, değişik işler yapabilme yeteneği gibi pek çok fonksiyon ellerimizde mevcuttur. Bu mükemmellik tıp ve bilim dünyasını, insan elini incelemeye ve bir benzerini yapmaya yöneltmiştir. Bu maksatla yapılan robot eller; güç açısından insan eliyle aynı performansa sahiptirler, ancak insan elinde var olan ve elimize benzersiz olma özelliğini veren yapılar bu robot ellerde mevcut değildir.
Son teknoloji ile üretilen robot eller, güç açısından insan eliyle aynı performansa sahiptirler, ancak insan elinde var olan ve elimize benzersiz olma özelliğini veren yapılar bu robot ellerde mevcut değildir. |
Bütün bu bilgilerin ortaya çıkardığı sonuç insan elinin özel bir yaratılışla var edilmiş bir organ olduğudur. Allah elleri özel olarak yaratmıştır. Rahman olan Allah yarattığı herşeyi en güzel yapandır. İnsan elindeki benzersiz yaratılış da bunun delillerinden yalnızca bir tanesidir. Allah yaratma sanatındaki eşsizliğe bir ayetinde şöyle dikkat çekmektedir.
Rahman (olan Allah)ın yaratmasında hiçbir 'çelişki ve uygunsuzluk' (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz (uyumsuzluk bulmaktan) umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir. (Mülk Suresi, 3-4)
Eldeki mükemmel yaratılıştaki başka bir önemli nokta, elin göz ile beraber işleyen bir organ olmasıdır. Bu işlemler de son derece seri bir şekilde gerçekleştirilir. İnsan eli ile robot eller arasında bu noktada bir karşılaştırma yapılacak olunursa, insan elinin yaratılışındaki üstünlük çok açık bir şekilde görülecektir. Robot ellerin özelliği ya görme ya da dokunma özelliğini esas alarak hareket edebilmeleridir. Robot ellere yapacakları her işlem için farklı komutlar verilmesi gereklidir. Ayrıca robot eller farklı farklı fonksiyonları da yerine getiremezler. Örneğin piyano çalabilen bir robot el, çekiç tutamaz. Çekiç tutan bir robot el ise yumurtayı kırmadan tutamaz. Yoğun araştırmalar sonucunda yeni yeni üretilmeye başlayan bazı robot eller, bu işlemlerin 2-3 tanesini birarada yapabilmektedir ama bu, insan elinin kabiliyetlerinin yanında son derece basit bir yapı olarak kalmaktadır.
Tüm bunların üstüne; insanda iki elin aynı anda, mükemmel bir uyumla çalıştığı da eklenince, eldeki yaratılışın kusursuzluğu daha net ortaya çıkmaktadır.