Ramazan ayının nefisleri terbiye etme, ahlakı güzelleştirme, açlığı ve susuzluğu tefekkür ederek fakir insanların içinde bulundukları durumu hatırlama ve onlara yardım etmenin önemini idrak etme konularında Müslümanlara büyük bir imkan sağladığına ilk yazımızda değinmiştik. Bu yazımızda ise oruç ibadetinin manevi yararlarının yanı sıra maddi yararlarını ele alacağız.
Rabbimiz’in bizden tutmamızı istediği orucun ruhumuza olduğu gibi bedenimize de pek çok yararı var. Elbette ki biz Müslümanlar oruç ibadetini faydalarını görelim diye değil, Rabbimiz bize emrettiği için yerine getiriyoruz. Bu ibadetin aynı zamanda sağlığımıza faydalarının olması ise Allah'tan bizlere çok büyük bir nimet.
Oruç tutmak beden sağlığı için mükemmel bir şifa vesilesi. En başta, uzmanların da belirttiği gibi, vücudun bir ay boyunca dinlenmesine sebep oluyor, fazla yemek yemenin yol açtığı sorunları ortadan kaldırıyor. Orucun başlıca faydalarından biri vücudu obezite, yağlanma, kolesterol, kalp ve damar hastalıklarından koruması. Uzmanlar düzensiz beslenmelerin kandaki lipit ve kolesterol düzeyini ve dolayısıyla vücudumuzu zarara uğrattığını belirtiyorlar. Oruç tutarken ise kan dolaşımı daha hızlı çalışıyor, kolesterol ve obezitenin yol açtığı sorunlar ortadan kalkıyor. Bilindiği gibi düzensiz beslenmeler damar duvarlarının kolesterol parçacıkları tarafından kaplanmasına neden oluyor ve bu da kan dolaşımını bozuyor. Tabii bu durum hücre yenilenmesini engelliyor ve dokuların onarımını geciktiriyor. Bu da yaşlanma sürecininin önemli ölçüde artmasına sebebiyet veriyor. Oruç tutanlarda ise kandaki lipit ve kolesterol düzeyi azalıyor ve damarlar kendi kendilerini tamir edecek hale geliyor. Diğer bir deyişle damarlar temizleniyor, kan dolaşımı artıyor. Bu da hücrelerin yenilenmesini ve bedenimizin daha sağlıklı hale gelmesini sağlıyor. Yaşlanma ise büyük ölçüde gecikiyor.
Dengesiz beslenmede metabolizma gün boyu tüketilen gıdaları hazmetmekle uğraşıyor. Bu, sindirim sistemini yoran bir unsur. Bu durumda bağışıklık sistemi de kontrolsüz çalışmaya başlıyor. Oruç tutarken ise belli bir saatte yemek yendiği için sindirim sisteminin filtresi yorulmuyor, aksine düzenli çalışmaya başlıyor. Nitekim sindirime ayrılan zaman azalırken sindirim organları da bu süreçte dinlenerek kendini yenilemiş oluyorlar.
Vücuttaki iyon alışverişinin elektronik dengesini kurma görevini yerine getiren ve durmaksızın çalışan karaciğer oruçluyken dinlenen organlardan biri. Tüketilen her yeni besin maddesi asit, metil ve azotlu iyon dengelerini ayarlayan karaciğerin yoğun olarak görevini devam ettirmesini gerektiriyor. Oruç tutarken ise bu sistemde sabit bir denge meydana geliyor ve karaciğerin görevinde ciddi bir rahatlama oluşuyor. Dokulardaki gerginlik ortadan kalkıyor, hücre içi basınç düşerek vücudun zindeleşmesi sağlanıyor. Oruç tutarken karaciğer normal zamanda yapmayı bıraktığı ya da azalttığı glikoneogenez, yani diğer maddelerden glikoz oluşturma, glikojenoliziz, yani karaciğerde depolanmış bekleyen glikoz depolarını kullanıma sunma ve yağ depolarının yıkılarak kullanımını hızlandırma gibi bazı faydalı metabolik aktiviteleri tekrar yapmaya başlıyor. Glikojenoliziz oruçluyken devreye girip daha fazla çalışarak kilo almayı engelliyor. Yani oruç sırasında yağ enzimleri harekete geçiyor ve böylece daha hızlı yağ yıkımı yapabilecek hale geliyorlar. Bir ay zarfında bu periyoda alışan vücut hızlı yağ yıkımı etkisini uzun süre boyunca devam ettiriyor.
Orucun bir başka faydalı etkisi ise yabancı ve zararlı maddelerin vücuda daha az girmesini engellemek. Vücut bu süreçte zararlı toksinlerden arınıyor. Kanda dolaşan atık maddelerin oruç tutarken azalması böbreklerin de dinlenmesini sağlıyor. Böbrekler kanın kimyasında bulunan ve normalde yeterince atamadığı üre ve diğer atıklarını oruç sırasında daha rahat atabilirken vücut da kendini daha zinde, daha sağlıklı hissetmeye başlıyor.
Orucun istiharat etmesine olanak sağladığı organlardan bir diğeri ise pankreas. Oruç sırasında pankreas yüksek glikoz miktarını dengelemek için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duymuyor, böylece fazla miktarda insülün salgılanmıyor. Orucun böbreklere faydası ise şöyle; vücudun kaybetmiş olduğu su miktarını dengede tutmak için daha fazla çalışmaya başlayan böbrekler görevini daha yoğun yapıyor. Böylece görevini sürekli yerine getirdiği için fonksiyonlarını yitirmesi engellenmiş oluyor.
Oruçlu insanda damar içerisindeki basınç düştüğü için damar sertliği hastalığı da gerilemeye başlıyor. Tansiyonun düşmesiyle ise kalbin çalışma yükü azaldığı için kalbin dinlenmesi de yine oruç sayesinde mümkün oluyor.
Oruç tutarken dinlenen organlardan bir diğeri de mide. Normal şartlarda gıdaları eritmek için çok çalışmak zorunda kalan mide, oruç sırasında boşalıyor ve 6-7 saat dinlenme imkanı elde etmiş oluyor. Böylece mideye giden kan miktarı önemli derecede azalıyor ve kalbin aşırı çalışıp mideye kan yetiştirme uğraşı hafifliyor. Bu da kalbin sakin çalışmasına ve dinlenmesine vesile oluyor. Midenin boş olması diyaframı zorlayıp kalp üzerinde basınç yapmıyor ve bu da yine kalbin dinlenmesine yol açıyor. Ayrıca mide zarında her zaman olabilen küçük yüzeysel tahrişler oruç esnasındaki dinlenme sırasında kendilerini tamir ediyor, yüzey hücreleri yenileniyor ve yüzeysel yaralar iyileşiyor. Öte yandan hazımla görevli hücreler içindeki birikmiş atıklar da mide dinlenirken hücre dışına atılıyor. Böylece mide dinlenirken vücudun normal adaleleri de kendilerini yenileyebiliyorlar.
Orucun insan sağlığına verdiği faydalar daha saymakla bitmiyor. Bizler Allah'a karşı ibadetimizi can-ı gönülden yerine getirirken vücudumuzdaki sistemler biz farkında dahi değilken dinleniyor, yenileniyor, daha güçlü çalışmak için enerji depoluyor. Allah bu mübarek ay boyunca tüm İslam aleminin orucunu kabul etsin, tüm Müslüman kardeşlerimizi cennetin en güzel mekanlarında, en güzel sofralarla mükafatlandırsın. En başta da cümlemize Kendi rızasını kazanmayı nasip etsin.
Adnan Oktar'ın New Straits Times ve Diplomacy Pakistan'da yayınlanan makalesi:
http://www.nst.com.my/node/11057
http://www.diplomacypakistan.com/ramadan-special/a-very-healthy-month-with-ramadan/