Avrupa ülkeleri uzunca bir süredir birlik arayışı içinde. Buna karşın Ortadoğu’da ise şiddetli bir ayrışma süreci hüküm sürüyor. Etnik ve mezhepsel farklılıklar nedeniyle bu bölgedeki ülkelerde çatışmalar hatta bölünmeler yaşanıyor.
Yemen, ayrışma sürecinin etkisindeki Ortadoğu ülkelerinden biri. 2007 yılı başında kurulan Güney Hareketi, "güneyin milli kaynaklarının iktidara gelen merkezi hükümetler tarafından sömürüldüğü" gerekçesiyle sık sık dile getirdiği kuzeyden ayrılmayı talep ediyordu. Yemen’deki hükümet bu talep karşısında ülkenin birlik ve bütünlüğü gayesiyle federal siteme geçmekte karar kıldı.
Açıklanan plana göre Sana federal başkent olacak, Aden ise ticari merkez olmasından dolayı farklı bir statüde tutulacak. Yemen resmen 6 bölgeye ayrılacak ve kuzeydeki 4, güneydeki 2 bölge yerinden yönetilecek. Bölgelere bağımsız yargı ve yürütme yetkilerinin verileceği de söylenen bu plan, yapılacak halk oylamasında kabul görürse uygulanacak. Peki, acaba gerçekten bu sistem Yemen’de yaşanan sıkıntılara çözüm olacak mı?
Şüphesiz bunun açıklığa kavuşması için, öncelikle bölgelere verilecek yetkilerin neler olacağını ve bölgeler ile federal başkent Sana arasındaki bağın nasıl kurulacağını bilmek gerekiyor. Bu konuda henüz açıklanmış net bir bilgi yok.
Günümüz devletlerinde en çok rastlanan örgütlenme biçimi federal ve üniter sistemlerdir.
Üniter sistemlerde devlet bölünmez bir bütündür. İl ve ilçelere bölünse de bunlar basit idari bölümlerdir ve merkezden atanan vali gibi yöneticilerle idare edilirler. Merkez, ülkenin tamamına etki eden idari, adli ve ekonomik kararları alır ve uygular. Yemen’de hala mevcut olan sistem de böyle işliyor.
Federal sistemlerde ise ülke birden çok bölgeye bölünmüştür. Bölgeler dışarıya karşı tek bir devlet görünseler de her bölge kendi içinde ayrı bir devlet gibi örgütlenmiştir. Bölgeler kendi idari, adli ve ekonomik kararlarını alarak bunları uygulayabilirler. Buna karşın bölgelerin egemenlikleri yani yetkileri sınırsız değildir. Bölgeler merkezi bir hükümete yani bir üst devlete tabidirler. Bu tabiyet federal anayasa ile belirlenmiş olup her federal ülkede farklı derecelerde olabilmektedir.
Federal sistemlerde bölgesel yönetimler ile merkezi federal hükümet arasında egemenliğin paylaşımı konusunda ortaya çıkacak sorunlar ülke bütününü ilgilendiren politikaların tüm bölgelerde uygulamasında bir hantallık ortaya çıkarır. Bu da zaman içinde büyük yönetimsel krizlere dönüşebiliyor.
Federal sistemlerde her bölge kendi çıkarını gözeteceği için devletin bütünün çıkarlarını gözetmek, ülke refahını ülke bütününe yaymak zor oluyor. Yani Yemen’de federal sisteme geçiş bütünleşmekten ziyade ayrışmayı daha da arttırabilir. Federal sistemlerdeki bölgeler genellikle etnik ve mezhepsel farklara göre şekillendiriliyor. Bu nedenle ülke nüfusunda mezheplere ve etnik kökenlere göre bölgesel göçler yaşanması muhtemel ki bunun ayrışmayı daha da arttıracağı açık.
Federal sistemlerde bölgelerin ayrılarak yeni bağımsız bir devlete dönüşmelerini engelleyecek tedbirler olsa da, ayrılma talepleri sanılandan daha yaygın. Hele ki bölgeler; Kanada’nın Quebec ya da Hindistan’ın Keşmir eyaletleri gibi etnik ve dini farklara göre oluşturulmuşsa “ayrılma talebi” kaçınılmaz bir son olarak ortaya çıkıyor. Bölgeler arasındaki ekonomik farklar da ayrılma talebini güçlendiriyor. Örneğin sanayinin ve ekonominin son derece gelişmiş olduğu Katalonya, kendi kaynak ve imkânlarının diğer bölgelerce kullanıldığı gerekçesi ile İspanya’dan ayrılmak istiyor.
Şüphesiz Yemen halkı demokrasi çerçevesi içinde, tüm artı ve eksilerini gözeterek hangi sistemin kendileri için daha ideal olduğuna karar verecek. Seçilen sistem hangisi olursa olsun her Yemenli, Müslümanların aralarındaki ayrılıkları bırakarak Allah’ın farz kıldığı şekilde birlik olması gerektiğini bilmeli. Allah Kuran'da tüm Müslümanlara ‘tek bir topluluk olarak’ birlik içerisinde hareket etmeleri gerektiğini şöyle bildirmiştir:
“Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar.” (Âl-i İmran Suresi, 103)
Hangi sistem ile olursa olsun demokrasi çerçevesi içinde ulusal bütünlüğün korunması Yemen’de iyi ve akılcı insanların ittifakı ile mümkün şüphesiz. Eğer Yemen bunu gerçekleştirebilirse İslam dünyasında büyük bir başarıya imza atacak. Çünkü İslam dünyası ayrışmalara değil birleşmeye, bütünleşmeye muhtaç. Yemen’in önünde büyük bir fırsat duruyor: Suni kutuplaşmalar yerine uzun zamandır arzulanan Müslümanların ittifakını gündeme getiren bir ülke olarak tarihe geçmek.
Adnan Oktar'ın National Yemen'de yayınlanan makalesi: