Yusuf Suresi, 87-100 (Yusuf Kıssası'ndan Ahir Zamana ve Hz. Mehdi (as)'a işaretler)
ucgen

Yusuf Suresi, 87-100 (Yusuf Kıssası'ndan Ahir Zamana ve Hz. Mehdi (as)'a işaretler)

11061

ADNAN OKTAR'IN GAZİANTEP OLAY TV'DEKİ CANLI SOHBETİ

(1 MART 2011; 22:00)

ADNAN OKTAR: Yusuf Suresi, tamam. Yusuf Suresi, 87. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Oğullarım, gidin de Yusuf ile kardeşinden (etraflı bir araştırma yapıp) bir haber getirin ve Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Çünkü kafirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden umut kesmez." Biz de ne yapacağız? Hz. Mehdi (a.s.) ve kardeşinden etraflı bir araştırma yapıp bir haber getireceğiz, araştıracağız. Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyeceğiz, çünkü kafirler topluluğundan başkası Allah’ın rahmetinden ümit kesmez. Ahir zamana bakan yorumu bu şekilde olur.“Böylece onun (Yusuf'un) huzuruna girdikleri zaman, dediler ki: ‘Ey Vezir, bize ve ailemize şiddetli bir darlık dokundu.’” Bak o devirde de bir ekonomik kriz oluşmuş, Hz. Yusuf (a.s.) zamanında, yedi yıllık. Şimdi de, şu anda da bir yedi yıllık bir ekonomik kriz var.

“’Ey Vezir, bize ve ailemize şiddetli bir darlık dokundu; önemi olmayan bir sermaye ile geldik. Bize artık (yine) ölçeği tam olarak ver ve bize ilave bir bağışta bulun.’” Hz. Mehdi (a.s.)’ın malı bol bol dağıtmasına işaret eden bir Kuran Ayeti. “Şüphesiz Allah, tasaddukta bulunanlara karşılığını verir. (Yusuf) Dedi ki: ‘Sizler, cahiller iken Yusuf'a ve kardeşine neler yaptığınızı biliyor musunuz?" Şu anda da mesela birçok cahil Hz. Mehdi (a.s.)’a ve Hz. İsa (a.s.)’a karşı tavır almış durumdalar."Sizler, cahiller iken,” Hz. Mehdi (a.s.)’a ve Hz. İsa (a.s.)’a karşı şu an, yorum olarak anlatıyorum “neler yaptığınızı biliyor musunuz?”.

“’Sen gerçekten Yusuf musun, sensin öyle mi?’ dediler.” Bak kendi kardeşlerini tanımakta güçlük çekiyorlar. Daha önce bildikleri halde, eşkalini bildikleri halde, görünümünü bildikleri halde tanımada güçlük çekiyorlar. Hz. Mehdi (a.s.)’ın da eşkalini, her şeyini bildikleri halde Hz. Mehdi (a.s.)’ı tanımakta güçlük çekecekler, Kuran buna işaret ediyor. “Sen gerçekten Yusuf musun?” Demek ki Hz. Mehdi (a.s.)’da da insanlar bir kuşkuya kapılacaklar, gerçekten Hz. Mehdi (a.s.) mı diye şüpheye kapılacaklar. “’Sensin öyle mi?’ dediler. ‘Ben Yusuf'um’ dedi. ‘Ve bu da kardeşimdir. Doğrusu Allah bize lütufta bulundu.’” Hz. Mehdi (a.s.) ve Hz. İsa (a.s.)’a Cenab-ı  Allah lütufta bulunacak, inşaAllah. “Gerçek şu ki, kim sakınır ve sabrederse” helale harama dikkat ederse “ve sabrederse” sabır ne demek? Uzun zamana karşı güzel ahlakta kararlı ve ısrarlı olmak.

Sabrederse, şüphesiz Allah, iyilikte bulunanların karşılığını boşa çıkarmaz." Hz. Mehdi (a.s.)’ın gayretleri, Hz. İsa Mesih (a.s.)’ın gayretleri boşa çıkmayacaktır, Müslümanların gayretleri boşa çıkmayacaktır. Dünyada da karşılığını alacaklar, ahirette de karşılığını alacaklar, inşaAllah. “Dediler ki: ‘Allah adına, hayret, Allah seni gerçekten bize karşı tercih edip-seçmiştir.’” Hz. Mehdi (a.s.)’a da şaşırıyorlar. Yani Allah onu niye seçti, o insanı, diyor. Bizim şeyhimizi, bizim mürşidimizi, bizim memleketten, bizim çevreden, bizim tarikattan birisini değil de, neden Hz. Mehdi (a.s.)’ı seçti diye şüpheye düşecekler ve garip itirazlarda bulunacaklar, Kuran ona da işaret ediyor. Bak “Dediler ki: ‘Allah adına, hayret, Allah seni gerçekten bize karşı tercih edip-seçmiştir.’”Allah niye seni seçti, diyor. Peygamberimiz (s.a.v.)’e de şaşırmışlardır. Allah niye onu seçti, niye iki büyük şehrin ileri gelenlerinden birini değil de, onu seçti Allah diye şaşırmışlardır.

“Ve gerçekten biz de hataya düşenler idik.” Bunu demek ki sonunda Hz. Mehdi (a.s.) karşıtları hataya düştüklerini kabul edecekler, Kuran ona işaret ediyor. “Dedi ki: ‘Bugün size karşı sorgulama, kınama yoktur.’” Hz. Mehdi (a.s.)’ın intikam almayacağı anlaşılıyor, Kuran’ın işaretinden. Yani kötülük yapanlardan intikam almanın uygun olmayacağı anlaşılıyor. “Sizi Allah bağışlasın.” Ama bak burada çok manidar bir şey söylüyor. Ben bağışladım, ama sizi asıl Allah bağışlasın, diyor. Asıl konu o. Allah bağışlamadığında bitti. Mesela diyor ki hatta Peygamberimiz (s.a.v.)’e Cenab-ı Allah; “sen onlar için yetmiş kere bağışlanma dilesen yine Allah onları affetmez.” diyor. Allah affetmediğinde bitti. İnsanın affetmesi hiçbir şey değiştirmez söyleyeyim. “O, merhametlilerin (en) merhametlisidir.” Bazı insanlar vardır haşa Allah’a merhamet öğretmeye kalkar haşa, değil mi? Cehennem niye gerekiyor, ben olsam haşa cehennem meydana getirmezdim gibi, şeytani ve ahmakça üslup kullanıyor. Zaten cehennemin gereği oradan anlaşılıyor, senin o züppeliği yapmandan anlaşılıyor. Sen o kadar züppe ve pervasızsan hayatının her safhasında züppe ve pervasızsın demektir. Orada Allah’a ihanet ediyorsan sen herkese ihanet edersin. Allah’a karşı haşa böyle küstah bir üslup kullanıyorsan herkese karşı bunu kullanabilirsin.

“Bu gömleğimle gidin de, babamın yüzüne sürün. Gözü (yine) görür hale gelir. Bütün ailenizi de bana getirin." “Bu gömleğimle gidin de, babamın yüzüne sürün. Gözü (yine) görür hale gelir. Bütün ailenizi de bana getirin." Burada da Hz. Mehdi (a.s.)’ın bedeninin, varlığının, insanların birçok hastalığına da iyi geleceğini anlıyoruz. İnsanlar ruhi hastalıklardan kurtulacaklar, dolayısıyla bedeni hastalıklardan kurtulacaklar. Birçok hastalığın sebebi psikolojiktir. Hz. Mehdi (a.s.) insanlarda çok yüksek psikolojik moral meydana getireceği için, çok yüksek bir sevinç ve bahar havası meydana getireceği için, insanlardaki o psikolojik şiddetli baskı kalkacak. Dolayısıyla çok sağlıklı hale gelecekler. Gözleri rahatsız olanların gözleri düzelecek. Başka bir rahatsızlığı olan, o da düzelecek. Hastalıklar geniş çapta düzeliyor Hz. Mehdi (a.s.) devrinde. Toplumdaki genel psikolojik rahatlık insanların bedenlerine de yansıyacak. Çünkü mesela baş ağrılarının nedeni sıkılmadır. Birçok insanın baş ağrılarının, mesela migrenlerinin sebebi sıkıntıdır, hayattan bezmedir, bunalmadır. Hz. Mehdi (a.s.) devrinde bunlar kalkacağı için, insanlar mesela migren hissetmeyecekler, baş ağrısı hissetmeyecekler. Mesele grip, şu, bu falan da onlar da moral çöküntüsünde, vücut savunma sistemi kırıldığı için rahatça hastalanıyor insanlar. Neşeli bir insan kolay kolay hastalanmaz. Mesela vücutta meydana gelen urlar, şunlar, bunlar hep moral bozukluğundan olur, çoğu. Mesela fıtıklar, bel fıtıkları hep sinirdendir, boyun fıtığı, şiddetli gerilimden ve şiddetli ızdıraptan oluşur bunlar. Mesela tüberküloz olması; hatta filmlerde bile yerli filmlerden bilirsiniz, üzülen adam sonunda verem olur. Hatta derler, adamı verem ediyorsun falan derler, çünkü vücut savunması kırılır ondan sonra mikroba uygun hale gelir vücut. Hz. Mehdi (a.s.) öyle neşeli, öyle canlı, öyle dinamik bir toplum meydana getiriyor ki, toplum artık hasta olmuyor, geniş olarak hasta olmuyor. Çok nadir hasta olan oluyor. 93. Ayet buna işaret ediyor. Bak “Bu gömleğimle gidin de, babamın yüzüne sürün. Gözü (yine) görür hale gelir. Bütün ailenizi de bana getirin." Herkese sahip çıktığını da gösteriyor ayette. Hz. Mehdi (a.s.)’ın herkese, her insana sahip çıkacağına, merhametli olacağına işaret ediyor. Yusuf Suresi baştan sona Mehdiyet’i anlatır. Hz. Süleyman (a.s.)’ın kıssası da Mehdiyet’i anlatır, Hz. Zülkarneyn (a.s.) kıssası da, Kehf Suresi de Mehdiyet’i anlatır. Mehdiyet dünyanın en büyük olaylarından bir tanesidir, en büyük olaydır. Çünkü bütün Peygamberler bunu söylüyor, en büyük olaydır diyor deccaliyet, gelmiş geçmiş en büyük olay. En büyük olaya karşı da en büyük karşı atak oluyor, en büyük temizlik yapılıyor. Onu da Hz. Mehdi (a.s.) yapıyor işte. Tabii manevi yönüyle Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in dünyaya gelişi ve Peygamberliği en büyük olaydır ama dünya çapında olması açısından en büyük olay Mehdiyet devrindeki olaydır; yani çap açısından en büyük olay odur. Manevi yönden Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’dir en büyük olay.

“Kafile (Mısır'dan) ayrılmaya başladığı zaman, babaları dedi ki: ‘Eğer beni bunamış saymıyorsanız, inanın Yusuf'un kokusunu (burnumda tüter) buluyorum.’" “Kafile Mısır’dan ayrılmaya başladığı zaman,” demek ki Mısır’dan, yaramaz bazı adamlar, yanlış bazı adamlar ayrılacaklar, çünkü o zamanlar yaramaz tavır gösteriyor kardeşleri. Bak ne diyor Allah: “Kafile (Mısır'dan) ayrılmaya başladığı zaman”. Şu an o kafile Mısır’dan ayrıldı, değil mi? Meşhur takım, alaca karganın takımı.“Babaları dedi ki: ‘Eğer beni bunamış saymıyorsanız,’” demek ki ahir zamanda bazı büyük müceddidlere, bazı büyük alimlere bunamış insan muamelesi yapılacak. Sanki bunamış gibi bir üslup kullanacak bazı terbiyesizler, bazı saygısızlar. Çünkü yaşı ilerleyince bazı insanlardan şüphe edilir, hani acaba bunadı mı falan gibisinden. Ama büyük mürşidlerde, büyük alimlerde bunama olmaz. Ama bazı kendini bilmezlerde bunu görüyoruz biz, bazı cahillerde, malum. "Eğer beni bunamış saymıyorsanız, inanın Yusuf'un kokusunu (burnumda tüter) buluyorum." Demek ki Hz. Mehdi (a.s.) daha önceden hissedilecek, onun kokusu daha önceden hissedilecek ve ayrıca Hz. Mehdi (a.s.)’ın da güzel bir kokusu olduğuna da işaret var burada, inşaAllah. Ama bu tip olaylarda zuhurundan önce kokusunun geldiği, alametlerinin oluştuğu anlaşılıyor. Kokusu alametlerine işaret, inşaAllah. “Allah adına, hayret dediler.” Bak her şeyde Allah’ın adını kullanıyorlar.

“Allah adına, hayret, Allah seni gerçekten bize karşı tercih edip seçmiştir.” Bak hep de evliya havasındalar görüyor musunuz? Her suç işlediklerinde de hep Allah’ın adını kullanıyorlar. Allah diyor, “Şeytan sakın sizi Allah ile aldatmasın.” "’Allah adına, hayret’ dediler. ‘Sen hala geçmişteki yanlışlığındasın.’" Halbuki Peygamber bu insan, yanlışlığı da yok. Geçmişteki yanlışlığındasın diyorlar. “Müjdeci gelip de onu (gömleği) onun yüzüne sürdüğü zaman” Hz. Mehdi (a.s.) devrinde de müjdeci olmak çok önemli. Peygamberimiz (s.a.v.) ne diyor: “Mehdi ile müjdelenin”. O müjde insanların kalbini açar. Ahir zamanda müjdeciler var. Ben de müjdeciyim, sen de müjdecisin, bizi seven herkes müjdeci.

“Müjdeci gelip de onu (gömleği) onun yüzüne sürdüğü zaman gözü görür olarak (sağlığına) döndü.” Neşe geliyor. Demek ki yeniden İslam’a kavuşmanın neşesi, yeniden güzelliğe kavuşmanın neşesi insanlarda müthiş bir canlılığa sebep olacak. Buradaki gömlek, İslam’ın yeniden dönüşüne işaret eden bir olaydır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hırkası çıktığında, Peygamberimiz (s.a.v.)’in gömleği çıktığında, bütün toplumda muazzam bir manevi inkılap olacak, buna işaret ediyor. Muazzam bir heyecan meydana gelecek, inşaAllah ve toplum maddi, manevi sağlığına dönecek, inşaAllah. “(Yakub) Dedi ki:” yani İsrail, Yakup’un diğer ismi İsrail. Dedi ki Hz. Yakup (a.s.): “Ben, size bilmediğinizi Allah'tan gerçekten biliyorum demedim mi?" Bazı insanlar mürşidlere, alimlere veyahut özellikle Hz. Mehdi (a.s.)’a zahir gözüyle baktığında anlayamazlar. Bak ne diyor: “Ben, size bilmediğinizi Allah'tan gerçekten biliyorum demedim mi?" Çünkü özel bir ilme sahip, özel bir ilme sahip. Demek ki Peygamberler özel bir ilme sahip oluyorlar. Bazı veliler özel bir ilme sahip oluyorlar. Zahire bakan aldanır.

“(Çocukları da:) ‘Ey babamız, bizim için günahlarımızın bağışlanmasını dile. Biz gerçekten hataya düşenler idik’ dediler.” En sonunda demek ki bunu diyecekler. Hz. Mehdi (a.s.) karşıtları, Hz. Mehdi (a.s.) zıtları en sonunda hataya düştüklerini, yanlışlık yaptıklarını kabul edecekler.

“İlerde sizin için Rabbimden bağışlanma dilerim.” Bakın Peygamber hemen bağışlanma dilemiyor, çünkü bakacak, tavırlarına bakacak, samimi iman ettiklerine kanaat getirirse bağışlanma dileyecek. Çünkü bağışlanma deyince bağışlanma dilenmez. Adam hakikaten düzeldiyse vicdani kanaati gelecek, ondan sonra bağışlanma dileyeceksin. O da ne diyor dürüst olduğu için: “İlerde sizin için Rabbimden bağışlanma dilerim.” Çünkü kanaati gelmemiş. “’Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir’ dedi. Böylece onlar (gelip) Yusuf'un yanına girdikleri zaman, anne ve babasını bağrına bastı.” Demek ki sevgide sarılma var, bağrına basma var. Sevgi ifadesi, kalpten kalbe muhabbet geçer. “Ve dedi ki: "Allah'ın dilemesiyle Mısır'a güvenlik içinde giriniz.” Demek ki Mısır, İslam alemi güvenliğe kavuşacak, İslam dünyaya hakim olacak. Güvenlik içinde giriniz ne demek? Güvenlik, her yer aydınlık. Hz. Mehdi (a.s.) devrinde bir kadın tek başına Şam’a kadar gidecek, güvenlik içinde olacak diyor, hadiste açıkça belirtilmiş. İşte ona işaret ediyor bu ayet.

Şeytandan Allah’a sığınırım.  Yusuf Suresi, 100. “Babasını ve annesini tahta çıkarıp oturttu.” Babaya ve anneye ne kadar sevgi ve saygı gösterileceği anlatılıyor. Taht, devletin ona tahsis ettiği en önemli makamı belirleyen sembol. Ne yapıyor iltifat olarak Hz. Yusuf (a.s.)? Yüksek bir güzellik göstererek anne ve babasını tahta çıkartıp-oturtuyor. Onlar da “Onun için secdeye kapandılar.”Onlar da ona müthiş sevgi gösteriyorlar. O zamanlar sevgi ifadesi, saygı ifadesi secdeydi, sonradan o selama çevrildi. “Secde yalnızca Allah için yapılan bir ibadet türüdür, ancak o dönemde secde ve selam saygı ifadesiydi, ibadet değildi. Katalde selefin selamı, selam verdiği kimseye secde etmekti. Allah’ın Resulu (s.a.v.) ise bize Esselamün Aleyküm ve Rahmetullah demeyi öğretti. Bu selam cennet ehlinin selamıdır, dedi.”

“Dedi ki: ‘Ey Babam, bu, daha önceki rüyamın yorumudur.” Hz. Mehdi (a.s.) da ne diyecek? Daha önceki hadislerin aynen tahakkuk ettiğini gördünüz diyecek. “Doğrusu Rabbim onu gerçek kıldı.” Hz. Mehdi (a.s.) ne diyecek? O rivayetleri Cenab-ı Allah gerçek kıldı, aynısıyla çıktı diyecek, inşaAllah. “Bana iyilik etti.” Hz. Mehdi (a.s.) ne diyecek? Allah bana iyilik etti diyecek, inşaAllah.“Çünkü beni zindandan çıkardı.” Hz. Mehdi (a.s.) da ne diyecek? Allah beni zindandan çıkardı diyecek. Allah kendisini zindandan çıkarttığı için Allah’a şükredecek. Ne diyecek? Beni hapse koyan da, hapisten çıkaran da Allah’tır diyecek, inşaAllah. Kuran ona işaret ediyor. Hz. Mehdi (a.s.)’ın da hapise konacağını anlıyoruz.

“Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra,” demek ki bir kısım Müslümanlar Hz. Mehdi (a.s.)’a karşı tavır alacaklar ve aralarını açılacak, aralarında bir husumet oluşacak.  “Açtıktan sonra, (O,) çölden sizi getirdi. Şüphesiz benim Rabbim, dilediğini pek ince düzenleyip tedbir edendi.” Demek ki ta çölden, başka yerlerden insanlar Hz. Mehdi (a.s.)’ın yanına gelecekler. En uzak diyarlardan insanların Hz. Mehdi (a.s.)’a biat edeceğine işaret ediyor. “Şüphesiz benim Rabbim, dilediğini pek ince düzenleyip tedbir edendi.” Hz. Mehdi (a.s.)’ın kaderinde, Mehdiyet’te çok ince tedbir ve çok ince detaylar üzerine dayanacağını anlıyoruz. Öyle karmaşık bir kader ve öyle ince bir kader olacak ki nefes kesici olacak, inşaAllah. “Gerçekten bilen, hüküm ve hikmet sahibi O'dur." Gerçekten herşeyi bilen Allah’tır. Hüküm sahibi O’dur, hikmet sahibi olan O’dur.

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo