Sayın Adnan Oktar ve haham Menachem Froman ile canlı yayında sohbet (Kanal Urfa TV, Adıyaman TV ve Kral Karadeniz TV, 10 Kasım 2009)
ucgen

Sayın Adnan Oktar ve haham Menachem Froman ile canlı yayında sohbet (Kanal Urfa TV, Adıyaman TV ve Kral Karadeniz TV, 10 Kasım 2009)

27856
SUNUCU: Çok önemli konuklarımız var bugün. Çok bilindik, tanıdık bir haham ve sevgili eşi, Hadassa Hanım ve Froman Bey bizlerle beraberler. Öncelikle hoşgeldiniz. Stüdyoya hoşgeldiniz.

HAHAM FROMAN:
Teşekkürler.

ADNAN OKTAR: MaşaAllah, evet Froman Bey dünyada çok sevilen, çok insancıl, sevecen, Türkleri de çok seven, barışı arayan, ülkeler arasında iyiliği, güzelliği arayan bir insan. Çok değerli bir insan.

ADNAN OKTAR:
Hadassa Hanım da çok değerli. Birbirlerini çok seviyorlar inşaAllah. Yıllardan beri evliler. O da Musevi eşi. O da Türkiye sevgisi ile dopdolu. Bizler de onları çok seviyoruz. İnşaAllah İsrail de, Türkiye de kıyamete kadar hep birlikte dostça ve kardeşçe, birlikte, birarada yaşayacağız inşaAllah.
...
ADNAN OKTAR: Bak Selahaddin Eyyubi’nin yiğitliğinden bahsediyor ki, o da Kürt’tü biliyorsunuz, Selahaddin Eyyubi. Kürt, Türk, Çerkez, Laz, hep kardeşiz. Museviler de bizim canımız, ciğerimiz onlar inşaAllah. Hıristiyanlar da bizim canımız, ciğerimiz, kardeşlerimiz. Müslüman milletimiz zaten canımız, ruhumuz. İnşaAllah kardeşçe birarada mutlu değil mi? Sıkıntısız, üzüntüsüz güzel bir hayatımız olacak kıyamete kadar. İnşaAllah.
...
ADNAN OKTAR: MaşaAllah, bunlar bize Hz. Musa'nın, Hz. İbrahim'in emanetleri. İnşaAllah dünyada Allah'ın izniyle tüylerine dokundurtmayız. Son derece rahat ve huzurlu yaşayacaklar, güven içinde yaşayacaklar inşaAllah. İsrail'de de, orada da huzur içerisinde yaşayacaklar. O duvarları yıkacağız, İsrail'in duvarlarını, var ya koruma duvarları, anarşi terör hiçbir şey kalmayacak inşaAllah. Türk-İslam Birliği içerisinde, son derece sevinç içerisinde yaşayacaklar, Froman da buraya gelecek Haham Froman da. İnşaAllah her yeri gezecekler gönül huzuruyla. Hiçbir risk, hiçbir tehlikeyi onlar için kabul etmiyoruz. Filistinli kardeşlerimiz de çok rahat edecekler, Suriye de rahat edecek, Irak da rahat edecek, Ermenistan da rahat edecek, Türk-İslam Birliği'nin şevkat ve merhameti içerisinde hepsi çok huzurlu yaşayacaklar inşaAllah. İbadet hürriyeti tam olacak, istedikleri gibi ibadetlerini yapacaklar, inşaAllah.

HAHAM FROMAN:
Öncelikle Allah’a şükretmeliyiz .Bu her şeyin başıdır. Bismillah, beni Kudüs’ten İstanbul’a, bu akşam buraya getiren Allah’a şükretmek istiyorum. Beni buraya getiren, bu kadar büyük bir lütufta bulunan Allah’a minnetimi ifade etmek için kelime bulamıyorum.

ADNAN OKTAR:
MaşaAllah, MaşaAllah.

HAHAM FROMAN:
Daha sonra Allah’ın elçilerine, Allah’ın lütfunu bizlere getiren Allah’ın elçilerine teşekkürlerimizi iletiriz. Şimdi de ben Harun Yahya’ya, beni Kudüs’ten İstanbul’a getirdiği için, beni ve eşimi böylesine cömert ve güzel bir şekilde ağırladığı için tabii ki kendisine teşekkür etmekten başka bir söz bulamıyorum. Allah’ın Rahmetini bu kadar güzel ifade ettiği için de kendisine tekrar teşekkür etmek istiyorum. Allah’a bizi tanıştırdığı için şükrediyorum. Beni buraya getirmeye karar verdiği için Allah’a şükrediyorum. Ve ben de Allah’ın bu rahmetler dünyasında, Harun Yahya’nın başlattığı bu rahmet kanalını devam ettirmekle yükümlüyüm.

