Ali Atıf Bir |
Hürriyet gazetesi yazarı Ali Atıf Bir, Tempo dergisinin 22-28 Mayıs tarihli sayısında yazdığı "Sesimi Duyan Var mı?" başlıklı yazısını "Sesimi duyan biri olsa? Var mı?" diye bitiriyordu.
Evet, biz Ali Atıf Bir"in sesini duyduk. "Biraz şifre gibi" yazdığı yazısının mesajını aldık. Bu yazıda sergilediği yanılgıları da tespit ettik. Aşağıda cevaplıyoruz.
Ali Atıf Bir"in sözkonusu yazısı, bir "Richard Dawkins propagandası"ydı. Richard Dawkins kim? Günümüzde yaşayan en ünlü ve en fanatik Darwinist. Oxford Üniversitesi zooloğu olan Dawkins"i ünlü yapan en büyük etken ise, zooloji alanındaki herhangi bir çalışması değil, her fırsatta dile getirdiği koyu ve militan ateizmi. Hayatını dini inançlarla mücadele etmeye ve ateizmi yaymaya adayan Dawkins"in, evrim teorisinin kurucusu Charles Darwin"e olan hayranlığı da, Darwin"in yaratılış kavramını inkar etmesi ve canlıların kökenini "rastlantılara ve yaşam mücadelesine" bağlamasından kaynaklanıyor. Dawkins, "Darwin bize entellektüel olarak tatmin olmuş ateistler olabilme şansını verdi, ona müteşekkiriz" sözüyle de tanınıyor.
Ali Atıf Bir ise, Dawkins"in görüşlerinden oldukça etkilenmiş ve bu görüşleri okurlarına empoze etmeye karar vermiş... Ama Dawkins"in görüşlerinin —ve tüm Darwinizm"in— ne denli büyük bir yanılgı olduğunun farkında değil.
Bencil Gen Yanılgısı
Richard Dawkins"in en ünlü tezi, Ali Atıf Bir"in de hayranlığını celbeden, "bencil gen" hikayesidir. Bununla Dawkins, yeryüzündeki tüm yaşamın genler arasıdaki bir hayatta kalma mücadelesi olduğunu iddia eder. Genler kendilerini sonraki nesillere aktarmak için yarışırlar ve, sözde, böylece "evrim" oluşur.
Dawkins"in çok bilimsel bir teori gibi anlattığı —ve Ali Atıf Bir"in de öyle sandığı— bu teorinin, gerçekte bir peri masalından daha fazla değeri yoktur. Perilere inanmak, kanıtsız bir inançtır. Genlerin bir bilince sahip olduklarına ve "bencillik" duygusu taşıdıklarına inanmak da öyledir. Gen dediğimiz şey, uzun DNA zincirleridir. DNA ise, fosfat ve şeker ile birbirine tutturulmuş uzun bir "nükleik asit" merdivenidir. Yani uzun bir moleküldür. H20 (su) veya H2SO4 (Sülfürik Asit) nasıl bir molekülse, DNA da öyle bir moleküldür. Ve "bencil su"dan veya "kıskanç asit"den bahsetmek ne kadar mantıklı ise, "bencil gen"den bahsetmek de o kadar mantıklı (yani mantıksız)dır.
Dawkins"in böylesine bir masalı ortaya atmasının ve ısrarla savumasının nedeni, sahip olduğu bağnaz ateizmden başka bir şey değildir. Yeryüzünde yaşamın bilinçli bir tasarımın ürünü olduğunu kabul etmektense, bu bilinci genlere yüklemeye çalışmaktadır. Bu, yağlıboya bir tablonun "ressamsız" ortaya çıktığını iddia etmek isteyen birinin, resmi "boyaların kendi eseri" sayması ve "sanat zevkine sahip boyalar"dan söz etmesi gibi bir şeydir. Yani bir safsatadır.
Bu konuyu daha ayrıntılı olarak daha önce açıklamıştık, dileyenler okuyabilirler: Bencil Gen Yanılgısı.
Mem Hikayesi
Ali Atıf Bir"in aktardığı ikinci Dawkins yanılgısı da "memler" hakkındadır. Mem, Dawkins"in ürettiği bir kavramdır. Tüm biyolojik yapıları "genlerin" ürünü sayan Dawkins, insanlığın kültürel eserlerini de "mem" olarak tanımlamaktardır. Bu temelsiz bir isimlendirmedir ve evrim teorisine (ve materyalizme) olumlu ya da olumsuz bir katkısı yoktur.
Ancak Dawkins mem hikayesine dini inançları da dahil etmekte ve bu inançların insanların kendi ürünleri olduğunu ileri sürmektedir. Bu da yine bir spekülasyon, bir önyargıdır. Dinlerin "insan ürünü" olduklarının bir kanıtı yoktur. Aksine, farklı ve izole coğrafyalarda ortaya çıkan dinlerin hemen hepsinde ortak inançlar bulunması, bunların tek bir insanüstü kaynaktan geldiğine delil oluşturur. (Ayrıntılı bilgi için bkz. Harun Yahya, Materyalizmin Çöküşü, 1999)
Ali Atıf Bir"in dinleri "kör inanç" olarak tanımlaması ise, aynen ilham kaynağı Dawkins"in hikayeleri gibi, dogmatik bir saldırıdan başka bir şey değildir. Allah"a inanan insan, O"nun varlığının ve yaratma gücünün sonsuz kanıtlarını gördüğü için inanır. Bu, akılcı bir inançtır. Allah"ı inkar eden insan ise, O"nun varlığının ve yaratma gücünün eserlerini gördüğü halde, inanmak kendi gurur ve kibirine ağır geldiği için inkar eder. Akıl ve bilim, Allah inancının tarafındadır. Ateizmin tarafında ise, Dawkins"inki gibi peri masalları bulunur. (Bu konuda bilgilenmek için, bkz Harun Yahya"nın Ateizmin Çöküşü, ve Ateistlerin Mantık Bozuklukları başlıklı makaleleri.)
"Denenmek veya Sevap Elde Etmek İsteyenler"
Ali Atıf Bir yazısının sonlarında "şifreli" yazmaktan vazgeçerek ve asıl amacını ortaya koyarak, dine ve dindarlara karşı tavrını ifade ediyor. Bir"in ifadesiyle, "Her gün Tanrı karşısında denenmek ve sevap elde etmek için" yazı yazan insanların gazelerde köşe sahibi olmalarına serzenişte bulunuyor. Kısacası Ali Atıf Bir, Allah"a inanan ve O"na kulluk bilincine sahip olan insanların gazetelerde yazı yazmasından kaynaklanan bir rahatsızlık içinde... Anlaşılan kendisinin ütopyası, tüm köşelerin kendisi ve hayran olduğu Dawkins gibi materyalist kalemlerin elinde olması.
Ali Atıf Bir"i bu hayalden vazgeçmeye çağırıyoruz. Bir başkası değil, kendisi için: Allah"a inanan ve O"na kulluk bilincine sahip olan insanların yazı yazması sayesinde, belki daha önce bilmediği veya fark etmediği gerçekleri öğrenme imkanına sahip olabilir. Örneğin Dawkins"i büyük bir bilimadamı sanmaktan, yeryüzündeki yaşamın sözde "bencil" genlerin ürünü olduğunu zannetmekten kurtulabilir. İman eden insanları boykot etmeye kalkmaktansa, onların bildiği gerçeklerden istifade etmeye çalışması, kendisi için çok daha akılcı ve yararlı olacaktır.
Sonsöz
Ali Atıf Bir"e bir kez daha hatırlamak yerinde olur: Sesini duyanlar vardır. Ama sesi, sandığı gibi gerçeğin ve bilimin sesi değil, yanılgının ve bağnazlığın sesidir. Çünkü Ali Atıf Bir Darwinizm"e ve materyalist felsefeye inanmakta ve dünyaya bu gözlüklerden bakmaktadır. Oysa her iki 19. yüzyıl dogması da çağdaş bilimsel bulgular karşısında çökmüş durumdadır.
Ali Atıf Bir"e tavsiyemiz, "dünya görüşünü" yeni baştan gözden geçirmesidir. "Kör inanç" sandığı şeylerin, mutlak ve asıl gerçek olduğunu belki o zaman anlayabilir.