Türk-İslam dünyası askeri, siyasi ve ekonomik olarak tek bir blok olmak zorundadır. Kendi içinde beraberliği sağlamış Türk-İslam dünyası, dünya barışının da güvencesi olacak, bazı radikal unsurlar ve medeniyetler çatışmasından yana olanlar ile yurdumuzda terörü körükleyenler, teorilerine gerekçe olarak öne sürebilecekleri ortamı bulamayacaklardır.
Medeniyetler Çatışması`nın Önüne Geçmek
Türk-İslam dünyası ile Batı dünyası arasında her geçen gün suni bir medeniyetler çatışması oluşturulmaya çalışılmaktadır. Türk-İslam Birliği`nin kurulması ile birlikte bu tehlike tamamen ortadan kalkacaktır. Tarihte yaşanan tecrübeler açıkça göstermektedir ki, farklı medeniyetlerin bir arada yaşaması, bir gerilim ve çatışma nedeni değildir. Buna rağmen, günümüzde hoşgörü ve uzlaşma yerine düşmanlık ve çatışmayı seçmek isteyenler vardır. Bugün farklı medeniyetlerden insanların birbirlerini öldürmesi ve yurtlarından sürmesi tamamen bir radikalizm yanılgısından başka birşey değildir.
Türk-İslam dünyasının herhangi bir bölgesinde yaşanan sorun bütün bu coğrafyayı doğrudan etkilemektedir. Ortadoğu`da oluşan bir gerilimin, Kuzey Afrika`da etkisi hissedilir. Hazar`da yaşananlar Ortadoğu bölgesinin geleceğini etkiler. Basra Körfezi`nde meydana gelenler Güneydoğu Asya`yı doğrudan ilgilendirir. Bu da, Türk-İslam dünyası coğrafyasının herhangi bir bölgesinde çatışma, sorun, gerilim varsa bunun rahatsızlığının tüm ülkelerde hissedileceği anlamına gelir. Ayrıca dünyada siyasi ve ekonomik olarak bu gerginliklerin sonuçları hissedilir. Elbette aynı şey barış ve huzur ortamı için de geçerlidir.
Uzun süreli gerginliklerin, örneğin Arap-İsrail sorununun barışla neticelenmesinin, Türk İslam dünyasına ve tüm dünyaya olumlu bir etkisi olacağı açıktır. 20. yüzyıl boyunca Türk-İslam dünyasının büyük bölümü de uzun süren bir savaş, çatışma ve istikrarsızlık içinde kaldı. Bu dönem kaynakların boşa harcanmasına, ekonomik ilerlemenin neredeyse durmasına, yaşam standartının çok düşük düzeylere inmesine, hepsinden önemlisi milyonlarca Müslümanın hayatına mal oldu.
Sevgi ve Kardeşlik Temeli Üzerine Kurulacak Olan Bir Türk-İslam Birliği
Sevgi ve kardeşlik temeli üzerine kurulacak olan Türk-İslam Birliği`nin tesis edilmesiyle birlikte Türk-İslam dünyasını kapsayan gerilimlere ve huzursuzluklara son verilecektir. Müslümanlar birbirlerini kardeş olarak bilecek ve karşılaştıkları olumsuzlukları birlik ve beraberlik içerisinde ele alacaklardır. Kendi aralarında oluşturacakları samimi ilişkiler ve yakın bağlantılar vesilesiyle olayların herhangi bir çözümsüzlüğe kaymasına izin vermeyeceklerdir. Ortak katılımla oluşacak merkezi karar organları tüm tarafların hakkını gözeterek sorunların hızlı ve kalıcı bir şekilde çözümlenmesini sağlayacaktır.
Türk-İslam dünyasının, daimi kurumları bulunan, bağlayıcı kararlar alma yetkisine sahip, ortak politika geliştirebilecek ve bunları kararlılıkla uygulayacak, tüm Müslümanların ortak sesi olacak, yalnızca belirli bölgelerin değil tüm Türk-İslam dünyasının sorunları ile ilgilenip bu sorunlara çözüm üretecek kapsamlı bir birliğe acilen ihtiyacı vardır. Özellikle belirtmek gerekir ki, çözümlerin ivedilikle hayata geçirilmesi son derece önemlidir.
Böylelikle, on yıllarca sürüp giden anlaşmazlıklar ve çatışmalar bir anda son bulacak ve bölgeye barış ve huzur ortamı gelecektir. Elbette ki; Türk-İslam dünyasında oluşacak bir barış ve sevgi ortamı bu bölgeyi ve dünyayı çok olumlu yönde etkileyecektir. Bu olumlu etkiler de, Allah`ın izniyle Türk-İslam dünyasına sayısız alanda sosyal ve ekonomik gelişmeleri de beraberinde getirecektir.