Atmosferin korunması ve ekolojik açıdan önemli görevler üstlenen fitoplanktonları oluşturan tek hücreli suyosunlarına örnek olarak, yüzeyleri geometrik biçimlerle bezeli olan silisli kapsülleri sayesinde kolaylıkla tanınan, diatomlar gösterilebilir. Binlerce yıl önce denizlerde ölen diatomlar petrol yataklarının kaynağını oluşturmaktadır. Diatomlar ayrıca pek çok balık ve balina gibi suda yaşayan canlılar için önemli bir besin kaynağı oluşturmaktadır. Aynı zamanda balık yağında bulunan D vitaminini de sağlamakla sorumludurlar. Allah bu küçük canlıyı balığa rızık olarak yaratmış, ardından onu balığa ve balığı besin olarak kullanan insana yararlı hale getirmiştir. Bilindiği gibi, balık yağı insanın gelişimi için oldukça değerli bir besindir.
Bunların yanı sıra diatomlar endüstriyel olarak da kullanılmakta ve çeşitli maddelerin filtre edilmesini ve yalıtılmasını sağlamaktadırlar. Bu canlılar özellikle silis, nitrat ve fosfatın canlılar için kullanılabilir hale gelmesinde de son derece etkilidirler. Hatta belirli şartlar altında kirli su kaynaklarının saf hale getirilmesini de sağlayabilmektedirler. Bu işlemlerin pek çoğu günümüzün laboratuvar şartlarında bile gerçekleştirilemezken, bir hücre zarı ve kloroplasttan ibaret olan tek hücreli bir canlının adeta bir kimya laboratuvarı gibi çalışması elbette onun kendi becerisi değildir. Onun, dışarıdaki karbondioksitten, ürettiği oksijenden, karbonun canlılar için öneminden, balık yağındaki D vitamininden haberi bile yoktur. O, sadece üstün özellikleriyle kendisine yüklenmiş görevleri yerine getirir. İşte bu nedenle ilhamla hareket eder. Ona bu ilhamı veren, onu yaratan, onu canlılığın varlığı için gerekli kılan üstün güç, yeri göğü ve bunların içinde bulunan her şeyi “Ol” emri ile yaratan Allah’tır. Rabbimiz bir ayetinde şöyle buyurmaktadır:
“Onu istediğimizde herhangi bir şey için sözümüz, ona yalnızca “Ol” demekten ibarettir; o da hemen oluverir.” (Nahl Suresi, 40)