Adnan Oktar'ın 6 Ocak 2010 tarihli Gaziantep Olay ve Samsun Aks TV röportajından
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. Tevbe Suresi açmışsın, 65. “Onlara sorarsan, andolsun: "Biz dalmış, oyalanıyorduk" derler. De ki: "Allah ile, O'nun ayetleriyle ve elçisiyle mi alay ediyordunuz?" diyor Allah. Bazı televizyon kanallarında böyle değil mi, sinir gazı almış hastalar gibi yerlere yatıp gülenler oluyor, dini, imani konular anlatılırken, değil mi, böyle yani kriz tarzında. Allah’tan bahsederken, ahiret ile kendince güya alay ediyor. Bazı safatorikler de onlara uyuyorlar, onlar da onların şaklabanı, soytarısı konumunda, yani böyle sirk soytarısı gibi. Ama kafası da basmıyor, yani orada aşağılandığını, soytarı konumunda olduğunun farkında değil. Yani sarhoş mezesi olduğundan haberi yok adamın, sarhoş mezesi olarak masaya koymuşlar adamı, haberi yok. Eğlendiriyor milleti. Ve onların alayına o da bir alayla karşılık, güya alaylarına o da bir alayla karşılık veriyor. Ben daha iyisini bilirim diyor, değil mi? Bak Cenab-ı Allah da diyor ki; “Onlara sorarsan, andolsun:” bir de yemin ediyorlar, “"Biz dalmış, oyalanıyorduk" derler” diyor. Eğleniyoruz aramızda, bir şey yok diyor. “De ki: "Allah ile, O'nun ayetleriyle ve elçisiyle mi alay ediyordunuz?"” Hadis-i şeriflerle, Kuran’ın ayetleriyle mi alay ediyordunuz diyor Allah, değil mi? “Münafık erkekler ve münafık kadınlar, bazısı bazısındandır; kötülüğü emrederler, iyilikten alıkoyarlar,” yani insanlara iyiliği engellerler. “…ellerini sımsıkı tutarlar.” Cimri oluyorlar, malını, mülkünü vermez Allah yolunda. Aman evinizi de vermeyin, barkınızı vermeyin, paranızı vermeyin derler. “Onlar Allah'ı unuttular;” diyor Allah. “O da onları unuttu.” Yani eğer Allah ile insan sevgi bağı kurmazsa, Allah da o insanı sevmez. Sevmedin mi bela yağmur gibi yağmaya başlar. “Şüphesiz, münafıklar fıska sapanlardır.” Yani her türlü haramı işleyenlerdir diyor, Cenab-ı Allah. “Sizden önceki (münafıklar ve kafirler) gibi” diyor Allah, 69. ayette. “Onlar sizden kuvvet bakımından daha güçlü, mal ve çocuklar bakımından daha çoktular.” Mehdi (a.s.)’nin cemaati içinde de münafıklar çıkacaktır. Küfrü arkalarına alacaklardır, münafıkları, masonları, üçkağıtçıları, o devrin itini, kopuğunu. Ne kadar ahlaksızı varsa, dünya çapında ama, çünkü münafık bir anda dünyanın büyük bir gücü haline gelir, Müslümanlardan ayrıldıktan sonra. Çünkü münafığı dünyadaki bütün kafirler desteklerler. Ne kadar kafir, üçkağıtçı, sahtekar varsa onun arkasında olur. Onun için Mehdi (a.s.)’nin dışında bir kuvvet arayışına gideceklerdir. Küfürle ittifak ederek, Mehdi (a.s.)’ye karşı tavır alacaklardır. Bunlarla ilgili mevzu hadisler var, çok fazladır. Ahir zamanda, Mehdi (a.s.) devrinin münafıkları en azılılarıdır. Bak “onlar” diyor “sizden kuvvet bakımından daha güçlü” eski münafıklar da güçlüydü diyor Cenab-ı Allah, daha güçlüydüler diyor “ve mal ve çocuklar bakımından daha çoktular.” Zaten münafıklar mal ve çocuk edinmek için Mehdi (a.s.)’den ayrılırlar, ayrılacaklardır. Mal ve çocuk dünya hırsıdır. “Onlar kendi paylarıyla yararlanmaya baktılar;” işte eğleniyor, oraya, buraya gidiyor, gezmeye gidiyor, yiyor, içiyor, fuhuş yapıyor, ne ise artık, “siz de, sizden öncekilerin kendi paylarıyla yararlanmaya kalkışmaları gibi, kendi paylarınızla yararlanmaya baktınız” yani birkaç on yıllık ömrünüzü dünyadan bir şeyleri almak için ayırdınız diyor Allah. “…ve siz de (dünyaya ve zevke) dalanlar gibi daldınız. İşte onların dünyada, ahirette bütün yapıp-ettikleri (amelleri) boşa çıkmıştır” boş yere namaz kılıyorsunuz diyor Cenab-ı Allah, boş yere oruç tutuyorsunuz, ne yaparsanız yapın boşa çıkmıştır diyor Allah. “İşte onlar kayba uğrayanlardır. Onlara, kendilerinden öncekilerin; Nuh, Ad, Semud kavminin, İbrahim kavminin, Medyen ahalisinin ve yerle bir olan şehirlerin haberi gelmedi mi? Onlara resulleri apaçık deliller getirmişlerdi. Demek ki Allah, onlara zulmediyor değildi, ama onlar kendilerine zulmediyorlardı” diyor Allah. Ben onlara zulmetmedim diyor, onlar kendilerine zulmettiler diyor. “Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler,” dostudur. Mümin kadınlar, mümin erkeklerin, değil mi, dünyada da, ahirette de velisi, kardeşi ve dostudur. “İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar,” 5 vakit namazı tadil-i erkandan kılıyorlar, sünnetleriyle, güzelce. “…zekatı verirler, Allah'a ve Resûlü’ne itaat ederler. İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.”