ADNAN OKTAR:
MaşaAllah.

HAHAM FROMAN:
Bu davet şeytana karşı, iblise karşı bir delildir. Şeytan, iblis dünyadaki herkesi İslam’ın bir nefret dini olduğuna ikna etmeye çalışır. Ve ne kadar çok Müslümansanız Yahudilerden, Amerikalılardan, Avrupalılardan o kadar nefret etmeniz gerektiğine ikna etmeye çalışır. Ve bizlerin şeytanı taşlamamız gerek, şeytanı taşlamamız ona taş atmamız gerek. Ve bu davet, Harun Yahya’nın bu nazik daveti şeytana karşı çok somut bir taş. Şeytanın bir diğer yalanı Kutsal Şehirde Yahudilerle Filistinliler arasında mutlaka bir nefret olması gerektiğidir. Harun Yahya buraya sadece beni davet etmedi. Benimle birlikte bir dostumu da davet etti. Çok sevdiğim bir dostumu, benim, ailemin, eşimin dostunu, Şeyh Buhari’yi de davet etti. Kendisi birkaç dakika içinde gelecek, belki de şu an havaalanındadır, bilmiyorum. Ve Kudüs’ten iki kişi, Kutsal Topraklardan iki kişi olarak burada beraber olacağız. Biri Musevi, diğeri Filistinli. Biri Haham, diğeri Şeyh, iki iyi dost olarak ve bize Harun Yahya’yı gönderen Allah’ın lütfuyla beraber olarak, Kutsal Topraklarda Yahudilerle Filistinliler arasında nefret olması gerektiği yalanını söyleyen şeytanı yine taşlamak istiyoruz.

ADNAN OKTAR:
EvvelAllah, inşaAllah, kıyamete kadar böyle inşaAllah. Hiçbir şekilde Hz. İbrahim’in evlatlarına, Hz. Musa’nın evlatlarına hiçbir şekilde zarar getirtmeyeceğiz inşaAllah. Biri Yakup evlatları zaten, biri İsmailoğulları. Araplar İsmailoğulları biliyorsunuz, Filistinliler. Bu güzel varlıklar da Hz. Yakup’un evlatları. Her ikisi de Hz. İbrahim’in evlatları. EvvelAllah, yani tüylerine zarar getirttirmeyiz inşaAllah. Hiçbir ülke ne Filistin’e zarar verebilir, ne İsrail’e zarar verebilir, ne Kudüs’e kimse zarar verebilir. Bundan sonra barış çağı inşaAllah. Bu yüzyıl Türk-İslam Birliğinin olacağı yüzyıldır. Herkesin huzur içinde yaşayacağı yüzyıldır. Her millet, milli devlet olarak ayrı bağımsız yaşayacaktır. Mesela İsrail milli devlet olacaktır, İran milli devlet, Türkiye milli devlet. Fakat Türk-İslam Birliği oluşacaktır. Bu bir kalp, sevgi ve muhabbet birliği olacaktır. Barışı bölgeye tam anlamıyla hakim edeceğiz inşaAllah. Hz. Mehdi’nin zuhuruyla, Hz. Mesih’in zuhuruyla bu daha da pekişmiş olacak inşaAllah.

HAHAM FROMAN: Ben bir şey anlatmak istiyorum. Kişisel bir şey. Biraz kişisel bir şey bu. Ben yıllar boyunca Türkiye’nin bölgeye barış getirecek tarihi bir göreve sahip olduğunu düşündüm. Yıllar boyunca Osmanlı İmparatorluğu’nu yeniden kurmamız gerektiğini düşündüm, elbette ki bir ordu, işgal imparatorluğu olarak değil, sevgi ve İslam imparatorluğu olarak, Selam imparatorluğu olarak. Çünkü İslam “selam” kelime kökünden gelir.Aynı kelimedir. Beni ve diğer Musevileri, diğer hahamları davet ederek Harun Yahya tüm Türk Milleti’ni temsil ediyor. Ben yıllarca Türkiye’nin bize barışı getirebilecek tek ülke olduğunu düşündükten sonra - biz derken kastım Filistinliler ve İsrailliler, Museviler ve Araplar - verdiğim derslerden birinin tam ortasında, pek çok öğrencimle bir aradayken, cep telefonumu kapatmayı unutmuşum ve dersin ortasında cep telefonum çaldı. Kim arıyor diye sordum, “İstanbul’dan arıyorum” dediler ve beni İstanbul’a Harun Yahya ile tanışmaya, ve bir barış süreci başlatmaya davet ettiler. Bu benim için küçük bir mucize gibi birşey. Allah'ın büyük bir lütfu ki, tam da Türk Milleti'nin görevli olduğunu düşünüyordum, Allah bana dersin tam ortasında İstanbul'dan bu telefonu yolladı. Öğrencilerle konuşmamın ortasında arayıp bir barış dönemini başlatmak amacıyla gelmem için davet etti.

ADNAN OKTAR:
MaşaAllah.

HAHAM FROMAN:
Birşey daha eklemek istiyorum.

ADNAN OKTAR: MaşaAllah.

HAHAM FROMAN: Birkaç ay önce Başkan Obama’nın özel ulağı George Mitchell tarafından Washington’a görüşmeye davet edildim. Benimle tanışmak için ve Kutsal Topraklar’a barışı nasıl getireceğimizi beraber görüşmek için beni davet etti. Ben yine Arap bir arkadaşımla, Filistinli bir arkadaşımla oraya gittim. Bir şeyh. Adı Şeyh Manasra. Beraber Washington’a gittik ve George Mitchell’le ve ekibiyle oturup Kutsal Topraklara nasıl barışı getirebileceğimizi konuştuk. Uzun toplantımızın yarısı boyunca ben ve Filistinli arkadaşım Türkiye hakkında konuştuk. Türkiye’nin görevi hakkında konuştuk.

Senatör Mitchell'a Kutsal Topraklara barış getirebilecek olan gücün Türk Birliği olduğunu anlattık. Çok etkilendi, konuşmamızın sonunda ayrılırken Senatör: “Ben söylediklerinizden çok etkilendim Haham Froman” dedi ve konuşmanın bir sonucu olarak Başkan Obama'nın Türkiye’ye, Ankara’ya bir ziyarette bulunacağı izlenimini çok net olarak edindim. Daha sonra Sayın Harun Yahya'nın misafiri olarak İstanbul'a geldikten sonra birçok Türk gazeteci ile röportaj yaptım. Onlara “bakın çok yakında Obama buraya gelecek” dedim. Bana sanki deliymişim gibi baktılar. Bu Obama döneminin ilk başlangıcıydı. 3 ya da 4 hafta sonra radyoda Başkan Obama'nın Ortadoğu gezisinde ilk gideceği ülke olarak Türkiye'yi seçtiğini duydum. Sanırım Başkan seçilmesinden 3 ay sonraydı. Bence tüm bölgede ve özellikle Kutsal Topraklarda barışın sağlanması konusunda Türkiye'nin görevi yakında tüm dünya tarafından anlaşılacak. Eğer Türk Milleti sahip olduğu bu tarihi görev, bu milli görev için çalışırsa, tüm dünya, Türkiye’nin bölgedeki ve bütün dünyadaki rolünü takdir edecektir.

Programın sonunda bir şey eklemek istiyorum. Bu akşamdan bir hikaye bu. Bu akşam, talebeleriniz, arkadaşlarınız tarafından çok kibarca, cömertçe misafir edildikten sonra dua etmek istedim. Biz Museviler, Kudüs yönüne dönerek dua ederiz. Bu sebeple Ali ve Emre’ye kaldığım dairede Kudüs’ün hangi yönde olduğunu sordum. İçlerinden biri, muhtemelen Ali, talebelerinizden biri, Kudüs’ün doğrultusuyla Mekke’de Kabe’nin doğrultusunun tam olarak aynı yöne işaret ettiğini, İstanbul’un dünyada bu özelliğe sahip muhtemelen tek yer olduğunu söyledi. İstanbul’dayken Allah için dua ederseniz, Kudüs’e doğru, Kudüs’teki mescide doğru dua ederseniz, Mekke’deki camiye doğru dua etmiş oluyorsunuz. İşte bu, bu şehre İstanbul’a büyük bir anlam veriyor, bütün dünyada oldukça büyük bir önemi var. Umarım, Harun Yahya önderliğinde Türk Milleti bu tarihi görevi yerine getirir.

ADNAN OKTAR:
MaşaAllah, MaşaAllah. Benim önderliğim şöyle olabilir, fikir olabilir. Fikrî yoksa fiili anlamda değil, siyaset anlamında değil ama fikir önderliği, gönül önderliği yönünde inşaAllah Allah vesile eder. MaşaAllah. Bütün İsrail, bütün İsrailliler, hepsi onlar bize Allah’ın bir emaneti. İsmailoğulları da bize Allah’ın emaneti, Yakupoğulları da bize Allah’ın emaneti. Türkler sevgi dolu, şefkat dolu, merhamet dolu o güzel ruhuyla o liderlik görevini en güzel şekilde yerine getirecektir. Kader böyle inşaAllah, Allah bunu kaderde bu şekilde yaratmıştır, bütün dünya da bunu görecek. Bir tek bölgeye değil bütün dünyaya huzur, bereket, bolluk barış getirecek inşaAllah Türk Milleti. Allah vesile edecek, öncü olarak, inşaAllah. MaşaAllah.

HAHAM FROMAN:
Sonunda belki de programı başladığı gibi Kemal Atatürk’le bitirmeliyiz. Şeytanın yalanlarından biri, Allah’a karşı gelebileceğinizdir. Fakat Allahuekber, dünyada olup biten herşey sonunda Allah’ın kelimesini destekler. Kemal Atatürk’ten alıntı olarak okuduklarınıza hiç de şaşırmadım. Her pozitif insan, her pozitif taraf Allah’ın işidir ve benim için Kemal Atatürk pozitif bir şahsiyetse, ki öyledir, dini destekler, dine karşı değildir. Gün içinde pek çok kez Allahuekber derken işte bunu kastediyorum. Allahuekber’in anlamı şudur: bazı etkenler bizim gözümüze ilk başta Allah’ın gücüne karşı gibi görünseler de, bunların sonunda Allah’ın Kelimesini destekledikleri çok açıktır. Böylece, en güzel isimlerinden biri Selam (Barış-Güvenlik) olan Allah’ın zaferinden emin olabiliriz. Allahuekber’in anlamının barışın zafer kazanacağı olduğundan emin olabiliriz. Allahuekber.

ADNAN OKTAR: MaşaAllah. Atatürk’ümüz medar-ı iftiharımız, bizim aslanımız. Eğer o olmasaydı Allah esirgesin şu an kimbilir neler olurdu düşünemiyorum dahi. Bize çok mübarek bu güzel memleketi bütünlüğüyle korumayı nasip etti, değil mi? Özgürüz, demokratız, cumhuriyetçiyiz, fikir özgürlüğümüz var, istediğimiz gibi konuşuyoruz, istediğimiz gibi ibadetlerimizi yapıyoruz. Modern bir ülkede yaşıyoruz. Herkesin fikrini açıklaması çok büyük bir nimettir. Bağnazlık yok, yobazlık yok. Komünizme müsaade etmedi, faşizme de müsaade etmedi Atatürk, tabi. "Beyler" dedi, "şurası unutulmamalıdır ki, Türk Milleti’nin en büyük düşmanı komünistliktir. Behemehal", diyor, "her görüldüğü yerde ezilmelidir", diyor. Aslanım benim, asla müsaade etmedi. O zamanlar çok bastırdılar, hiçbirine müsaade etmedi. Faşistlere de müsaade etmedi, komünistlere de müsaade etmedi. Onun idealinde hep Türk-İslam Birliği vardı. Türki devletler birgün birleşecek, İslam alemi birleşecek. Bütün bölgeye barış getirecek. Onun güzel ideali şu an gerçekleşmek üzere. Yani aşağı yukarı da çok az birşey kaldı inşaAllah. Türkiye dünyaya barışı, sevgiyi, dostluğu, kardeşliği, modernliği, cumhuriyetçiliği, demokratlığı, insancıllığı, güzelliği yaşatan, bunu teşvik eden ve koruyan bir devlet olarak inşaAllah görev başında. Kahraman ordumuz da, kahraman milletimiz de bu güzel görevin içerisindeler inşaAllah.

HAHAM FROMAN:
Dün Berlin Duvarının yıkılışının 20. yıldönümü kutlandı. Dün gazeteler komünizmin yıkılışını kutladı.

ADNAN OKTAR: MaşaAllah Atatürk’ün sözü var komünizmin bir zaman sonra çökeceğine dair. Tabi. Yani bütün geleceğe ait şeyleri söylemiştir Atatürk. Evet, Kuran’dan da bir ayet okuyayım sizlere. Zümer Suresi. Zümer Suresi 41. Şüphesiz sana kitabı insanlar için hak olmak üzere indirdik. Artık kim hidayete ererse bu kendi lehinedir. Kim saparsa o da kendi aleyhine sapmış olur. Sen onların üzerine vekil değilsin.

Bu da, Tevrat’ta da güzel, Kuran’a uygun, Kuran’la mütabık çok güzel sözler vardır. Ki bir kısmı Allahualem değişmemiş olan sözler. Mesela Süleyman’ın Özdeyişlerinden “Oğlum dinle ve bilge ol, yüreğini doğru yolda tut.” Mesela bu çok güzel bir söz. Hz. Süleyman’ın Meselelerinden.

Bakın ne güzel, diyor ki: “Çünkü ayyaş ve obur kişi yoksullaşır, uyuşukluk ta insana paçavra giydirir” diyor mesela. Ayyaş yani içki içip ayyaş olan ve obur kişi yoksullaşır. Obur çok fazla yiyen, uyuşukluk ta insana paçavra giydirir. Tembellik insana kötü kıyafetler giydirir. MaşaAllah.

Mesela diyor ki ”Şarabın kızıl rengine, kadehte ışımasına, boğazdan aşağı süzülmesine bakma. Sonunda yılan gibi ısırır, engerek gibi sokar, gözlerin garip şeyler görür, aklından ahlaksızlıklar geçer. Kendini kah denizin ortasında, kah gemi direğinin tepesinde yatıyor sanırsın. Dövdüler beni ama incinmedim, vurdular ama farketmedim dersin. Yeniden içmek için ne zaman ayılacağım derler.” diyor.

”Ahmak” için, diyor, ”bilgelik ulaşılamayacak kadar yüksektir” yani akılsız için bilgelik, bilge olmak ulaşılamayacak kadar yüksektir. Onun için çok ulaşılamayacak bir şeydir diyor.

”Mesela kötülük tasarlayan kişi düzenbaz olarak bilinecektir” diyor, kötülük tasarlayan kişi düzenbaz olarak bilinecektir, Süleyman'ın Özdeyişleri 23.
”Ahmakça tasarılar günahtır” diyor yani tuzak kurmak ahmakça tasarılar yapmak günahtır diyor. ”Alaycı kişiden herkes iğrenir” diyor, alaycı olan kişiden yani alaycılık iyi değildir diyor. ”Alaycı kişiden herkes iğrenir”. İnşaAllah.

HAHAM FROMAN:
Hocanız Kuran’ı ve Süleyman’ın sözlerini okudu ve Kuran’ın ve Süleyman’ın sözlerinin aynı yönde olduklarına hiç şüphe yok. Çünkü her iki kitapta Allah’ın sözü. Bu kitaplar Bir olan Allah’ın sözü. İşte bizim gitmemiz gereken yön de bu. Hocanızın Allah’ın yolunu bulmak için izlediği yolda. İster Türkçe, ister Arapça, ister İngilizce ve isterse İbranice hangi dilde olursa olsun bu Kitapta, Allah’ın tüm Kitaplarında, Allah’ın bizi doğru yola iletmek için gösterdiği yol tabi ki O’nun Kendisi’ne giden yoldur. Allah’ın adını tekrar tekrar zikrediyorum, hem Arapça hem İbranice’de Allah’ın kendi isimlerinden biri de Selam’dır, Şalom’dur. Ve Allah için çalışan kişi Şalom için, barış için çalışır.

ADNAN OKTAR:
Tabi özellikle Musevi dini ile İslam dini birbirine çok benzer. Tek Allah'a inanmamız, bütün hak Peygamberlere inanıyoruz, meleklerine inanıyoruz, ahiret inancımız aynı, ahirete inanıyoruz. Musevilikte de namaz var aslında, abdest alıyorlar, namaz kılıyorlar evet filmleri var. Oruç da tutuyorlar, var onların da orucu var. Zina haram, bizim bildiğimiz hırsızlık, haksız yere cana kıyma bunların hepsi haramdır. Komşusunu sevmek, komşusunu koruyup kollamak hepsi bunlar Tevrat’ta da farzdır inşaAllah.

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo