1-İnkârcıların hayattaki tek amaçları ‘bu dünya’da mutluluğu ve rahatlığı elde etmektir. Bu insanlar kendilerine ‘zengin olmak, itibar sahibi veya ünlü bir insan olmak’ gibi bir hedef belirler. Ama bunların hepsi ölümle birlikte yok olacaktır.
2-Mümin, Allah’ın varlığının ve gücünün farkındadır. Allah’ın onu niçin yarattığını ve ondan neler istediğini bilir. Bu nedenle de dünyadaki asıl amacı Allah’ın razı olduğu bir kul olmak için çalışmaktadır.
3-Mümin, paranın, makam ve mevkinin, fiziki güzelliğin asıl kurtuluş yolu olmadığını görür. İnkarcılar gibi hayatını ‘yıkılacak bir yarın kenarına’ kurmaz.
4-Allah rızasına uyanları bununla kurtuluş yollarına ulaştırır ve onları kendi izniyle karanlıklardan nura çıkarır. Onları dosdoğru yola yöneltip-iletir. ( Maide Suresi,16)
5-Allah’a ‘malını ve canını satmış’ olan bir insan, Allah rızası için karşılaşacağı hiçbir zorluktan etkilenmeyecektir. Allah rızası dışında hiçbir şeye yönelmeyecektir.
6-Mümin olmanın ölçülerinden biri, Allah rızasına karşı içli bir istek duymak ve gerektiğinde bu yolda fedakarlık göstermekten kaçınmamaktır.
7-Mümin asıl hedefi ahirettir. Allah mümine ahirette sonsuz güzel bir yaşam vaat etmektedir.
8-Rabbimiz mümin kullarına dünyada da güzel bir hayat vereceğini vaat etmiştir; ama bu onun dünyada hiç zorluk ve sıkıntıyla karşılaşmayacağını anlamına gelmez. Karşılaşacağı zorluk ve sıkıntılar ise, onun denenmesi ve olgunlaşması içindir.
9-Müminin karşılaşacağı zorluklar, aslında dışarıdan zor gibi görünen, fakat tam bir teslimiyetle içine girildiğinde, Allah’ın kolaylaştırdığı olaylardır.
10-Allah’ın rızasını arayan ve gözeten bir mümin için hiçbir sıkıntı, zorluk ve üzüntü yoktur. Yalnızca, Allah’ın dünyada bir imtihan olarak yarattığı ve müminin tevekkül, sabır ve teslimiyetini denediği olaylar vardır.
11-Kötülük her insanın nefsinde vardır. Ancak her insan bu kötülükten sakınmayı ve korunmayı da bilir. Nefsine kötülükten temizleyip arındıran kurtulacaktır.
12-Nefis ‘var gücüyle kötülüğü emreden’ olduğuna göre, mümin sürekli olarak nefsine karşı uyanık olmak durumundadır. Nefis sürekli olarak ona Allah’ın rızasının dışında alternatifler sunar ve bu alternatifleri süslü gösterir.
13- İnsanlara verilen özellikler( güç, güzellik, zeka vb.) onlara ‘ait’ değildir; Allah bunları onlara, geçici ve belirli bir süre için verilmiştir.
14-Şirk, Allah’ın yanında O’ndan başka bazı varlıkları da İlah kabul etmektedir. Kimse bu konuda kendinden emin olmamalı, şirk içinde olmaktan Allah’a sığınmalıdır.
15-Gerçekten, Allah, Kendisi’ ne şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışında kalanı ise, dilediğini bağışlar. Kim Allah’a şirk koşarsa, doğrusu büyük bir günahla iftira etmiş olur. (Nisa Suresi,48)
16-Şirk koşan insan, kendisini kendi eliyle milyonlarca hayali ilahın boyunduruğuna sokmuş olur. Aynı kendisi gibi aciz varlıklardan medet umar, onları razı etmeye çalışır.
17-Müminin hayatının tümü ‘helal dairesi’ içinde geçmelidir. Haramlar açıkça belirtilmiştir ve oldukça az sayıdadır.
18-Mümin, Allah rızasının en çoğunu aramalıdır. Bu, içinde bulunduğu ortalama ve şartlara göre insanın kendi vicdanıyla, öncelikle olanı belirleyebileceği bir durumdur.
19-Mümin ‘iyiliği emredip, kötülükten men etmekle’, Allah’ın dinini anlatmakla, yeryüzündeki zorbalıklara karşı fikri bir mücadele içine girmekle sorumludur.
20-Müslümanın, ailesinin güvenliğini, geçimini sağlamayı bahane ederek diğer insanlara iyiliği emredip onları kötülükten men etme sorumluluğunu üzerine alamaması elbette ki ona yakışan bir tavır olmayacaktır.
21-Allah katında değeri az olan şeyi çok olana tercih etmek, insanın nefsine de bir’ pay’ ayırmasından kaynaklanır. Oysa bir konuda yapılması gereken, nefsine en ufak pay ayırmadan yüzde yüz Allah’ın rızasını gözetmektedir.
22-Kendi evi, ailesi tehlikedeyken canı pahasına bunları savunan bir insan konu diğer müminlere zulüm, baskı ve iftira olduğunda yerinde oturup umursuzca başka işlere dalıyorsa, burada Allah rızasının olduğundan söz etmek çok zordur.
23-Müminler her zaman için sorumluluğunu taşıdıkları fikri mücadele için neyin ‘en hayırlı’ olduğunu tespit edip, onu uygulamalıdır.
24-Allah’ın rızasının en çoğunu aramayıp, azıyla yetinmekse, insanın ahirete yönelik yanlış bir bakış açısı taşımasından kaynaklanır. Kendisini kesi olarak’ cennete layık’ saymasından doğar
25-Dünyada kendilerine geniş imkanlar verilmesine aldanarak, Allah’a gönülden iman edip salih amellerde bulunmadıkları halde, Allah’ın kendilerini sevdiği sonucu çıkaranlar ve buradan hareketle- varlığını kesin şekilde kabul etmeseler de- cennette ağırlanacaklarını sananlar vardır.
26-Mümin ‘iman ettikten sonra doğru yoldan çıkmak’ tan korkar. ‘Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi kaydırma ve Katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan Sensin Sen.’ (Al-İmran Suresi,8)
27-Allah’ı tanıyan ve O’nun kendisi üzerindeki büyük rahmetini gören, O’nun sayesinde var olduğunu, Allah’ın rahmeti sayesinde yaşadığını ve sevip-hoşlandığı herşeyin Allah’tan geldiğini fark eden mümin, elbette Allah sevgisinin ve Allah için sevmenin üstünlüğüne ulaşır.
28-Var olan herşeyin Allah’a ait olduğunu ve O’ndan geldiğini bilen müminler ise en çok Allah’ı bir ve tek olarak tanımalarından doğan bu büyük fark, onların sevgi anlayışını diğer insanlardan tümüyle farklı kılar.
29-Allah için sevgi, soy, ırk gibi yakınlıklara ya da herhangi bir çıkara dayalı değildir. ’İman edenler ve salih amellerde bulunanlar ise, Rahman (olan Allah), onlar için bir sevgi kılacaktır. (Meryem Suresi,96)
30- Bazı insanların evlilikten beklediği, çoğu zaman kendisine rahat ettirecek ‘ zengin bir koca’ bulmaktır. Çoğu genç kız, karakterinden hiç hoşlanmadığı halde sırf parası ve şöhreti için bir adamla evlenebilir Bu, aslında para için yapılan bir nevi ticaret anlaşması gibidir.
31-Mümin ahiretteki sonsuz cennet hayatını hedefler. Tüm hayatı Allah’ın rızasını ve bu büyük’ kurtuluş ve mutluluk’ u elde etmek üzerine kuruludur. ‘Namazı, ibadetleri, hayatı ve ölümü’bunlar üzerine kurulu olduğuna göre, elbette sevgisini ve sevgisinin en açık göstergesi olan evliliğini de bu temel üzerine kuracaktır.
32-Kimin hayattaki amacı, para ve güç elde etmek, kimininki saygı gören ve sözü kabul edilen bir insan olmaktadır. Kimisi hayatının amacını’ iyi bir eş’ bulup, ‘ mutlu bir yuva kurmak’ olarak belirler. Bunların hepsi bir müminin de hayatında olan unsurlardır. Ama salih bir mümin hiçbirine olması gerekenden fazla değer vermez.
33-Nefsin kötü arzularına kapılmayıp, Allah’a iman eden halis bir mümin, tüm hayatı boyunca ‘ ne yapması gerektiğini’ O’nun kitabından ve Peygamberimiz (sav) ‘in sünnetinden öğrenir, peygamberleri kendine örnek edinir. Müminin hayatı, inkar edenlerden tümüyle farklıdır.
34-‘… Kim Allah’tan korkup- sakınırsa, ( Allah) ona bir çıkış yolu gösterir; ve onu hesaba katmadığı bir yönden rızıklandırır. Kim de Allah’a tevekkül ederse, O, ona yeter. Elbette Allah; Kendi emrini yerine getirip- gerçekleştirendir. Allah, herşey için bir ölçü kılmıştır.’ (Talak Suresi, 2-3)
35-Mümin Allah’ın verdiği mülkü, akılcı bir biçime, Allah rızası için harcarken, bunun bitip-tükeneceğinden de korkmamalıdır. Rabbimiz Kuran’da bu tehlikeye dikkat çekip, şeytanın insanı ‘ fakirlikle korkuttuğu (Bakara Suresi,268) hatırlatmıştır.
36-Müminlerin Kuran ahlakını tebliğ ederken en çok tepki aldıkları topluluğu da çoğu zaman ‘refah içinde şımaran önde gelenler’ oluşturur. Söz konusu kesim, Allah’a teslim olmayı ve ellerindeki imkanları O’nun istediği biçimde kullanmayı kabul etmediklerinden, müminlere öfke duyarlar.
37-Mümin, kendisine sonsuz yaşama isteği verildiğine göre, neden ortalama 60- 70 yıl gibi kısa bir süre yaşatılıp sonra da hayatına son verildiğini oturup düşünmelidir.
38-Metrelerce yükseklikte dev bir su baskınına sebep olan selle karşı karşıya kaldığımızda ve suların büyük bir hızla yükseldiğini gördüğümüzde, kurtulmak için, kaçtığımız on katlı apartmanın en üst katına mı çıkarız, yoksa beşinci katta durup ‘herhalde bu kadarı yeterli olur’ mu deriz?
39-Bir yakınımızın kalp krizi geçirdiğini veya başka bir sebeple hastaneye yetiştirilmesi gerektiğini düşünelim. Bu durumda hastaneye yetişmek için arabayı makul olabilecek en yüksek hızla mı süreriz, yoksa ‘bu kadarı yeterli, biraz daha dayansın’ mı deriz?
40-İnsan bir tehlikeyle karşı karşıya kaldığında hemen harekete geçmekte, elindeki tüm imkanları tehlikeden kurtulmak için seferber edebilmektedir. Cehennem ise insan için en büyük tehlikedir.
41-Şimdi mahşer günü herkesin mutlaka çevresinde toplanacağı bildirilen cehennemin kenarında bulunduğunuzu, cehennemi tüm dehşetiyle gördüğünüzü düşünün… Böyle bir durumda bazı alternatiflerle karşılaşsanız, hiç tereddüt etmeden Allah’ın rızasının en çoğunu seçmez misiniz?
42-Ahirete geçiş kapısı olan ölüm, ancak hayatını Allah rızasına uygun olarak değerlendirilenler için mutluluk ve kurtuluşa açılır. Allah’tan yüz çevirmiş olanlar içinse, ölüm kesin bir yıkım ve felaketin başlangıcıdır.
Allah İçin Yaşamak
1-İnkârcıların hayattaki tek amaçları ‘bu dünya’da mutluluğu ve rahatlığı elde etmektir. Bu insanlar kendilerine ‘zengin olmak, itibar sahibi veya ünlü bir insan olmak’ gibi bir hedef belirler. Ama bunların hepsi ölümle birlikte yok olacaktır.
Allah İçin Yaşamak
2-Mümin, Allah’ın varlığının ve gücünün farkındadır. Allah’ın onu niçin yarattığını ve ondan neler istediğini bilir. Bu nedenle de dünyadaki asıl amacı Allah’ın razı olduğu bir kul olmak için çalışmaktadır.
Allah İçin Yaşamak
3-Mümin, paranın, makam ve mevkinin, fiziki güzelliğin asıl kurtuluş yolu olmadığını görür. İnkarcılar gibi hayatını ‘yıkılacak bir yarın kenarına’ kurmaz.
Allah İçin Yaşamak
4-Allah rızasına uyanları bununla kurtuluş yollarına ulaştırır ve onları kendi izniyle karanlıklardan nura çıkarır. Onları dosdoğru yola yöneltip-iletir. ( Maide Suresi,16)
Allah İçin Yaşamak
5-Allah’a ‘malını ve canını satmış’ olan bir insan, Allah rızası için karşılaşacağı hiçbir zorluktan etkilenmeyecektir. Allah rızası dışında hiçbir şeye yönelmeyecektir.
Allah İçin Yaşamak
6-Mümin olmanın ölçülerinden biri, Allah rızasına karşı içli bir istek duymak ve gerektiğinde bu yolda fedakarlık göstermekten kaçınmamaktır.
Allah İçin Yaşamak
7-Mümin asıl hedefi ahirettir. Allah mümine ahirette sonsuz güzel bir yaşam vaat etmektedir.
Allah İçin Yaşamak
8-Rabbimiz mümin kullarına dünyada da güzel bir hayat vereceğini vaat etmiştir; ama bu onun dünyada hiç zorluk ve sıkıntıyla karşılaşmayacağını anlamına gelmez. Karşılaşacağı zorluk ve sıkıntılar ise, onun denenmesi ve olgunlaşması içindir.
Allah İçin Yaşamak
9-Müminin karşılaşacağı zorluklar, aslında dışarıdan zor gibi görünen, fakat tam bir teslimiyetle içine girildiğinde, Allah’ın kolaylaştırdığı olaylardır.
Allah İçin Yaşamak
10-Allah’ın rızasını arayan ve gözeten bir mümin için hiçbir sıkıntı, zorluk ve üzüntü yoktur. Yalnızca, Allah’ın dünyada bir imtihan olarak yarattığı ve müminin tevekkül, sabır ve teslimiyetini denediği olaylar vardır.
Allah İçin Yaşamak
11-Kötülük her insanın nefsinde vardır. Ancak her insan bu kötülükten sakınmayı ve korunmayı da bilir. Nefsine kötülükten temizleyip arındıran kurtulacaktır.
Allah İçin Yaşamak
12-Nefis ‘var gücüyle kötülüğü emreden’ olduğuna göre, mümin sürekli olarak nefsine karşı uyanık olmak durumundadır. Nefis sürekli olarak ona Allah’ın rızasının dışında alternatifler sunar ve bu alternatifleri süslü gösterir.
Allah İçin Yaşamak
13- İnsanlara verilen özellikler( güç, güzellik, zeka vb.) onlara ‘ait’ değildir; Allah bunları onlara, geçici ve belirli bir süre için verilmiştir.
Allah İçin Yaşamak
14-Şirk, Allah’ın yanında O’ndan başka bazı varlıkları da İlah kabul etmektedir. Kimse bu konuda kendinden emin olmamalı, şirk içinde olmaktan Allah’a sığınmalıdır.
Allah İçin Yaşamak
15-Gerçekten, Allah, Kendisi’ ne şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışında kalanı ise, dilediğini bağışlar. Kim Allah’a şirk koşarsa, doğrusu büyük bir günahla iftira etmiş olur. (Nisa Suresi,48)
Allah İçin Yaşamak
16-Şirk koşan insan, kendisini kendi eliyle milyonlarca hayali ilahın boyunduruğuna sokmuş olur. Aynı kendisi gibi aciz varlıklardan medet umar, onları razı etmeye çalışır.
Allah İçin Yaşamak
17-Müminin hayatının tümü ‘helal dairesi’ içinde geçmelidir. Haramlar açıkça belirtilmiştir ve oldukça az sayıdadır.
Allah İçin Yaşamak
18-Mümin, Allah rızasının en çoğunu aramalıdır. Bu, içinde bulunduğu ortalama ve şartlara göre insanın kendi vicdanıyla, öncelikle olanı belirleyebileceği bir durumdur.
Allah İçin Yaşamak
19-Mümin ‘iyiliği emredip, kötülükten men etmekle’, Allah’ın dinini anlatmakla, yeryüzündeki zorbalıklara karşı fikri bir mücadele içine girmekle sorumludur.
Allah İçin Yaşamak
20-Müslümanın, ailesinin güvenliğini, geçimini sağlamayı bahane ederek diğer insanlara iyiliği emredip onları kötülükten men etme sorumluluğunu üzerine alamaması elbette ki ona yakışan bir tavır olmayacaktır.
Allah İçin Yaşamak
21-Allah katında değeri az olan şeyi çok olana tercih etmek, insanın nefsine de bir’ pay’ ayırmasından kaynaklanır. Oysa bir konuda yapılması gereken, nefsine en ufak pay ayırmadan yüzde yüz Allah’ın rızasını gözetmektedir.
Allah İçin Yaşamak
22-Kendi evi, ailesi tehlikedeyken canı pahasına bunları savunan bir insan konu diğer müminlere zulüm, baskı ve iftira olduğunda yerinde oturup umursuzca başka işlere dalıyorsa, burada Allah rızasının olduğundan söz etmek çok zordur.
Allah İçin Yaşamak
23-Müminler her zaman için sorumluluğunu taşıdıkları fikri mücadele için neyin ‘en hayırlı’ olduğunu tespit edip, onu uygulamalıdır.
Allah İçin Yaşamak
24-Allah’ın rızasının en çoğunu aramayıp, azıyla yetinmekse, insanın ahirete yönelik yanlış bir bakış açısı taşımasından kaynaklanır. Kendisini kesi olarak’ cennete layık’ saymasından doğar
Allah İçin Yaşamak
25-Dünyada kendilerine geniş imkanlar verilmesine aldanarak, Allah’a gönülden iman edip salih amellerde bulunmadıkları halde, Allah’ın kendilerini sevdiği sonucu çıkaranlar ve buradan hareketle- varlığını kesin şekilde kabul etmeseler de- cennette ağırlanacaklarını sananlar vardır.
Allah İçin Yaşamak
26-Mümin ‘iman ettikten sonra doğru yoldan çıkmak’ tan korkar. ‘Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi kaydırma ve Katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan Sensin Sen.’ (Al-İmran Suresi,8)
Allah İçin Yaşamak
27-Allah’ı tanıyan ve O’nun kendisi üzerindeki büyük rahmetini gören, O’nun sayesinde var olduğunu, Allah’ın rahmeti sayesinde yaşadığını ve sevip-hoşlandığı herşeyin Allah’tan geldiğini fark eden mümin, elbette Allah sevgisinin ve Allah için sevmenin üstünlüğüne ulaşır.
Allah İçin Yaşamak
28-Var olan herşeyin Allah’a ait olduğunu ve O’ndan geldiğini bilen müminler ise en çok Allah’ı bir ve tek olarak tanımalarından doğan bu büyük fark, onların sevgi anlayışını diğer insanlardan tümüyle farklı kılar.
Allah İçin Yaşamak
29-Allah için sevgi, soy, ırk gibi yakınlıklara ya da herhangi bir çıkara dayalı değildir. ’İman edenler ve salih amellerde bulunanlar ise, Rahman (olan Allah), onlar için bir sevgi kılacaktır. (Meryem Suresi,96)
Allah İçin Yaşamak
30- Bazı insanların evlilikten beklediği, çoğu zaman kendisine rahat ettirecek ‘ zengin bir koca’ bulmaktır. Çoğu genç kız, karakterinden hiç hoşlanmadığı halde sırf parası ve şöhreti için bir adamla evlenebilir Bu, aslında para için yapılan bir nevi ticaret anlaşması gibidir.
Allah İçin Yaşamak
31-Mümin ahiretteki sonsuz cennet hayatını hedefler. Tüm hayatı Allah’ın rızasını ve bu büyük’ kurtuluş ve mutluluk’ u elde etmek üzerine kuruludur. ‘Namazı, ibadetleri, hayatı ve ölümü’bunlar üzerine kurulu olduğuna göre, elbette sevgisini ve sevgisinin en açık göstergesi olan evliliğini de bu temel üzerine kuracaktır.
Allah İçin Yaşamak
32-Kimin hayattaki amacı, para ve güç elde etmek, kimininki saygı gören ve sözü kabul edilen bir insan olmaktadır. Kimisi hayatının amacını’ iyi bir eş’ bulup, ‘ mutlu bir yuva kurmak’ olarak belirler. Bunların hepsi bir müminin de hayatında olan unsurlardır. Ama salih bir mümin hiçbirine olması gerekenden fazla değer vermez.
Allah İçin Yaşamak
33-Nefsin kötü arzularına kapılmayıp, Allah’a iman eden halis bir mümin, tüm hayatı boyunca ‘ ne yapması gerektiğini’ O’nun kitabından ve Peygamberimiz (sav) ‘in sünnetinden öğrenir, peygamberleri kendine örnek edinir. Müminin hayatı, inkar edenlerden tümüyle farklıdır.
Allah İçin Yaşamak
34-‘… Kim Allah’tan korkup- sakınırsa, ( Allah) ona bir çıkış yolu gösterir; ve onu hesaba katmadığı bir yönden rızıklandırır. Kim de Allah’a tevekkül ederse, O, ona yeter. Elbette Allah; Kendi emrini yerine getirip- gerçekleştirendir. Allah, herşey için bir ölçü kılmıştır.’ (Talak Suresi, 2-3)
Allah İçin Yaşamak
35-Mümin Allah’ın verdiği mülkü, akılcı bir biçime, Allah rızası için harcarken, bunun bitip-tükeneceğinden de korkmamalıdır. Rabbimiz Kuran’da bu tehlikeye dikkat çekip, şeytanın insanı ‘ fakirlikle korkuttuğu (Bakara Suresi,268) hatırlatmıştır.
Allah İçin Yaşamak
36-Müminlerin Kuran ahlakını tebliğ ederken en çok tepki aldıkları topluluğu da çoğu zaman ‘refah içinde şımaran önde gelenler’ oluşturur. Söz konusu kesim, Allah’a teslim olmayı ve ellerindeki imkanları O’nun istediği biçimde kullanmayı kabul etmediklerinden, müminlere öfke duyarlar.
Allah İçin Yaşamak
37-Mümin, kendisine sonsuz yaşama isteği verildiğine göre, neden ortalama 60- 70 yıl gibi kısa bir süre yaşatılıp sonra da hayatına son verildiğini oturup düşünmelidir.
Allah İçin Yaşamak
38-Metrelerce yükseklikte dev bir su baskınına sebep olan selle karşı karşıya kaldığımızda ve suların büyük bir hızla yükseldiğini gördüğümüzde, kurtulmak için, kaçtığımız on katlı apartmanın en üst katına mı çıkarız, yoksa beşinci katta durup ‘herhalde bu kadarı yeterli olur’ mu deriz?
Allah İçin Yaşamak
39-Bir yakınımızın kalp krizi geçirdiğini veya başka bir sebeple hastaneye yetiştirilmesi gerektiğini düşünelim. Bu durumda hastaneye yetişmek için arabayı makul olabilecek en yüksek hızla mı süreriz, yoksa ‘bu kadarı yeterli, biraz daha dayansın’ mı deriz?
Allah İçin Yaşamak
40-İnsan bir tehlikeyle karşı karşıya kaldığında hemen harekete geçmekte, elindeki tüm imkanları tehlikeden kurtulmak için seferber edebilmektedir. Cehennem ise insan için en büyük tehlikedir.
Allah İçin Yaşamak
41-Şimdi mahşer günü herkesin mutlaka çevresinde toplanacağı bildirilen cehennemin kenarında bulunduğunuzu, cehennemi tüm dehşetiyle gördüğünüzü düşünün… Böyle bir durumda bazı alternatiflerle karşılaşsanız, hiç tereddüt etmeden Allah’ın rızasının en çoğunu seçmez misiniz?
Allah İçin Yaşamak
42-Ahirete geçiş kapısı olan ölüm, ancak hayatını Allah rızasına uygun olarak değerlendirilenler için mutluluk ve kurtuluşa açılır. Allah’tan yüz çevirmiş olanlar içinse, ölüm kesin bir yıkım ve felaketin başlangıcıdır.