"Dokunmuş" gökyüzü
ucgen

"Dokunmuş" gökyüzü

2189

'Özen içinde yollar ve yörüngelerle donatılmış' göğe andolsun; (Zariyat Suresi, 7)

Yukarıdaki ayette "donatılmış" olarak çevrilen "elhubuk" kelimesi "habeke" fiilinden türemiştir. Bu fiil ise "bir şeyi iyi ve sıkı dokumak; örmek; sıkı sıkıya bağlamak, iyice düğümlemek; tertip etmek" anlamlarına gelmektedir. Zariyat Suresi'nin 7. ayetinde kullanılan "elhubuk" kelimesinin bu anlamları düşünüldüğünde, gökyüzünün dokunmuş ya da örülmüş bir kumaş gibi olduğu anlaşılmaktadır. Ayette bu kelimenin kullanılması son derece hikmetlidir ve günümüz bilimsel izahlarını iki yönden tasdik etmektedir.

Birinci yönü şöyledir: Evrendeki yörünge ve yollar, öylesine yoğun ve birbiri içine geçmiştir ki, adeta bir kumaş örgüsündeki gibi birbirleri ile kesişen hatlar oluşturmaktadır. İçinde yaşadığımız Güneş Sistemi, Güneş, gezegenler, onların uyduları, meteorlar ve kuyrukluyıldız gibi sürekli hareket halindeki gökcisimlerinden oluşur. Güneş Sistemi de 400 milyar yıldız içeren Samanyolu Galaksisi içinde bir yol izler.1 Uzayda ise milyarlarca galaksi olduğu tahmin edilmektedir. Binlerce kilometrelik hızla dönen gökcisimleri, sistemler, birbiriyle çarpışmadan, uzayda birbirini kesen yollar izlerler.

Yıldızların pozisyonlarını ve gezegenlerin hareketlerini tam olarak haritalandırma amacıyla ortaya çıkan astrometri (gökölçüm) bilimi, yine gök cisimlerinin hareketlerini inceleyen gök mekaniği bu karmaşık yörüngesel hareketleri tespit etmek için ortaya çıkmıştır. Eski zamanlarda gökbilimciler, yörüngelerin sadece dairesel olarak hareket ettiklerini varsaymışlardır. Oysa günümüzde gökcisimlerinin dairesel, eliptik, parabolik ve hiperbolik gibi çeşitli matematiksel düzenlerde yörüngeleri olduğu bilinmektedir. Pittsburgh Üniversitesi’nden Dr. Carlo Rovelli, "İçinde yaşadığımız uzay inanılmaz derecede karmaşık dokunmuş bir ağ " şeklinde belirtmektedir.2

          

Resim1: Sol üstte, Güneş Sistemi'nin içindeki cisimlerden bir kısmının yörüngeleri görülmektedir. Bu resimden başlayarak saat yönünde incelendiğinde, Güneş Sistemi'nin de çok daha büyük yörüngesel hareketlerin bir parçası olduğu anlaşılmaktadır. 3

 Resim 2:  Yıldızların karmaşık hareketlerinin küçük bir bölümü görülmektedir.4

 Resim 3: Resimde Samanyolu Galaksisi'ndeki sadece yedi yıldızın yaklaşık yıllık hareketleri görülmektedir.5

İkinci bir yön olarak, Kuran'da gökyüzünün "dokunmuş, örülmüş" anlamına gelen bir kelimeyle tarif edilmesi, fizikteki "Sicim Teorisi"ne (String Theory) işaret ediyor olabilir. (En doğrusunu Allah bilir.) Bu teoriye göre evreni oluşturan en temel bileşenler, nokta gibi parçacıklar değil; titreşen minyatür keman tellerine benzeyen ipliklerdir. Tek boyutlu, çok küçük, birbirinin aynısı, halkalar şeklinde dalgalanan bu iplikçiklerin, ilmik görünümünde oldukları kabul edilmektedir. Kemanın tellerinin farklı titreşimlerinden farklı sesler çıkması gibi, evrendeki tüm çeşitliliğin kaynağında, bu sicimlerin farklı ayarlardaki titreşimleri olduğu varsayılmaktadır.6

Einstein'ın genel rölativitesi, quantum mekaniği gibi teorileri tutarlı halde birleştiren tek teori olarak, "Sicim Teorisi"nde sicimlerin büyüklüğünü görmek mümkün olmasa da, matematiksel olarak hesaplanabilmektedir. Bilim adamlarının, uzay-zamanın dokunduğu malzeme olarak kabul ettikleri bu sicimler, 1.6x10-35 m (0.000000000000000000000000000000000016 metre)'dir.7 Plank uzunluğu denilen bu ölçü, bilinen en kısa uzunluktur ve atomun çekirdeğini oluşturan protonların 10-20 katı kadardır.8  Eğer bir atom, Güneş Sistemi'nin boyutu kadar büyütülseydi, bu sicimlerden her biri bir ağaç büyüklüğünde olurdu.9 Bir atomun, çıplak gözle görülen en küçük şeyden 100.000 kat daha küçük olduğu düşünülürse,  söz konusu uzunluğun küçüklüğü daha iyi anlaşılabilir.

                

Pensilvanya Üniversitesi'nden fizik profesörü Abhay Ashtekar ve Varşova Üniversitesi'nden fizik profesörü Jerzy Lewandowski "Space and Time Beyond Einstein" (Einstein'ın Ötesinde Uzay ve Zaman) başlıklı makalelerinde, uzayın dokunmuş görüntüsünü şu ifadelerle yorumlamaktadırlar:

Bu teorisinde Einstein yerçekimi alanını, uzay ve zaman kumaşının içine dokudu... Hepimizin alışmış olduğu süreklilik yalnız bir tahmin. Elverişli olması için 2-boyutlu bir sürekliliği temsil ediyor; fakat gerçekte 1-boyutlu ipliklerle örülüyor. Aynısı uzay-zaman kumaşı için de geçerli. Bunun tek nedeni bu kumaşı dokuyan 'kuantum iplikçiklerinin' evrenin bizim yaşadığımız bölgesinde son derece sıkı dokunmuş olması ve bizim bunu bir süreklilik olarak algılamamız. İplikçiklerden her birinin ya da polimer hareketliliğinin, bir yüzeyle kesişmesi durumunda, yaklaşık 10-66 cm2 boyutlarında 'Plank kuantum' alanı oluşuyor. Bu da 100 cm2'lik bir alanda buna benzer yaklaşık 1068 kesişmenin gerçekleştiğini gösteriyor. Sayı bu kadar yüksek olduğu için bu kesişmeler birbirlerine çok yakınlar ve biz de bunları bir süreklilik olarak görüp yanılıyoruz .11

New York Times gazetesinde "Evren Nasıl İnşa Edildi?" sorusuna cevap arayan bir makalede de şu satırlar yer almaktadır:

Protonları, nötronları ve diğer parçacıkları meydana getiren minik kuarklar bile, Plank ölçeğinde var olabilecek engebeleri hissedemeyecek kadar büyük. Fakat yine de kısa süre önce fizikçiler, kuarklarla birlikte var olan herşeyin daha küçük nesnelerden meydana geldiklerini öne sürmüşlerdi. Bunlar 10 farklı boyutta titreşen süper-sicimlerdir. Plank ölçeğinde uzay-zamanın dokusu, Mısır'ın en nadide pamuklu kumaşının büyüteç altında çözgülerinin ve örgülerinin sergilenmesi gibi aşikar olacaktır.12

Teorik fizikçi Lee Smolin, Three Roads to Quantum Gravity (Kuantum Çekimine Üç Yol) adlı kitabında "How to Weave A String" (İplik Nasıl Dokunur) adlı bir bölüme yer vermekte ve konu ile ilgili şunları ifade etmektedir:

uzay ilmikler ağı şeklinde 'dokunmuş' olabilir… tıpkı bir kumaş parçasının iplikler ağı halinde 'dokunmuş' olması gibi.13

Kozmolog ve astrofizikçi Prof. Martin Rees'in Our Cosmic Habitat (Kozmik Yurdumuz) adlı kitabında ise şöyle belirtmektedir:

Günümüzdeki kavramlarla uzay boşluğu çok sadedir... fakat daha küçük bir ölçekte incelendiğinde birbirine dolaşmış sicimler halinde olabilir .14

Allah'ın Zariyat Suresi'nin 7. ayetinde evrenin bir kumaş gibi dokunmuş, yörüngeler-yollarlarla örülmüş olduğunu bildirmesi, Kuran'ın bilimle olağanüstü uyumunu göstermektedir. Daha pek çok örnekte gördüğümüz gibi, 14 asır önce Kuran'da bildirilen tüm bilgilerin, günümüzde bilimsel verilerle tasdik edilmesi son derece düşündürücüdür. Kuran'ın bilimsel gelişmelerle olan bu mükemmel uyumu, herşeyi yaratan ve herşeyi en iyi bilen Rabbimiz'in sözü olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bir ayette Allah şöyle buyurmaktadır:

Onlar hala Kur'an'ı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah'tan başkasının Katından olsaydı, kuşkusuz içinde birçok aykırılıklar (çelişkiler, ihtilaflar) bulacaklardı. (Nisa Suresi, 82)


Pittsburgh Üniversitesi'nden fizikçi Carlo Rovelli, evrenin mikroskobik mimari
yapısını canlandırabilmek için, ağ gibi örülmüş bir model sunmaktadır.15

"DOKUNMUŞ" GÖKYÜZÜ

'Özen içinde yollar ve yörüngelerle donatılmış' göğe andolsun; (Zariyat Suresi, 7)

Yukarıdaki ayette "donatılmış" olarak çevrilen "elhubuk" kelimesi "habeke" fiilinden türemiştir. Bu fiil ise "bir şeyi iyi ve sıkı dokumak; örmek; sıkı sıkıya bağlamak, iyice düğümlemek; tertip etmek" anlamlarına gelmektedir. Zariyat Suresi'nin 7. ayetinde kullanılan "elhubuk" kelimesinin bu anlamları düşünüldüğünde, gökyüzünün dokunmuş ya da örülmüş bir kumaş gibi olduğu anlaşılmaktadır. Ayette bu kelimenin kullanılması son derece hikmetlidir ve günümüz bilimsel izahlarını iki yönden tasdik etmektedir.

Birinci yönü şöyledir: Evrendeki yörünge ve yollar, öylesine yoğun ve birbiri içine geçmiştir ki, adeta bir kumaş örgüsündeki gibi birbirleri ile kesişen hatlar oluşturmaktadır. İçinde yaşadığımız Güneş Sistemi, Güneş, gezegenler, onların uyduları, meteorlar ve kuyrukluyıldız gibi sürekli hareket halindeki gökcisimlerinden oluşur. Güneş Sistemi de 400 milyar yıldız içeren Samanyolu Galaksisi içinde bir yol izler.1 Uzayda ise milyarlarca galaksi olduğu tahmin edilmektedir. Binlerce kilometrelik hızla dönen gökcisimleri, sistemler, birbiriyle çarpışmadan, uzayda birbirini kesen yollar izlerler.

Yıldızların pozisyonlarını ve gezegenlerin hareketlerini tam olarak haritalandırma amacıyla ortaya çıkan astrometri (gökölçüm) bilimi, yine gök cisimlerinin hareketlerini inceleyen gök mekaniği bu karmaşık yörüngesel hareketleri tespit etmek için ortaya çıkmıştır. Eski zamanlarda gökbilimciler, yörüngelerin sadece dairesel olarak hareket ettiklerini varsaymışlardır. Oysa günümüzde gökcisimlerinin dairesel, eliptik, parabolik ve hiperbolik gibi çeşitli matematiksel düzenlerde yörüngeleri olduğu bilinmektedir. Pittsburgh Üniversitesi’nden Dr. Carlo Rovelli, "İçinde yaşadığımız uzay inanılmaz derecede karmaşık dokunmuş bir ağ " şeklinde belirtmektedir.2



Sol üstte, Güneş Sistemi'nin içindeki cisimlerden bir kısmının yörüngeleri görülmektedir. Bu resimden başlayarak saat yönünde incelendiğinde, Güneş Sistemi'nin de çok daha büyük yörüngesel hareketlerin bir parçası olduğu anlaşılmaktadır. 3



Yukarıdaki resimde, yıldızların karmaşık hareketlerinin küçük bir bölümü
görülmektedir.4

The orbits of stars within the central 1.0 X 1.0 arcseconds of our Galaxy.
Resimde Samanyolu Galaksisi'ndeki sadece yedi yıldızın yaklaşık yıllık hareketleri görülmektedir.5

İkinci bir yön olarak, Kuran'da gökyüzünün "dokunmuş, örülmüş" anlamına gelen bir kelimeyle tarif edilmesi, fizikteki "Sicim Teorisi"ne (String Theory) işaret ediyor olabilir. (En doğrusunu Allah bilir.) Bu teoriye göre evreni oluşturan en temel bileşenler, nokta gibi parçacıklar değil; titreşen minyatür keman tellerine benzeyen ipliklerdir. Tek boyutlu, çok küçük, birbirinin aynısı, halkalar şeklinde dalgalanan bu iplikçiklerin, ilmik görünümünde oldukları kabul edilmektedir. Kemanın tellerinin farklı titreşimlerinden farklı sesler çıkması gibi, evrendeki tüm çeşitliliğin kaynağında, bu sicimlerin farklı ayarlardaki titreşimleri olduğu varsayılmaktadır.6

Einstein'ın genel rölativitesi, quantum mekaniği gibi teorileri tutarlı halde birleştiren tek teori olarak, "Sicim Teorisi"nde sicimlerin büyüklüğünü görmek mümkün olmasa da, matematiksel olarak hesaplanabilmektedir. Bilim adamlarının, uzay-zamanın dokunduğu malzeme olarak kabul ettikleri bu sicimler, 1.6x10-35 m (0.000000000000000000000000000000000016 metre)'dir.7 Plank uzunluğu denilen bu ölçü, bilinen en kısa uzunluktur ve atomun çekirdeğini oluşturan protonların 10-20 katı kadardır.8  Eğer bir atom, Güneş Sistemi'nin boyutu kadar büyütülseydi, bu sicimlerden her biri bir ağaç büyüklüğünde olurdu.9 Bir atomun, çıplak gözle görülen en küçük şeyden 100.000 kat daha küçük olduğu düşünülürse,  söz konusu uzunluğun küçüklüğü daha iyi anlaşılabilir.

10
                  
 Sense of Scale diagram

Pensilvanya Üniversitesi'nden fizik profesörü Abhay Ashtekar ve Varşova Üniversitesi'nden fizik profesörü Jerzy Lewandowski "Space and Time Beyond Einstein" (Einstein'ın Ötesinde Uzay ve Zaman) başlıklı makalelerinde, uzayın dokunmuş görüntüsünü şu ifadelerle yorumlamaktadırlar:

Bu teorisinde Einstein yerçekimi alanını, uzay ve zaman kumaşının içine dokudu... Hepimizin alışmış olduğu süreklilik yalnız bir tahmin. Elverişli olması için 2-boyutlu bir sürekliliği temsil ediyor; fakat gerçekte 1-boyutlu ipliklerle örülüyor. Aynısı uzay-zaman kumaşı için de geçerli. Bunun tek nedeni bu kumaşı dokuyan 'kuantum iplikçiklerinin' evrenin bizim yaşadığımız bölgesinde son derece sıkı dokunmuş olması ve bizim bunu bir süreklilik olarak algılamamız. İplikçiklerden her birinin ya da polimer hareketliliğinin, bir yüzeyle kesişmesi durumunda, yaklaşık 10-66 cm2 boyutlarında 'Plank kuantum' alanı oluşuyor. Bu da 100 cm2'lik bir alanda buna benzer yaklaşık 1068 kesişmenin gerçekleştiğini gösteriyor. Sayı bu kadar yüksek olduğu için bu kesişmeler birbirlerine çok yakınlar ve biz de bunları bir süreklilik olarak görüp yanılıyoruz .11

New York Times gazetesinde "Evren Nasıl İnşa Edildi?" sorusuna cevap arayan bir makalede de şu satırlar yer almaktadır:

Protonları, nötronları ve diğer parçacıkları meydana getiren minik kuarklar bile, Plank ölçeğinde var olabilecek engebeleri hissedemeyecek kadar büyük. Fakat yine de kısa süre önce fizikçiler, kuarklarla birlikte var olan herşeyin daha küçük nesnelerden meydana geldiklerini öne sürmüşlerdi. Bunlar 10 farklı boyutta titreşen süper-sicimlerdir. Plank ölçeğinde uzay-zamanın dokusu, Mısır'ın en nadide pamuklu kumaşının büyüteç altında çözgülerinin ve örgülerinin sergilenmesi gibi aşikar olacaktır.12

Teorik fizikçi Lee Smolin, Three Roads to Quantum Gravity (Kuantum Çekimine Üç Yol) adlı kitabında "How to Weave A String" (İplik Nasıl Dokunur) adlı bir bölüme yer vermekte ve konu ile ilgili şunları ifade etmektedir:

uzay ilmikler ağı şeklinde 'dokunmuş' olabilir… tıpkı bir kumaş parçasının iplikler ağı halinde 'dokunmuş' olması gibi.13

Kozmolog ve astrofizikçi Prof. Martin Rees'in Our Cosmic Habitat (Kozmik Yurdumuz) adlı kitabında ise şöyle belirtmektedir:

Günümüzdeki kavramlarla uzay boşluğu çok sadedir... fakat daha küçük bir ölçekte incelendiğinde birbirine dolaşmış sicimler halinde olabilir .14

Allah'ın Zariyat Suresi'nin 7. ayetinde evrenin bir kumaş gibi dokunmuş, yörüngeler-yollarlarla örülmüş olduğunu bildirmesi, Kuran'ın bilimle olağanüstü uyumunu göstermektedir. Daha pek çok örnekte gördüğümüz gibi, 14 asır önce Kuran'da bildirilen tüm bilgilerin, günümüzde bilimsel verilerle tasdik edilmesi son derece düşündürücüdür. Kuran'ın bilimsel gelişmelerle olan bu mükemmel uyumu, herşeyi yaratan ve herşeyi en iyi bilen Rabbimiz'in sözü olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bir ayette Allah şöyle buyurmaktadır:

Onlar hala Kur'an'ı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah'tan başkasının Katından olsaydı, kuşkusuz içinde birçok aykırılıklar (çelişkiler, ihtilaflar) bulacaklardı. (Nisa Suresi, 82)



Pittsburgh Üniversitesi'nden fizikçi Carlo Rovelli, evrenin mikroskobik mimari
yapısını canlandırabilmek için, ağ gibi örülmüş bir model sunmaktadır.15

 

1 http://casswww.ucsd.edu/public/tutorial/MW.html

2 George Johnson, "How Is the Universe Built? Grain by Grain", The New York Times,
7 Aralık 1999; http://www.nytimes.com/library/national/science/120799sci-planck-length.html

3 http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/1/12/Oort_cloud_Sedna_orbit.jpg

4 http://qbx6.ltu.edu/s_schneider/courses/intro_astro/images/14-02.jpg

5 http://images.google.com.tr/imgres?imgurl=http://www.physorg.com/newman/
gfx/news/04orbit_pr.jpg&imgrefurl=http://www.physorg.com/news9759.html&h=358&w=
360&sz=23&hl=tr&start=4&tbnid=2_QRlvVbtbuJgM:&tbnh=120&tbnw=121&prev=/images%3Fq
%3Dgalaxy%2Borbits%26svnum%3D10%26hl%3Dtr

6 http://theory.uwinnipeg.ca/users/gabor/symmetry/slide22.html

7 http://www.phys.unsw.edu.au/einsteinlight/jw/module6_Planck.htm

8 http://www.physlink.com/Education/AskExperts/ae281.cfm

9 http://www.pbs.org/wgbh/nova/elegant/everything.html

10 http://www.phys.unsw.edu.au/einsteinlight/jw/module6_Planck.htm

11 Abhay Ashtekar, Jerzy Lewandowski, " Space and Time Beyond Einstein",
Rzeczpospolita, Nisan 2002; http://gravity.psu.edu/people/Ashtekar/articles/Rzeczpospolita_SaTBE.html

 12 George Johnson, "How Is the Universe Built? Grain by Grain", The New York Times, 7 Aralık 1999;
http://www.nytimes.com/library/national/science/120799sci-planck-length.html

13 Lee Smolin, Three Roads to Quantum Gravity, Basic Books, New York, 2001, s. 186.

14 Martin Rees, Our Cosmic Habitat, Princeton University Press, 2001, s. 107.

15 http://www.nytimes.com/library/national/science/120799sci-planck-length.html


PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo