Bilim adamları uzun süredir kompleks organik moleküllerin fosilleştikten sonra korunamayacaklarını düşünüyorlardı. Fakat Ohio - Indiana’da ortaya çıkartılan 350 milyon yıllık deniz canlılarına ait fosiller bu varsayımları değiştirdi.
Denizlalesi olarak bilinen canlı türlerine ait bir fosilde çeşitli renklerde yapıların olduğu gözlemlendi. Fosilleşmiş bu canlıların iskeletlerinde farklı renklerdeki yerlerde organik bileşiklerin de olduğu keşfedildi.
Bulunan fosillerin ait olduğu canlıların, karbonifer döneminde Kuzey Amerika’da meydana gelen yoğun fırtınalar sırasında canlı olarak deniz katmanlarına hızla gömülerek, toprak altında ince parçalardan oluşan tortuların içinde sudan korunduğu tahmin ediliyor. Görünen o ki, canlının üzerindeki boşluklarda hapsolan organik moleküllerin de bir kısmı bozulmadan kalabilmiş.
Ohio Üniversitesi’nden Prof. William Ausich, “Kayaların her yerinde canlı izleri adını verdiğimiz parçalanmış çok sayıda biyolojik molekül bulunuyor. Bunlar eski dönemlerde yaşayan bitki ve hayvanlara aitler. Tümü parçalanmış ve karışmış durumdalar. Fakat bir tanesinin içinde en eski canlı izlerine rastladık. Bu organik moleküllerin, kalıntılarını incelediğimiz canlılardan kaldığını söyleyebiliriz.”
Kinon adı verilen bu aromatik bileşenler, pigment olarak kullanılıyorlar ya da avcılara karşı zehir görevi yapıyorlar
Denizlalelerinin bu kadar iyi korunmuş olmalarının nedeni iskelet yapıları. Kum doları diye bilinen canlılara benzer şekilde sert kalsit (CaCO3) kabukları üzerinde bir deri tabakası bulunuyor. Uzun vücutları binlerce istiflenmiş kalsit halkadan meydana geliyor, her bir halka büyük bir kalsit kristal özelliği taşıyor ve canlı dokuya sahip boşluklar içeriyor. Denizlalesi öldüğünde doku çürümeye başlıyor, fakat kalsit boşluklarda çökeliyor. Sözkonusu kalsit, jeolojik dönemde kararlılığını koruyor ve bu nedenle organik madde kaya içinde muhafaza oluyor.
Ausich, “Kristallerin yönüne göre kaya iskeletin içini dolduruyor. Bu nedenle büyük kristaller içinde hapsolmuş organik madde bulmamız mümkün oluyor” dedi. Bundan sonraki çalışmalar bunların ne tür kinon molekülleri olduğunun tespit edilmesi.
Çalışmayı yürüten jeokimyager Yu-Ping Chin ve O’Malley, fosillerden elde ettikleri ORGANİK MOLEKÜLLERİ GÜNÜMÜZDE YAŞAYAN DENİZLALELERİNDEKİ MOLEKÜLLER İLE KARŞILAŞTIRDILAR. ARAŞTIRMACILAR KİNON BENZERİ BU MOLEKÜLLERİN HEM YAŞAYAN DENİZLALESİ ÖRNEKLERİNDE, HEM DE FOSİLLEŞMİŞ ATALARINDA AYNI ŞEKİLDE BULUNDUĞUNU ORTAYA KOYDU.
İnorganik moleküllerden oluşan kayaçlar arasındaki fosiller evrim teorisinin tamamıyla karşısındadırlar. Şimdi buna fosille aynı kategorik yaşta ama organik yani hayret uyandıran bir şekilde o canlının yaşayan bir dokusunda bilim insanları inceleme fırsatı bulmuş oldular. Bu örnekte açık bir şekilde anlıyoruz ki CANLILARIN GÜNÜMÜZDEKİ ORGANİK MOLEKÜLLERİ YANİ CANLI HÜCRE VE DOKULARI YÜZ MİLYONLARCA YIL ÖNCEKİ CANLI DOKULARIYLA AYNI! BU GELİŞMELER APAÇIK BİR ŞEKİLDE ALLAH’IN YARATMASININ DELİLLERİNİ GÖSTERMEKTEDİRLER.