Şeytanın ve Taraftarlarının Sinsi Yöntemlerinden Biri: Dinde Pasifizm
ucgen

Şeytanın ve Taraftarlarının Sinsi Yöntemlerinden Biri: Dinde Pasifizm

11017

Müslümanlar arasında bulunan bazı insanlar iman edenlerin imani şevk ve heyecanlarına uymayan bir hal içinde olabilirler. Bu kişiler Müslümanların yaşadığı yüksek iman heyecanını içlerinde yaşamaz, onların mutluluk ve huzurundan uzak, soğuk ve donuk bir hayat sürerler. Bu kişiler, Allah'ın büyüklüğünü kavrama, Kuran ahlakını benimseme isteğinde olmadıklarından, din ahlakının yaşanması ve anlatılması amacıyla yapılan her türlü girişimde hep geride kalan, olanları uzaktan izlemekle yetinen bir görüntü sergilerler. Ne yaşantılarında ne de iman anlayışlarında canlı, akılcı ve sağlıklı bir yaklaşımları yoktur.

Bu kişilerin en büyük özelliği, din ahlakını anlamakta ve yaşamakta çekimser ve gevşek davranmaları, dahası müminleri de kendileri gibi olmaya -gizli ve açık olarak- teşvik etmeleridir. Bu karakterdeki insanlar, konuşma ve davranışlarıyla da iman edenleri kısa süreliğine de olsa pasifize etmeye çalışırlar. Ne var ki samimi ve vicdanlı bir mümin, asla böyle pasif bir karaktere bürünmez. Yüce Allah'a gönülden bağlıdır, O'nun azametinden içi titreyerek korkar ve hayatı yalnızca Allah rızası için yaşamaya adanmıştır. Şevkini ise iman gücünden alır ve çevresine de şevk ve güzel ahlakı aşılar. Ancak aşağıda temel özelliklerini anlatacağımız pasif karakter sergileyen insanlar sevgi, yakınlık, samimiyet, dostluk, kardeşlik, sadakat, vefa, bağlılık gibi Allah'ın razı olacağını bildirdiği Müslümanların üstün ahlak özelliklerinden yoksundurlar. Bunlar, cansız, şevksiz ve donuk kişilikleriyle çevrelerine negatif etki yayan, soğuk, duyarsız, keyiflerine düşkün ve vakitlerinin çoğunu nefislerini savunmakla geçiren insanlardır. Herşeyin nefislerine uygun olmasını ister, rahatlarından taviz vermezler. Sürekli bir uyuşukluk hali üzerlerine çökmüştür. Ayrıca akıl zayıflığı, ferasetsizlik, tembellik, korkaklık, sinsilik, mal hırsı, olumsuzluk, kibir, kıskançlık gibi -samimi müminlerde Allah'ın izni ile asla rastlanmayan- bazı temel özellikler, bu kimseler üzerinde yoğun olarak görülür.

Menfaatleri Doğrultusunda Değişen Tavırları

Kuran ayetlerini anlama ve uygulama konusunda Müslümanların genel inanç ve anlayışlarından çok farklı bir anlayış geliştiren bu insanlar menfaatleriyle çatışan, rahatlarını bozan bir olayla karşılaştıklarında hemen tevekkülsüz, sabırsız, korkak, paniğe kapılmış veya küstah bir ruh haline bürünebilirler. Din ahlakını gerçek Müslümanlar gibi, Kuran'da bildirildiği doğru şekliyle yaşamaya kalpten razı olmazlar. Kuran'a uyan Müslümanların samimi, teslimiyetli, akılcı davranışları, hikmetli konuşmaları ve Allah'a yakınlıkları bu kişilerde hissedilmez. Aksine, çoğu zaman çevrelerindeki insanlara din ahlakını benimsemiş bir kişinin yaşaması imkansız olan bir soğukluk, samimiyetsizlik, yapmacıklık veya gerilim hissi verirler.

Vicdanlarını Bastırarak Hareket Etmeleri

Her konuda vicdana uyarak hareket etmek güzel ahlakın temelidir ve Müslüman özelliğidir. Müslümanların arasında yaşayan pasif insanlar ise vicdanlarını tam olarak kullanmazlar. Kolaylarına gelen konularda vicdanlarına uyar; nefislerine ağır gelen, çıkarları ile çatışan ya da üşendikleri konularda vicdanlarına uymazlar. Örneğin bu insanlar affediciliği, güzel bir ahlak özelliği olarak anlatabilirler, konuyla ilgili ayetleri de söyleyebilirler. Ne var ki böyle bir ahlakın gösterilmesi gereken bir durum söz konusu olduğunda nefislerine uyarlar. Ya da, vicdanları diğer Müslümanlar gibi canlı olmayı, her konuda tam bir şevk içinde yaşamayı söylerken bu insanlar nefislerine uyarak işleri yavaşlatmayı, ağırdan almayı çıkarlarına daha uygun bulurlar.

Müslümanları İlgilendiren Konular Karşısında Kayıtsız Kalmaları

Kuran ahlakını yaşamakta pasif davranan insanlar dünyanın çeşitli yerlerinde acı çeken, eziyet gören kimselere karşı kayıtsızdırlar. Müslümanların menfaatlerine aykırı gelen olaylara gereken önemi göstermezler. Kimi zaman da olumlu ya da olumsuz hiçbir tepki vermeyerek iyice pasif bir tavır içine girerler. Manevi değerlere karşı yapılmış sözlü bir saldırı karşısında dahi haklı bir öfke duymazlar. Bu ilgisiz halleriyle, duyarsız, tepkisiz olmanın makbul olduğunu çevrelerindeki zayıf kişilere de hissettirirler. Bu metodla başka insanları da pasifliğe sürükleyebileceklerini düşünürler. Ancak nefislerine ve kendi menfaatlerine ters düşen durumlarda bir anda tüm kinlerini ve öfkelerini ortaya dökebilirler. Aslında Yüce Allah'ın mazlum olan insanlara nasıl davranılması gerektiğini emreden Kuran ayetlerini çok iyi bildikleri halde, bu konuda çekimser kalmaları münafıkane davranışlara bir örnektir.

Ayetleri Menfaatlerine Göre Yorumlamaları

Bu kişiler Kuran ahlakından son derece uzak yaşamalarına rağmen, nefislerine zor gelen veya menfaatlerine aykırı bir durum oluştuğunda, ayetleri Müslümanlara karşı kullanarak kendilerini savunmaya kalkışırlar. Amaçları karşı tarafın tebliğini engellemek, kişiyi konuşamaz, Kuran'la hatırlatma yapamaz hale getirmektir. Oysa Müslümanlar herşeyin kaderde olduğunu ve Allah'ın izniyle meydana geldiğini bilirler. Ancak dünyadaki imtihanlarının bir gereği olarak olayları görünen şekilleriyle ve Kuran'da verilen ölçüler doğrultusunda değerlendirirler. Bu nedenle Müslümanları pasifize etme amacı taşıyabilecek her türlü tavra ve münafık alametlerine karşı her an dikkatli olmak ve gereken tedbirleri almak durumundadırlar.

Sonuç

Bilerek veya farkında olmadan, Müslümanların şevkini kırmaya yönelik bir tutumu olan, ağır davranarak Kuran ahlakının yayılması için yapılan çalışmalara güç kaybettirme eğilimi olan kişilerin, Müslümanları zor duruma düşürmeleri, Allah'ın izniyle, söz konusu olamaz. Bununla birlikte Müslümanlar, kendilerini pasifize etmeyi amaçlayan, şevklerini ve azimlerini kırmak isteyen veya böyle bir etki oluşturabilecek insanların telkinlerine karşı çok dikkatli olmalıdırlar.Kendilerine Kuran-ı Kerim'i ve Peygamber Efendimiz (sav)'in sünnetlerini rehber edinen salih Müslümanlar, Allah'ın izniyle, bu telkinlerin etkisi altında kalmayacak, büyük bir şevk ve heyecanla Allah yolunda çalışmalarına devam edeceklerdir. Allah ayette şöyle buyurur:

"Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır." (Nur Suresi, 55)

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo