Paul Warburg; Hamburg doğumlu bir Alman yahudisi, sonradan ABD'ye göç ediyor, büyük bankerlerin arasına giriyor. Yahudi bankerlerin geleneksel tavrına uygun olarak, bir başka yahudi banker ailenin kızıyla, Kuhn, Loeb şirketinin sahibi Solomon Loeb'in kızı Nina Loeb ile evleniyor. Serveti gittikçe büyüyor. "Bilinçli" bir yahudi; sayısız yahudi örgütüne finansal destek sağlıyor. Paul Warburg, ayrıca bir de "bir dünya hükümeti ister istemez kurulacak; tek sorun bu sonuca güzellikle mi yoksa zorla mı ulaşılacağıdır" şeklindeki ünlü sözüyle de tanınıyor.
Felix Warburg ise en az kardeşi Paul kadar "bilinçli". O da "ırk-içi" evlilik yaparak, Jacob Schiff'in kızı Frieda ile evleniyor. Pek çok yahudi örgütüne destek veriyor. Filistin'e yapılan yahudi göçünü ve Siyonist hareketi destekliyor. Filistin'deki yahudi göçmenlere ve Kudüs İbrani Üniversitesine büyük destek veriyor. Siyonist lider ve ilk İsrail devlet başkanı Chaim Weizmann ile işbirliği içinde.
Jacob Schiff, belki de sözkonusu yahudi bankerler içinde en önemlisi. Almanya kökenli ünlü bir haham ailesinin soyundan geliyor. Babası Moses, Rothschildlar'ın ortağı. Diğerleri gibi o da "ırk-içi" evlilik yapıyor ve Solomon Loeb'in diğer kızıyla evleniyor. Antisemit politikaları nedeniyle düşman olduğu Çar'ın devrilmesi için elinden geleni yapıyor; 1904-1905 Rusya-Japonya savaşında Japonlara 200 milyon dolar veriyor. Rus yahudilerini silah ve para yönünden desteklerken, Kerensky hükümetine yardım ediyor. (Ayrıca Schiff'in Bolşeviklere de büyük yardım yaptığı da biliniyor.)
"Yahudi olan hiçbir şey kalbime yabancı değildir" sözüyle tanınıyor. Tüm dünyadaki Yahudi organizasyonlarına para yardımı yapıyor. Talmud ve Tevrat eğitimini finanse ediyor. Amerikan başkanlarına Yahudiler lehinde hareket etmeleri için lobi yapıyor. Özellikle de 1917 yılından sonra, Filistin'de bir yahudi devleti kurulması çabasının güçlü destekçileri arasına giriyor. Mortimer Schiff ise onun kardeşi ve her zaman ağabeyinin yolunu izliyor.Herbert H. Lehman; Amerikalı Yahudi banker, politikacı ve devlet adamı. Lehman Brothers şirketi ile kısa sürede büyük servet elde ediyor. Sayısız yahudi organizasyonunu finansal yönden destekliyor. Daha sonraki dönemde "Roosevelt'in sağ kolu" oluyor. İsrail'in kuruluşuna destek veriyor; Filistin'e yahudi göçünü destekliyor. Dış politikada "internationalist" (yayılmacı) görüşü savunuyor ve İsrail Devleti'ne yapılan Amerikan desteğinin başlıca organizatörlerinden oluyor.
Otto Kahn ise Almanya kökenli Yahudi Kahn ailesinin Amerika'daki temsilcisi, büyük bir banker. O da "içerden" evleniyor; Yahudi Kuhn, Loeb şirketinin ortaklarından Abraham Wolff'un kızıyla nikahlanıyor. Otuz yaşındayken ABD'nin en önde gelen bir-iki bankeri arasına giriyor. Pek çok Yahudi organizasyonunu finanse ediyor.
Henry Morgenthau: Morgenthaular, Alman kökenli bir Yahudi ailesi. Henry Morgenthau, Yahudi ailenin Amerika'daki diplomat ve finansör üyesi. 1912-1916 yılları arasında Osmanlı'da Amerikan Büyükelçiliği yapıyor. (Morgenthau, bu yıllardan sonra, sözde Ermeni Soykırımı'nı konu edinen ve Osmanlı'yı soykırım uygulamakla suçlayan bir kitap da yazıyor.)
Morgenthau da bilinçli bir Yahudi; Wilson tarafından Polonya Yahudilerinin durumunu incelemekle görevli komisyonun başına atanıyor. Uluslararası Siyonist örgüt B'nai B'rith'in yönetim kurulunda çalışıyor.Kısacası, Başkan Wilson üzerinde büyük etkiye sahip olan Albay House, sözkonusu Yahudi bankerlerin, ya da "Yahudi önde gelenleri"nin adamıydı. Dolayısıyla House'ın Wilson'a yaptığı telkinlerin, gerçekte bu Yahudi liderlerin amaçları doğrultusunda olduğunu anlamak pek zor değildir. Bir başka deyişle, Wilson'ın gerçek akılhocaları, devrin önde gelen Yahudileridir.Dan Smoot, House'un Wilson'a yaptığı telkinlerden söz ederken, onu "Amerika'nın tüm dünya üzerinde 'demokrasi'yi korumak gibi kutsal misyonu olduğuna" ikna ettiğini yazıyor. House'un telkinleri, Amerika'nın resmi olarak 121 yıldır süren "izolasyoncu" geleneğinin kesin bir sona erişi ve Amerikan yayılmacılığının resmen onaylanmasıyla sonuçlanmıştı. Wilson'ın Almanya'ya karşı savaşa girmesindeki en büyük etken ise, yine Albay House'du; Yahudi önde gelenlerinin Washington'daki adamı...
House'ın ilginç bir başka icraatı ise, Başkan Wilson'a bir yandan da Siyonizm lehinde lobi yapmasıydı. Yahudi yazar Joshua B. Stein, o yıllarda İngiltere'de Siyonizm'in en önemli savunucularından olan Josiah Wedgwood'un, Başkan Wilson'la görüşerek, ona uzun uzun Siyonizm'in önemi ve bu işi için gereken Amerikan desteği konusunda telkinde bulunduğunu bildiriyor. Wedgwood'u Başkan'la tanıştıran ve görüşmeleri ayarlayan kişi ise kahramanımız Edward House!... House'un bir başka ilginç ilişkisi ise Siyonizm'e resmi İngiliz desteği anlamına gelen Balfour Deklarasyonu'nu yazan kişiyle, yani bir Hristiyan Siyonist olan Lord Balfour'la çok yakın bir dostluk kurmuş olmasıydı.