Kainatın düzen ve işleyişinin yanı sıra insanın yaratılışının temel amacı da sevgidir. Sevgi yalnızca insanda değil, kainatın tamamında tecelli eden bir mutluluk kaynağıdır. Nitekim kainatta var olan tüm yasaların kusursuz işleyişleri, canlı cansız tüm varlıklar; atomlar, hücreler, hayvanlar, bitkiler; her şey Allah’ın sevgisinin birer tezahürüdür.
Sevgi, hem bu dünyanın hem de ahiretin varoluşunun asıl amacıdır. Allah’ın her varlığı sevgi için yaratmış olması, bilinç ve ruh sahibi olan insanın yaşamının da en derin anlamını içerir.
İnsan için maddi ve manevi rehber olan sevgi, yaratılışın özü ve ruhun anlamıdır. Allah ile kul arasındaki en güçlü bağ olan bu duygu, insanın ilahi nuru keşfetmesini ve yaratılış amacıyla bütünleşmesini sağlar. Bu duygu insana müthiş bir haz ve mutluluk verir, hayatına güzellik üstüne güzellik katar.
Sevgi, akıl ve vicdan birliğiyle oluşur ve Allah'a duyulan aşk oranında şekillenir. Sevginin zirvesine ulaşmak, samimi bir iman ve derin bir maneviyat ile mümkün olur. Bu yolda ilerlemek isteyen insanın edinmesi gereken rehber ise Kuran’dır. Çünkü sevgiyi yaşamanın tüm yollarını Allah Kuran vasıtasıyla insanlara açıklamıştır. Saygı, sabır, merhamet, affedicilik gibi vasıflar, Kuran'da gerçek sevginin anahtarı olarak gösterilen değerlerdendir. Allah’ın büyüklüğünü idrak eden bir kişi, bu değerlerin derin manasını kavrar. Zira bu kavrayış vasıtasıyla kişiye nail olan samimi sevgi, Allah tarafından ilahi bir nur olarak sadece mümin kullara nasip olur. Allah'ın samimi kullarına bahşettiği bu özel sevgi gücü ile kişinin hayatı güzelleştiği gibi, manevi yönleri de güçlenir. Tüm varlıkları Allah’ın tecellileri olarak görür ve onları sevgi ile kucaklar.
Kişi Allah'a ve tüm yaratılmışlara karşı kalbinde duyduğu sevgiyi hem aklını ve vicdanını kullanarak, hem de daimi bir dikkat ve irade göstererek arttırabilir. Gerçek, samimi sevgiyi ne kadar çok yaşarsa, kendine de etrafına da o kadar faydalı bir insan olur. Bu nedenle müminler içinde yaşadıkları toplumun sevgi önderleridir. Onlar vesilesiyle toplum birlik-beraberlik, sevgi, saygı, adalet temelinde yaşar ve giderek güçlenir.
Sevgiyi Kazanma ve Yaygınlaştırma
Sevginin önündeki engelleri kaldıran güzel davranışlar Allah tarafından Kuran'da açıklanmıştır.
-
Sevgi, Allah’a aşık olmakla başlar. Sevginin kaynağı Allah olduğu için, gerçek sevgiye ulaşmak ancak ve ancak kalpten O'na yönelmekle mümkündür. Bunun yolu ise Allah'ı derin bir sevgiyle sevmekten ve O’na karşı saygı dolu bir korku hissetmekten geçer. Bu korku Kuran'da, Allah'a aşkla bağlı olan kulun O'nun sevgisini ve hoşnutluğunu kaybetmekten çekinmeyi ifade eden "haşyet" kelimesiyle açıklanır. İnsan ancak Allah'a karşı kalbinde hissettiği bu aşk dolu, içli haşyet duygusu ile gerçek anlamda sevme yeteneği kazanabilir. Allah insanlardan Kendisine karşı zayıf, yüzeysel bir sevgi istemez. Kaldı ki yüzeysel sevgi, Allah’ın ruhunu taşıyan bir insanın içindeki sevgi ihtiyacını da tatmin etmez. Allah’ın istediği samimi sevgiyi yaşayabilen ve gösterebilen insanların sayısı ise oldukça sınırlıdır. Zira Allah’a duyulan derin sevginin temel şartı, zorluklar karşısında isyankar bir tavır sergilememek, sevgide ve saygıda kusur göstermemektir. Örneğin peygamberler en büyük imtihanlarla denenmişler, en zor zamanlarda bile Allah’ı derin, koşulsuz bir aşkla sevmeye devam etmişlerdir. Sabırları ve sadakatleri, sevgilerinin en büyük göstergesidir. Yüce Allah bu gerçeğe şöyle işaret eder:
De ki: "Şüphesiz namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi Allah içindir." (En'am Suresi, 162) -
Kuran sevgiyi öğreten bir hayat kitabıdır. Kuran’a tam anlamıyla uyulduğunda, gerçek dostluk ve sevgi yaşanır. Kuran, Allah ile bağlantıyı kesintisiz bir şekilde sağlayarak mutluluğa ve sevgiye ulaşmanın anahtarını sunar. Dünyada sevgisizliğin sona ermesi için insanlara birbirlerini sevmelerini, birbirlerine saygı, şefkat, merhamet çerçevesinde yaklaşmalarını öğütler.
-
-
Sevgiyi yaşamak için acıma ve merhamet duygusu şarttır. Merhamet, insanın karşısındakini kendisi gibi görerek ona sahip çıkmasını ve korumasını sağlar.
-
Övgü sevgiyi geliştirir. İnsanların birbirlerine karşı sıcak ve gönül alıcı bir tavır sergilemeleri, birbirlerinin güzel yönlerini takdir ederek dile getirmeleri önemlidir. Övgü, sevgiyi güçlü bir şekilde artıran değerli bir ibadettir. Her türlü güzellik Allah'ın sanatıdır. Bir çiçeği, bir kediyi, bir insanı ya da bir manzarayı övmek, aslında doğrudan Allah'ın nimetini takdir etmek anlamına gelir. Öte yandan sevgi gücü yüksek olan kişi kendi benliğini ön planda tutmaz, aksine karşısındaki insana öncelik verir ve onun aklını, kişiliğini ve karakterini yüceltir. Ancak kişi bencillik ve büyüklük hissine kapıldığında karşısındakini onore etmekten kaçınır ve yalnızca kendini yüceltmeye odaklanır. Bu tavır ise sevginin önündeki en büyük engellerden biridir.
-
Öfke sevgiyi ortadan kaldırır. Her ne olursa olsun, her şartta sevgi, dostluk ve akıl ile hareket etmek en doğru yaklaşımdır. Sorunları öfkeyle çözmek mümkün değildir. Öfkeli bir yaklaşım her iki tarafta da derin yaralar açar.
-
Özür dilemek güzel bir sevgi gösterisidir. Özür dilemek de, özrü kabul etmek de zor bir şey gibi görülmemelidir. Gururu bahane ederek affetmemek ya da özür dilememek, en başta kişinin kendisi için büyük bir kayıptır.
-
Gıybet sevginin düşmanıdır. Gıyapta kötü konuşmak sevgiyi ortadan kaldırır. Bu tavır mutlak sevgisizliği beraberinde getirir.
-
Sevgiyi candan, içten gelen konuşmalarla dile getirmek gerekir. Yapmacık, itici konuşmalar yerine doğal, samimi sözler sevgiyi vurgulamanın en güzel yoludur. Güzel sözler kalbe etki eder, kalpten gözlere sevgi olarak yansır ve karşı tarafın kalbine berrak bir şekilde akıp gider.
-
Sevginin kökeninde her zaman olumlu düşünmek vardır. Sevgi, insanın sevdiğine güzel, olumlu kanaat besleyerek bakmasıyla şekillenir ve bu durum karşılıklı anlayış, saygı ve derin bir güven ortamı meydana getirir. Sosyal ilişkilerinde olumlu düşünceleri benimseyen kişiler, karşılıklı anlayışı ve empatiyi temel alan güçlü bağlar kurarlar. Bu yaklaşım yanlış anlamaları, kırgınlıkları ve gereksiz çatışmaları önlerken, sevginin daha derin bir boyuta ulaşmasına olanak tanır.
-
Haset ve kıskançlık insanın sevgi nimetinden mahrum kalmasına yol açar. Kıskançlık kişinin hem kendisine hem de çevresine zarar veren olumsuz bir duygudur. Yaşam sevinçlerini kaybetmiş, kalpleri sevgisizlikten katılaşmış insanlar her türlü güzelliğe karşı kıskançlıkla, öfkeyle yaklaşırlar. Fakat bu tavırları en çok kendilerine zarar verir. Çünkü sevgisizlik, öfke ve nefret dolu bir ruh hali kişinin aklına ve bedenine oldukça olumsuz etkide bulunur, kişiyi ruhen ve fiziken yıpratır, çirkinleştirir. Oysa sevgi ruhuyla bakan bir insan güzelliklerden büyük bir zevk alır. Bu olumlu bakış açıları da hem ruhsal hem de fiziksel anlamda güzelleşmelerine vesile olur.
-
Fedakarlık, vefa ve cömertlik sevgiyi arttırır. Sevgi, kişinin sadakatinden, cesaretinden, fedakarlığından ve sevdiği uğruna acı ve zorluklara katlanma gücünden anlaşılır. Bu değerler güven, saygı ve bağlılık duygularını güçlendirerek sevginin derinleşmesine katkıda bulunur. Ayrıca karşı tarafta kendisinin değerli olduğuna ve önemsendiğine dair olumlu bir izlenim uyandırır, güven duygusunu pekiştirir. Bu da kişiler arasında kalıcı, sağlam bir sevginin gelişmesine neden olur.
