Tevbe Edip Rabbimizin Affına Sığınmak Güzel Bir Mümin Özellliğidir
ucgen

Tevbe Edip Rabbimizin Affına Sığınmak Güzel Bir Mümin Özellliğidir

6528

Yüce Allah (cc), sonsuz rahmeti ile insanlara, her zaman hatalarından dolayı bağışlanma dileme ve tevbe etme imkanı tanımıştır. Samimi olarak günahlarının affedilmesini isteyen her insan Allah (cc)`ın kendisini bağışlamasını umabilir. Rabbimiz Hicr Suresi`nde "Haber ver kullarıma; şüphesiz Ben, Ben bağışlayanım, esirgeyenim. " (Hicr Suresi, 49) şeklinde buyurur.

İnsanın hayatı boyunca hiç hata yapmayacağını, eksiksiz ve kusursuz olduğunu iddia edebilmesi imkansızdır. Çünkü, insan hata yapabilecek aciz bir varlık olarak yaratılmıştır. Yüce Rabbimiz ise sonsuz bağışlayan ve tevbeleri kabul edendir. Bu nedenle müminin bilerek veya bilmeyerek, gaflete kapılarak ya da nefsine uyarak işlediği hataları konusunda yapması gereken, bunlardan ibret almaktır. Pişman olup doğruya yönelmek, vakit geçirmeden Rabbimiz'e sığınmak ve bir daha o hatayı tekrarlamamak için gayret göstermektir. Elbette ki hata yapmamaya ve günah işlememeye, Rabbimiz'in sınırlarını korumaya çok özen göstermelidir. Fakat buna rağmen hata yaptığında da, Allah (cc)`tan bağışlanma dilemesi çok güzel bir mümin özelliğidir. Rabbimiz'in ‘Tevbeleri kabul eden` (Tevvab), ‘Bağışlayan` (Gafur), ‘Merhamet eden` (Rahman) isimleri de hatalarından pişman olan ve tevbe edip Allah (cc)`a yönelen müminler üzerinde tecelli eder.

Seyda Hazretleri olarak da tanınan değerli İslam alimi Muhammed Raşid Erol da sohbetlerinde tevbe konusu üzerinde sık sık durmuş, günahtan sakınmanın önemini hatırlatmış ve günahın en önemli sebeplerinden biri olarak da kibiri göstermiştir. Bu konudaki sözlerinden bazıları şöyledir:

Ey cemaat! Bakınız, İslamda tevbe vardır. Kul, veli de olsa kusursuz olmaz. Yalnız, tevbe, kalben olmalıdır. Bir kimse halis bir şekilde tevbe etse, Cenab-ı Hak, o kimsenin geçmiş günahlarını siler. Tevbe, halis olduğu zaman, insan, istikametini düzeltir, yönünü Allah (cc)`a çevirir, hali güzelleşir, yeni bir hayat yaşamaya başlar, bu yeni hayatını Allah (cc) rızası istikametinde devam ettirir ise, bu hal, kulun tevbesinin kabulüne işarettir.

Ey cemaat! Siz küçük günahları hafife almayın. Çünkü küçük günahlar, büyük günahlara sebep olmaktadır.

Her türlü günah, nefisten ve kibirden çıkar. İnsan, ne zaman fakrını ve acizliğini idrak ederse, o zaman nefsin kibir ve azameti kalmaz. İşte o durumda kişi, kamil bir mümin sıfatıyla hayatını devam ettirir.
(Son Devrin Kutup yıldızları, s.154-155)

Mürşidler, kuvvetli imanlarından ve İlahi tasarruflarından dolayı talebelerinin kalblerini dünya sevgisi ve malayani (boş) şeylerden temizleyip Allah (cc)`a bağlarlar. Bu da tevbe-i nasuh (kesin tevbe) ile meydana gelir. Tevbe-i nasuh, insanın sıfatını değiştirir. Sıfatın değişmesi demek, haram fiilleri, çirkin sıfatları terk ederek, İslam`ın meşru dairesine girmek, yani sırat-ı müstakim üzere yaşamaktır.( Maneviyat Dünyamızda İz Bırakanlar, Vehbi Vakkasoğlu, s. 236)

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo