İngiltere’de bulunan Stonehenge, çember halinde yerleştirilmiş, büyük taş bloklardan oluşan yaklaşık 5 bin yıllık bir yapıttır. Ortalama 4.5 metre yüksekliğinde, her biri ortalama 25 ton ağırlığında yaklaşık 30 adet taş bloğun biraraya gelmesiyle oluşmuştur. İngiltere'de bulunan bu yapıt araştırmacıların çok ilgisini çekmektedir. Bu taş bloklarla ilgili çok fazla teori ortaya atılmıştır ancak asıl cevaplanması gereken soru, Stonehenge’den yaklaşık 380 km uzaklıktan getirildiği tahmin edilen tonlarca ağırlığındaki bu taşların nasıl olup da buraya getirildiğidir. Evrimcilerin insanlığın sözde ilkel koşullarda yaşadığını iddia ettikleri bir dönemde, böyle bir yapı inşa edilmiş olması Darwinizm açısından büyük bir açmazdır. Stonehenge, evrim teorisinin insanlık tarihini açıklamak için öne sürdüğü iddiaları geçersiz kılmaktadır. Evrimci bilim adamları teorilerini hep önyargılarla yürüttükleri için Stonehenge'in yapıldığı dönemde yaşayanların sadece taş ve ağaç gibi kaba malzemeler kullanarak bu dev yapıyı inşa ettiklerini ispat etmeye çalışırlar. Oysa bilim adamları öne sürdükleri sözde ilkel şartları oluşturarak benzer taşları aynı uzaklıktan taşımaya çalışmışlar, ancak başarılı olamamışlardır. Bu durum bize o dönemde yapılan bu yapının, hiç de ilkel yöntemlerle inşa edilmediğini, tam tersine son derece ileri bir teknoloji ile inşa edildiğini göstermektedir.
“Stonehenge ahşap bir binanın temel taşları olarak yapılmış olabilir. Bunun üstüne kurulacak ahşap bir bina rüzgardan ve fırtınadan etkilenmez. Muhtemelen binanın sadece temelleri kalmış olabilir. Nasıl ve ne şekilde yapılmış olduğu halen tartışılmakta olan Stonehenge'in bilim adamlarınca ortaya çıkarılan bir diğer önemli özelliği de, astronomiyle olan bağlantısıdır. Elde edilen bulgular, bu yapıtı inşa edenlerin mühendislik bilgilerinin yanı sıra, astronomi bilgilerinin de gelişmiş olduğunu göstermektedir.” (Harun Yahya (Adnan Oktar), Tarihi Bir Yalan: Kabataş Devri, Aralık, 2005)
30 Ocak 2007 tarihinde BBC’nin internet sitesinde yer alan bir haber bu tespitleri teyit eder niteliktedir. Bu haberde Stonehenge dikilitaşlarının yakınında
BBC News, 30 Ocak 2007 |
yapılan kazılarda, dikilitaşları yapanlara ait olduğu tahmin edilen bir köyün kalıntılarının bulunduğu duyurulmuştur. Kazılarda MÖ 2600 yıllarına ait olduğu tespit edilen 8 evin kalıntısına rastlanmıştır. Bu evlerde, 4600 yıllık tahta yatak çevçeveleri, tahta raflar ve dolap kalıntıları bulunmuştur. Bunlar gibi en az 100 evin daha olduğu tahmin edilmektedir.
Bu kalıntılar Stonehenge’in ahşap bir binanın temel taşları olarak yapılmış olabileceğini ve o dönemde yaşayan insanların taşı, ahşabı ve metali iyi bir teknolojiyle kullanarak gelişmiş inşaat teknikleri geliştirdiklerini göstermektedir. İnsanlar tarihin her döneminde insanca yaşamış, dönemin koşullarını en iyi şekilde değerlendirerek medeni bir yaşam sürmüşlerdir. Sözde maymunluktan insana geçen ilkel varlıkların ilkel yaşam sürdükleri bir tarih sadece Darwinistlerin hayallerinde vardır ve Darwinistlerin bu hayalleri bilimsel bulgular tarafından hiçbir zaman doğrulanmamıştır. Allah insanı bedeniyle, ruhuyla en mükemmel şekilde yarattığını Kuran ayetlerinde şöyle bildirmiştir.
“Doğrusu, biz insanı en güzel bir biçimde yarattık.” (Tin Suresi, 4)
“Ve insanı bir sudan yaratıp onu, neseb ve sihriyyet (sahibi) kılan O'dur. Senin Rabbin güç yetirendir.” (Furkan Suresi, 54 )