Sayın Adnan Oktar her fırsatta ırk, dil, din ayrımı yapılmadan herkesin kucaklanması gerektiğini, ülkemizde kardeşlik ortamı oluşturmanın önemini hatırlatmaktadır. Ermeni vatandaşlarımızın da Osmanlı’dan beri bize emanet olduklarını, en güzel şekilde kendilerine davranılması gerektiğini, Ermenilerin “Millet-i Sadıka” olarak nitelendirilen güveniler insanlar olduklarını belirtmektedir. Bu hatırlatmaların bir yansıması olarak da Türkiye Ermenileri Patrikliğinden Sayın Oktar’ın hatırlatmaları doğrultusunda bir açıklama yapılmıştır: Azerbaycan Respublica TV, 2 Eylül 2008 Adnan Oktar: "ONLAR DA BİZİM KARDEŞİMİZ, içiçe olalım. Ticaretimiz, sanat çalışmalarımız, kültür bilim çalışmalarımız içiçe olsun. Sanatta, bilimde, teknolojide, her konuda birbirimize ihtiyacımız var. Niye ayrı gayrı olsun? Beraber üniversiteler kuralım, fabrikalar kuralım, bilim merkezleri kuralım. Biz Ermenistan'da üniversite kuralım, Ermenistan burada ünversite kursun. Bilim gelişsin, sanat gelişsin. Demir perdeler, taş duvarlar devri geçti artık, bunlar yıkılsın." Erzincan TV, 14 Temmuz 2008 Adnan Oktar: "Ermeniler, onlar bizim kardeşlerimizdir. Onlar da bizim canımız inşaAllah. Ermenistan da inşaAllah Türk İslam Birliği içerisinde yerini alacaktır. Boş yere kendilerini üzüyorlar. BİZ ONLARI KARDEŞ OLARAK GÖRÜYORUZ, DOST OLARAK GÖRÜYORUZ. İnşaAllah Türk İslam Birliği’nin o şefkatli kolları içerisinde onlar da yerlerini bulacaklardır. Huzur içerisinde yaşayacaklardır. Güvenlikleri sağlanacaktır. İnşaAllah o Laçin Koridoru’nu da severek ve isteyerek açacak o Ermeni kardeşlerimiz. Ermenistan’ın bu güzel jesti, Ermenileri daha çok sevmemize sebep olacak inşaAllah. Dağlık Karabağ’dan çekilecekler, ama buna karşılık da Türkiye’ye de gelecekler, Azerbaycan’a da gelecekler, ticaret yapacaklar, oralara istedikleri gibi yerleşecekler. İsterlerse orada ibadetlerini hür olarak yapacaklar. Fakat bu bir kanayan yaradır. Laçin koridorunun kapatılması, Dağlık Karabağ’ın işgal edilmesi, bunlar çok gereksiz lüzumsuz şeyler… Ermenilere karşı Türkiye’de bir kin ve nefret yoktur. Osmanlı döneminde en güzel, en kilit noktalara Ermeni kardeşlerimiz gelmiştir. En ünlü sanatçılar, en ünlü doktorlar Ermenilerden çıkmıştır. Ehli kitaptırlar. Tertemiz kardeşlerimiz onlar. Bu tip huzursuzluk duymaları son derece yersiz. Geçmişte olanlardan belki bir kalplerinde burkuntu olmuş olabilir, ama geçmişte savaş vardı, yani Ermeniler de Müslümanları kitle halinde yok ettiler. Ama biz onları affediyoruz… Artık bunlar geçsin. YANİ BİZ ONLARI AFFETTİK, ONLAR DA BUNLARDAN GEÇSİNLER. KARŞILIKLI BİR UZLAŞMA OLSUN. İSLAMIYET’TE AF VARDIR, HIRİSTİYANLIK'TA DA VARDIR. KARŞILIKLI BİRBİRİMİZİ SEVELİM." Capital Daily, 9 Nisan 2009 ADNAN OKTAR: Dostane bir yaklaşımda geçmişte neler olup bittiğini araştırmaya kalkışmak yakışık almaz. Geçmişi geçmişte bırakacağız, eğer geçmişi araştırmaya başlarsak o zaman düşmanlığın, husumetin kapısını açmış oluruz. Asala'nın katliamlarını, Hocalı olaylarını, Anadolu'da yaşanan çatışmaları geride bıraktık biz. Tüm bunlar geçmişte yaşayanların ayıbıydı, günahıydı. Şimdi yepyeni bir nesil var, bu nesilin geçmişte yaşananlarla hiçbir ilgisi yok. 1800'lerin, 1900'ların kafasında değiliz biz. O zaman cehalet vardı, Darwinizmin materyalizmin yoğun etkisi vardı. Şimdi artık internet çağındayız, o devrin cehaletini yeniden gündeme getirmenin mantığı yok. Kuran'da affetmek vardır, biz bize yapılanları affediyoruz ve hakkımızı helal ediyoruz. İncil'de de af ve hoşgörü vardır. Ermeni kardeşlerimiz de eğer onlara bir hakkımız geçmişse haklarını helal etsinler, yepyeni bir dönem başlatalım. Sevgiyi, kardeşliği, dostluğu dolu dolu yaşayalım. Bizi suni olarak birbirimizden ayırdılar, bir an önce bu ayrılığı telafi edelim. Hep beraber elele verip, güzel, aydınlık bir gelecek inşa edelim. |