İnsan birtakım kusurlara, eksikliklere, acizliklere sahip olarak yaratılmış bir varlıktır. Kendisine verilen ömür süresince bazı konularda gaflete düşerek unutup yanılabilir ve birçok hata yapabilir. Ayette, Yüce Allah’ın sonsuz rahmetiyle, kullarına bu hatalarının telafisi için tevbe gibi büyük bir nimet verdiği haber verilmektedir. Samimi olarak günahlarının affedilmesini isteyen her insan Allah’ın kendisini bağışlamasını umabilir. Allah’tan bağışlanma dilemek, tevbe etmek salih bir mümin özelliğidir. Bu davranışlar müminin Allah karşısında ne kadar aciz ve zayıf olduğunun farkındalığının da bir ifadesidir. Çünkü iman edenler hataları ve eksiklikleri olduğunu ve bütün ömürleri boyunca da hata yapabileceklerini bilmekte, bundan dolayı Allah’ın rahmetini dilemektedirler.
Müminler Kuran hükümlerine uygun olmayan bir davranışları olduğunda hemen Allah'tan bağışlanma dilerler. Çünkü Yüce Allah Kuran’da, ne yaparlarsa yapsınlar, sonunda yaptıklarından pişman olduklarında ve kesin olarak tevbe ettiklerinde iman edenleri bağışlayacağını bildirmiştir.
Mümin, imanı arttıkça kendi hatalarını daha iyi fark etmeye başlar. İçinde bulunduğu durumu daha net kavradığı, Allah korkusu çok daha arttığı için, bir yandan hatalarını düzeltmeye, tekrarlamamaya çalışırken bir yandan da hataları için sürekli olarak bağışlanma diler. İşte şuurlu bir müminin göstermesi gereken davranış budur.
Elbette Allah insanın içinde sakladığı, düşündüğü, aklından geçirdiği her kelimeyi, düşünceyi ve gerçekten samimi olup olmadığını bilir. Bu sebeple ancak samimi ve içten olarak tevbe edenler, Allah’tan kabulünü umabilirler. (Nisa Suresi, 17) Allah tevbe ederek günahlarından temizlenmeyi isteyen kullarından hoşnut olduğunu şöyle bildirmiştir:
“…Şüphesiz Allah, tevbe edenleri sever, temizlenenleri de sever." (Bakara Suresi, 222)