Yemen'de 2014 yılı sonlarında Şii Husilerle Sünni Araplar arasında başlayan karışıklık ve çatışmalar bugün neredeyse ülkenin tamamını kaplayan bir iç savaşa dönüştü. Bu yılın Mart ayında iç savaşa, uluslararası tanınmış hükümeti destekleme gerekçesiyle, Arap koalisyonunun da hava operasyonlarıyla müdahil olmasıyla ülkenin bugün geldiği son nokta: yıkım ve felaket...
Bu durumun en büyük mağdurları ise, ateş altındaki bütün İslam ülkelerinde olduğu gibi masum siviller. Hava bombardımanlarında yüzlerce sivil hedef isabet aldı. Sivil halktan binlerce kişi şehit oldu.
Geçen Çarşamba BM, 26 Mart'tan bu yana Yemen savaşında 830'u kadın ve çocuk olmak üzere 5700 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı. BM, Yemen insani koordinatörü Johannes Van Der Klaauw, nüfusun %82'si olan 21.2 milyon kişinin insani yardıma ihtiyacı olduğunu belirtti. 14 milyon insan yeterli sağlık desteğinden yoksun. Çatışmaların başlamasından bu yana 1.8 milyon çocuk okula gidemiyor. Yaklaşık 320.000 çocuk da yetersiz beslenme sıkıntısı çekiyor.
Van Der Klaauw, savaş sırasında 120.000 kişinin mülteci olarak ülkeyi terketmek zorunda kaldığını, 2.3 milyon kişinin ise evlerinden ve yerlerinden olduğunu bildiriyor. Savaşın başlamasından bu yana işlenen insan hakları ihlallerinin sayısının da 8.800'ü geçtiğini ekliyor. (http://america.aljazeera.com/articles/2015/11/18/thousands-killed-in-yemen-conflict-since-march.html)
BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Sözcüsü Rupert Colville'e göre de Mart 2015'ten Ekim 2015'e kadar olan dönemde 2300'den fazla sivil hayatını kaybetti. Colville'in açıklamalarına göre bu süre zarfında sivillerin üçte ikisi hava saldırıları neticesinde yaşamını yitirmiş. Colville, bu orana baktığımızda ters giden bir şeyler olduğunu ve gereken özenin gösterilmediğini söylüyor.[i]
Yakın tarihte gerçekleşen büyük çaplı sivil zayiattan bir örnek şöyle:
Geçen Eylül ayında, Mokha şehrine yapılan bir hava saldırısında en az 130 vatandaşın hayatını kaybettiği bildirildi. Sınır Tanımayan Doktorlar Organizasyonu Yemen Ülke Direktörü Hassan Boucenine saldırıya kesinlikle anlam veremediğini, yapılan saldırının askeri bir hedefe değil açıkça düğün düzenlenen bir eve yapıldığını kaydetti. [ii]
İlk bakışta Sünni Arap koalisyonunu destekler gibi görünen ABD'nin izlediği çifte politika da Yemen savaşının dikkat çekici yönlerinden.
Her ne kadar koalisyon ülkeleri gibi açıkça savaşa dahil olmasa da aslında ABD, Yemen'de uzun zamandır askeri operasyon düzenleyen büyük güçlerden biri. Arap Baharı sonrası Yemen El Kaide'sinin ülkede güçlenmesini engellemek isteyen ABD, insansız hava araçları (İHA) saldırılarına ağırlık vermiş ve El Kaide'nin hareket kabiliyetini minimuma indirmeyi hedeflemişti. Bu kapsamda Yemen'de El Kaidesi'nin güçlü olduğu yerlere yoğun hava saldırıları düzenlendi. Ancak bu saldırılar, ABD'nin amacının aksine örgüte mazlum ve sempatik bir görünüm kazandırdı ve yerel halktaki ABD karşıtlığını daha da pekiştirdi.
Husilerin başkent Sana'ya doğru genişleme siyasetini başlattığı 2014 yılının Ekim ayından sonra ABD'nin İHA'larla El Kaide'yi sürekli hedef alarak adeta Husi ilerleyişini desteklediği görülüyor.
Şimdiye kadar El Kaide hedeflerini yüzlerce kez vuran ABD hiçbir zaman herhangi bir Husi hedefine saldırmadı. ABD zaman zaman Husilerin yayılma politikasına direnen El Kaide'yi benimsemeyen aşiretleri de hedef aldı. Atlantik Konseyi'nde görev yapan ABD'li diplomat Nabeel Khoury, ABD'nin İHA'larla yaptığı her saldırıda birçok masum sivilin can verdiğini, bu yüzden de öldürülen her 1 kişiye karşılık 40-60 kişi kadar "Amerika düşmanı"nın ortaya çıktığını belirtiyor.
Ortada çok sayıda müslümanın kitle halinde acı çektiği bu kadar kritik bir durum varken tüm İslam aleminin üzerine düşen, bu savaşın acilen sona ermesi için her türlü gayreti göstermek, kardeşi kardeşe kırdıran bu fitnenin sönmesi için sevgi, barış ve kardeşlik ruhunu bütün müslümanlar arasında yaymayı vazife dinmektir. Bunu yaparken, büyük bir sefalet ve yoksulluk içine düşmüş, aç, susuz, perişan Yemen halkının tüm ihtiyaçlarının vakit kaybetmeden karşılanması da son derece hayatidir.
Ancak tüm bu maddi ihtiyaçların hepsinin ötesinde, tüm dünya insanlarının olduğu gibi Yemen halkının da en büyük ihtiyacı, sevgidir. Sanılanın aksine sevgiyi toplumsal düzeni sağlayan en önemli unsur olarak kabul etmek bir zaaf değildir. Bilakis, bireyler arasında sevgi bağlarının güçlü olduğu toplumlar tarih boyunca gerek içten gerekse dıştan kaynaklanan yıkıcı etkilere karşı daha güçlü olmuşlardır.
Düne kadar barış ve kardeşlik içinde yaşayan, aynı dili konuşan, aynı Allah'a inanan Müslüman Yemen halkı da, ancak kendi içinde sevgiyi yeniden yerleşik kılarak ayrılık ve ihtilafın yol açtığı bu felaketlerden kurtulabilir. Yemen dahil tüm İslam alemi ancak kendi içinde birlik, beraberlik, sevgi ve kardeşlik bağlarını tam anlamıyla kurduğunda Müslümanların ayrılık ve çatışmalarını fırsat bilen, dış güçlerin zulüm ve sömürüsünden, askeri müdahalelerinden kendini kurtarabilir. Barış, huzur, güvenlik, mutluluk ve refaha ulaşabilir.
[i] http://www.npr.org/sections/parallels/2015/10/01/444912621/u-s-backed-saudi-bombing-campaign-blamed-for-civilian-deaths-in-yemen
[ii] http://www.npr.org/sections/parallels/2015/10/01/444912621/u-s-backed-saudi-bombing-campaign-blamed-for-civilian-deaths-in-yemen
Adnan Oktar'ın Ekurd Daily'de yayınlanan makalesi: