Allah’In Muhteşem Yaratma Sanatına Örnek Bir Canlı: Timsah

Timsah avlanmak için nasıl bir taktik uygular? Timsah derilerinin yapısı nasıldır? Timsahların güçlü çene kaslarının özelliği nedir? Timsahların avlanma ve yaşam biçimlerine uygun olarak yaratılmış göz yapıları nasıldır? 1-Son yapılan araştırmalar timsahların, kuşların özellikle yuva yapmalarına yakın dönemlerde, avlanmak için kıyıda su yüzeyine yakın olarak sessizce beklediklerini ortaya koymuştur. İşte bu sessiz bekleyişleri sırasında timsahlar burunlarının üst kısımlarında dal ve çubuk bulundurarak kendilerini gizlerler. 2-Timsahlarla ilgili araştırmalarını bir sene boyunca Amerika’nın Louisina bölgesinde dört ayrı yerde sürdüren araştırmacılar özellikle kuşların yuva yaptığı Mart–Mayıs ayları arasında burun kısımlarında dal taşıyan timsahların sayısında artış olduğunu görmüşlerdir. 3-Yuvaları için dal arayan ve suyun kıyısına gelen kuşlar dallar suyun yüzeyinde yüzüyor zannederek bu dalları almaya çalışırlar ve işte o anda aslında burnu üzerinde dal taşıyan timsah için bir av olurlar. • Yuva yaparken dalları kullandığını tespit etmekte, • Dalları burnu üzerinde suda yüzüyormuş gibi tutarak kuşu yanıltabileceğini düşünmekte, • Kuşun yaprak yerine dala ihtiyacı olduğunu hesaplamakta, • Suyun kenarına gelen kuşun yuvası için dal aradığını bilmektedir. Suda yüzen bir canlının bütün bu stratejiyi bilmesi, zamanının çoğunu gökyüzünde geçiren bir kuşu gözlemleyip onu avlamak için taktikler geliştirmesi elbette bu canlının kendi başına elde edebileceği özellikler değildir. Şüphesiz bu canlıya sahip olduğu bütün aklı, detayı, bilgiyi bütün ilmin sahibi olan Yüce Allah ilham etmektedir. Allah kudretinin, aklının gücünü timsah örneği ile bir kez daha göstermektedir. Timsahların Kalın Derisi Oldukça Duyarlıdır. Timsahların derileri oldukça kalın bir görünüme sahiptir. Ancak bu kalın görünümüne rağmen dokunma hissi oldukça gelişmiştir. Bu dokunma hissi, yapısında pigment bulunan dışa doğru kubbemsi şekilde çıkıntı oluşturan küçük ve neredeyse bütün vücutlarına yayılmış yumru biçimindeki dokularda saklıdır. Yapılan araştırmalar, bu küçük dışa çıkıntılı dokuların bir insanın parmak ucu kadar “dokunma ve titreşime” karşı hassas sensörler içerdiğini ortaya koymuştur. Timsahların derisindeki bu yapı hakkında elektrik titreşimini, manyetik alanı veya sudaki tuzluluk oranını tespit ettiği yönünde çeşitli fikirler öne sürülmüştü. Oysa son çalışmalar bu yapıların basınç ve titreşime karşı duyarlı bir dizi ”mechanoreceptors (dokunma, gerilme ve ivme gibi mekanik etkenler karşısında reaksiyon gösteren bir sinir ucu) sinirler” içerdiğini ortaya koymuştur. 20-35 hertz aralığındaki çok dar bir aralıktaki titreşimlere bile oldukça duyarlı olan bu dokular, timsahların tek bir su damlasının oluşturduğu su dalgasını bile nasıl anında fark edebildiklerini de açıklar. Bir insanın parmak ucunun tespit edebileceğinden çok daha hassas olan bu yapılar, son derece düşük derecedeki basınç ya da dokunuşları mükemmel bir ölçüyle tespit eder. Allah timsahların dokunma, hissetme sistemlerini sudaki en ufak bir hareketliliği tespit edecek kadar mükemmel bir hassaslıkta yaratarak bu canlıların yaşaması için en uygun ortamı yaratmaktadır. Timsahların Çene Kasları Çok Kuvvetlidir 9-Timsahlar avlarına saldırabilecek kadar yakınlaştıktan sonra yaklaşık 12 m/s bir hız ile avını yakalar. Bu hıza ulaşmalarındaki en büyük etken ise Allah’ın bu canlıların vücutlarını, arka bacaklarını ve en önemlisi kaslı kuyruklarını ava saldırabilecek şekilde yaratmasıdır. Timsahlar avlarını güçlü çeneleri arasına sıkıştırıp suya çekerek boğarlar. Yakaladıkları avı, 20 dakika boyunca sıkıca tutabilirler. Çeneleri çok güçlü olduğu için ırmaklarda yaşayan kalın kabuklu kaplumbağaların kabuklarını kırabilir, hatta kendilerinden çok büyük boyutlarda olan canlıları bile avlayabilirler. Kendilerinden büyük olan avlarına bile 200 kg’lık bir kuvvet uygulayabilir ve avlarını ağzı ile kavrayıp kendi etrafında birkaç kez dönerek gerçekleştirdikleri ölüm dönüşü adı verilen yöntemle daha küçük parçalara ayırırlar. Çeneleri sağa sola hareket etmediği için besinleri çiğneyemeden büyük parçalar halinde yutarlar. Sindirim için çakıl ve taş da yutarlar. Timsahlar keskin dişleri ve kuvvetli çene kasları sayesinde bir çeliği bile parçalayabilirler. Aynı insanlardaki gibi timsahların dişleri de çeşitli işlevlere sahiptir. Ön kısım kesici dişlerden oluşurken arka kısımda büyük azı ve küçük azı dişleri yer alır. Yetişkin timsahlar türüne bağlı olarak alt ve üst damakta ortalama 70 ila 170 arasında değişen dişe sahiptir. Ancak bir timsahta kaybolan dişlerinin yerine sürekli olarak yenileri çıkar. Tipik bir timsah, hayatı boyunca 2 bin ila 3 bin arasında diş üretir. Bilim adamları bu dişlerin sürekli olarak kendini yenilemesinin nasıl mümkün olduğunu araştırmışlardır. Southern California Üniversitesi uzmanlarının yaptığı bu araştırmada yavaş gelişen kök hücrelerin kaybolan dişlerin yerine yeni dişin çıkmasını sağladığı bulunmuştur. Kök hücreler diş tabakası denen bir tabaka dokusunun üzerinde yer alırlar. Bu diş tabakasının yer aldığı doku, insanlarda da bulunur ama erken çocukluk döneminden sonra hareketsiz kalır ve ilk zamanlarda yaptığı eski dişin yerine yenisini çıkarma görevini yerine getiremez. Ancak söz konusu tabaka timsahlarda aktiftir ve dişler bu şekilde yenilenir. Timsahlar sürekli yenilenen dişleri ile güçlü ısırışlar yapabilirler ve yaşamları için gerekli olan besinlerini kolaylıkla temin edebilirler. Ancak bir timsahta kaybolan dişlerinin yerine sürekli olarak yenileri çıkar. Tipik bir timsah, hayatı boyunca 2 bin ila 3 bin arasında diş üretir. Bilim adamları bu dişlerin sürekli olarak kendini yenilemesinin nasıl mümkün olduğunu araştırmışlardır. Southern California Üniversitesi uzmanlarının yaptığı bu araştırmada yavaş gelişen kök hücrelerin kaybolan dişlerin yerine yeni dişin çıkmasını sağladığı bulunmuştur. Kök hücreler diş tabakası denen bir tabaka dokusunun üzerinde yer alırlar. Bu diş tabakasının yer aldığı doku, insanlarda da bulunur ama erken çocukluk döneminden sonra hareketsiz kalır ve ilk zamanlarda yaptığı eski dişin yerine yenisini çıkarma görevini yerine getiremez. Ancak söz konusu tabaka timsahlarda aktiftir ve dişler bu şekilde yenilenir. Timsahlar sürekli yenilenen dişleri ile güçlü ısırışlar yapabilirler ve yaşamları için gerekli olan besinlerini kolaylıkla temin edebilirler. Yapılan araştırmalar timsahın güçlü çenesiyle 2125- 3700 psi (basınç birimi) arasında baskı uyguladığını ortaya koymuştur. Yüce Allah canlıların yaşamlarını sürdürmeleri, kendilerini savunmaları ve avlanmaları için çeşitli özellikler bahşetmiştir. Bu özelliklerden biri de canlıların güçlü çenelere sahip olmalarıdır. Timsah Derisindeki Fiberglas Tekniği
Fiberglas tekniği, teknolojide 20. yüzyılda kullanılmaya başlanmıştır. Ancak bu malzeme canlılarda, var oldukları ilk günden beri mevcuttur. Örneğin timsahın derisi fiberglasla aynı yapıda bir malzemedir. Bilim adamları okun, bıçağın ve hatta bazen kurşunların bile işlemediği timsah derisinin neden bu kadar sağlam olduğunu yakın bir zamana kadar bilmiyorlardı. Ancak konuyla ilgili yapılan araştırmalar çok ilginç sonuçlar vermiştir: Timsahın sırt derisinde özel bir doku bulunmaktadır. Bu dokuya sağlamlığını veren malzeme, içinde kullanılan kolajen proteini lifleridir. Bu liflerin özelliği ise dokuların içerisine eklenerek dokunun yapısını güçlendirmeleridir. Kuşkusuz bu madde (kolajen) bunca ayrıntıya ve özelliğe evrimcilerin iddia ettikleri gibi uzun yıllar içerisinde birbirini takip eden tesadüfler sonucunda sahip olmamıştır. Aksine yeryüzünde daha ilk olarak ortaya çıktığında sahip olduğu mükemmel özelliklerle birlikte Allah tarafından yaratılmıştır. Timsahların Göz Yapıları da Bu Canlıların Avlanma ve Yaşam Biçimlerine Uygun Olarak Yaratılmıştır  
Timsahların gözleri kafataslarının üstündeki kalın derilerinin koruyuculuğuna ek olarak iki taraflarında yer alan çok sağlam özel iki göz çukurluğu içine yerleştirilmiştir. Kafataslarına yerleştirilmiş olduğundan hareketsiz olan gözlerinin bu şekilde yaratılmış olmasının elbette çok önemli bir sebebi vardır. Bu canlılar çok güçlü olan çeneleri ile avlarını ısırırken, gözlerinin zarar görmemesi gerekir. Eğer gözleri bu şekilde yaratılmasaydı iri bir canlıyı ısırırken, çenelerinin basıncından beyinleri ve gözleri zarar görebilirdi. Bu canlılar, kedi gözlerine benzeyen “yarıklı gözbebeği (stenopeic pupil)” olarak adlandırılan göz bebeklerine sahiptir. Bu göz bebeği gündüzleri parlak ışık olduğunda iğne deliği kamera gibi çalışarak geniş bir görüş derinliğine izin verir. Geceleri göz bebeği yuvarlaklaşıp daha fazla açılarak ışığın gözün içine daha fazla girmesini ve gece karanlıkta rahat görmelerini sağlar. Ayrıca retina tabakasının arkasında bulunan ve tapetum nigrum adı verilen özel bir doku sayesinde gözlerine giren ışık tekrar yansıtılır ve kuvvetlendirilerek görüşleri keskinleştirilir. Bu şekilde timsahlar hiç ışığın olmadığı bir ortamda bile rahatlıkla görürler. Çok özel bir detay olarak kafalarının üstünde yerleştirilmiş gözleri timsahın bedeni suyun altında gizlenirken etrafı görmelerine ve karada yaşayan canlıları avlamalarına yardımcı olur. Yüce Allah bu canlılara suda avlanmaları sırasında kolaylık sağlayacak özel görüş sistemleri de bahşetmiştir. Bilindiği gibi Yüce Rabbimiz canlıların büyük bir kısmında gözleri korumak için, üstten veya alttan kapanan göz kapakları yaratmıştır. Ancak göz kapakları kapandığında canlının görmesi engellenir. Bu durum timsahlar için de geçerlidir. Eğer su altında yüzerken gözlerini kapatırlarsa avlarını göremezler, ama açık bırakırlarsa avlarını yakalama esnasında gözleri yaralanıp zarar görebilir. İşte, Yüce Allah her iki durum için bir önlem olarak bu canlılara özel üçüncü bir göz kapağı bahşetmiştir. Şeffaf yapıda olan bu gözkapağı canlının hem gözlerini korur, hem de su içinde görmelerini sağlar. Kuşkusuz timsahların gözlerinin sahip olduğu bu özellikler, Yüce Allah’ın yaratma sanatının eşsiz bir örneğidir:  Timsahlar tüm canlıların hakimi olan Allah’ın gücü ve denetimi altında olan canlılardır. Allah’ın Kuran’da da bildirdiği gibi: “Sizin yaratılışınızda ve türetip-yaydığı canlılarda kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler vardır.” (Casiye Suresi, 4)