Şeytanın İnsanlar Üzerinde Hiçbir Zorlayıcı Gücü Yoktur
ucgen

Şeytanın İnsanlar Üzerinde Hiçbir Zorlayıcı Gücü Yoktur

57617

Şeytan, sinsi yöntemlerle insanları kötülüğe sürüklemek ve Kuran ahlakından uzaklaştırmak için ciddi bir çaba içerisindedir. Ancak şeytanı değerlendirirken göz önünde bulundurulması gereken çok önemli bir gerçek vardır. Şeytan insanlar üzerinde zorlayıcı bir güce sahip olan bir varlık değildir. Kötülüğe teşvik ederken yaptığı, insanları yalnızca bu ahlaka çağırmaktır. Ona uymak ya da yüz çevirmek ise tümüyle insanın kendi iradesi altındadır. Allah (cc), indirdiği hak kitaplarla, gönderdiği elçileriyle insanlara her konuda doğruyu ve yanlışı bildirmiştir. Ayrıca Allah (cc), hayatın her safhasında, karşılaşılan her olayda kişiye her an doğru olanı ilham eden vicdanı yaratmıştır. Vicdan, Allah (cc)'ın dilemesiyle insanı her zaman hayra çağırmaktadır. Dolayısıyla nefsinde ne kadar çok kötülük olursa olsun, her insan bunlardan sakınabilecek, doğru ve güzel olanı bulabilecek bir bilgiye sahiptir. Bu nedenle şeytana uyan bir insan, bundan tümüyle tek başına sorumlu olduğunu bilmelidir. Ahirette, dünya hayatında yaptığı her davranışın hesabını "yapayalnız, tek başına" verecektir. Allah (cc) bu gerçeği insanlara Kuran'da şöyle bildirmektedir:

"Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi (bugün de) 'teker teker, yapayalnız ve yalın (bir tarzda)' Bize geldiniz ve size lütfettiklerimizi arkanızda bıraktınız. İçinizden, gerçekten ortaklar olduklarını sandığınız şefaatçilerinizi şimdi yanınızda görmüyoruz. Andolsun, aranızdaki (bağlar) parçalanıp-koparılmıştır ve haklarında zanlar besledikleriniz sizlerden uzaklaşmıştır. " (Enam Suresi, 94)

Dünya hayatı boyunca bir an bile vazgeçmeden insanı takip eden, dostu ve yardımcısı olduğunu söyleyerek ona vaatlerde bulunan şeytan ise, ahirette asıl sorumluluğun insanın kendisinde olduğunu söyleyerek onu yüzüstü ve yapayalnız bırakacaktır. İnsanlara, yaptıkları kötülüklerden dolayı onu değil kendilerini kınamalarını söyleyecektir. Çünkü şeytan bu kimseleri kötülüğe yalnızca çağırmış, onlar ise, şeytanın bu çağrısına kendi iradeleriyle, bilerek ve isteyerek uymuşlardır. Kuran'da bu gerçek insanlara şöyle açıklanmaktadır:

"İş hükme bağlanıp-bitince, şeytan der ki: "Doğrusu, Allah, size gerçek olan va'di va'detti, ben de size vaadde bulundum, fakat size yalan söyledim. Benim size karşı zorlayıcı bir gücüm yoktu, yalnızca sizi çağırdım, siz de bana icabet ettiniz. Öyleyse beni kınamayın, siz kendinizi kınayın. Ben sizi kurtaracak değilim, siz de beni kurtaracak değilsiniz. Doğrusu daha önce beni ortak koşmanızı da tanımamıştım. Gerçek şu ki, zalimlere acı bir azap vardır." (İbrahim Suresi, 22)

Dolayısıyla dünya hayatında şeytanın ahlakını benimseyen insanların ahirette yaptıkları kötülüklerin sorumluluğunu şeytana yüklemeleri hiçbir şekilde söz konusu değildir. İnsanın yaptığı kötülüklere karşı, "bunları şeytana uyduğum için yapıyorum, bu yüzden masumum" gibi bir mazeret öne sürmesi, dünya hayatında ona bir fayda sağlamayacağı gibi ahirette de kabul görmeyecektir. Çünkü Allah (cc), Kuran ayetleriyle insanlara şeytanın ahlakını; insanlara yalnızca yalan söyleyeceğini ve onları yalnızca cehennem azabına sürüklemek için çaba yürüteceğini bildirmiştir. Kuran'da bildirilen bu gerçekleri bilen bir kimsenin, yaptığı hatayı fark ettiği anda hemen şeytandan Allah (cc)'a sığınması, kötü ahlakında bile bile ısrar etmemesi gerekir.

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo