Batıdaki materyalist güçler tarafından yıllar önce şekillendirilmiş ve uygulamaya konulmuş olan ``Türkiye`yi Bölme Planı`` reddedilemez büyük bir gerçektir. Bu plan, asılsız bir dedikodu, hayali bir senaryo veya bir komplo teorisi değildir. Irak`ta ve ülkemizin doğusunda olup bitenler analiz edildiğinde ortaya çıkan bu apaçık gerçeğin karşısında Türk Milleti uyanık olmak ve devletine destek olarak oyunları bozmak zorundadır.
Güneydoğu'daki bölücü terörü yürütenler Marksist-Leninist-komünist mihraklardır. Bölgede yaşayan vatandaşlarımızdan bir kısmının kandırılıp alet edildiği bu komünist faaliyetin destekçileri dünya çapındaki komünist ve sosyalist örgütler, partiler ve iktidarlardır.
Materyalist temeller üzerine kurulu olan AB de gizli ve açık olarak doğudaki bölücü faaliyete destek vermekte, dünyadaki tüm materyalist odaklar, Güneydoğu'daki eylemleri meşru olarak algılamaktadır.
Türkiye`yi bölmek isteyenlerin planı çok aşamalıdır. Bu planın ilk kademesi Irak ‘ta gerçekleşmiş bir Kürt devleti -adı konmamış olsa da- kurulmuştur. Bugüne kadar devletimizin yanında yer alan Kürt kökenli vatandaşlarımızın bölücü komünistlerce kışkırtılması, Türkiye`ye karşı cephe almaları ve sonunda bir ayaklanma başlatılması ise planın diğer bir parçasıdır.
Türkiye`de komünist bir kürt devleti kurulmak istenmektedir. Ancak plan sadece doğu bölgelerimizle sınırlı değildir. Ülkemizin geri kalan kısmı için de karanlık planlar sözkonusudur. Unutulmamalıdır ki komünizm veba mikrobu gibidir, yayılma istidadı gösterir. Sadece o bölgede kalmaz bütün Türkiye`yi yutar, diğer komşulara da yayılır. Nitekim Atatürk de komünizmi ülkemiz için tehlike olarak görmüş, ``komünizm görüldüğü yerde ezilmelidir`` ifadesiyle bu ideolojiye karşı tavrını açıkça ortaya koymuştur.
Türkiye, Bölme Girişimlerine ``Büyüme Stratejisi`yle Cevap Vermelidir
Örneğin Kıbrıs eski Osmanlı toprağıdır, Türk`tür, Türk vatanıdır. Türkiye Cumhuriyeti`nin toprağı, Türkiye`nin bir ili olmak Kıbrıs halkının çıkarlarınadır. Azerbaycan için de aynı gerçek sözkonusudur. Bu ülkeler, Türkiye Cumhuriyeti`nin çatısı altında bambaşka bir kimliğe bürüneceklerdir. Karanlık güçlerin egemen olduğu devletlerin büyüyüp gelişmesi ne Türkiye`nin ne de dünyanın çıkarınadır. Egemenlik sahamızın genişlemesi öncelikle bölge insanlarına, barış, istikrar ve refah getirecektir.
Bölücü terör örgütü sadece dağda değil, halkın arasında da faaliyet sürdürmektedir. Bölücü örgüt, halkın arasına da sızmakta ve sistemli bir materyalizm ve komünizm propagandası yürütmektedir. Çünkü komünist militanlar, İslam ahlakını benimsemiş bir toplumda başarılı olamayacaklarını gayet iyi bilmektedirler. Bu faaliyet ise dağdakinden çok daha tehlikeli ve sonuçları çok daha vahim olabilecek niteliktedir. Çünkü doğu insanı Marksist-Darwinist düşünceler ve bunların getireceği zararlara dair yeterince bilgi sahibi değildir. Eğer vakit geçirilmeden tedbir alınmazsa, komünist bölücü örgütün telkinlerine her geçen gün daha fazla gencimiz kapılacaktır. İnsana sevgi duymanın, güzel ahlakın, şefkatin ve merhametin önemini bilerek yetişen, itaatli ve nitelikli bir gençlik yerine, Darwinist eğitimden geçirilmiş gençlik konulduğunda sonuç toplumsal yıkımdır. Komünizm gibi insanlık dışı ideolojilere taraftar toplamak için ilk yapılan, "insanın, doğanın ve tesadüflerin ürünü bir cins hayvan olduğu" yönündeki Darwinist iddiaları toplumlara benimsetmektir. Darwinist toplumlarda vefanın, sadakatin, şefkatin, fedakarlığın hiçbir önemi yoktur. Din, aile, millet, bayrak gibi kavramlar da birşey ifade etmemektedir. Bölücü terör örgütü de, terörist olarak yetiştireceği kişilere öncelikle diyalektik materyalizm ve bu felsefenin temeli olan Darwinizm eğitimi vermektedir. Dolayısıyla bunlara karşı etkili ve kararlı bir fikri mücadele ve propaganda yürütülürse Marksist-komünist terörün önü alınabilir. Türkiye komünist terörle yok edilmek istenmektedir. Bunun çaresi komünizmin zemininin yok edilmesidir. Bu zemin ise Darwinizm`dir.
Türkiye`de Darwinizm ve Materyalizm Tam Yenildiğinde, Bölücülük de Yenilecektir
Bu olduğunda, Türkiye`deki kargaşa ve fitne de son bulacaktır.
Sadece askeri ve polisiye tedbirlerle soruna köklü bir çözüm getirebilmek mümkün değildir. Marksist-komünist ve Darwinist öğretilerle beyinleri yıkanarak milletimize karşı kışkırtılan insanlar, ancak bu çarpık ideolojilerin gerçek yüzleri ortaya konup, dayandıkları felsefelerin sefaleti gözler önüne serilirse bu kitlesel hipnozdan kurtarılabilirler.
Marksist-komünist ideolojiye karşı yapılacak bu fikri mücadele ve propaganda, ya resmi olarak devlet eliyle yürütülmeli ya da bu konuda sorumluluk üstlenecek ehil kimse ya da kuruluşlara devlet tarafından destek verilmelidir.
Charles Darwin: "Avrupalı ırklar olarak bilinen medeni ırklar, yaşam mücadelesinde TÜRK BARBARLIĞINA karşı galip gelmişlerdir. Dünyanın çok da uzak olmayan bir geleceğine baktığımda, BU TÜR AŞAĞI IRKLARIN çoğunun medenileşmiş yüksek ırklar tarafından elimine edileceğini (yok edileceğini) görüyorum." (Francis Darwin, The Life and Letters of Charles Darwin, Cilt 1, New York: D. Appleton and Company, 1888, ss. 285-286) diyerek Türkleri aşağı ırk olarak tanımlamıştır. Darwin`in ırk üstünlüğü tezleri ve Türkler konusundaki sapkın izahları Avrupa`nın sosyal stratejisi olmuştur. Nitekim, bugün Avrupa`da çokça tekrarlanan ``Türkler geldikleri yere dönsünler`` şeklindeki sloganların kaynağının Darwinizm olduğu bilinmektedir. Bu slogan Türklerin Anadolu topraklarından sürülmeleri idealini ifade etmektedir. Ülkemiz toprakları, Ermenilerin ve Rumların hakkı görülmekte, Türkler işgalci olarak nitelendirilmektedir.
Doğu insanı güzel ve örnek bir ahlak sahibidir. Efendi mizaçlı, haysiyetine ve şerefine düşkün, kanaatkar, devletine sadakatli ve insancıldır. En güzel yiyeceği konuklarına sunacak kadar misafirperver, fedakar ve sevgi doludur. Anadolu halkının ekserisi bu şekilde üstün bir karaktere sahiptir. Bu vatandaşlarımızı koruyup kollamak, ihtiyaçları olan desteği yoğun bir şekilde vermek devletimizin görevidir. Terör tehdidi, doğu bölgelerimizde yeni, modern ve hayati tesislerin yapılmasına, büyük yatırımlara imkan vermemektedir. Bu sebeple doğu insanı hem terörün gölgesinde yaşamakta hem de terörün yol açtığı büyük ekonomik zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır. Devletimizin bu aşamada yapması gereken yeni bir planlamayla doğu insanının gereksinim duyduğu yiyecek, giyecek, konut, sağlık gibi belli başlı konulara ağırlık vermektir. Bunun dışında bölge ekonomisinin canlandırılması için tarım ve hayvancılığa verilen destek arttırılmalı, orada yaşayan insanımız Türkiye Cumhuriyeti`nin seçkin fertlerinden olmanın gurur ve mutluluğunu yaşamalıdır. Devlet şefkatini tam manasıyla hissettirdiğinde birçok sorun kolaylıkla ortadan kalkacak, komünist bölücü terör örgütünün propaganda gücü yok olacak, tuzaklar bozulacaktır.