-
Sevginin kesintisiz olması için insanların birbirlerinin eksiklerini ve kusurlarını sevgiyle, şefkatle kabullenmeleri gerekir. Kaldı ki her insanın eksikleri, kusurları olabilmektedir. Öfkeyle hareket etmemek, herkese karşı şefkatle yaklaşmak, meseleleri gereksiz yere büyütmemek çok önemlidir. Olayların hayırlı, iyi ve güzel tarafına odaklanmak, sevginin gelişmesi için vazgeçilmez bir şarttır.
-
İnsan karşısındakini Allah’ın ruhu olduğunu bilerek severse, Allah muazzam bir sevgi meydana getirir. Kişi tüm varlıkların Allah’ın birer tecellisi olduğu gerçeğini kavrar ve sevgisini doğrudan Allah’a yöneltirse sonsuz sevginin tadına varır. Ayette müminlerin Allah’a olan sevgileri şöyle vurgulanır:
İnsanlardan kimileri vardır ki, Allah’tan başka bazı varlıkları Allah’a denk tanrılar sayar da bunları Allah’ı sever gibi severler. İman edenler ise en çok Allah’ı severler. (Bakara Suresi, 165) -
İnsanların birbirlerini affetmesi sevgiyi pekiştirir. Her şeye öfkelenip kızmak, affetmemek şeytanın sevgisizliği yaymak için oynadığı bir oyundur. Yüce Allah ayetlerde affetmenin önemine dikkat çeker:
Sen af (veya kolaylık) yolunu benimse, (İslam’a) uygun olanı (örfü) emret ve cahillerden yüz çevir. (Araf Suresi, 199) -
Her fikre, her düşünceye saygılı olmak sevgiyi arttırır. Hıristiyan’a, Musevi’ye, Alevi’ye, Sünni’ye, ateiste, eğlenene, gülene, gülmeyene,
kadınlara, çocuklara; kısacası kendinden olmayana, farklı fikirlere, farklı inançlara sahip olanlara; Allah’ın yarattığı tüm varlıklara saygıyla yaklaşmak, insanların yaşamlarına müdahale etmemek önemlidir. Sevgi, herkesin istediği hayatı yaşayabilmesine hoşgörü ile bakmaktır.
-
Gerçek sevgi için acıma ve merhamet duygularına ihtiyaç vardır. Merhamet insanın sevdiği kişiye sahip çıkmasını, bağlılık göstermesini ve onu korumasını sağlar. Sevdiği insanın haysiyetini, onurunu ve kıymet verdiği her şeyi adeta kendisininmiş gibi sahiplenip savunmasına vesile olur. Bu yaklaşım saf, samimi sevginin yaşanmasını sağlar.
-
Saygı ve sevgi birbirine bağlı iki muhteşem güçtür. Müminlere bahşedilen tüm nimetler Allah’ın birer emaneti olarak kabul edilir. Bu yüzden bir mümin kendisine emanet edilen her şeye karşı saygılı davranmakla yükümlüdür. Ne var ki bazı insanlar birbirlerine karşı gereken saygıyı gösterememektedirler. Bunun temel sebebi, insanı Allah’ın ruhundan bir parça olarak görmemekten kaynaklanmaktadır. Kimi insanlar karşılarındaki kişiyi yalnızca evrimsel süreçlerin bir sonucu olarak değerlendirirken, bencil ve dar görüşlü diğer bazı kişiler ise kendileri dışındaki tüm varlıkları eksik veya önemsiz addederler. Bu tür anlayışlar toplumda karşılıklı güven ve saygının ve buna bağlı olarak sevginin yaşanmadığı bir ortama sebebiyet verir. Nitekim saygı olmadan gerçek sevginin var olması mümkün değildir.
SONUÇ: Sevgi, Allah’ın Bahşettiği Bir Cennet Nimetidir.
Bu özel nimet, Allah'ın hem bu dünyada hem de ahirette mümin kullarına bir armağanıdır. Bu muazzam duygu, Yüce Rabbimiz tarafından yalnızca müminlere bahşedilmiştir. Mümin sevgiyi yaşamının merkezine alır ve ona göre bir hayat sürer. Sevginin olmadığı bir hayat ruhsuz bir beden gibidir ve böylesi bir bedenin cennette yer bulması mümkün değildir. Bütün sevgisini Allah’a yönelten, insanlara ve tüm varlıklara da içindeki Allah sevgisini yansıtan mümin sonsuz zamanlar boyunca her anı, bitmek bilmeyen bir Allah aşkıyla, sevinç, neşe, coşku, huzur dolu eşsiz duygular içerisinde yaşar.