İslam Medeniyeti`nin tüm dünyayı aydınlattığı, bilimde, sanatta, mimaride, ticarette dünyaya örnek olduğu dönemler, Müslümanların birlik ve beraberlik içinde hareket ettikleri dönemler olmuştur. 10. ve 11. yüzyıllarda ve bunu takip eden zamanlarda, İbn-i Heytem, El Cebr, İbn-i Sina ve daha pek çok öncü İslam aliminin çalışmalarıyla Müslümanların bilim dünyasına katkıları; Osmanlı döneminde Mimar Sinan başta olmak üzere büyük sanatkarlarla mimari ve sanat dünyasına kazandırdıkları bütün dünyanın takdirini kazanmıştır. Tüm bu asırlar boyunca, Kuran ahlakıyla ahlaklanan Müslümanların, gittikleri her yere hoşgörü, akıl, bilim, sanat, estetik, temizlik ve refah götürmelerinin ve İslam dünyasının, dünyanın en modern ve en çağdaş uygarlığı olmasının temelinde, birlik ruhunun sağladığı huzur, güven ve barış ortamı vardır. Günümüzde de Türk-İslam dünyası gücünü, nurunu, bereketini tekrar elde etme ihtiyacındadır.
Ancak bu yönde yapılacak her türlü çalışma için öncelikle, tüm Müslümanlar arasında kardeşlik ruhunun yaşanması, Türk-İslam dünyasının birliğinin tesis edilmesi gereklidir. Farklılıkları hoşgörü ile karşılayan, gücünü ve enerjisini yalnızca İslam'ın, Müslümanların ve insanlığın hayrına kullanan, çoğulculuktan yana olan, uzlaşmacı ve barışsever bir kültür Müslümanlar arasında egemen olursa, İslam dünyası, 21. yüzyılın en büyük medeniyetlerinden birini inşa edebilir. Aksi halde, dağılmış, ayrılmış, birbirlerinden kopuk olan Müslümanların kendi değerlerini savunmaya dahi güç yetirmeleri çok zor olacaktır. Oysa, insan hakları, inanç, yaşam ve fikir özgürlükleri konusunda olumsuz bir yaklaşımla karşı karşıya kalmaları durumunda, Müslümanların değerlerini beraberce fikren savunmaları Kuran ahlakının bir gereğidir. Birlik ve beraberlik içinde yürütülecek fikri mücadelenin çok etkili olacağı, istenen neticeye kısa sürede ulaşılabileceği açıktır.
Tüm Dünya, Türkiye'nin Müslümanları Birleştirmesini Bekliyor
Yeryüzündeki son İslam Birliği, büyük, şanlı Osmanlı İmparatorluğu'ydu. Kuran ahlakıyla şekillenmiş olan Osmanlı yönetimi döneminde yaşanan İslam Birliği, birlik ve beraberlik ruhu yaşandığında Müslümanların barış içinde, gayet rahat ve huzurlu yaşadıklarını gösteren güzel bir örnektir. Bugün Batı'da da pek çok aydın ve devlet adamı tarafından, özellikle eski Osmanlı coğrafyası üzerinde bir asırdır devam eden boşluk teşhis edilmekte ve çözümün de ancak Osmanlı modelinin, yani hoşgörü ve adalete dayalı bir İslam Birliği'nin, yeniden hayata döndürülmesiyle mümkün olacağı fikri yankı bulmaktadır.
Ülkemiz, mirasçısı olduğu büyük Osmanlı İmparatorluğu ile Müslüman dünyasının yüzyıllarca manevi önderliğini yapmıştır. Bu nedenle, halen bu coğrafyada tüm Müslümanların sevgisine ve ilgisine mazhar olmaktadır. Ayrıca tecrübesi, gelişmiş dış ilişkileri, yetişmiş insanı ve aydınıyla Türkiye, Türk-İslam dünyasının birleşmesine öncü olmaya ehil görülmektedir. Büyük bir kesim ittifakla, Türkiye'yi bu asil görev için aday göstermektedir.