Türkiye terörden ne öğrendi?
ucgen

Türkiye terörden ne öğrendi?

19458

Ortadoğu zorlu bir coğrafyadır. Dört bir yanı ateşler içinde olan Türkiye, bu zorlu coğrafyanın sorumluluğu ve misyonu büyük olan ülkesidir. Bu nedenledir ki, geçmişten bugüne, gerek üstlendiği misyonu gerekse jeopolitik önemi nedeniyle çok badireler atlatmıştır.

Darbeler ve terör, Ortadoğu'nun uzun yıllardır ayrılmaz parçası olduğu gibi, ne acıdır ki Türkiye'nin de ayrılmaz bir parçasıdır. Türkiye'nin 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşadığı darbe girişimi, hem terör örgütleri hem de Türkiye'nin yüzleştiği hain derin yapılanmayı görmek açısından önemli bir ders olmuştur. Bu girişim sonucunda Türkiye, sadece dışarıdan rengini ve çizgisini belli etmiş terör örgütleriyle değil, FETÖ gibi, içte yapılanmış münafıkane terör örgütleriyle de yüzleşmesi gerektiğini ciddi şekilde anlamıştır.

O tarihten bu yana devam eden Türkiye'deki OHAL, bu derin hain yapılanmanın tüm detaylarını ortaya çıkarmak amacını taşıyor. Ordudan polise, yargıdan siyasete, medyadan ekonomiye kadar hemen her hayati kurumun içine yerleşmiş olan bu örgüt, sadece Türkiye'yi yönetenlere yönelik değil, Türk halkına yönelik de büyük bir öfke barındırdığını, darbe girişimi sırasında yaklaşık 250 kişiyi şehit ederek kanıtlamıştı. Bu da gösteriyor ki, Türkiye'nin karşı karşıya geldiği terör sorunu hiçbir zaman küçük çaplı olmadı.

FETÖ örgütünün, yaklaşık 40 yıldır Türkiye'nin güneydoğusunu ele geçirmek için Türkiye sınırları içinde saldırılar düzenleyen PKK terör örgütü ile bağlantısının olması sürpriz olmadı elbette. 2014 yılında başlatılan, Stalinist PKK terör örgütü ile masaya oturmaya dayalı "çözüm süreci", PKK'nın silahları bırakmasını, bunun karşılığında ise çeşitli imtiyazlar elde etmesini öngörüyordu. Aynı dönemde bu konuyla ilgili yaptığımız yorumlarda ısrarla üzerinde durduğumuz muhtemel tehlikeler şunlardı:

  1. Sadece silahına güvenen Stalinist bir terör örgütü asla silah bırakmaz.
  2. Silah bırakıp ülkeden ayrılma vaatleri gerçekleşmeyecektir, sadece hasta ve sakat teröristler ülkeden gönderilecek, kadro yenilenecektir. Fakat bu aşamada terör örgütü ülkeyi terk ediyor görünümün verilecektir.
  3. Terör örgütü üyeleri şehirlere inecek ve buralarda mevzilenip şehir yapılanmaları oluşturacaklardır.
  4. Bu yöntemle silah bırakmış görünecek ama silah tehdidi altında şehirlere tümüyle yerleşip bölgeyi hakimiyeti altına alacaklardır.

Durumun bahsettiğimiz sırayla şekillenmeye başlaması sonucunda Türk hükümeti uyarılarımızı dikkate almış ve ani bir manevrayla çözüm sürecini durdurmuştur. Bir kısım ülkelerde terör örgütleriyle mücadelede uzlaşı yöntemi kullanılmış olabilir. Ancak bu yöntem, Türkiye'deki PKK sorunu için çözüm getirecek bir yöntem kesin olarak değildir. Bunun en önemli ve başlıca sebebi, PKK terör örgütünün, anarşist komünist bir devlet kurma arzusunda olmasıdır. Bunun için toprak talep etmekte, Türkiye'den ayıracağı bu topraklar üzerinde oluşturacağı kızıl komünist sistemi, tüm dünya çapında yaygınlaştırmayı amaçlamaktadır. Dolayısıyla böyle bir terör örgütü, ancak ve ancak kendisine toprak verildiği müddetçe anlaşmaya yanaşacaktır. Böyle bir ihtimal ise Türk milleti ve hükümeti nezdinde imkansızdır.

Peki, eğer silahlı mücadele istenen sonucu vermiyor ve masaya oturmak mevzu bahis olmuyorsa, bu konu çözümsüz müdür? Elbette değildir. PKK sorunu, her terör sorunu gibi ideolojik bir konudur. PKK kapsamında insanların ellerine silah almalarının sebebi, Stalinist ideolojidir. Her ne kadar Suriye'de, PYD yapılanması altında (PKK ile PYD aynıdır) –Amerika'ya yaranmak adına– farklı bir görünüm çizmeye çalışsalar da, temel ideoloji daima anarşist komünizm olmuştur. Dolayısıyla, bu grupları anarşizme ve komünizme sürükleyen ideolojik sebepler iyi araştırılıp bütün bunlara bilimsel cevabın verilmesi gerekmektedir. Bunun için hem bilimsel cevapların verilebileceği yolların iyi tespit edilmesi hem de milli şuuru gelişmiş bir gençlik yetişmesi gerekmektedir. Türkiye'de, 15 Temmuz darbe girişiminde bu milli şuur oldukça cesur bir şekilde kendini göstermiş olsa da, gençlere yönelik bu yönde bir eğitim politikasına ciddi şekilde ihtiyaç vardır.

Aynı durum FETÖ yapılanması için de geçerlidir. FETÖ, genel olarak emirleri bir kısım gizli dış mihraklardan almış olan ve onların talepleri doğrultusunda şekillenen bir terör örgütüdür. Onların hedeflerini uygulamış ve bölünüp parçalanmış bir Türkiye istemiştir. Elbette yapılanmanın haince olması, durumu hem Türk hükümeti hem de Türk halkı nezdinde daha da zorlaştırmaktadır. Ancak bundan sonra bu tip saldırılarla yüzleşmemek için Türkiye'nin atması gereken ciddi ve önemli adımlar vardır. Türkiye'ye ihanet edenlerin Türkiye'nin kendi içinden çıkan kişiler olması, bu kişilerin nasıl ve hangi yöntemlerle yönlendirildiklerinin sorgulanmasına yol açmıştır. Kolay yönlendirilen ve vatan haini haline gelen insanlar, genellikle milli duyguların güçlenmediği, yancı karakterinin rahatça gelişebildiği ortamlarda yetişirler. Bunun için ideolojik anlamda misyonu olan bir gençliğin yetiştirilmesi, ülkede bu yönde bir atak yapılması önem taşımaktadır.

Terör, bir ideoloji sorunudur. Eğer bir insan ya da topluluk, eline silah alıyor ve fikrini dayatmaya çalışıyorsa, yanlış ve oldukça tehlikeli bir ideolojiye bel bağlamış ve buna tutkuyla inanmıştır. Aldatılmıştır. Ancak aldatıldığının farkında değildir. Çünkü ona, ideolojisinin yanlışlığının bilimsel delilleri hiçbir zaman sunulmamıştır. Özellikle Türkiye gibi Ortadoğu'nun merkezinde medeniyetlerin köprüsü olan bir ülkenin, ideolojik bilinçlendirme yönünde girişimde bulunması elzemdir. Türkiye'de PKK'nın yaklaşık 40 yıldır varlığını sürdürebilmesinin, FETÖ gibi vatan haini örgütlerin ortaya çıkabilmesinin tek sebebi bu konudaki ciddi eksikliktir.

Terör örgütleri denince, elbette, onların beslenmelerini ve güçlenmelerini sağlayan dış faktörlerin de üzerinde durmak gerekmektedir. Bu da, ayrı bir yazıda işlenmesi gereken bir konudur.

Adnan Oktar'ın Eurasia Review'da (Amerika) yayınlanan makalesi:

http://www.eurasiareview.com/16012018-what-has-turkey-learned-from-terrorism-oped/

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER