Başkan Putin 28 Eylül'de Ankara'ya sürpriz bir ziyaret gerçekleştirdi. Erdoğan’la yaptığı ikili görüşmeler neticesinde bölgenin geleceği için önemli kararlara imza attı. Rus medyasının deyişiyle bu “olağanüstü” ziyaret önceden planlanan bir toplantı değildi. Ortadoğu'daki gelişmeler nedeniyle Başkan Putin gerekli adımları vaktinde atmak için Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son olaylarla ilgili görüşme davetini kabul etmişti.
Görüşme sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Putin Ankara'da ortak bir basın açıklaması yaptılar. Beştepe Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndaki görüşmeleri sırasında değindikleri konuları kısaca açıkladılar. Her iki lider olumlu konuşmaları ve kendinden emin beden dilleri itibariyle toplantının başarısından memnun görünüyorlardı. Rusya NTV televizyonu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın basın toplantısında Putin’e sekiz kere “dostum” şeklinde hitap ettiğini belirterek bunu son dakika haberi olarak verdi. Başkan Putin de Cumhurbaşkanına çeşitli defalar “dostum” olarak hitap etti. Durum değerlendirmesi için yapılan pek çok telefon görüşmesinin yanı sıra bu toplantı bir yıl içinde ikilinin beşinci toplantısı oldu. Bu görüşmeler bütün dünyaya, 2015 yılı sonunda bir Rus jetinin düşürülmesi nedeniyle kopan bağların ardından iki liderin kısa bir süre içinde ilişkileri üst düzeye nasıl taşıdıklarını gösterdi. Bazı çevreler iki tarafın arasının açılması için uğraşsa da, iki lider hem kendileri hem de bölge için faydalı olan müttefikliklerini korumak için çok kararlı bir duruş gösterdi.
Bu ortaklığın temel ürünlerinden biri Astana görüşmeleridir. Aralık 2016 yılında, Cenevre'de gerçekleşen Suriye barış görüşmelerinin devamı olarak, yeni görüşmeler için Astana’yı önermeye karar verdiler. Suriye Savaşı’nın karşıt taraflarında yer almış olmalarına rağmen, İran ile birlikte barış yolunda bir aracı haline geldiler. Eylül ayının ortasında yapılan Astana Görüşmelerinin 6. turunda taraflar çatışmasızlık bölgelerine bir dördüncüsünü eklemeye karar verdiler: İdlib. Dışişleri Bakanı bu bölgelerin oluşturulmasıyla ilgili yazılı bir demeçte bulunarak gözlemcilerin görevinin Suriye rejimi ile muhalif güçler arasındaki çatışmaları ve ateşkes ihlallerini önlemek olduğunu söyledi. Dördüncü bir çatışmasızlık bölgesinin oluşturulması taraf ülkeler açısından çeşitli faktörler nedeniyle özel önem arz ediyor. Her şeyden önce Türkiye ile sınırı bulunan İdlib, Halep’ten nakledilenler dahil pek çok silahlı radikal gruba ev sahipliği yapıyor.
Astana görüşmelerine göre silahlı radikal gruplar Türkiye sınırına ilerlemelerini önleyecek şekilde İdlib’in ortasında bir bölgede tutulacaklar. Bölgede istikrarın sağlanması için Rus ordusu ve Çeçen lider Kadirov’un polis güçleri İdlib’in doğu kısmında konuşlanırken, Türk birlikleri batı kesimlerinde yerleşecekler. Anlaşma “hızlı, güvenli ve engelsiz insani erişim” öngördüğünden, uluslararası insani yardım dört çatışmasızlık bölgesinde yaşayan 2,5 milyon insana ulaştırılmaya devam edecek.
Liderler Astana Görüşmeleri sırasında Suriye’nin üniter yapısının korunmasında kararlılıklarını gösterdiler. Hem Irak Merkezi Hükümet anayasası hem de uluslararası hukukça gayri meşru addedilen Barzani referandumu konusunda, Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması konusunda anlaşmaya vardılar. Bağdat, Ankara ve Tahran hükümetleri Barzani’nin referandumu iptal etmesini isteseler de, Barzani bu önerileri dikkate almadı ve ısrarcı davranarak referandumu yaptı. Bu gayri meşru referandum sonrası, komşuları Türkiye, Irak ve Iran, Erbil’e uluslararası uçuş ambargosu, yaptırımlar ve bazı sınırların kapatılması gibi bazı adımlar attılar. Ayrıca, Türkiye ve Irak birlikleri Kuzey Irak sınırında bir ortak askeri tatbikat yürütmekteler. Türkiye, KBY’ye karşı İran ve Irak ile stratejik işbirliği yapmayı kabul etti. Ayrıca, Rus şirketi Gazprom Kuzey Irak’da petrol arama sürecini durdurdu. Gazprom Neft Ortadoğu Başkanı Sergey Petrov Halepçe'deki petrol sahasının açılışını ertelediklerini belirtti. Batı medyasında yer alan bir analiz, KBY'nin referandumdaki amaçlarından birinin İran Kürtlerinin de Irak Kürtleri gibi bağımsızlık istediğini ortaya atarak İran’ı topun ağzına koymak olduğunu gösterdi.
Barzani, merkezi hükümet ile sorunlarını diplomatik yollarla çözmeyi seçebilirdi. Komünist terör örgütü PKK’nın İran, Irak ve Suriye sınırları içinde komünist bir devlet kurması gibi ciddi bir tehdit söz konusu olduğunda, Barzani'nin bu hamlesi tüm bölgeyi ateşe attı. PKK bir darbe ile Irak'taki bağımsız bir Kürt eyaletini kolaylıkla ele geçirebilir ve bölgede binlerce masum insanın ölümüne neden olacak bir komünist devlet ilan edebilir. Bölge halkı yeterince zorluk çekti. Bölge, Türkiye, Rusya ve İran'ın yardımıyla toparlanmaya çalışırken, Barzani'nin bağımsızlık planı bölgenin ihtiyaç duyduğu son şeydir.
Uluslararası medyada yer alan diğer önemli bir konu Türkiye'nin Rusya'dan S-400 füzeleri satın almasıdır. Bu askeri anlaşma, aynı zamanda bir NATO üyesi olan Türkiye’nin Batı'dan uzaklaşması, Rusya'ya yakınlaşması kabul edildiğinden ABD ve diğer Batılı ülkeleri endişelendirdi. Ancak, Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Agnes Romatet-Espagne "Türkiye tarafından yapılan askeri teçhizat alımı, Atlantik ittifakı üyeleri tarafından yorumlanmasına gerek olmayan özgür bir seçimdir" dedi. Bazı Batılı analistler bunu askeri bir karar olduğu kadar siyasi bir karar olarak da yorumlarken, geçen yıl 15 Temmuz’daki kanlı darbe girişiminde görüldüğü gibi bazı çevrelerin tehdidi altında bulunan Türkiye için bu çok önemlidir. Yaklaşık 10 ay süren bu hızlı müzakere süreci Rusya için de sevindiriciydi. Peşin ödeme yapan Türkiye, bölgesel tehditlere karşı savunma için S-400 füzelerine en kısa zamanda sahip olmak istiyor. Bu füze savunma sistemi Türkiye’yi parçalamak isteyenlere karşı caydırıcı olacak ve saldırılarını püskürtecektir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a göre ticaret ve ekonomi Türkiye-Rusya ilişkilerinin belkemiğidir. Ticaret hacmi bir önceki yıldaki düşüşten sonra bir iyileşme olarak 2017 yılında önemli ölçüde artmıştır. Örneğin, tarımsal ticaret % 58,7 oranında yükselmiş ve her iki lider bu konuda karşılaştıkları engelleri aşmaya karar vermişlerdir. Enerji anlaşmaları ile ilgili olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Akımı ve Akkuyu Nükleer Santral projelerinin yolunda gittiğini ve Rusya’nın söz konusu enerji projeleri ile ilgili öne sürdüğü bütün sorunları çözmek için kararlı olduğunu açıkladı. Her iki tarafın ilgili tüm bakanlıkları mevcut projeleri hızlandırmak ve yenilerini geliştirmek için işbirliği yapacaktır.
Bölge, İran'la birlikte Türkiye ve Rusya ittifakına ihtiyaç duymaktadır. Bu lig, Suriye'de barışa ulaşmak için somut adımlar atarak, Katar’a karşı olası saldırıları engelleyerek ve şimdi Irak'taki karışıklığı durdurmak için çabalayarak gücünü ve kararlılığını kanıtlamıştır. Kapalı kapılar ardında, gizlice Ortadoğu'da yeni çatışmalar planlayarak çıkar sağlamayı amaçlayan bir sürü insan var. Birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlamaya devam ederlerse, bu kanlı kavgaya ancak bu birlik son verebilir.
Adnan Oktar'ın Pravda'da (Rusya) yayınlanan makalesi:
http://www.pravdareport.com/opinion/columnists/04-10-2017/138834-syria_iraq-0/